Ahd-i Atikin Bölümleri (Tevrat, Peygamberler, Kitaplar) Hakkında Bilgi

II- Ahd-i Atikin Bölümleri

  • Ahd-i Atik Nedir, Tercümeleri, Kanonizasyon
  • Ahd-i Atikin Bölümleri (Tevrat, Peygamberler, Kitaplar)
  • Ahd-i Atik ve Hıristiyanlar
  • Ahd-i Atik ve Müslümanlar
  • İlmi Araştırmalar ve Ahd-i Atik

A- Tevrat.

Ahd-i Atîk’in ilk ve en önem­li bölümünü teşkil eden Tevrat, yahudiler tarafından Torah. Batı’da ise “Esfâr-ı Hamse” karşılığı Pentateuque ola­rak adlandırılmaktadır. Tevrat, yahudi inancına göre. kelime kelime Yahve tarafından Hz. Musa’ya vahyedilmiştir. Onun bir benzeri asla gelmeyecektir ve bu kitap vahyedildiği şekliyle hiç bozul­madan günümüze kadar gelmiştir. Kur’ân-ı Kerîm yahudilerin kitaplarını tahrif ettiklerini, modern araştırmacılar ise Tevrat’ın bugünkü şekliyle Hz. Mûsâ’ya nisbet edilemeyeceğini belirtmek­tedir.

Tevrat, beş bölümden oluşmaktadır. Bunlar Tekvîn, Huruç, Levililer. Sayılar ve Tesniye’dir. Tekvîn, yaratılıştan Hz. Yûsuf un vefatına kadar geçen olayları, diğer bölümler ise Hz. Musa’nın dünyaya gelişinden vefatına kadarki dönem­de cereyan eden olayları. Hz. Musa’nın ilâhî vahye mazhar oluşunu, çöldeki kırk yıllık hayatı anlatmaktadır.

B- Neviîm (Peygamberler).

Yahudiler, kendi tasniflerinde Ahd-i Atîk’in ikinci kısmını teşkil eden Nevüm’deki kitapla­rı iki gruba ayırmakta, ilk grubu oluştu­ran Yeşu. Hâkimler, Birinci ve İkinci Sa-muel. Birinci ve İkinci Krallar kitaplarına ilk nebîler (Neviîm Rişonîm), ikinci grubu oluşturan İşaya, Yeremya, Hezekiel ile on iki peygamber (Amos, Hoşea, Yoel. Obadya. Nahum, Mika. Habakuk. Yûnus. Haggay, Tsefanya, Zekarya, Malaki) kitap­larına da sonraki nebîler (Neviîm Ahoronîm) demektedirler. Onların bu ikinci kısma Neviîm adını vermeleri, bu bölüm­deki kitapları peygamberlerin yazdıkla­rına inanmaları sebebiyledir. Ancak ilmî ve edebî tenkitler bu yahudi geleneğini doğrulamamaktadır.

a- İlk Nebîler. İbrânîler’in tarihini, Tesniye’nin bıraktığı yer­den Bâbil esaretine kadar devam ettir­mektedir. Bu sebeple hıristiyanlann tasnifinde bu kısım, tarihî kitaplar için­de yer alır. İlk nebîler içinde şu kitaplar bulunmaktadır:

1- Yeşu. Yirmi dört babdan oluşur. Hz. Musa’nın vefatından sonra Yeşu liderliğindeki İsrâiloğulları’nın vaad edilen topraklara girişini ve o toprakların taksimatını anlatmakta­dır. Kitâb-ı Mukaddesle ilgili tenkidî tetkiklere göre kitap, farklı kaynakların bir araya getirilmesiyle oluşmuş, daha sonra çeşitli düzeltme ve ilâveler yapılmıştır. Kitap, yahudi geleneğinin be­nimsediği gibi Yeşu tarafından yazılmış olmayıp nakledilen olaylarla nihaî yazılış arasında asırlar geçmiştir. [511]

2- Hâkimler. Yirmi bir babdır. Yeşu’nun ölümünden krallığın kuruluşuna veya Samuel’in gençliğine kadar geçen dönemi anlatmakta, ayrıca İsrâiloğulları’nın sosyal ve dinî hayatla­rını düzenleyen Hâkimler’in faaliyetleri­ni nakletmektedir. Kitap, yahudi gele­neğinin benimsediği gibi Samuel tara­fından değil, farklı dönemlerde kaleme alınmıştır. Debora’nın neşîdesi (Bab 5) ve Yotam’ın konuşması (9/7-15) gibi bö­lümler çok erken tarihlerde yazıyla tes­bit edildiği halde, kitap genelde Tesniye ekolünün redaksiyonundan geçmiştir.

3- Birinci ve İkinci Samuel. Samuel’in adi­ni taşıyan kitapların Birinci ve İkinci Sa­muel diye ayrılması yakın tarihlerde ol­muştur. Yunanca’ya tercüme edilme­si sırasında metin ikiye ayrılmış, XV. ve XVI. yüzyıllardan itibaren İbrânîce kutsal kitaplarda da aynı tasnif uygulanmıştır.

Birinci Samuel otuz bir babdır. Burada Samuelin çocukluğu, peygamberliği, Filistller’le mücadeleler, Saul’ü kral olarak meshetmesi (tayin edip takdis etmesi). Saul’ün krallığı. Hz. Dâvûd’la mücadelesi, Samuel’in ölümü

Birinci Samuel, 25/11 ve Saul’ün ölümü anlatılır. İkinci Samuel ise yirmi dört bab olup Hz. Davud’un krallığını anlatmaktadır. Birinci ve İkinci Samuel kitapları, yahudi inancına göre Samuel tarafından yazılmıştır. Ancak bu telakki doğru değildir. Zira Birinci Samuel’de (25/1) Samuel’in ölümü nakle­dilmektedir. Bu sebeple Birinci Samu­el’in 1-241 Samuel. geri kalan kısmın da Natan ve Gad tarafından yazıldığı ile­ri sürülmüştür. Tenkit faaliyeti İse, Samuel’in kitaplarındaki mevcut tekrar ve çelişkileri, en az iki ayrı kaynağın mev­cudiyetiyle açıklamaktadır.

4- Birinci ve İkinci Krallar. Birinci Krallar yirmi iki. İkinci Krallar ise yirmi beş babdır. Krallar, İbrânîce yazmalarda bir tek kitaptır. Hz. Davud’un vefatından Bâbil esareti­ne kadar geçen dönemin olaylarını. Hz. Süleyman ile İsrail ve Yahuda krallarının tarihini anlatır. Kitapta anlatılan olaylar yaklaşık dört yüzyıllık bir süreyi kapsar. Ancak kitapların bugünkü şekli, farklı kişilerce yazılan ve değişik zamanlarda yapılan ilâvelerin bir neticesidir. Kitap bir kişi tarafından kaleme alınmamıştır.

Zira bir kişinin hem İkinci Krallar. 25/ 27-30’u hem de ahid sandığını tasvir eden Birinci Krallar. 9/13’ü veya Birinci Krallar. 9/21 deki olayları yazabilmesi için 400 yıldan fazla yasaması gerekir. Kitabın yazarları değişik eserlerden fay­dalanmışlardır. Yunanca’ya tercümesin­den sonra da bazı ilâveler yapılmıştır ki bunlar Septante’ta yoktur.

b- Sonraki Nebiler.

Bu bölümdeki kitaplar, “Yazar peygam­berler” diye adlandırılan peygamberlerin isimleriyle anılır ve şu şekilde sıralanır:

1- İşaya. Altmış altı babdan oluşan bu ki­tap. Peygamber İşaya’nın rü’yetleriyle (zahirî ve bâtınî yollarla verilen ilâhî bilgi) kurtuluş yollarına dair verdiği haberleri ihtiva eder. Tenkit çalışmaları. İşaya ki­tabını üç gruba ayırmakta. 1-39’u Pey­gamber İşaya’ya, 40-55’i İkinci İşaya’ya. 56-66’yı da Üçüncü İşaya’ya nisbet et­mekte, buna gerekçe olarak da kitap­taki üslûp değişikliklerini, çevre ve tari­hî dönem farklılıklarını göstermektedir. Peygamber İşaya milâttan önce 740 yı­lında peygamberliğe başlamış, kırk veya altmış yıl bu görevi sürdürmüştür. An­cak, “İkinci İşaya” bölümü (40-55), Bâbil esaretiyle ilgili hadiseleri, “Üçüncü İşa­ya” işe (56-66) esaretten geri dönen hal­kın Filistin’deki durumunu nakletmek­tedir. Bu da münekkitleri. İşaya’nın fark­lı yazarların kaleminden çıktığı görüşüne sevketmiştir.

2- Yeremya. Elli iki babdır. Milâttan önce 645’te doğan, 626’da pey­gamberliğe başlayan Yeremya’ya nisbet edilen bu kitapta çeşitli rü’yetler. kurtu­luş vaadleri, İsrâiloğullan’nı tenkit ile 587-586’da Kudüs’ün düşüşü anlatılır. Yeremya kitabı İbrânîce ve Grekçe nüs­halarda farklılıklar arzeder. Mevcut ha­liyle kitap, Yeremya’ya ait metinlerin ge­liştirilmiş, tamamlanmış ve yeniden dü­zenlenmiş şeklidir. Yeremya ile ilgili bi­yografik bilgiler Baruch tarafından yazıl­mış, kitap son şeklini Babilonya’da al­mıştır. [514]

3- Hezekiel. Kırk sekiz babdır. Bâbil esa­reti döneminde yaşayan Peygamber Hezekiel’in çeşitli konulardaki rü’yetlerini ihtiva eder.

4- Hoşea. Yahudi kutsal ki­taplar listesinde on iki peygambere ait kitapların ilkidir. On dört bölümden olu­şan kitap, milâttan önce VIII. yüzyılda yaşamış olan Peygamber Hoşeanın ha­yatı hakkında bilgilerle İsrail’in durumu ve geleceği ile ilgili vahiyleri ihtiva eder.

5- Yoel. Çeşitli rü’yetler ile Yahve’nin gü­nünün tasviri yapılmaktadır. Kitabın ya­zılışıyla ilgili olarak, milâttan önce IX. asır ile milâttan önce I. asır arasında değişik tarihler ileri sürülmektedir.

6- Amos. Dokuz babdan oluşur. Milâttan önce VIII. yüzyılda tebliğ faaliyetlerinde bulunmuş olan Amos’un sözlerini ve is­lerini, çeşitli niyetlerle kehanetleri ihti­va etmektedir. Birinci şahıs ağzından olan ifadeler onun kaleminden çıkmış sayılabilirse de bütünüyle kitap onun müridleri tarafından kaleme alınmıştır.

7- Obadya. Ahd-i Atîk’te peygamberlere nisbet edilen yazıların en kısa olanıdır. Bir bölüm ve yirmi bir cümleden ibaret olan bu yazıda Edomlular’ın işledikleri suçlar, akıbetleri, nihaî zaferin İsrail’e ait olacağı bildirilmektedir. Yazıldığı za­man konusunda milâttan önce IX. asır ile V. asır arasında değişik tarihler ileri sürülmektedir.

8- Yûnus. Yûnus peygam­berin hayatının anlatıldığı bu bölüm dört babdan oluşmaktadır. Kitapta Yûnus’-un rab tarafından verilen Nineve (Nino-va) halkını uyarma görevini yerine ge­tirmeyerek bir gemiyle kaçmaya kalkışması, denize atılması, kendisini bir balı­ğın yutması ve sonraki gelişmeler anla­tılır. Yûnus. İkinci Krallar’daki (14/25) ifadeye göre. II. Yeroboam’ın saltanatı­nın baslarında milâttan önce 780’lere doğru peygamberlik yapmış olmalıdır. Ancak kitabın yazılış tarihi, Yûnus’a nis­bet edilen bu kısımda belirtilmemiştir. Tenkit faaliyeti, kitabın Bâbil esareti sonrası döneme ait olduğu görüşünde­dir. Ayrıca eserin Yûnus’un Nineve’den dönüşünden sonra yazıldığı ileri sürül­mektedir.

9- Mika. Milâttan önce VIII. asırda yaşamış olan Peygamber Mika’ya nisbet edilir. Kitap yedi bölümdür ve çe­şitli vaad ve tehditleri ihtiva etmektedir. 4/1-5/8 kısmının onun tarafından ya­zılmadığı, en erken milâttan önce V. yüz­yıla ait olabileceği ve kitaba sonradan ilâve edildiği ileri sürülmüştür.

10- Nahum. Peygamber Nahum hakkında bilgi yoktur. Ona nisbet edilen bu kitapçık üç bölümdür ve Yehuda’nın kurtuluşu ile Nineve şehriyle ilgili tehditlerden oluş­maktadır. Nineve’nin yıkılışından az ön­ce yazılmış olmalıdır. 11- Habakkuk. Mi­lâttan önce VII. asır ile VI. asrın başla­rında yaşayan bir peygamberdir. Hak­kında bilgi yoktur. Ona nisbet edilen ki­tap üç bölümden müteşekkildir. Yehu-dada hüküm süren adaletsizliklerden şikâyet etmekte ve Kildânîler’in gelece­ğine dair haberler vererek halkın sada­katinin kendi bekaları için şart olduğu­nu belirtmektedir.

12- Tsefanya. Milât­tan önce VII. yüzyılda yaşamış olan bu peygambere nisbet edilen bölümde İs­rail’in günahı üzerinde durulur.

13- Haggay. İki babdan oluşur. Mevcut şekliyle, milâttan önce 520’de dört ay peygam­berlik yapmış olan Haggay’ın bir tale­besi tarafından, onun tebliği Özetlene­rek yazılmıştır. Mabedin inşasını ertele­mek için boş bahaneler öne süren halk ile yöneticiler tenkit edilmekte, mabe­din müstakbel ihtişamı bildirilmekte, Mesihî ümitler taşıyan Zorobabel met­li edilmektedir.

14- Zekarya. On dört bab­dan oluşan bu kitabın nisbet edildiği Zekarya, Hz. Yahya’nın babası olan Zekeriyyâ’dan farklı bir kişidir. Milâttan önce VI. yüzyılda yaşamış bir peygam­ber ve kâhindir. Zekarya kitabı çeşit­li rü’yetlerle vaadlerden müteşekkildir. Tenkit faaliyeti, kitabı 1-8 ve 9-14 diye iki kısma ayırmıştır. Gerek üslûp gerek­se muhteva yönünden diğerinden farklı olan ikinci kısmın V. asrın ilk yarısına, hatta Filistin’deki Grek dönemine ait olduğu ifade edilmektedir.

15- Malaki. Ahd-i Atîkin Neviîm grubunda on iki peygamberin sonuncusuna nisbet edi­len kitaptır. Malaki kelimesinin “Maleaki” (habercim) kelimesinden geldiği be­lirtilerek eserin anonim olduğu ifade edildiği gibi bazıları da Malaki’yi özel isim kabul etmişlerdir. Eski yahudi ge­leneği ise Malaki ile Ezra’yı aynı kişi saymıştır. Dört babdan oluşan Malaki metninde Tann’nın İsrail’e olan sevgi­si, kâhinlerin ibadet hayatındaki düzen­sizlikleri, rabbin ismini ve sofrasını hor görmeleri, Tanrı’ya karşı yapılan ihanet­ler, putperestlerle evlilik ve gereksiz boşanmalar, şeriatın emirlerinin tatbiki, Yahve’nin günü ve rabbin habercisin­den bahsedilmektedir. Peygamber Ma­laki milâttan önce 480-460 yıllarında faaliyet göstermiştir; eser ise milâttan önce 433-432 yıllarında yazılmış olmalı­dır. Malaki, Yahudilikteki kanonik pey­gamberlerin sonuncusudur. Ondan son­ra artık mesih gelecektir.

[c- Ketuvîm (Kitaplar).
Ahd-i Atîkte Tev­rat ve Peygamberler’den (Neviîm) sonra bir üçüncü koleksiyonu oluşturan Ketuvîm. çeşitli Yunanca yazmalarda ve ki­lisece benimsenen listelerde farklı şe­killerde tasnif edilmiştir. Ketuvîm bö­lümü, bütün İbrânîce Kitâb-ı Mukaddes listelerinde yer almakla birlikte hep ay­nı şekilde sıralanmamaktadır. Talmud’da bu bölümle ilgili sıralama şöyledir: Rut, Mezmurlar, Eyüb. Meseller. Vaiz, Neşîdeler Neşîdesi, Mersiyeler, Daniel. Ester. Ezra-Nehemya, Târihler. Daniel kitabı, kilise tasniflerinde Peygamber­ler grubuna ait olmasına rağmen, ya­hudi geleneğinde Ketuvîm içinde yer almaktadır,

1- Mezmurlar. İbrânîce Kitâb-ı Mukaddeste Ketuvîm bölümünün baş tarafında yer alan Mezmurlar. Yunanca tercümede Tâlimi Kitaplar içinde ve ilk sırada. Latince tercümede ise Eyüb ki­tabından sonra gelmektedir. Mezmur­lar kitabı İbrânîce’de Tehillîm (İlâhîler) veya Sefer Tehitlîm adıyla geçmekte­dir. Mezmurlar kitabında 150 mezmur vardır. Ancak bunların bölümlenmesi İbrânîce metin ile Yunanca ve Latince metinde farklı şekildedir. Mezmurlar, Tanrı adının kul­lanılışına göre de farklılıklar göstermek­tedir. Bazıları Yahve (rab), bazıları da Elohim (Allah) ismini daha çok kullan­maktadırlar. Diğer taraftan Mezmurlar, nisbet edildikleri şahıslara göre de bir tasnife tâbi tutulmuştur. İbrânîce me­tinde otuz dört, Yunanca nüshada ise on dokuz mezmurun kime ait olduğu belli değildir. İbrânîce metinde yetmiş üç (Septante’da seksen dört) mezmur Davud’a, on iki mezmur Âsaf oğulları­na, on iki mezmur Korah oğullarına, bir mezmur Hz. Musa’ya, iki mezmur Hz. Süleyman’a, bir mezmur Heman’a. bir mezmur Etan’a. bir mezmur da Yedutun’a nisbet edilmektedir. Mezmurların bugünkü İbrânîce metinleri çoğunluk­la eksik ve hatalıdır. Metinler üzerinde sık sık düzeltmeler ve yorumlar yapıl­mıştır. Diğer taraftan ibadetlerde kul­lanılmaları sebebiyle birçok defa istin­sah edilmiş ve bu çalışmalar çeşitli hata­ların meydana gelmesine sebep olmuş­tur. Kumran’da bulunan mezmurlara ait rulo, metin tesbiti açısından oldukça önemlidir. Mezmurların Yetmişler Ter-cümesi’ndeki Yunanca metni (aş. bk.), Ahd-i Atık içinde en kötü tercümeler­den biridir. Bunun sebebi de hem İbrâ­nîce metnin sağlıklı olmaması, hem de mütercimlerin yetersizliğidir. Mezmur­ların yazıldıkları dönemle ilgili iki ay­rı görüş vardır. Bazılarına göre bunlar en erken, krallığın sona erişi dönemi­ne, hatta Bâbil esareti dönemine aittir. Daha çok benimsenen ikinci görüş ise mezmurların Hz. Dâvüd ve Süleyman devirlerinde ortaya çıktığını ileri sür­mektedir. Yahudi ve hıristiyanlar, mez-murlann mevcut haliyle Hz. Davud’a ait olduğuna kanidirler. Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Davud’a verildiği bildirilen Zebur [bk. el-Enbiyâ: 21/105; el-Nisâ: 4/163; el-İsrâ: 17/55.], İslâm âlimlerine göre mezmurlardır. Kur’ân-ı Kerîm’de geçen, “Andolsun biz Zikir’den sonra Zebur’da da yeryüzüne sâlih kullarım vâris olacak­tır’ diye yazdık” [el-Enbiyâ: 21/105] me­alindeki âyete benzer bir ifade bugün­kü mezmurlarda da vardır. [bk. Mezmur. 37/29]

2- Süleyman’ın Meselleri. Otuz bir babdır ve hikmetin önemi, ona sahip olmanın faydaları, muaşeret kuralları. mutedil olmak, insanın yakınlarına kar­şı vazifeleri, ilâhî hikmet, krallara nasihatlar ile çeşitli mesellerden oluşmak­tadır. Meseller kitabının tamamı Hz. Sü­leyman’a ait olmasa da iki büyük kolek­siyon (10/1 -22/16 ve 25-29) ona nisbet edilmektedir. Ayrıca vecizelerin çoğu­nun onun tarafından söylenmiş ve kral­lık yazıcıları tarafından derlenmiş olma­sı kuvvetle muhtemeldir. Bununla bera­ber, sonraki dönemlerde çeşitli ilâve ve düzeltmeler de yapılmıştır. Kitap, milât­tan önce 200 yılında bugünkü şekliyle mevcuttu Yahudi filo­zof Spinoza, kitabın ilham mahsulü ol­duğunu kabul etmemiştir.

3- Eyüb. Kırk iki babdan ibarettir. Eyüb peygamberin hastalığı, çektiği acılar ve başından ge­çen diğer olaylar anlatılır. Eyüb’ün hikâ­yesi, milâttan önce II. binyılın sonlarına kadar varırsa da eserin bugünkü şekli yakın zamanların ürünüdür. Tenkit faa­liyeti. 3/1-31/40:38/1-42/6 kısmı­nın Bâbil esareti döneminde ve milâttan Önce 575’e doğru yazıldığını, daha son­ra ise 32/1-37/24 kısmının ilâve edil­diğini ileri sürmektedir.

4- Neşîdeler Neşîdesi. Ahd-i Atîk’in Ketuvîm kısmında ve Megilloth denilen grubun başında yer alır. Sinagoglarda, Paskalya (Pesah) bayramının sekizinci günü okunur. Ki­tapta, iki sevgilinin karşılıklı sevgi ve aşkları tasvir edilmektedir. Âdeta ero­tik aşk şiiri mahiyetindeki bu kitabın kutsal kitaplar listesine alınması bir hayli tartışmadan sonra ve Jamnia Sinodu’nda olmuştur. Tanrı, meşru evlilik ve peygamberlere ait tebliğle ilgili hiç­bir ifadenin yer almadığı bu kitabı, bazı hahamlar ilham eseri saymamışlardır.

5- Rut. Septante ve Vulgate’da Hâkimler ile Birinci Samuel, İbrânîce Kitâb-ı Mukaddes’te ise Ketuvîm kısmında, Megil­loth içinde ve Neşîdeler Neşîdesi ile Mersiyeler arasında yer alır. Kitap, yahudi tarihinin Hâkimler döneminde ya­şayan Moablı bir kadının hikâyesidir. Bu kadın. Davud’un dedesi Obed’in annesidir. Eserde Obedden Davud’a kadar devam eden şecerenin verilmesi, onun Samuel döneminde, hatta Davud’un sal­tanatından sonra yazıldığı ihtimalini güçlendirmektedir. Kitabın redaksiyonu ise Bâbil esareti sonrasında yapılmıştır. Kitap Şavuot bayramında okunmakta­dır.

6- Yeremya’nın Mersiyeleri. Beş mer­siyeden meydana gelen kitapta Nebu-kadnetsar (Buhtunnasr) tarafından Kudüs’ün ve mabedin yıkılışı anlatılmakta­dır. Kitabın muhtevası onun milâttan önce 586’dan kısa bir süre sonra ortaya çıktığını göstermektedir. İbrânîce Kitâb-ı Mukaddes’te Mersiyeler, Rut ile Vaiz arasında müstakil bir kitap olarak yer alırken, Grekçe ve Latince nüshalarda. Yeremya’ya ait olduğunu ifade eden bir giriş kısmıyla birlikte Yeremya kitabı­na ek teşkil etmektedir. Kitabın Yerem­ya’ya mal edilmesi, muhtemelen İkinci Târihler’deki (35/25) ifade sebebiyledir. Targum ve Talmud tarafından temsil edilen yahudi geleneği, Mersiyeler’i Pey­gamber Yeremya’ya mal etmektedir. Ancak Mersiyeler ile Yeremya kitabı ara­sında çelişkiler mevcuttur. Bu da eserin Yeremya’ya ait olmadığı hipotezinin or­taya atılmasına sebep olmuştur. Mersi­yeler kitabı, yahudilerce, Kudüs’ün yakılı­şının yıl dönümü olan 9 Ab’da okunmaktadır.

7- Vaiz. On iki babdan oluşan bu ki­tapta “Vaiz”, Hz. Süleyman’a kendi oto­kritiğini yaptırır: insanın gayretlerinin bir İşe yaramadığını, her beşerî realite­nin menfi yönünü ve sınırlarını da bera­ber taşıdığını, sonsuz zaman ile geçici anlar arasındaki zıtlığı ifade ederek hik­metin adalet ve kaderin esrarı ile olan münasebetlerini anlatır. Netice olarak da Tann’dan korkmanın, ona itaat et­menin ve hüküm gününe hazırlanmanın zaruretini belirtir. Vaiz kitabının başında yazar kendisini Davud’un oğlu ve kral olarak takdim etmekte, Talmud’da ifa­desini bulan yahudi geleneği de bu ifa­deden hareketle kitabın Hz. Süleyman tarafından yazıldığını kabul etmektedir. Ancak kitaptaki yazı dili, Ârâmîce men­şeli kelimelerin çokluğu, krallık yöne­timiyle ilgili değerlendirmeler bu kana­atle çelişmektedir. Ayrıca Hz. Davud’un Kohelet (Vaiz) adlı ve Kudüs’te krallık yapmış bir oğlu yoktur. Vaiz kitabı mi­lâttan önce 300-200 yılları arasında ya­zılmış olmalıdır. Yazar, kendi devrin­de kullanılan, yazıların daha önceki bü­yük tarihî şahsiyetlere nisbet edilmesi usulünü uygulamıştır.

8- Ester. On bab­dır. Ester adındaki genç bir yahudi kızı­nın yahudileri Pers Krallığı döneminde vezir Haman’ın katliam planından kur­tarışını anlatır. Ester kitabının İbrânîce nüshası ile Grekçe nüshası birbirinden farklıdır. Kitap milâttan önce 114’ten daha evvel yazılmıştır. Ancak kesin tarih tesbit etmek güçtür. Ayrıca kitaptaki bazı bilgilerin tarihî gerçeklere uymadı­ğı anlaşılmıştır. Ester kitabı uzun tar­tışmalardan sonra yahudi kanonuna girebilmiştir. Kumran’da bu kitap bulu­namamıştır. Hz. İsa ve Ahd-i Cedîd ya­zarları ondan hiç söz etmemişler, hat­ta Sardesli Meliton ve Saint Athanase, kendi kanonik listelerinden  bu  kitabı çıkarmışlardır.

9- Daniel. İbrânîce Kitâb-ı Mukaddes’teki Daniel kitabının bazı bö­lümleri (1/1-2/4a ve 8/1-12/13) İbrâ­nîce, bazı bölümleri ise (2/4b-7/28) Ârâmîce’dir. Ayrıca kitap, İbrânîce nüsha ile grekçe ve Latince tercümelerde farklılıklar arzetmektedir. Kitapta Peygam­ber Daniel’in Nebukadnetsar tarafından Bâbil’e götürülüşü, orada başından ge­çenler ve Daniel peygamberin geleceğe yönelik rü’yetleri nakledilir. Kitap mevcut haliyle, Bâbil esareti dö­nemine ait bir peygamberin eseri ola­rak görülürse de eserde tarihî gerçek­lerle bağdaşmayan hususlar da vardır. Meselâ daha ilk cümlede, “Yehuda Kralı Yehoyakim’in krallığının üçüncü yılında. Bâbil Kralı Nebukadnetsar Yeruşalim’e geldi ve onu kuşattı” de­nilmektedir ki Yehoyakim’in krallığının üçüncü yılında (m.ö. 606) Kudüs’ün iş­gali söz konusu değildir.

10- Ezra ve Nehemya. Yahudilerin tasnifinde Ketuvîm grubu içinde ve Târihler’den önce yer almaktadır. Başlangıçta bir tek kitap halinde iken sonradan ayrılmıştır. İbrâ­nîce Kitâb-ı Mukaddes’te de tek bir ki­tap halindedir. Ezra ve Nehemya kitap­larında Bâbil esaretinden sonraki dö­nem. Bâbil’e götürülenlerin geri dönü­şü. Ezra’nın şeriatı halka okuyuşu, ma­bedin yeniden inşası ve vali Nehemya’nın faaliyetleri anlatılır. Kitapların yazan ile ilgili bilgi yoktur. Fakat genel olarak Ezra-Nehemya ile Birinci ve İkin­ci Târihler’in aynı kişi tarafından yazıl­dığı kabul edilmektedir. Kitapların mi­lâttan önce IV. asrın sonu ile III. asrın ortalarında yazıldığı söylenmektedir.

11- Birinci ve İkinci Târihler. Başlangıçta İbrânîce Kitâb-ı Mukaddes’te bir tek ki­tap halindeyken grekçe tercümede iki­ye ayrılmış, 1448’den itibaren İbrânîce yazma nüshalarda da aynı sistem uy­gulanmıştır. İbrânîce Kitâb-ı Mukaddes tasnifinde Ketuvîm grubunda gösteril­miştir; muhteva olarak tarihî kitaplar­dan olmasına ve Ezra-Nehemya’dan ön­ceki dönemi anlatmasına rağmen, onlar­dan sonra yer almaktadır. Hıristiyanla­rın tasnifinde ise “Tarihî kitaplar” içinde gösterilmiştir. Birinci ve İkinci Târihler kitapları, insanlığın yaratılışından Bâbil esareti dönüşüne kadar devam eden dö­nemi anlatmaktadır. Âdeta Ahd-i Atîk’in “Tarihî kitaplan’nda anlatılan olayların bir tekrarı mahiyetindedir. Birinci ve İkinci Târihler kitapları, Ezra-Nehemya ile birlikte “Tarihçi” (Le Chroniqueur) de­nilen bir yazara atfedilir. Bu kitapların Ezra tarafından yazıldığı da ileri sürül­mektedir. Kitap milâttan önce 330-250 yılları arasında kaleme alınmış olmalıdır.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski