Recep PEKER Asker, siyaset ve devlet adamı, Türkiye Cumhuriyeti’nin altıncı Başbakan’ı (İstanbul 1888-1950).
Harp Okulu’nu (1907) bitirdi; Yemen’de, Trablusgarp’ta savaştı, Birinci Dünya Savaşı’na katıldı; Harp Akademisi’ni bitirdikten (1919) sonra da 4 şubat 1920’de Anadolu’ya geçti.
Recep Bey’in Ankara’daki ilk görevi T. B.M.M. genel sekreterliğiydi ve aynı zamanda cephede çalışıyordu. T.B.M.M.’nin ikinci dönemine Kütahya milletvekili olarak katılan Recep Bey, o tarihte getirildiği C.H.P. genel sekreterliği ile siyasi hayatını belirleyecek tarihî bir görev yüklenmiş oldu.
İsmet Paşa’nm 1924’te kurduğu ikinci kabineye Maliye bakam olarak giren Recep Bey, memleketin iç ve dış huzursuzluğunu bahane ederek Meclis’i susturmağa çalışanlara karşı, Meclis’in sessizlik isteyen bir okul olmadığını söyleyerek dikkatleri üstüne çekti.
Recep Bey’in bundan sonraki görevi ise, daha sonra muhalefete karşı yumuşak tutumunu kınayacağı Fethi Okyar Hûkümeti’nin İçişleri bakanlığıydı, aynı zamanda, o tarihlerde önemli olan Mübadele, İmar ve İskân bakanlığını da vekâleten yürütüyordu.
Recep Bey’in siyasî kişiliğini oluşturan gelişmeler bu tarihte başladı. Parti görevlisi ve hükümet üyesi olarak ne fazla yumuşaklığa, ne de C.H.P.’nin eleştirilmesine razı olabiliyordu. Nitelkim, Şeyh Sait İsyanı patlak verdiğinde (1925) Başbakan’ın izlediği siyasetin yumuşaklığını kınayarak görevinden ayrıldı. Aynı yıl ikinci defa parti genel sekreteri ve Üçüncü İnönü Kabinesi’nde Savunma bakanıydı (1925). Bunu izleyen beş yıl içinde T.B. M.M. başkanlığı (1928) ve Bayındırlık bakanlığı (1928-1930) yaptı.
Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kurulması, Recep Bey’in siyasî hayatında önemli aşamalardan biri oldu. Bu dönemde üçüncü defa genel sekreter olarak bir yandan C.H.P.’yi yeniden düzenlerken, bir yandan da parti-devlet özdeşliğini savunacak, devletçilik ve devrimcilik ilkelerinin parti programında yer almasını sağlayacak, iktisadi alanda devletçiliğin savunucusu olacaktı. Devrimciliğinin gereği olarak, yüksekokullarda ve harp akademilerinde devrim tarihi okutulmasına öncülük eden de odur. Birinci ve İkinci Saraçoğlu hükümetlerinde İçişleri bakanı (1942-1943), 1945’te ikinci defa C.H.P. grup başkanvekili olan Recep Peker, çok partili siyasî hayata geçildiği 1946’da Başbakanlığa atanmakla, siyası hayatının üçüncü aşamasına ulaşmıştı. Başbakan Peker, muhalefet karşısında, on beş yıl önceki C.H.P. genel sekreteri Recep Bey kadar sertti. Muhalefete söz hakkı tanımak istemiyor, sık sık İstiklâl Mahkemeleri’-
nin kalkmadığını hatırlatıyordu.
Bu tutumu kendi partisi içinde de bir muhalefet grubu yarattı. Meclis’e danışmadan türk parasının değerini düşürmesi, bütçe görüşmelerinde çıkan tartışmalarda D.P. sözcüsü Adnan Menderes’in sözlerini ruh hastası bir psikopatın tezahürleri olarak tanımlaması, muhalefet kanadını çileden çıkardı. Ona cevap vermektense Meclis’i boykot etmeyi uygun gören muhalefet partisiyle arası, İnönü’nün aracılığıyle hazırlanan Peker-Bayar görüşmeleriyle ve yine İnönü’nün yayımladığı 12 temmuz beyannamesiyle de düzelmedi. Kendi partisinden 35 kişinin muhalefetini, 6 bakanın kabineden istifası izledi. Hükümeti yenilemek için başvurduğu güvenoyunda muhaliflerin sayısı 100’ün üstüne çıkmıştı. Güvenoyu aldı, fakat parti içinde ve parti dışındaki muhalefet karşısında istifa etmek zorunda kalan (eylül 1947) Peker’in siyasî hayatı böylece sona erdi.