CENNET
Sözlükte “bitki ve ağaçlarla örtülü yer ve bahçe” anlamına gelen cennet, din literatüründe, îmân edip sâlih amel işleyenlere, ahirette vaad edilen nimet ve mükafât yurdu demektir. Kur’ân-ı Kerim’de cennet için çeşitli isimler kullanılmıştır: adn cenneti, firdevs cenneti, naim cenneti, dâru’l-huld (ebedilik yurdu), dâru’s-selâm (esenlik yurdu), dâru’l-mukame (ebedî durulacak yer) ve makâm-ı emîn (güvenilir makam).
Cennette; bakanlara hoş görünen, içenlere zevk veren nehirler ve sular, süzme baldan ırmaklar (Muhammed, 47/15), tatlı su pınarları (insan, 76/18), sarhoş etmeyen, içenlere zevk veren ve bembeyaz bir kaynaktan çıkan içkiler (sâffât, 37/45-47), çeşitli meyveler, hurmalar, nar ağaçları (Rahmân, 55/60), başlar (Nebe, 78/32), sedir ağaçları ve salkımlı muz ağaçları (Vâkı’a, 56/28-29), ince ve kalın ipek elbiseler (Kehf, 18/31; İnsan, 76/21), altın süsler (Kehf, 18/21, Hac, 22/23; Fâtır, 35/33), güzel meskenler, hiçbir ıorgunluk ve zahmet vermeyen (Hicr, 15/47-48), boş ve yalan söz işitilmeyen sonsuz nimet ve güzellikler (Nebe, 78/35) bulunduğu Kur’ân’da bildirilmektedir. (F.K.)