II- Ahd-i Atikin Bölümleri
- Ahd-i Atik Nedir, Tercümeleri, Kanonizasyon
- Ahd-i Atikin Bölümleri (Tevrat, Peygamberler, Kitaplar)
- Ahd-i Atik ve Hıristiyanlar
- Ahd-i Atik ve Müslümanlar
- İlmi Araştırmalar ve Ahd-i Atik
A- Tevrat.
Ahd-i Atîk’in ilk ve en önemli bölümünü teşkil eden Tevrat, yahudiler tarafından Torah. Batı’da ise “Esfâr-ı Hamse” karşılığı Pentateuque olarak adlandırılmaktadır. Tevrat, yahudi inancına göre. kelime kelime Yahve tarafından Hz. Musa’ya vahyedilmiştir. Onun bir benzeri asla gelmeyecektir ve bu kitap vahyedildiği şekliyle hiç bozulmadan günümüze kadar gelmiştir. Kur’ân-ı Kerîm yahudilerin kitaplarını tahrif ettiklerini, modern araştırmacılar ise Tevrat’ın bugünkü şekliyle Hz. Mûsâ’ya nisbet edilemeyeceğini belirtmektedir.
Tevrat, beş bölümden oluşmaktadır. Bunlar Tekvîn, Huruç, Levililer. Sayılar ve Tesniye’dir. Tekvîn, yaratılıştan Hz. Yûsuf un vefatına kadar geçen olayları, diğer bölümler ise Hz. Musa’nın dünyaya gelişinden vefatına kadarki dönemde cereyan eden olayları. Hz. Musa’nın ilâhî vahye mazhar oluşunu, çöldeki kırk yıllık hayatı anlatmaktadır.
B- Neviîm (Peygamberler).
Yahudiler, kendi tasniflerinde Ahd-i Atîk’in ikinci kısmını teşkil eden Nevüm’deki kitapları iki gruba ayırmakta, ilk grubu oluşturan Yeşu. Hâkimler, Birinci ve İkinci Sa-muel. Birinci ve İkinci Krallar kitaplarına ilk nebîler (Neviîm Rişonîm), ikinci grubu oluşturan İşaya, Yeremya, Hezekiel ile on iki peygamber (Amos, Hoşea, Yoel. Obadya. Nahum, Mika. Habakuk. Yûnus. Haggay, Tsefanya, Zekarya, Malaki) kitaplarına da sonraki nebîler (Neviîm Ahoronîm) demektedirler. Onların bu ikinci kısma Neviîm adını vermeleri, bu bölümdeki kitapları peygamberlerin yazdıklarına inanmaları sebebiyledir. Ancak ilmî ve edebî tenkitler bu yahudi geleneğini doğrulamamaktadır.
a- İlk Nebîler. İbrânîler’in tarihini, Tesniye’nin bıraktığı yerden Bâbil esaretine kadar devam ettirmektedir. Bu sebeple hıristiyanlann tasnifinde bu kısım, tarihî kitaplar içinde yer alır. İlk nebîler içinde şu kitaplar bulunmaktadır:
1- Yeşu. Yirmi dört babdan oluşur. Hz. Musa’nın vefatından sonra Yeşu liderliğindeki İsrâiloğulları’nın vaad edilen topraklara girişini ve o toprakların taksimatını anlatmaktadır. Kitâb-ı Mukaddesle ilgili tenkidî tetkiklere göre kitap, farklı kaynakların bir araya getirilmesiyle oluşmuş, daha sonra çeşitli düzeltme ve ilâveler yapılmıştır. Kitap, yahudi geleneğinin benimsediği gibi Yeşu tarafından yazılmış olmayıp nakledilen olaylarla nihaî yazılış arasında asırlar geçmiştir. [511]
2- Hâkimler. Yirmi bir babdır. Yeşu’nun ölümünden krallığın kuruluşuna veya Samuel’in gençliğine kadar geçen dönemi anlatmakta, ayrıca İsrâiloğulları’nın sosyal ve dinî hayatlarını düzenleyen Hâkimler’in faaliyetlerini nakletmektedir. Kitap, yahudi geleneğinin benimsediği gibi Samuel tarafından değil, farklı dönemlerde kaleme alınmıştır. Debora’nın neşîdesi (Bab 5) ve Yotam’ın konuşması (9/7-15) gibi bölümler çok erken tarihlerde yazıyla tesbit edildiği halde, kitap genelde Tesniye ekolünün redaksiyonundan geçmiştir.
3- Birinci ve İkinci Samuel. Samuel’in adini taşıyan kitapların Birinci ve İkinci Samuel diye ayrılması yakın tarihlerde olmuştur. Yunanca’ya tercüme edilmesi sırasında metin ikiye ayrılmış, XV. ve XVI. yüzyıllardan itibaren İbrânîce kutsal kitaplarda da aynı tasnif uygulanmıştır.
Birinci Samuel otuz bir babdır. Burada Samuelin çocukluğu, peygamberliği, Filistller’le mücadeleler, Saul’ü kral olarak meshetmesi (tayin edip takdis etmesi). Saul’ün krallığı. Hz. Dâvûd’la mücadelesi, Samuel’in ölümü
Birinci Samuel, 25/11 ve Saul’ün ölümü anlatılır. İkinci Samuel ise yirmi dört bab olup Hz. Davud’un krallığını anlatmaktadır. Birinci ve İkinci Samuel kitapları, yahudi inancına göre Samuel tarafından yazılmıştır. Ancak bu telakki doğru değildir. Zira Birinci Samuel’de (25/1) Samuel’in ölümü nakledilmektedir. Bu sebeple Birinci Samuel’in 1-241 Samuel. geri kalan kısmın da Natan ve Gad tarafından yazıldığı ileri sürülmüştür. Tenkit faaliyeti İse, Samuel’in kitaplarındaki mevcut tekrar ve çelişkileri, en az iki ayrı kaynağın mevcudiyetiyle açıklamaktadır.
4- Birinci ve İkinci Krallar. Birinci Krallar yirmi iki. İkinci Krallar ise yirmi beş babdır. Krallar, İbrânîce yazmalarda bir tek kitaptır. Hz. Davud’un vefatından Bâbil esaretine kadar geçen dönemin olaylarını. Hz. Süleyman ile İsrail ve Yahuda krallarının tarihini anlatır. Kitapta anlatılan olaylar yaklaşık dört yüzyıllık bir süreyi kapsar. Ancak kitapların bugünkü şekli, farklı kişilerce yazılan ve değişik zamanlarda yapılan ilâvelerin bir neticesidir. Kitap bir kişi tarafından kaleme alınmamıştır.
Zira bir kişinin hem İkinci Krallar. 25/ 27-30’u hem de ahid sandığını tasvir eden Birinci Krallar. 9/13’ü veya Birinci Krallar. 9/21 deki olayları yazabilmesi için 400 yıldan fazla yasaması gerekir. Kitabın yazarları değişik eserlerden faydalanmışlardır. Yunanca’ya tercümesinden sonra da bazı ilâveler yapılmıştır ki bunlar Septante’ta yoktur.
b- Sonraki Nebiler.
Bu bölümdeki kitaplar, “Yazar peygamberler” diye adlandırılan peygamberlerin isimleriyle anılır ve şu şekilde sıralanır:
1- İşaya. Altmış altı babdan oluşan bu kitap. Peygamber İşaya’nın rü’yetleriyle (zahirî ve bâtınî yollarla verilen ilâhî bilgi) kurtuluş yollarına dair verdiği haberleri ihtiva eder. Tenkit çalışmaları. İşaya kitabını üç gruba ayırmakta. 1-39’u Peygamber İşaya’ya, 40-55’i İkinci İşaya’ya. 56-66’yı da Üçüncü İşaya’ya nisbet etmekte, buna gerekçe olarak da kitaptaki üslûp değişikliklerini, çevre ve tarihî dönem farklılıklarını göstermektedir. Peygamber İşaya milâttan önce 740 yılında peygamberliğe başlamış, kırk veya altmış yıl bu görevi sürdürmüştür. Ancak, “İkinci İşaya” bölümü (40-55), Bâbil esaretiyle ilgili hadiseleri, “Üçüncü İşaya” işe (56-66) esaretten geri dönen halkın Filistin’deki durumunu nakletmektedir. Bu da münekkitleri. İşaya’nın farklı yazarların kaleminden çıktığı görüşüne sevketmiştir.
2- Yeremya. Elli iki babdır. Milâttan önce 645’te doğan, 626’da peygamberliğe başlayan Yeremya’ya nisbet edilen bu kitapta çeşitli rü’yetler. kurtuluş vaadleri, İsrâiloğullan’nı tenkit ile 587-586’da Kudüs’ün düşüşü anlatılır. Yeremya kitabı İbrânîce ve Grekçe nüshalarda farklılıklar arzeder. Mevcut haliyle kitap, Yeremya’ya ait metinlerin geliştirilmiş, tamamlanmış ve yeniden düzenlenmiş şeklidir. Yeremya ile ilgili biyografik bilgiler Baruch tarafından yazılmış, kitap son şeklini Babilonya’da almıştır. [514]
3- Hezekiel. Kırk sekiz babdır. Bâbil esareti döneminde yaşayan Peygamber Hezekiel’in çeşitli konulardaki rü’yetlerini ihtiva eder.
4- Hoşea. Yahudi kutsal kitaplar listesinde on iki peygambere ait kitapların ilkidir. On dört bölümden oluşan kitap, milâttan önce VIII. yüzyılda yaşamış olan Peygamber Hoşeanın hayatı hakkında bilgilerle İsrail’in durumu ve geleceği ile ilgili vahiyleri ihtiva eder.
5- Yoel. Çeşitli rü’yetler ile Yahve’nin gününün tasviri yapılmaktadır. Kitabın yazılışıyla ilgili olarak, milâttan önce IX. asır ile milâttan önce I. asır arasında değişik tarihler ileri sürülmektedir.
6- Amos. Dokuz babdan oluşur. Milâttan önce VIII. yüzyılda tebliğ faaliyetlerinde bulunmuş olan Amos’un sözlerini ve islerini, çeşitli niyetlerle kehanetleri ihtiva etmektedir. Birinci şahıs ağzından olan ifadeler onun kaleminden çıkmış sayılabilirse de bütünüyle kitap onun müridleri tarafından kaleme alınmıştır.
7- Obadya. Ahd-i Atîk’te peygamberlere nisbet edilen yazıların en kısa olanıdır. Bir bölüm ve yirmi bir cümleden ibaret olan bu yazıda Edomlular’ın işledikleri suçlar, akıbetleri, nihaî zaferin İsrail’e ait olacağı bildirilmektedir. Yazıldığı zaman konusunda milâttan önce IX. asır ile V. asır arasında değişik tarihler ileri sürülmektedir.
8- Yûnus. Yûnus peygamberin hayatının anlatıldığı bu bölüm dört babdan oluşmaktadır. Kitapta Yûnus’-un rab tarafından verilen Nineve (Nino-va) halkını uyarma görevini yerine getirmeyerek bir gemiyle kaçmaya kalkışması, denize atılması, kendisini bir balığın yutması ve sonraki gelişmeler anlatılır. Yûnus. İkinci Krallar’daki (14/25) ifadeye göre. II. Yeroboam’ın saltanatının baslarında milâttan önce 780’lere doğru peygamberlik yapmış olmalıdır. Ancak kitabın yazılış tarihi, Yûnus’a nisbet edilen bu kısımda belirtilmemiştir. Tenkit faaliyeti, kitabın Bâbil esareti sonrası döneme ait olduğu görüşündedir. Ayrıca eserin Yûnus’un Nineve’den dönüşünden sonra yazıldığı ileri sürülmektedir.
9- Mika. Milâttan önce VIII. asırda yaşamış olan Peygamber Mika’ya nisbet edilir. Kitap yedi bölümdür ve çeşitli vaad ve tehditleri ihtiva etmektedir. 4/1-5/8 kısmının onun tarafından yazılmadığı, en erken milâttan önce V. yüzyıla ait olabileceği ve kitaba sonradan ilâve edildiği ileri sürülmüştür.
10- Nahum. Peygamber Nahum hakkında bilgi yoktur. Ona nisbet edilen bu kitapçık üç bölümdür ve Yehuda’nın kurtuluşu ile Nineve şehriyle ilgili tehditlerden oluşmaktadır. Nineve’nin yıkılışından az önce yazılmış olmalıdır. 11- Habakkuk. Milâttan önce VII. asır ile VI. asrın başlarında yaşayan bir peygamberdir. Hakkında bilgi yoktur. Ona nisbet edilen kitap üç bölümden müteşekkildir. Yehu-dada hüküm süren adaletsizliklerden şikâyet etmekte ve Kildânîler’in geleceğine dair haberler vererek halkın sadakatinin kendi bekaları için şart olduğunu belirtmektedir.
12- Tsefanya. Milâttan önce VII. yüzyılda yaşamış olan bu peygambere nisbet edilen bölümde İsrail’in günahı üzerinde durulur.
13- Haggay. İki babdan oluşur. Mevcut şekliyle, milâttan önce 520’de dört ay peygamberlik yapmış olan Haggay’ın bir talebesi tarafından, onun tebliği Özetlenerek yazılmıştır. Mabedin inşasını ertelemek için boş bahaneler öne süren halk ile yöneticiler tenkit edilmekte, mabedin müstakbel ihtişamı bildirilmekte, Mesihî ümitler taşıyan Zorobabel metli edilmektedir.
14- Zekarya. On dört babdan oluşan bu kitabın nisbet edildiği Zekarya, Hz. Yahya’nın babası olan Zekeriyyâ’dan farklı bir kişidir. Milâttan önce VI. yüzyılda yaşamış bir peygamber ve kâhindir. Zekarya kitabı çeşitli rü’yetlerle vaadlerden müteşekkildir. Tenkit faaliyeti, kitabı 1-8 ve 9-14 diye iki kısma ayırmıştır. Gerek üslûp gerekse muhteva yönünden diğerinden farklı olan ikinci kısmın V. asrın ilk yarısına, hatta Filistin’deki Grek dönemine ait olduğu ifade edilmektedir.
15- Malaki. Ahd-i Atîkin Neviîm grubunda on iki peygamberin sonuncusuna nisbet edilen kitaptır. Malaki kelimesinin “Maleaki” (habercim) kelimesinden geldiği belirtilerek eserin anonim olduğu ifade edildiği gibi bazıları da Malaki’yi özel isim kabul etmişlerdir. Eski yahudi geleneği ise Malaki ile Ezra’yı aynı kişi saymıştır. Dört babdan oluşan Malaki metninde Tann’nın İsrail’e olan sevgisi, kâhinlerin ibadet hayatındaki düzensizlikleri, rabbin ismini ve sofrasını hor görmeleri, Tanrı’ya karşı yapılan ihanetler, putperestlerle evlilik ve gereksiz boşanmalar, şeriatın emirlerinin tatbiki, Yahve’nin günü ve rabbin habercisinden bahsedilmektedir. Peygamber Malaki milâttan önce 480-460 yıllarında faaliyet göstermiştir; eser ise milâttan önce 433-432 yıllarında yazılmış olmalıdır. Malaki, Yahudilikteki kanonik peygamberlerin sonuncusudur. Ondan sonra artık mesih gelecektir.
[c- Ketuvîm (Kitaplar).
Ahd-i Atîkte Tevrat ve Peygamberler’den (Neviîm) sonra bir üçüncü koleksiyonu oluşturan Ketuvîm. çeşitli Yunanca yazmalarda ve kilisece benimsenen listelerde farklı şekillerde tasnif edilmiştir. Ketuvîm bölümü, bütün İbrânîce Kitâb-ı Mukaddes listelerinde yer almakla birlikte hep aynı şekilde sıralanmamaktadır. Talmud’da bu bölümle ilgili sıralama şöyledir: Rut, Mezmurlar, Eyüb. Meseller. Vaiz, Neşîdeler Neşîdesi, Mersiyeler, Daniel. Ester. Ezra-Nehemya, Târihler. Daniel kitabı, kilise tasniflerinde Peygamberler grubuna ait olmasına rağmen, yahudi geleneğinde Ketuvîm içinde yer almaktadır,
1- Mezmurlar. İbrânîce Kitâb-ı Mukaddeste Ketuvîm bölümünün baş tarafında yer alan Mezmurlar. Yunanca tercümede Tâlimi Kitaplar içinde ve ilk sırada. Latince tercümede ise Eyüb kitabından sonra gelmektedir. Mezmurlar kitabı İbrânîce’de Tehillîm (İlâhîler) veya Sefer Tehitlîm adıyla geçmektedir. Mezmurlar kitabında 150 mezmur vardır. Ancak bunların bölümlenmesi İbrânîce metin ile Yunanca ve Latince metinde farklı şekildedir. Mezmurlar, Tanrı adının kullanılışına göre de farklılıklar göstermektedir. Bazıları Yahve (rab), bazıları da Elohim (Allah) ismini daha çok kullanmaktadırlar. Diğer taraftan Mezmurlar, nisbet edildikleri şahıslara göre de bir tasnife tâbi tutulmuştur. İbrânîce metinde otuz dört, Yunanca nüshada ise on dokuz mezmurun kime ait olduğu belli değildir. İbrânîce metinde yetmiş üç (Septante’da seksen dört) mezmur Davud’a, on iki mezmur Âsaf oğullarına, on iki mezmur Korah oğullarına, bir mezmur Hz. Musa’ya, iki mezmur Hz. Süleyman’a, bir mezmur Heman’a. bir mezmur Etan’a. bir mezmur da Yedutun’a nisbet edilmektedir. Mezmurların bugünkü İbrânîce metinleri çoğunlukla eksik ve hatalıdır. Metinler üzerinde sık sık düzeltmeler ve yorumlar yapılmıştır. Diğer taraftan ibadetlerde kullanılmaları sebebiyle birçok defa istinsah edilmiş ve bu çalışmalar çeşitli hataların meydana gelmesine sebep olmuştur. Kumran’da bulunan mezmurlara ait rulo, metin tesbiti açısından oldukça önemlidir. Mezmurların Yetmişler Ter-cümesi’ndeki Yunanca metni (aş. bk.), Ahd-i Atık içinde en kötü tercümelerden biridir. Bunun sebebi de hem İbrânîce metnin sağlıklı olmaması, hem de mütercimlerin yetersizliğidir. Mezmurların yazıldıkları dönemle ilgili iki ayrı görüş vardır. Bazılarına göre bunlar en erken, krallığın sona erişi dönemine, hatta Bâbil esareti dönemine aittir. Daha çok benimsenen ikinci görüş ise mezmurların Hz. Dâvüd ve Süleyman devirlerinde ortaya çıktığını ileri sürmektedir. Yahudi ve hıristiyanlar, mez-murlann mevcut haliyle Hz. Davud’a ait olduğuna kanidirler. Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Davud’a verildiği bildirilen Zebur [bk. el-Enbiyâ: 21/105; el-Nisâ: 4/163; el-İsrâ: 17/55.], İslâm âlimlerine göre mezmurlardır. Kur’ân-ı Kerîm’de geçen, “Andolsun biz Zikir’den sonra Zebur’da da yeryüzüne sâlih kullarım vâris olacaktır’ diye yazdık” [el-Enbiyâ: 21/105] mealindeki âyete benzer bir ifade bugünkü mezmurlarda da vardır. [bk. Mezmur. 37/29]
2- Süleyman’ın Meselleri. Otuz bir babdır ve hikmetin önemi, ona sahip olmanın faydaları, muaşeret kuralları. mutedil olmak, insanın yakınlarına karşı vazifeleri, ilâhî hikmet, krallara nasihatlar ile çeşitli mesellerden oluşmaktadır. Meseller kitabının tamamı Hz. Süleyman’a ait olmasa da iki büyük koleksiyon (10/1 -22/16 ve 25-29) ona nisbet edilmektedir. Ayrıca vecizelerin çoğunun onun tarafından söylenmiş ve krallık yazıcıları tarafından derlenmiş olması kuvvetle muhtemeldir. Bununla beraber, sonraki dönemlerde çeşitli ilâve ve düzeltmeler de yapılmıştır. Kitap, milâttan önce 200 yılında bugünkü şekliyle mevcuttu Yahudi filozof Spinoza, kitabın ilham mahsulü olduğunu kabul etmemiştir.
3- Eyüb. Kırk iki babdan ibarettir. Eyüb peygamberin hastalığı, çektiği acılar ve başından geçen diğer olaylar anlatılır. Eyüb’ün hikâyesi, milâttan önce II. binyılın sonlarına kadar varırsa da eserin bugünkü şekli yakın zamanların ürünüdür. Tenkit faaliyeti. 3/1-31/40:38/1-42/6 kısmının Bâbil esareti döneminde ve milâttan Önce 575’e doğru yazıldığını, daha sonra ise 32/1-37/24 kısmının ilâve edildiğini ileri sürmektedir.
4- Neşîdeler Neşîdesi. Ahd-i Atîk’in Ketuvîm kısmında ve Megilloth denilen grubun başında yer alır. Sinagoglarda, Paskalya (Pesah) bayramının sekizinci günü okunur. Kitapta, iki sevgilinin karşılıklı sevgi ve aşkları tasvir edilmektedir. Âdeta erotik aşk şiiri mahiyetindeki bu kitabın kutsal kitaplar listesine alınması bir hayli tartışmadan sonra ve Jamnia Sinodu’nda olmuştur. Tanrı, meşru evlilik ve peygamberlere ait tebliğle ilgili hiçbir ifadenin yer almadığı bu kitabı, bazı hahamlar ilham eseri saymamışlardır.
5- Rut. Septante ve Vulgate’da Hâkimler ile Birinci Samuel, İbrânîce Kitâb-ı Mukaddes’te ise Ketuvîm kısmında, Megilloth içinde ve Neşîdeler Neşîdesi ile Mersiyeler arasında yer alır. Kitap, yahudi tarihinin Hâkimler döneminde yaşayan Moablı bir kadının hikâyesidir. Bu kadın. Davud’un dedesi Obed’in annesidir. Eserde Obedden Davud’a kadar devam eden şecerenin verilmesi, onun Samuel döneminde, hatta Davud’un saltanatından sonra yazıldığı ihtimalini güçlendirmektedir. Kitabın redaksiyonu ise Bâbil esareti sonrasında yapılmıştır. Kitap Şavuot bayramında okunmaktadır.
6- Yeremya’nın Mersiyeleri. Beş mersiyeden meydana gelen kitapta Nebu-kadnetsar (Buhtunnasr) tarafından Kudüs’ün ve mabedin yıkılışı anlatılmaktadır. Kitabın muhtevası onun milâttan önce 586’dan kısa bir süre sonra ortaya çıktığını göstermektedir. İbrânîce Kitâb-ı Mukaddes’te Mersiyeler, Rut ile Vaiz arasında müstakil bir kitap olarak yer alırken, Grekçe ve Latince nüshalarda. Yeremya’ya ait olduğunu ifade eden bir giriş kısmıyla birlikte Yeremya kitabına ek teşkil etmektedir. Kitabın Yeremya’ya mal edilmesi, muhtemelen İkinci Târihler’deki (35/25) ifade sebebiyledir. Targum ve Talmud tarafından temsil edilen yahudi geleneği, Mersiyeler’i Peygamber Yeremya’ya mal etmektedir. Ancak Mersiyeler ile Yeremya kitabı arasında çelişkiler mevcuttur. Bu da eserin Yeremya’ya ait olmadığı hipotezinin ortaya atılmasına sebep olmuştur. Mersiyeler kitabı, yahudilerce, Kudüs’ün yakılışının yıl dönümü olan 9 Ab’da okunmaktadır.
7- Vaiz. On iki babdan oluşan bu kitapta “Vaiz”, Hz. Süleyman’a kendi otokritiğini yaptırır: insanın gayretlerinin bir İşe yaramadığını, her beşerî realitenin menfi yönünü ve sınırlarını da beraber taşıdığını, sonsuz zaman ile geçici anlar arasındaki zıtlığı ifade ederek hikmetin adalet ve kaderin esrarı ile olan münasebetlerini anlatır. Netice olarak da Tann’dan korkmanın, ona itaat etmenin ve hüküm gününe hazırlanmanın zaruretini belirtir. Vaiz kitabının başında yazar kendisini Davud’un oğlu ve kral olarak takdim etmekte, Talmud’da ifadesini bulan yahudi geleneği de bu ifadeden hareketle kitabın Hz. Süleyman tarafından yazıldığını kabul etmektedir. Ancak kitaptaki yazı dili, Ârâmîce menşeli kelimelerin çokluğu, krallık yönetimiyle ilgili değerlendirmeler bu kanaatle çelişmektedir. Ayrıca Hz. Davud’un Kohelet (Vaiz) adlı ve Kudüs’te krallık yapmış bir oğlu yoktur. Vaiz kitabı milâttan önce 300-200 yılları arasında yazılmış olmalıdır. Yazar, kendi devrinde kullanılan, yazıların daha önceki büyük tarihî şahsiyetlere nisbet edilmesi usulünü uygulamıştır.
8- Ester. On babdır. Ester adındaki genç bir yahudi kızının yahudileri Pers Krallığı döneminde vezir Haman’ın katliam planından kurtarışını anlatır. Ester kitabının İbrânîce nüshası ile Grekçe nüshası birbirinden farklıdır. Kitap milâttan önce 114’ten daha evvel yazılmıştır. Ancak kesin tarih tesbit etmek güçtür. Ayrıca kitaptaki bazı bilgilerin tarihî gerçeklere uymadığı anlaşılmıştır. Ester kitabı uzun tartışmalardan sonra yahudi kanonuna girebilmiştir. Kumran’da bu kitap bulunamamıştır. Hz. İsa ve Ahd-i Cedîd yazarları ondan hiç söz etmemişler, hatta Sardesli Meliton ve Saint Athanase, kendi kanonik listelerinden bu kitabı çıkarmışlardır.
9- Daniel. İbrânîce Kitâb-ı Mukaddes’teki Daniel kitabının bazı bölümleri (1/1-2/4a ve 8/1-12/13) İbrânîce, bazı bölümleri ise (2/4b-7/28) Ârâmîce’dir. Ayrıca kitap, İbrânîce nüsha ile grekçe ve Latince tercümelerde farklılıklar arzetmektedir. Kitapta Peygamber Daniel’in Nebukadnetsar tarafından Bâbil’e götürülüşü, orada başından geçenler ve Daniel peygamberin geleceğe yönelik rü’yetleri nakledilir. Kitap mevcut haliyle, Bâbil esareti dönemine ait bir peygamberin eseri olarak görülürse de eserde tarihî gerçeklerle bağdaşmayan hususlar da vardır. Meselâ daha ilk cümlede, “Yehuda Kralı Yehoyakim’in krallığının üçüncü yılında. Bâbil Kralı Nebukadnetsar Yeruşalim’e geldi ve onu kuşattı” denilmektedir ki Yehoyakim’in krallığının üçüncü yılında (m.ö. 606) Kudüs’ün işgali söz konusu değildir.
10- Ezra ve Nehemya. Yahudilerin tasnifinde Ketuvîm grubu içinde ve Târihler’den önce yer almaktadır. Başlangıçta bir tek kitap halinde iken sonradan ayrılmıştır. İbrânîce Kitâb-ı Mukaddes’te de tek bir kitap halindedir. Ezra ve Nehemya kitaplarında Bâbil esaretinden sonraki dönem. Bâbil’e götürülenlerin geri dönüşü. Ezra’nın şeriatı halka okuyuşu, mabedin yeniden inşası ve vali Nehemya’nın faaliyetleri anlatılır. Kitapların yazan ile ilgili bilgi yoktur. Fakat genel olarak Ezra-Nehemya ile Birinci ve İkinci Târihler’in aynı kişi tarafından yazıldığı kabul edilmektedir. Kitapların milâttan önce IV. asrın sonu ile III. asrın ortalarında yazıldığı söylenmektedir.
11- Birinci ve İkinci Târihler. Başlangıçta İbrânîce Kitâb-ı Mukaddes’te bir tek kitap halindeyken grekçe tercümede ikiye ayrılmış, 1448’den itibaren İbrânîce yazma nüshalarda da aynı sistem uygulanmıştır. İbrânîce Kitâb-ı Mukaddes tasnifinde Ketuvîm grubunda gösterilmiştir; muhteva olarak tarihî kitaplardan olmasına ve Ezra-Nehemya’dan önceki dönemi anlatmasına rağmen, onlardan sonra yer almaktadır. Hıristiyanların tasnifinde ise “Tarihî kitaplar” içinde gösterilmiştir. Birinci ve İkinci Târihler kitapları, insanlığın yaratılışından Bâbil esareti dönüşüne kadar devam eden dönemi anlatmaktadır. Âdeta Ahd-i Atîk’in “Tarihî kitaplan’nda anlatılan olayların bir tekrarı mahiyetindedir. Birinci ve İkinci Târihler kitapları, Ezra-Nehemya ile birlikte “Tarihçi” (Le Chroniqueur) denilen bir yazara atfedilir. Bu kitapların Ezra tarafından yazıldığı da ileri sürülmektedir. Kitap milâttan önce 330-250 yılları arasında kaleme alınmış olmalıdır.
TDV İslâm Ansiklopedisi