Ahbaru't Tival Kitabı, Yazarı, Muhtevası, Hakkında Bilgi

el-AHBARÜ’T-TiVAL

Ebû Hanîfe ed-Dîneverî’nin (ö. 282/895) tarihî olayları, daha çok İran’ı ilgilendiren yönleriyle naklettiği eseri.

Eser. olayları ele alış tarzı bakımın­dan üç bölüme ayrılabilir. Birinci bölüm Hz. Âdem’den başlayarak ondan sonra gelen peygamberleri, bedevî Araplar’ın tarihini. Âd ve Semûd gibi kavimleri. Habeş. Fars ve Yemen meliklerini. Hz. Dâvûd, Belkıs, Hz. Süleyman ve İsrâiloğullan’nın tarihini ihtiva eder. Olayları tarihî sıraya bakmaksızın genel hatla­rıyla ele alan Dîneverrnin asıl gayesi, Acemler’in tarihiyle onlara komşu ka­vimler arasında münasebet kurmaktır. Bir Fars (İran) tarihi olan ikinci bölüm­de İskender’in doğu ve batıdaki fetihle­ri, İran meliklerinin tarihi, ülkenin sos­yal, siyasî, iktisadî ve dinî hayatı, Sâsânîler ve onların Bizans ve Güney Arabis­tan’la münasebetleri. Lahmîler ve Mazdek hareketi hakkında ayrıntılı bilgi ve­rilmektedir. Bu bölüm, Taberi’nin Târih ‘indeki benzer bilgileri bir zeyil şek­linde tamamlaması açısından son dere­ce önemlidir. Üçüncü bölümde ise İran’ı ilgilendirdiği ölçüde İslâm tarihine te­mas edilmektedir. Meselâ eserde Hz. Peygamber bile Nüşirevân’dan uzunca bahsedilirken zikredilir. İslâmiyet’in ve Araplar’ın Irak ve İran’ın fethi münase­betiyle söz konusu edildiği bu bölümde müslümanların Hz. Ömer devrinden iti­baren gayri müslimler, Bizans ve İranlı­larda yaptıkları savaşlar üzerinde durul­makta, Kâdisiyye, Celûlâ ve Nihâvend savaşları edebî bir üslûpla uzun uzun anlatılmaktadır. Eserin daha sonraki sayfalarında Dîneverfnin İslâm tarihine bakışı, doğrudan veya dolaylı bir şekil­de İranı ilgilendiren olaylarla sınırlı kal­maktadır. Nitekim Hz. Osman’ın şehid edilmesi, Hz. Ali’nin hilâfeti, Cemel ve Sıffîn vakaları, Nehrevan ve Hâricîler’in doğuşu, Hz, Hüseyin’in şahadeti, Muhtâr’ın isyanı, İbnü’l-Eş’as’ın sebep oldu­ğu iç karışıklıklar dikkate değer bir ay­rıntı zenginliği içinde edebî bir üslûpla anlatılmış, buna karşılık gene! Emevî ta­rihi üzerinde ise hemen hemen hiç du­rulmamıştır. Öte yandan, Abbasî Devle­ti kurulmadan Önce yapılan geniş pro­paganda ile Ebû Müslim’in ihtilâli uzun­ca anlatılmıştır. Abbâsîler’in Mu’tasım’ın hilâfetinin sonuna kadar olan yaklaşık doksan yıllık dönemi, Mansûr’un halife oluşu, Ebû Müslim’in Öldürülmesi, Bağ­dat’ın kuruluşu, Râvendiye Vak’ası, Memûn ve Emîn arasındaki mücadele, Mu’tasım devrinde Bâbek ve Afşin’in isyan­ları gibi belli konuların ele alınmasıyla ortaya konulmuştur.

Dîneverî. kendi dönemi için gerçekten önemli bir eser olan el-Ahbârü’t-tıvâl’de olayları anlatırken kesinlikle mezhep taassubuna kapılmamıştır. Esasen o, özellikle İran tarihiyle ilgilendiğini çeşit­li rivayetleriyle açıkça ortaya koymakta­dır. Bu bakımdan eser, İran’ın siyasî ve dinî gelişmesi hakkında verdiği bilgiler dolayısıyla oldukça geniş ve ciddi bir kaynak niteliğindedir. el-Ahbârü’t-tıval edebî, ilmî ve tari­hî değerine rağmen İslâm dünyasının klasik dönemlerinde fazla İtibar görme­miştir. Eserde olaylar Taberî ve İbnü’l-Esîr’in klasik İslâm tarihlerinde oldu­ğu gibi kronolojik sırayla anlatılmamış, farklı rivayetler belirtilerek birleştirilme yoluna gidilmemiştir. Bazan oldukça eksik ve müphem rivayetler kaydedil­miş, nakledilen rivayetlerin isnadı veril­diği gibi kaynaklar da ara sıra zikredil­miştir. Eserde adları geçen râvilerin sa­yısı yirmi biri bulmaktadır. Bunlar arasında meşhur râvi Şa’bî. edebiyatçı Hey­sem b. Adî, Hişâm el-Kelbî, Asmaî gibi isimlere rastlanmaktadır. Dîneverfnin haberlerin   isnadlarını   vermemesi   ve olaylar hakkında bütün rivayetleri kay­detmemesi, büyük bir ihtimalle, tarihî bir eserden çok edebî bir eser ortaya koyma endişesinden doğmuş olabilir. Bu yüzden de aynı olay hakkındaki çe­şitli rivayetlerden kendi edebî üslûbuna uygun düşen birini tercih etmiş ve onu anlatmıştır.

Uzun asırlar ilim âleminin dikkatin­den uzak kalan eser, ilk defa V. Rosen tarafından Leningrad’da St. Petersburg yazmaları arasında bulunmuştur. Le­ningrad Kütüphanesi’nde (nr. 822) ka­yıtlı nüsha, Buğyetü’t-taleb fi Târihi Haleb müellifi İbnü’1-Adîm tarafından 655 (1257) yılında istinsah edilmiştir. Rus âlimi Vladimir Guirgass bu nüshayı herhangi bir mukaddime ve açıklama koymaksızın Arapça metin olarak yayım­lamıştır (el-Ahbârü’Hıuâl, I, Leiden 1888). Daha sonraki yıllarda eserin Leiden’de iki nüshası daha bulunmuştur. Bunlar­dan 1122 numarada kayıtlı nüsha 1000 (1592), 2436 numarada kayıtlı diğer nüsha ise 1061 (1651) tarihli olup ön­ceki nüshadan intinsah edilmiştir. Ignace J. Kratchkovsky, V. Guirgass’ın ya­yımladığı eseri ikinci bir ciltle tamamlamıştır. Bu ciltte Kratchkovsky el-Ahbarü’t-tıvâl’ın Leningrad nüshasını esas alarak tahkikini yapmış, değerli bir mukaddime yazmış ve bir dizin eklemiştir. Aynı yıl Muhammed Saîd er-Rafii’nin tashihini yaparak neşre hazırladığı eseri Muhammed el-Hudarî bö­lümlerine başlık koyarak neşretmiştir. Daha son­ra Abdülmünim Âmir, Mısır’da Rifâa Râfi’ et-Tahtâvînin kütüphanesinde bu­lunan (nr. 73) ve o güne kadar bilinen üç nüshaya göre daha eski olan 579 (1183-84) tarihli bir nüshayı esas alarak bir mukaddime ile eseri yeniden neşret­miştir.

Bibliyografya

1- I. J. Kratchkovsky, el-Ahbârü’t-tıvat (Dîncverî), Leiden 1912.
2- Abdülmün’im Âmir, a.e.. Kahire 1960, Mukaddime.
3- M. Şemseddin (Günaltay), Sslâmda Târih ve Müverrihler, İstan­bul 1339-42.
4- G. Sarton. Introduction, Rew York 1975.
5- Ghulam Munammad Han, “Abu Hanifa ad-Dinâwarî”, IC, LV/1 (1981).
6- Brockelmann, GAL, I, 128.
7- Suppl. I, 187.
8- Suppl. “Dîneverî”, IA, III, 593-594.
9- B. Lewin, “al-Dınawari”, El2 (İng), II, 300.
10- C. E. Boswortrı, “al-Akbâr al-Tewâl”, Elr., I, 715-716.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski