AHÎLİK
“Ahî” kelimesi Arapça olup “kardeşim” anlamına gelmektedir. Ancak bu kelimenin Türkçe’deki cömert anlamındaki akı kelimesinden türetildiği de ileri sürülmektedir. Anadolu’da ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran (ö. 1262), İran’ın Hay şehrinde doğan şeyh Nasirüddin Mahmûd’dur. Ahiliğin prensipleri temelde Kur’ân ve sünnete dayanmaktadır. Ahîlik dinî, ahlâkî kurallarla iktisadî kuralları birleştiren ve sosyal bir yapıya kavuşturan bir teşkilattır. Bu teşkilatın Anadolu’da kurulmasında fütüvvet teşkilatının rolü büyüktür. Türkler, İslâm’ı kabul etmeleri ve Anadolu’ya yerleşmelerinden itibaren fütüvvet ülküsünü benimsemişler ve kendilerine özgü cömertlik, yiğitlik ve kahramanlık özellikleriyle süslemişlerdir.
Bu teşkilatın fütüvvetnâme adı verilen bir nizamnâmesi vardı. Teşkilata girecek gençler bu kurallara uymak zorundaydı ve kendilerinde doğruluk, güven, tevazu, vefa, cömertlik gibi nitelikler aranırdı. Yalan, içki, zina, hile, gıybet gibi davranışlar meslekten atılmayı gerektiren suçlardı. Ahîlik, “iş ahlâkına sahip nitelikli kişi, ancak kaliteli mal ve hizmet üretebilir” gerçeğini yakalayıp uygulamada ortaya koymuştur. Anadolu’da özellikle XIII. yüzyılda devlet otoritesinin oldukça zayıfladığı bir dönemde şehir hayatında sadece iktisadî değil, siyasî bakımdan da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır. (M.C.)