Abab, (Adap) Ne Demek, Anlamı, Hakkında Bilgi

ADAB

Dinî ve sosyal İlimlerde farklı anlamlarda kullanılan bir terim.

Kökü itibariyle “Davet, çağrı” mânası ifade eden edep, dinin gerekli gördü­ğü ve aklın güzel saydığı bütün söz ve davranışları kapsar. Hayır ve iyiliğe yö­neltmesi bakımından insanın övgüye değer vasıflarına da edep adı verilmiş­tir. Edep aynı zamanda Arapça’da “Ede­biyat” anlamına gelir. Bu kökten türetil­miş olan edîb, hem “Edepli kimse” hem de “Edebiyatçı” mânasını ifade eder. Fıkıh terimi olarak edep, Hz. Peygamber’in devamlı değil de ara sıra yaptığı işler, davranışlar karşılığında ve genel­likle çoğul olarak (âdâb) kullanılır. Hü­küm bakımından gayri müekked sün­net gibi olup bunu yapan kimse sevap kazanır, yapmayansa günaha girmez ve kınanmaz: bu bakımdan nafile, mendup. müstehap. tatavvu ve fazilet ile eş anlamlıdır. Âdâb çerçevesinde mütalaa edilen davranışlar, farz ve vacibe bir ilâ­ve olduğu için nafile, Allah ve Resulü tarafından teşvik edildiği için müste­hap, karşılığında sevap vaad edildiği için mendup, dini bir mecburiyet olmaksızın yapıldığı için tatavvu. yapılması yapıl-mamasından daha iyi olduğu veya ya­panın ahlâkî kemalini arttırdığı için de fazilet diye adlandırılmıştır. Edep karşı­lığında bazan sünnet kelimesi kullanıl­mışsa da edep derece bakımından “Zevâid sünnet”ten daha aşağıdır. Fıkıh ki­taplarında, ait olduğu bölümün farz, vacip ve sünnetlerinden sonra zikredi­len âdâb, yukarıda kaydedilen mânalar­da kutlanılmıştır: “Âdâbü’s-salât”, “Adâbü’1-vudû”. “Adâbü’I-i’tikâf, “Adâbü’l-ihrâm”. “Adâbu’l-cum’a”, “Adâbü’l-istincâ” gibi. Ancak herhangi bir konuda neyin âdâb olduğu, neyin olmadığı hususun­da mezhepler arasında görüş ayrılıkları vardır. Daha çok Mâlikî. Sâfiî ve Hanbelî mezheplerine ait fıkıh kitapların­da, sünnet ve farz olan davranışların da bazan bu kapsam içine alındığı görülür. Bu gibi yerlerde âdâb kelimesi terim mânası yanında sözlük anlamıyla da kul­lanılmıştır.

Toplum fertlerinin yaşayış ve karşı­lıklı münasebetlerine genel ve ortak bir tarzda hâkim olan ve aksine davranışla­rın yerine göre ayıp, terbiyesizlik, edep­sizlik sayılarak kınandığı ahlâkî ve içti­maî kuralların bütününe hukukta umu­mî âdâb denir. Hadis kitaplarında müs­takil başlıklar altında yer alan “Kitâbü’l-edeb” veya Kitâbü’l-âdâb” bölümlerin­de, Hz. Peygamberin yaşayış tarzı, fer­dî ve içtimaî münasebetlerde sünnet­ten farza kadar dinen uyulması gere­ken hususlar, bu konuda Hz. Peygam­berin emir ve tavsiyeleri bulunur. Âdâb kelimesi, bir iş veya sanata, bir hal ve­ya davranışa nisbet ve izafe edildiği za­man o alana ait özel kuralları, incelikleri, o konuda uyulması gerekli olan dinî, ah­lâkî, meslekî esas ve hükümleri ifade eder: “Âdâbü’l-mülûk”. “Adâbü’l-vizâre”, “Adâbü’l-muhaddis”, “Adâbü’l-mürîc”, “Adâbü’s-sülûk”, “Adâbü’d-ders”, “Adâbü’l-muallim”, “Adâbü’l-müteallim”, “Adâbü’1-bahs”, “Adâbü’l-muâşeret”, “Adâbü kitâbeti’l-Mushaf”, “Adâbü tilâveti’i-Kur’ân” “Adâbü’l-kâdî”. “Adâbü’l-müftî” gibi.

Bibliyografya
 
1- Nevevî. el-Mecınûc, Beyrut, ts. (Dârül-Fikr). I, 28, 40, 456, 466.
2- Lisânü’l-‘Arab. Edeb” md.
3- Aynî, et-Binâye. Beyrut 1400-1401/1980-81.
4- İbnü’l-Hümâm, Fethu’t-kadir. Kahire 1389/1970.
5- Behûti, Keşşâfü’l-kına (nşr Hilâl Musayühî Mustafa Hilâl), Beyrut 1402/1982.
6- Tehânevî, Keşşaf. “Edeb” md.
7- İbn Âbidin, Reddül-muhtâr. Kahi­re 1386-89/1966-69.
8- Kamus Tercümesi “Edeb”, “Adâb” md.teri.
9- İTA. 1, 58-65.
10- Mv.Fİ, IV, 157-161.
11- Mv.F, II. 345-346.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski