Din
Afrika’da yerli dinler ile sonradan yayılmış dinler arasında İslâmiyet ve Hıristiyanlık önemli yer tutar. Afrika’nın özellikle batı. ekvator ve güney bölgelerinde yaşamakta olan yerli dinler, konuşulan dillerin sayısından daha fazla olmakla birlikte üç ana din grubu içerisinde mütalaa edilebilir. Bunlar animizm, fetişizm ve totemizmdir. Orta Afrika’da pek çok taraftan bulunan animizm inanışında canlı ve cansız varlıkların birer ruhu olduğuna ve “Ruh gücü”ne inanılmaktadır. Batı Afrika klanlarının dini olan ve İçinde bir ruh veya olağan üstü bir güç olduğuna inanılan bir nesneye (fetiş) tapınmanın esas teşkil ettiği fetişizmde, insanların tabiat kuvvetlen karşısında duydukları korkulardan kurtulmak İçin başvurdukları büyü ve sihir gibi müesseseler önemli yer tutar. Daha çok büyük göller bölgesinde rastlanan totemizmde ise atalar bir bitki veya hayvanın kimliği ile bütünleştirilmek-te ve totem olarak kabul ettikleri bu nesneden türediklerine inanılmaktadır.
Afrika yerli dinlerinin günlük hayattaki yeri büyüktür. Kozmolojiyi, ölümü ve toplum ilişkilerini açıklamaya çalışan din ile sosyal ve siyasî hayat âdeta iç içedir. Aile veya kabile reisi aynı zamanda bir kâhin, âyin yöneticisi ve nis-beten tannlaştınlmış bir din adamıdır. Bu kişinin dinî reis olması İçin uzman olmasına gerek olmayıp otoritesi aileden, klandan ve siyasî konumundan gelmektedir. Afrika topluluklarında büyücülüğün sosyal hayattaki önemi giderek azalmakta ise de kırsal alanlarda yine de büyüye itibar edilmektedir. Yerli Afrika dinlerinde dikkat çeken en önemli özellik bir “Yüce varlık” inancının bulunması ve bunun yaratıcı, öldürücü bir gücü ifade etmesidir. Günlük hayatın merkezinde yer alan dinde geleneksel formüller şeklinde olan dualar nesilden nesile intikal edegelmiştir. Yazılı bir dinî metin bulunmamaktadır. Yerli dinlerin Önemli rol oynadığı Afrika toplumlarında, ölüleri ve dirileri içine alan hiyerarşik bir yapılanmanın yer aldığı gözlenmektedir. Toplum hiyeraşisinin en üst tabakasında “Atalar”, onun altında ailenin kurucusu “Dedeler” yer almaktadır. Bu iki tabaka dirilerle ölüler arasında bir geçiş basamağı olup her aile veya klanın bunlar tarafından korunduğuna inanılmaktadır. Ailenin üstünde soy, soyun üstünde köy ve köyün üstünde de klan yer almakta olup klan reisi, aynı zamanda dinî ve siyasî bir liderdir.
Afrika’da uzun bir geçmişi bulunan İslâmiyet ve Hıristiyanlık daha ziyade şehirlerde yaygındır. IV. yüzyılda Hıristiyanlık, Mısır’dan Tunus körfezine kadar olan sahada ve özellikle Aşağı Nil bölgesinde hâkimiyet kazandı. Fakat VII. yüzyılda İslâm dininin yayılmasıyla gerilemeye ve silinmeye başlayan bu din, sadece köklü bir geçmişe sahip olduğu Habeşistan’da gücünü koruyagelmiştir.
Hıristiyanlık hiçbir zaman Büyük Sah-ra’dan Batı Afrika’ya doğru sokulamamıştır. İslâmiyet ise VII. yüzyıldan İtibaren Avrupalılar’ın Gine körfezinin kuzey kıyıları boyunca uzanan sahaya gelmesine kadar geçen bin yıllık zaman zarfında Kuzey Afrika’daki bütün topluluklar tarafından benimsenmiş ve Gine körfezine kadar yayılmıştır. Hıristiyanlık bu bölgeye ancak XIX. yüzyılın ortasından itibaren nüfuz etmeye başlamıştır. Portekizliler, XVI. yüzyılda İslâmiyet’in hicrî I. asrın başlanndan itibaren yayılmaya başladığı Doğu Afrika sahilleri ve Batı’da Kongo ve Angola’nın kıyı bölgeleri ile Batı Afrika’nın bazı noktalarında misyonlar kurarak Hıristiyanlığı yaymaya çalıştılar. XVII. ve XVIII. yüzyıllarda ise Hollandalı göçmenler, Hıristiyanlığın değişik bir yorumu olan Kalvinizm’i Güney Afrika’ya soktular. XIX. yüzyılın ortasından itibaren gerek Protestan gerekse Katolik misyonerler Batı. Doğu ve Merkezî Afrika’nın muhtelif kısımlarında çalışmalara başlamışlardır. Misyonerlik faaliyetleri 1860’tan sonra çok genişlemiş ve bugün artık Büyük Sahra’nın güneyindeki sahalarda Hıristiyan misyonu bulunmayan pek az yer kalmıştır. Bununla beraber Hıristiyanlık, İslâm dininin uzun zamandan beri hâkim olduğu bölgelerde fazla sayıda insanı dinlerinden döndürmeye muvaffak olamamıştır. Bugün ise İslâmiyet’in Hıristiyanlık’tan daha çabuk yayıldığı görülmektedir. Bölgelere göre yer yer oranlarda farklılıklar olmakla birlikte genel olarak Büyük Sahra’nın güneyindeki ülkelerde nüfusun % 25’ten biraz fazlası müslümandır. Hıristiyanların oranı % 25’ten az olup kalan % 50’si geleneksel kabile dinlerine bağlıdır. Afrika nüfusunun yaklaşık % 50’si müslüman olmakla beraber Gine körfezinin kuzey kıyıları boyunca sıralanan ülkelerde nüfusun % 80’den fazlası. Kuzey Afrika ülkeleri ile doğuda Somali’nin tamamı müslümandır. Kenya ve Tanzanya’da müslümanların çoğu kıyı bölgelerinde. Batı Afrika ülkelerinde ise daha çok kuzey bölgelerinde toplanmışlardır. Kongo Halk Cumhuriyeti ile Zambiya’da ise müslüman azdır.
- Afrika’da Din
- Afrika’da İslamiyet
- Kuzey Afrika’da İslamiyet
- Batı ve Orta Afrika’da İslamiyet
- Doğu Afrika’da İslamiyet
TDV İslâm Ansiklopedisi