AHİDNÂME
Hükümdarların emriyle bazı devlet, zümre ve şahıslara özel haklar tanımak üzere düzenlenen belge. Ahidnâme, “Vasiyet etmek, ısmarlamak, yemin edip söz vermek, eman vermek ve zimmetine almak” anlamındaki Arapça ahd ile Farsça nâme (mektup, kitap) kelimelerinden meydana gelen birleşik bir isimdir.
İslâm Tarîhi.
Hz. Peygamber’in. halife ve hükümdarların emriyle, çeşitli kademelerdeki yönetici ve memurlarla ilgili olarak düzenlenen tayin kararı, yazılı emir ve talimat; bazı şahıs ve gruplara tanınan hak ve imtiyazları, yabancılarla yapılan antlaşma hükümlerini ihtiva eden belge.
Arapça kaynaklarda bu mânada kitâbü’l-ahd, kitâb veya daha çok ahd kelimesi kullanılmaktadır. Ahd, iki devlet arasında yapılan muahede ve musâlaha metni olarak muahedenâme ve musâlahanâme karşılığında kullanıldığı gibi, özellikle halife ve hükümdarların veliaht, âmil, vali ve kadılara dair düzenlenmesini emrettikleri tayin kararlan, çeşitli konularda emir ve talimat mahiyetinde yazdırdıkları yazı anlamında da kullanılır. Kelimenin man vermek ve himayesine almak” mânalarındaki kullanılışı ise sadece gayri müslimlerle ilgilidir. Dârülislâma “Eman ile giren harbîye zû-ahd (anlaşmalı), İslâm ülkesinde yaşayan ve kendilerine can, mal, ırz ve namus ile din güvenliği verilerek Allah ve Resulü’nün himayesine alınan gayri müslimlere (zimmî) ehlü’1-ahd, onlara verilen hakları ihtiva ve garanti eden resmî belgelere de ahid (ahidnâme) denilmiştir. Ayrıca halifenin veya valilerin bir şahsa, resmî veya özel mahiyette bazı hak ve görevler verdiğine dair emirleri ihtiva eden yazılarına da aynı ad verilmiştir.
İslâm tarihinde veliaht tayinine dair ilk ahidnâme, Hz. Ebû Bekir tarafından, kendisinden sonra Hz. Ömer’in halife olması için Hz. Osman’a yazdınimıştır. Sonraki uygulamalarda örnek alınan bu ahidnâme besmele ile başlamakta ve yapılan vasiyetin ardından selâm ile sona ermektedir. Ahidnâmede Hz. Ebû Bekir’in mührü yer almaktadır.
Veliaht tayini için düzenlenen ahid-nâmeler İslâm devletlerinde değişme ve gelişmeler göstererek zamanla farklı şekiller almış ve çeşitli üslûplarda yazılmıştır. Bu değişiklikler arasında sabit kalan tek şey, besmele ile başlamaları olmuştur. Bu konudaki ahidnâmelerin bazıları, besmelenin ardından halife ve veliahtının isim ve lakapları zikredildikten sonra, hamdele ve vasiyet metni, bir kısmı ise besmeleden sonra hamdele, halife ve veliahtının isim ve lakapları ile vasiyet metni yer alacak şekilde kaleme alınmıştır. Ahidnâmelerin sonunda, halifelerin kendi el yazılan ile, şahitleri ve veliahtın halifeliği kabul ettiğini belirten kısa bir ibare yer almaktadır.
Halifelerin vali ve âmillerine, kumandan, kadı ve diğer memurları için yazdırdıkları ahidnâmeler de veliahtlar için yazılan ahidnâmeler gibi tarih boyunca çeşitli değişiklikler göstermiştir. Bu tür ahidnâmelerin ilk örnekleri Hz. Peygamber ve Hulefâ-yi Râşidln dönemlerine aittir. Bunlar arasında, Hz. Peygamberin Yemen’e vali olarak gönderdiği Muâz b. Cebel ve Amr b. Hazm’a, Hz. Ebû Bekir’in irtidad edenlere karşı görderdiği ordu kumandanlarına, Hz. Ömer’in kaza işlerine tayin ettiği Ebû Mûsâ el-Eş’arrye, Hz. Ali’nin Mısır’a vali tayin ettiği Ester en-Nehâî’ye verdikleri ahidnâmeler zikredilebilir. Kalkaşendî, İslâm devletlerinde çeşitli konularda yazılmış ahidnâmelerin belli başlı özelliklerini anlatarak birçok ahidnâme örneğini eserine almıştır.
İslâm devletleri sınırları içerisinde yaşayan Ehl-i kitap için ilk ahidnâme Hz. Peygamber tarafından verilmiştir. Hz. Peygamber’in verdiği bu ahidnâmelerin hemen hemen tamamı hicrî 9. yıldan sonraki döneme aittir. Suriye, Filistin, Mısır ve Kuzey Afrika ile İrak, İran, Azerbaycan ve Anadolu’nun bazı bölgelerinin fethedildiği Hulefâyi Râşidîn ve özellikle Hz. Ömer döneminde, buralarda yaşayan gayri müslimlere birçok ahidnâme verilmiştir. Hz. Peygamber’in Eyle hâkimi Yuhanna’ya. Ezruh ve Maknâ halkına, Hz. Ömer’in Beytülmakdis (Kudüs). Hâlid b. Velîd’in Dımaşk. Ebû Ubeyde b. Cerrâh’ın Ba’lebek. Amr b. Âs’ın Mısır halkına verdikleri ahidnâmeler de bu konudaki ilk örneklerdir.
Bazı şahıs ve gruplara tanınan hak ve imtiyazlarla ilgili ahidnâmelerin ilk örnekleri olarak da Hz. Peygamber’in Evfâ el-Anberîye Medine yakınlarındaki Gamîm’i, oradan geçen yolculara yemek yedirmek şartıyla iktâ ettiğine. Bilâl b. Haris el-Müzenfye Kabeliyye madenlerini, Ciâl kabilesine İrem’i verdiğine ve burada onlardan başka hiç kimsenin bir hak iddia edemeyeceğine, Bârik kabilesine de meyve ağaçlarının kesilmeyeceğine, kendileri istemedikçe vahalarında hayvan otlatılmayacağına dair verdiği ahidnâmeler zikredilebilir.
Bazı hıristiyaniar Hz. Peygamber’e nisbet edilen ahidnâmeler de uydurmuşlardır. Bunların en meşhuru. Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ı fethi sırasında kendisine sunulan Tûrisînâ Manastın’ndaki ahidnâmedir. Hz. Ali’nin el yazısı ile 3 Muharrem 2 [7 Temmuz 623] tarihinde kaleme alındığı iddia edilen bu ahidnâmeyi Yavuz Sultan Selim İstanbul’a getirmiş, Arapça bir sureti ile ulemâdan bir heyete tercüme ettirdiği Türkçe nüshaya, zimmîlerin hukukunu teyit etmek üzere yeni bir ahidnâme ekleyerek aynı manastıra konulmak üzere geri göndermiştir.
Başta veliaht tayininde kullanılanlar olmak üzere, çeşitli seviyelerdeki yönetici ve memurlara verilen ahidnâmelerin kâğıt ve kalemleriyle kullanılan yazı çeşitleri diğer yazışmalardan ayrı özelliklere sahipti. Ahidnâmeler, ait oldukları dönemin dil, üslûp, kâğıt ve yazı çeşitleri bakımından olduğu kadar, tanzim edildikleri devletin tarihi İçin de birinci elden kaynak olmaları sebebiyle çok önemli vesikalardır.
Bibliyografya
1- İbn Sa’d, et-Tabakâtü’l-kübrâ (nşr İhsan Abbas). Beyrut 1388/1968, .
2- Râgıb el-isfahânî. el-Müfredât, “Ahd” md.
3- İbnü’l-Cevzî, Nüzhetü’l-a’yün (nşr. M. Abdüikerîm Kâzım er-Râzî), Beyrut 1404/1984.
4- Lisânü’l-‘Arab, “Ahd” md.
5- Kalkaşendî, Şuhhu’l-a’şâ, Kahire 1383/1963.
6- BN, 5-468
7- a Kalkaşendî, Me’âşirü’l-ınâfe fî me’â-timi’l-hilafe (nşr Abdüsscttâr Ahmed Ferrâc), Kuveyt 1964.
8- Feridun Bey. Münşeat, İstanbul 1274-75.
9- Abdülhay el-Kettânî, et-Terâ’bü’l-idâriyye, Rabat 1346-Beyrut, ts. lDârû’1-Kı-tâbil-Arabîl, I, 127 vd., 137 vd.
10- C. Zeydan, Medeniyyet-i İslâmiyye Târih (trç Zeki Megâmız), İstanbul 1329.
11- E. Tyan, L’Histoire de l’organisation judiciarie en pays d’lslam, Leiden 1960.
12- M. Hamîdullah. el-Vesâ’iku’s-siyâsiyye, Beyrut 1389/ 1969.
13- Ahmed Atıyyetul-lah. el-Kâmûsü’l-İslâmî, Kahire 1399/1979.
TDV İslam Ansiklopedisi