Osman Fahir SEDEN Filim yönetmeni (1924, İstanbul – 1 Eylül 1998, İstanbul).
Türkiye’nin ilk özel yapım ortaklığı Kemal Filim’in kurucularından Kemal Seden’in oğludur. Alman Lisesi’ni, İstanbul Hukuk Fakültesi’ni bitirdi (1946). Kemal Filim’in getirttiği yabancı filimlerin konuşmalarını çevirerek sinema dünyasına geçen Osman Fahir Seden, 1951’den sonra yerli filim yapımına girişen aynı şirket hesabına yapımcılık ve senaryoculuğa başladı. İlk senaryosu, Kıpçak’ın yönettiği İstanbul kan ağlarken filmiydi. Onu daha sonraları Kanun namına, İngiliz Kemal Lavrense karşı, Katil, Çalsın Sazlar Oynasın Kızlar, Öldüren şehir, Bulgar Sadık, Kardeş kurşunu ve Görünmeyen adam İstanbul’da filimleri izledi. 1955’te Seden, senaryoculuğunun yanı sıra Kanlarıyle Ödediler filmiyle yönetmenliğe başladı.
Yönetmenliğinin ilk yıllarında tiyatrocular döneminden sonra gelen ve sinemacılar çağı diye adlandırılan dönemin en tipik yönetmeni Lütfi Akad ile işbirliği yapmış, ancak bu işbirliği Türk sinemasına yeni bir şey kazandıramamıştı. Kendine has özelliklerini, Akad’m filimlerine senaryo malzemesi yaparak tüketen Seden, bu dönemde Akad’ın Katil ve Beyaz mendil filimlerinin temasım birtakım ufak ayrıntılarla değiştirerek İntikam alevi ve Bir avuç toprak filimlerini çevirdi. Sonraki yıllarda da Akad’ın etkisi altında kaldı ve yabancı gangster filimlerinin uyarlamalarını sinemaya aKtardı. O günlerin modasına uyarak, sinema dışı popüler sanatçıların ününden, özellikle ses sanatçılarından yararlanarak ticari amaçlı filimler yaptı. Aşk hırsızı dışında Zeki Müren’i şarkıcı olarak tipleyen Berduş, Altın kafes, Gurbet ve Kırık plak filimleriyle, kaba güldürü öğelerini gereğince yansıtamayan İbo yıldızlar arasında ve çocuk kahramanlar üzerine kurulu Ayşecik yavru melek, Katilin kızı, Bana annemi anlat gibi yapıtları bu dönemin özelliklerini içeren tipik örneklerdir. Seden’in sinemacı kişiliğini ortaya koyan ve o zamana kadar çevirdiği filimlerin bir antolojisi niteliğini taşıyan Namus uğruna ile Reşat Nuri Güntekin’in aynı adlı eserinden sinemalaştırdığı Çalıkuşu filimlerinin dışında kalan öteki eserleri, yaşanılan ortamın sorunlarından çok modasını yansıtmayı amaçlayan, içerikten çok biçimi ön plana alan, şiddet ve hareket üzerine kurulu dış etkilerle donatılmış melodramlardan öteye gidemedi.
Sanat yaşamı boyunca pek çok ödül kazanan yönetmene, Kültür Bakanlığı tarafından 1991 yılında Devlet Sanatçısı unvanı verildi. Prostat kanserinden dolayı 74 yaşında vefat etti. Aynı zamanda kendisi Adana Ceyhan kaymakamlığı yapmış olan Şeyh Ahmet Hamdi Efendinin torunudur.