Batı ve Orta Afrika’da İslâmiyet.
Atlas Okyanusu kıyısındaki Senegal’den Habeşistan’a kadar uzanan Büyük Sah-ra’nın güneyindeki, müslüman coğrafyacıların Sudan (Bilâdü’s-Sûdân) adını verdikleri bölgenin batı ve orta kısımları, Batı Afrika’yı meydana getirmektedir. Kuzey Afrika’daki önemli merkezlerden Sudan’a inen ve Sahra’yı doğudan batıya geçen eski ticaret yolları, Batı Afrika’nın müslümanlaşmasında çok önemli rol oynamıştır. İslâm’ın Afrika’ya girişinde. Kuzey Afrika’nın müslüman Araplar tarafından fethedilerek İslâmiyet’in burada yayılması birinci safha, müslüman tüccarların Sudan’a inmeleri ve İslâm’ı bu bölgeye getirmeleri de ikinci safha olarak kabul edilebilir. İslâm’ın bu bölgeye yayılmasında yardımcı olan önemli ticaret yolları durumundaki Sicilmâse’den Takhara’ya kadar uzanıp Gana İmparatorlu-ğu’na ve yine Sicitmâse’den Tuat, Gao ve Tinbüktü’ye giden yollarla Nijerya’yı Bornu, Fas. Trablusgarp’a ve yine Nijerya’yı Hevsâ, Gât, Gadâmes ve Tunus’a bağlayan yollar sayılabilir. Ayrıca Mısır’dan Fizan. Gât ve Tadmeka’ya uğrayarak Tinbüktü’ye varan bir başka önemli ticaret yolu daha bulunuyordu.
Ticaret amacıyla Sahra’dan geçip Batı ve Orta Sudan’a gelen müslüman tüccarlar, bölgeye İslâm’ı getiren ilk öncüler oldular. VII. ve VIII. yüzyıllarda ticaret yolları üzerinde bulunan şehirlerde, bazısı dışarıdan ticaret maksadıyla buraya gelip yerleşen, bazısı da İslâm’a giren yerlilerden oluşan müslüman mahalleler doğdu. Bu asırlarda Gap, Tinbüktü, Fizan, Takeda, Sicilmâse, Gât gibi ticaret şehirlerinin sosyal yapısını yerli ve dışarıdan gelen müslümanlarla mahallî dinlere mensup olanlar meydana getiriyordu. Bu şehirler müslümanların sayısının kısa zamanda artması ile önemli ilim ve kültür merkezleri haline geldi; Gao ve Tinbüktü en önemli İslâm merkezleri olarak gelişti. Ticaret yollan üzerinde bulunan şehirlerde müslüman tüccarların etkisi ile İslâm’a girenler genellikle toplumun ileri gelen şefleri, zenginleri ve yöneticileri idi. Eşrafın İslâm’a girişi halk üzerinde olumlu etki yapıp onların da yöneticileri takip etmelerine sebep olmuşsa da şehir merkezlerinden uzak yerlerde yaşayan halk arasında mahallî putperest inançlar günümüze kadar varlığını korumuştur.
Batı ve Orta Afrika’ya müslüman tüccarların gelmelerinden sonra, XI. yüzyılda Senegal kıyılarından Batı Afrika’da güçlü bir devlet olan Gana İmparatorlu-ğu’na kadar içeriye doğru nüfuz eden Murâbıtlar ile daha sonraki asırlarda bölgeye yayılan çeşitli tarikat mensupları, İslâm dininin burada yayılmasını ve kökleşmesini sağladılar. Murâbıtlar Devleti’nin kurucusu Abdullah b. Yasin (ö. 1059), Senegal bölgesine inerek burada bir ribât inşa ettirdi ve İslâm dinini bu bölgede yaşayan Lemtûne kabilesi arasında yaymaya çalıştı. Onun mücadeleleri sonunda İslâmiyet Senegal-Nijerya yöresinde iyice yerleşmiş ve Gana İmparatorluğu üzerinde hâkimiyet kurmuştur. Batı Sudan bölgesinin her tarafına dağılan Murâbıttar’la merkezî şehirlerdeki medrese ve zaviyelerde yetişen tarikat şeyhleri, İslâmiyet’i uzak köy ve şehirlere kadar götürüp yaymaya çalışmışlardır.
XI. yüzyılda Murâbıtlar’ın nüfuz sahasına giren Gana’da camilerin bulunduğu, devletin özellikle maliye, dış ilişkiler ve tercüme hizmetlerinde müslüman memurlara yer verildiği bilinmektedir. XII. yüzyıldan itibaren bugünkü Senegal, Gambia, Burkina Faso, Orta Nijer havzası ile Cad gölü çevresini içine alan Batı ve Orta Sudan’da çeşitli müslüman devletler kuruldu. Bunlardan XIII. yüzyılda Gana İmparatorluğunun kalıntıları üzerinde yükselen Mali, kısa zamanda yukarı Nijer vadisi ile Gana bölgesini ve bu bölgedeki ticaret yollarını denetimine aldı. Mısır ve Endülüs’ten gelerek Mali’ye yerleşen pek çok müslüman İslâmiyet’in bu bölgeye yayılmasında önemli rol oynamıştır. Mali Devleti’nin başında bulunanlar, özellikle hac mevsimlerinde Mekke’ye giderek İslâm dünyası ile münasebetlerini geliştirmeye çalıştılar. Devlet en güçlü dönemini yaşadığı XIV. yüzyılda Sultan (Mense) Mûsâ (1312-1337), Fas ve Mısır’la münasebet kurdu ve 1325’te hac dönüşü pek çok âlimi ülkesine getirdi. Getirdiği mimarlara ilk defa pişirilmiş tuğladan beş cami inşa ettirdi. Sultan Süleyman döneminde (1341-1360) Mali’yi ziyaret eden İbn Battûta’nın anlattığı ülkenin refahı ve kültürel zenginliği, Sultan Musa’nın çalışmalarının ürünüdür. Mali’nin sınırlan içinde bulunan Tinbüktü, bu dönemin en önemli İslâm ilim ve kültür merkezi haline geldi.
İslâmiyet Orta Nijer’deki Gao şehri çevresinde kurulmuş bulunan Songay Devletine XI. yüzyılda girmiş olmakla birlikte uzun zaman büyük bir gelişme gösteremedi. Sınırları genişleterek Tinbüktü ve Cenne gibi önemli kültür merkezlerini hâkimiyeti altına alan Sünnî Ali’nin (1464-1492) müslüman adı taşımasına rağmen, İslâmî kurallarla geleneksel putperest inançlarını bağdaştırmaya yönelik politikası İslâm’ın gelişmesine mâni oldu ve İslâm bilginleri açıkça ona karşı tavır aldılar. Songay Devleti’nde İslâm’ın asıl gelişmesi, XV. ve XVI. yüzyıllarda hüküm süren Askiya hanedanından Muhammed Türe (1493-1528) zamanında olmuştur. Hacca gitmeyi teşvik eden Muhammed Türe, ülkesinde İslâmî okulları arttırdı ve ülkeyi İslâmî eserlerle imar etti. Böylece ilim ve kültür alanında büyük bir gelişme sağlandı. XVI. yüzyılın sonlarına doğru Faslılar Songay’ı ele geçirerek bu devlete son verdiler.
XI. yüzyılda Murâbıtlar hareketinin tesiriyle Batı Sudan bölgesinde İslâmiyet’i ilk kabul eden halk. Senegal’in alçak ovalarında yaşayan zenci Tekrûrlar’dir. İslâm’ı kabul eden bölgenin ilk emîri 1042’de ölen Vâryâbi’dir.
Tekrûrlar’ın yaşadığı bölgenin güneyinde Futa Calon’da yaşayan Mandingo kabilesine de İslâm erken dönemlerde nüfuz etmiş, ancak sadece toplumun ileri gelenleri arasında benimsenerek halkın büyük bir kısmı tabiat kuvvetlerine ve çeşitli tanrılara tapmaya devam etmiştir. XIII. yüzyılda, bu kabilenin kurduğu devletin yöneticilerinin müslüman oldukları bilinmektedir. Mandingo Devleti XV. yüzyılda çevresindeki Songay, Musi, Tuareg ve Tekrûr krallıklarının hücumları sonucunda yıkıldı.
Çad gölü çevresini içine alan Orta Sudan’a da İslâmiyet ilk defa XI. yüzyılda girdi ve bölgenin en önemli merkezi olan Kanem’de Kral Hümay-Cilmi’nin (1085-1097) ihtida etmesiyle gelişme gösterdi. Mali’den buraya gelen bazı müslümanlar şehrin daha yoğun biçimde İslâmlaşmasına katkıda bulundular ve burada bir müslüman şehir devleti kuruldu. Emevî hanedanına mensup bazı kişilerin de yerleştikleri bilinen Ka-nem’in Trablusgarp’tan gelen ticaret yolu üzerinde bulunması, sultanlığın sosyal ve iktisadî hayatını önemli şekilde etkilemiştir. Burada da sultan ve eşrafın Müslümanlığı benimsemiş olmasına rağmen halk mahallî İnanışlara sahip kalmıştır. Kanem Sultanlığı’nın yerli Maylar tarafından yıkılması üzerine XIV. yüzyılda müslümanlar başşehirlerini Bornu’ya taşıdılar ve Ali Gazi, burayı müreffeh bir şehir haline getirdi. XIX. yüzyılın başlarına kadar Orta Sudan’da bir İslâm sultanlığı olarak yaşayan Kanem-Bomu. Fülânîler tarafından yıkıldı. Kanem-Bornu Sultanlığı’nın batısında bulunan Kano’ya İslâmiyet XIV. yüzyılda girmiş ve kısa zamanda gelişmiştir. Burada Özellikle Muhammed Rumfa (1463-1499) zamanında bilginler ve tüccarlar artmış, devletler arası ticaretin gelişmesi ve Kano’nun bir ilim merkezi olması için çalışılmıştır.
Batı Afrika’da İslâmiyet, Murâbıtlar hareketinden sonra en önemli gelişmesini XVIII. ve XIX. yüzyıllarda gerçekleştirmiştir. Bu gelişme, Tekrûrlar’m Futa Calon’da dinî bir devlet kurmalarıyla başladı (1720) ve o zamana kadar putperest kalmış olan Fulbeler’e karşı zafer kazanılması sonunda Futa Toru’da da benzer bir İslâm devletinin kurulmasıyla devam etti (1776). XI. yüzyıldan bu yana müslüman kalan Tekrûrlar, XVIII. yüzyılda putperest Pöller’in hâkimiyeti altına girmişlerse de dinî inançlarını korumuş ve kısa zamanda esaretten kurtulmuşlardır. 1776’da Pöller’in hâkimiyetine son veren Süleyman Bal, yeniden Tekrûr İslâm Devleti’ni kurdu. Bu devlet “Almami” denilen ve eşrafın seçtiği dinî-siyasî bir başkan tarafından idare ediliyordu. Tekrûrlu el-Hâc Ömer (ö. 1864), İslâmî kurallara göre İşleyen devleti güçlendirdi İse de Fransa’nın sömürgeci ilerlemesi karşısında yıkılmaktan kurtulamadı (1893) Yukarı Senegal ve günümüzdeki Burkina Faso’nun bulunduğu bölgede Mandingolar’dan Samori Ture’nin cihadı ve siyasî faaliyetleri XIX. yüzyılda İslâm’ın güçlenmesine katkıda bulundu. Bölgede siyasî birliğin kurulması ve sömürgeciliğe karşı verilen savaşta büyük gayretleri olan Samori Ture’nin kurduğu devlet de Fransızlar tarafından yıkıldı. İslâmiyet bugünkü Nijerya’nın kuzeyinde yaşayan Hevsâlar’a ise XIV. yüzyılın sonlarına doğru Nijer ve Bornu havalisinden gelen tüccarlar vasıtasıyla ulaştı. Gine ile Kahire arasındaki ticarette oldukça faal bir yer olan Hevsâ’ya Mısır ve Cezayir’den gelip yerleşen müslümanlar. İslâmiyet’in bu bölgeye yayılmasında önemli rol oynadılar, özellikle XV. yüzyılın ortalarında Cezayir’den gelen Muhammed b. Abdülkerîm b. Mahmud el-Magîlfnin bölgenin İslâmlaşmasındaki rolü büyüktür. XV. yüzyıldan itibaren Kano ve Katsina ilim ve kültür merkezleri oldu. Cenne ve Tinbüktülü İslâm âlimleri buradaki şehirlerde ders veriyorlardı. Bununla birlikte Hevsâlar’da İslâmiyet iyice yayılmış değildi. XIX. yüzyılda Fülânî kabilesinden olan Osman b. Fûdfnin (ö. 18171 putperestlere karşı başlattığı cihad hareketi kısa zamanda olumlu sonuç verdi ve Hevsâlar’ın çoğu İslâm’a girdi. Âlim bir kişinin oğlu olan Osman b. Fûdî. bu tarihe kadar putperest kalan Hevsâ’nın batısındaki Sokoto bölgesinin İslâm’a girmesinde büyük gayret gösterdi. Ayrıca Hevsâlar’ın kurdukları Zaria, Kano ve Katsina gibi şehir devletleri de Osman b. Fûdrnin Fülânî Devleti’nin sınırlan içinde yer aldılar. Osman b. Fûdî Tinbüktü’den Hevsâ’ya kadar geniş bir bölgeye hâkim olan Fülânî İslâm Devleti’ni kardeşi Abdullahi (Abdullah b. Muhammed) ile oğlu Muhammed Bello arasında paylaştırdı. Babasının ölümünden sonra, Muhammed Bello, bölgeyi hâkimiyetine alarak kurduğu Sokoto Devleti (1871), Batı Afrika’da XIX. yüzyılda kısa zamanda genişleyerek bölgenin en güçlü devleti oldu. Bu İslâm devleti İngiltere’nin Nijerya’yı ele geçirdiği 1900 yılına kadar ayakta kalmayı başarmıştır. Bugünkü Gana ve Fildişi Sahili’nin bulunduğu bölgedeki Aganti ülkesi de XVIII. yüzyılda müslüman cemaatlerin buluşma yeri haline geldi. Buraya İslâmiyet’i özellikle Hevsâlı müslüman tüccarlar getirip yaydılar. Müslümanların burada tesis ettikleri okullar, İslâm kültürünün yerleşmesinde etkili oldu. Fülânî, Mandingo ve Hevsâ kabilelerine mensup ve genellikle ticaretle meşgul olan müslümanlar buraya gelip yerleşerek İslâm dininin güçlenmesine katkıda bulundular.
Kuzey ve Siyah Afrika’da İslâm dininin kısa zamanda yayılmasını sağlayan bazı faktörler vardır. Özellikle Siyah Afrika’da İslâm’ın yayılmasında ticaret yollan etkili olmuştur. Bu yollar üzerinde bulunan şehirlerde kısa zamanda teşekkül eden müslüman cemaatler, yerli yöneticiler ve ileri gelenler üzerinde müessir olmuş, bunun sonucunda İslâmiyet öncelikle şehirlerde yayılmış, merkezi yerlerden uzak bölgelerde ise geleneksel inançlar yaşamaya devam etmiştir. İslâmiyet’in Siyah Afrika’da hızla yayılmasının bir diğer sebebi de İslâm dininin yapısından kaynaklanmaktadır. İslâmiyet’in bu insanlara yeni bakış açıları kazandırması, toplumun yeniden toparlanmasına imkân vermesi, diğer inanç sistemlerinden üstün olması ve İslâm’a girişin sade, formalitesiz oluşu gibi özellikler bu yayılmada rol oynamıştır. Hem Kuzey Afrika’da hem de Siyah Afrika’da İslâm’ın yayılışında en önemli rolü tüccarlar, toplumun ileri gelenleri, buralara yerleşen müslüman muhacirler ve çeşitti tarikat mensupları oynamıştır. XI. yüzyılda Batı Afrika’ya İslâmiyet’in nüfuz etmesinde büyük etkisi olan Murâbıtlar’ın dışında XV. yüzyıldan itibaren de Kâdiriyye tarikatı büyük rol oynadı. XII. yüzyılın sonlarına doğru Fas’a ulaşmış olan Kâdiriyye tarikatı kısa zamanda nüfuz alanını genişleterek Batı ve Orta Sudan’da İslâmiyet’in yayılmasını hızlandıran temel unsur oldu. Tarikata mensup şeyhler ve müridler gittikleri yerlerde putperest yerlileri İslâm dinine çağırdılar ve onlara İslâmiyet’i sevdirdiler. Ayrıca Cezayir’in Fransızlar tarafından işgali sırasında yürütülen mücadelede Kâdiriyye tarikatı siyasî bir görev de yüklenmiştir.
XVIII. yüzyılın sonlarına doğru Ticânî (ö. 1915) tarafından Fas’ta kurulan Ticâniyye tarikatının bilhassa Mağrib’de büyük etkisi oldu. Bu tarikat mevcut yönetime itaat etmeyi savunması sebebiyle işgalci-sömürgeci yönetimler nezdinde de gayet iyi bir mevkie sahipti. Bu sebeple Ticâniyye bilhassa Fransız sömürgelerinde yayılarak halkın İslâm’a girmelerinde etkili olmuştur. XIX. yüzyılın başlarında Fas’ta kurulan Derkâviy-ye ve Medeniyye tarikatlannın yanı sıra Büyük Sahra’da geniş nüfuza sahip Senûsîliğin şeklen müslüman olanların ve putperestlerin İslâm’a girmelerinde gördüğü hizmet büyüktür. Merkezi Cag-bub’da iken, Sultan Abdülmecid’den vergi muafiyeti ve taraftarlarından öşür toplama yetkisini alan Senûsîlik, Libya ile Cad arasındaki bölgede gelişme göstermiştir. Şehirlerde tutunması sınırlı kalmakla birlikte Sahra kabileleri arasında hızla yayılmış ve XIX. yüzyılın sonlarına doğru bölgenin büyük bölümünü etkisi altına almıştır. Merkezi Cagbub’dan Kufra’ya taşındıktan sonra Senûsîlik, sömürgeciliğe karşı verilen mücadelede de çok önemli hizmetler görmüştür. Ayrıca XIX. yüzyılda Batı ve Orta Afrika’nın muhtelif bölgelerinde görülen çeşitli cihad hareketlerinin putperestlerin İslâm’a girmelerinde ve bölgede İslâm devletlerinin kurulmasında büyük etkisi olmuştur.
Bunların yanında sömürgecilik hareketleri de Siyah Afrika’da İslâm’ın yayılmasını ve güçlenmesini hızlandırmıştır. Sömürge yönetimleri döneminde geleneksel kültür ve inanç sistemlerinin gerilemesi, yaşlılara olan bağlılığın azalması ve sosyal yapıdaki değişmeler İslâm’ın yayılmasını kolaylaştırmış, Afrikalılar için İslâm bir sığınak ve yeni bir şahsiyet bulma vesilesi olmuştur.
Bugün Nijerya, Mali, Çad, Nıjer, Senegal ve Gambia gibi Batı Afrika ülkelerinde nüfusun çoğu müslümandır ve buralarda Kâdiriyye ve Ticâniyye tarikatlarının nüfuzu büyüktür. Buna karşılık Gana, Sierra Leone, Fildişi Sahili. Benin Cumhuriyeti ve Burkina Faso’da ise müslümanlar azınlıktadır ve buralarda da İslâm dışı hareketlerden biri olan ve Müslümanlık’la Hıristiyanlığı bütünleştirmeye çalışan Hindistan kökenli Kâdı-yânîlik yaygın olup propagandaya yönelik güçlü yayın araçlarına ve özel kolejlere sahiptir.
- Afrika’da Din
- Afrika’da İslamiyet
- Kuzey Afrika’da İslamiyet
- Batı ve Orta Afrika’da İslamiyet
- Doğu Afrika’da İslamiyet
BİBLİYOGRAFYA
1- J. P. Rony. L’İslam en Occident: Europe-Afrique, Paris 1959.
2- J. D. Fage, A Histoıy of West Africa, Cambridge 1972.
3- J. D. Fage, M. Verity, An Atlas of African History, London 1982.
4- H. Deschamps. Les Religions de l’Afrique Noire, Paris 1977.
5- Charles-Andre Julien. Histoire de lAfriquc du Nord: Tunisie-Algerie-Maroc, Paris 1980.
6- V. Monteil, L’lslam Noir, Paris 1980.
7- V. Monteil, “L’lslam Africain”, Encyclopedia de la Pleidde Ethnoiogie Regionelet (nşr J-an Poirierl, Paris 1972.
8- C. Mc-Evedy. The Penguin Atlas of African History, London 1980.
9- T. W. Arnold, İntişârı İslâm Tarihi (trc. Hasan Gündüzer), İstanbul 1982.
10- M. Hiskette, The Deuelop-ment of İslam in West Africa, London 1984.
11- Peder B. Clarke, West Africa and İslam, London 1984.
12- J. Spencer Trimingham. A History of İslam in West Africa, Oxford 1985.
13- P. Balta. L’lslam dans le Monde, Paris 1986.
14- Jamil M. Abun-Nasr, A History of the Maghrib in the Islamic Period, Cambridge 1987.
15- ismael Hamet, “La Civilization Arabe en Afrique Centrale”, RMM, XIV/ 1.
16- Najor C. Bratihwaite Wallis. “The Influance of islam on African Native Law I-II”, The Müslim World, Xl/2, New York 1921.
17- XI/3 (1927).
18- Joseph J. Cooksey, “İslam in North Africa”, a.e., XXIV/4 (1934).
19- R. Le Tourneau. “L’lslam Nord-African”, Annaies de l’lnstitu-te d’Etudes Orientales, XV, Alger 1957.
20- W. Montgomery Watt. “Some Problems Before West African islâm”, The Islamic Quarterty, İV/1, London 1957.
21- E. G. ParrinrJer, “İslam and West African Indigenous Religion”, Numen, VI, Leiden 1959.
22- Ünver Günay, “Zenci Afrika’da İslâmiyet’in Yayılışının Belli Başlı Safhaları”, İslâmî İlimler Fakültesi, Prof. Dr. M. Tayyîb Okiç Armağanı, Ankara 1978.
23- Ünver Günay, “Zenci Afrika’da İslâmiyet’in Yayılışının Temel Etkenleri”, islâmî İlimler Fakültesi Dergisi, sy. 4, Ankara 1980.
24- A. Rahman 1. Doi, “M-slim Minorities in West Africa I-ll-IU”, The Müslim World League Journal, VIII/8, Makkah 1981.
25- Vlll/9 (1981).
26- VIII/10 (1981).
27- A. Rahman 1. Doi, “The planting and diffusion of islam in Africa-South of the Sahara”, Proceeding of the First Islamic Geographical Conference, Riyad 1984.
28- William F. S. Miles. “İslam and Development in the Western Sahel”.
29- Engine or Brake, Journal Institute of Müslim Minority Affairs, VII/2, London 3986.
30- Maurice Delafosse. “Sudan”, İA, X, 772-776.
TDV İslâm Ansiklopedisi