Yönetimde Batılılaşma
Kurtuluş Savaşı’nı yürüten Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Mustafa Kemal «Milletin genel eğilimi kanıtlamıştır ki, varlığımızın asıl özü halkçılıktır, halk hükümetidir» diyerek batılı bir yönetim biçiminin özünü belirtmişti. 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilânı ile bu düşünce kesin olarak belirlendi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu batılılaşma hareketlerinin uygulanması için gereikli ortamı sağlayacaktı. Yönetim biçiminin belirlenmesiyle yeni cumhuriyetin bütün yönetim kurumlan da batı uygarlığındaki örneklere göre yeniden düzenlenmeğe başladı. Önce, halifelik kaldırılarak (1924) devletin artık din esqsına bağlı oimaya-cağı ilkesi konuldu. Aynı yıl yeni Anayasa yürürlüğe girdi. Bu anayasa batıda olduğu gibi yasama, yürütme ve yargı kuvvetlerinin ayrılığına dayanıyor; kişi hak ve özgürlüklerini geniş kapsamıyle tanımlıyordu. «Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur» ilkesine uygun olarak yasama eski Meclis’te toplanıyor, yürütme görevi gücünü Meclis’ten alan ve batılı esaslara göre düzenlenen bir; bakanlar kuruluna veriliyordu. Resmi kurumlarda batılılaşmayı sağlayacak reformların yapılması gereği, ilgili bakanlık kuruluşlarında Batı’dan örnek alınarak yeni örgütlerin meydana getirilmesine yol açtı. Tevhidi tedrisat (öğretim birliği) uygulaması millî eğitimin, şeriatın kaldırılması ve Medenî Kanun gibi uygulamalar adalet örgütünün devimleri yürütecek biçimde düzenlenmesini sağladı.
- Batılılaşma -Osmanlı’dan Cumhuriyete-
- Batılılaşma -Cumhuriyet Döneminde-
- Batılılaşma -Kültürde ve Toplum Hayatında-
- Batılılaşma -Hukukta-
- Batılılaşma -Yönetimde-