Kuzey Afrika’da İslâmiyet.
İslâmiyet’in, doğduğu asırda Bizans’ın elinde bulunan Kuzey Afrika’ya ulaşması oldukça erken dönemlere rastlar. Halife Hz. Ömer tarafından Mısır’ın fethi ile görevlendirilen Amr b. Âs’ın 641 yılında Mısır’ı fethetmesiyle İslâmiyet Afrika kıtasına ilk adımını atmış oldu. İslâmiyet bu fetihten sonra Nil vadisi doğrultusunda güneye ve Akdeniz sahilinden batıya doğru ilerlemeye başladı. 647de Trablusgarp’a varan Amr b. Âs Hz. Osman tarafından geri çağrılınca yerine gönderilen Abdullah b. Sa’d, Trablusgarp’tan İfrîkıyye’ye (bugünkü Tunus ve civan) kadar ilerledi ve buraların İslâmlaşmasında önemli rol oynadı. Daha sonra İfrîkıyye başkumandanlığına getirilen Ukbe b. Nâfi’in Kuzey Afrika’daki fütuhatı ve bölgedeki Berberîler’in müslüman olmalarındaki gayreti büyüktür. Ukbe 670 yılında Kayrevan şehrini kurdu ve burası kısa zamanda bölgenin en önemli ilim ve kültür merkezi haline geldi. Onun fetihleri sonunda müslümanlar Atlantik kıyılarına kadar ilerleyerek Kuzey Afrika’ya hâkim. oldular. Ukbe, sadece Akdeniz sahili şeridinde yaşayan Bizanslılarla değil aynca sahilden içeride yaşayan Berberiler’le de çarpışmış ve onları İslâm hâkimiyetine almıştır. Kısa zamanda İslâmiyet’i benimseyen Berberiler İslâm bayrağının Batı Afrika’ya kadar götürülmesinde büyük rol oynadılar. Ukbe Atlas Okyanusu kıyısındaki Tanca’ya ulaştıktan sonra güneye doğru yönelerek Lemtüne çölüne kadar ilerledi ve burada yaşayan Berberîler’i de itaat altına aldı. Ukbe b. Nâfi’ Kayrevan’a geri dönerken Berberi kumandanı Kusayle tarafından öldürüldüğünde (683), bütün Kuzey Afrika İslâm hâkimiyetine girmiş, fakat Berberîler’İn hepsi müslüman olmamışlardı.
Muâviye zamanında kurulan İfrîkıyye eyaletinin valisi olan Hasan b. Nu’mân el-Gassânî İdaresinde, bölgedeki Bizans otoritesi tamamen son buldu ve Berbe-rîler üzerinde İslâm hâkimiyeti kesin olarak sağlandı. Kartaca yakınlarında Tunus şehri kurularak önemli bir merkez haline getirildi. Hasan b. Nu’mân’ın yerine 698 yılında İfrîkıyye valisi olan Mûsâ b. Nusayr da bölgede İslâm hâkimiyeti altındaki toprakları genişletti. Sahra’ya doğru ilerleyerek diğer Berberi kabileleri itaat altına aldı ve onların müslüman olmalarını sağladı. İslâm’ın hâkimiyetine giren Kuzey Afrika’da siyasî otoritenin müslümanların elinde olması, bir anda son bulmayan mahallî inanç ve geleneklerin yaşamasına engel teşkil etmemiş, bölgenin müslümanlaş-ması yavaş yavaş olmuştur.
756’da bağımsız Endülüs Emevî Devleti’nin kurulmasından sonra Kuzey Afrika’da bağımsızlık hareketleri başladı ve bölgede müstakil bazı İslâmî yönetimler doğdu. Burada Önce Haricî hanedanlar ortaya çıktı. Cezayir’in batısında hüküm süren Rüstemîler (777-909) ile Sicilmâse’de ortaya çıkan Midrârîler (772-977), Hâricî-İbâzî inanışına mensup hanedanlar idi. İbâzîler’in merkezi haline gelen Tâhert’e servet edinmek ve Haricî düşüncesine bağlılık gayesiyle İran’dan ve başka yerlerden pek çok kişi gelmiştir. Bugünkü Fas’ın bulunduğu bölgede hükümran olan İdrîsîler (788-985) Abbâsîler’e bağlı kaldılar. IX. yüzyılda bugünkü Tunus’ta kurulan Ağlebîler de (800-909) şeklen bile olsa Bağdat’a bağlı kalıp bir asır parlak bir devlet olarak yaşadılar. Ağlebîler’in yerini alan Fâtımîler (909-1171), Şiî oldukları halde bölgedeki Sünnî halka hükümran oldular. IX. yüzyılın ortalarına kadar Tunus’ta hüküm süren Fâtımîler, Kahire’ye yerleştikten sonra iyice güçlenerek bütün Kuzey Afrika’yı, Mısırın güneyini, Arap yarımadasını. Filistin ve Suriye’yi içine alan bir imparatorluk kurdular. X. yüzyılın son çeyreğinden XII. yüzyılın ortalarına kadar Tunus, Cezayir, Fas ve Sicilya’da hüküm süren Zîrîler (972-1148), Şiî olmalarına rağmen Fâtımîler’den ayrı bir hanedan idiler. Zîrfler’in bir kolu olan Hammûdîler (1040-10581, Cezayir’i Zîrîler’den alarak bir emirlik şekline getirdiler. XI. yüzyılın ortalarından XII. yüzyılın ortalarına kadar Kuzey Afrika’da hükümran olan Murâbıtlar (1056-1147) ise bölgede İslâm birliğini yeniden kurmaya çalışarak Kuzey Afrika, Endülüs, Batı ve Orta Afrika’yı içine alan bir imparatorluk kurmayı başardılar. Sünnî inanışa bağlı Murabıtlar’in başşehri Merakeş idi. Murâbıt veliahtları “Nâib” unvanıyla müslüman İspanya’da genel vali olarak görev yaptılar. Ayrıca Murâbıtlar’ın Kara Afrika’nın (Zenci Afrika, Batı ve Orta Afrika) müslümanlaşmasında büyük tesirleri görüldü. Bölgede Murabıtlar’m halefi Fas, Cezayir, Tunus ve Güney İspanya’da hüküm süren Muvahhidîler (1130-1269) oldu. Sünnî olan bu hanedanın başşehri de Merakeş idi.
Daha sonra Kuzey Afrika XIII. yüzyılda Hafsîler (1228-1574), Abdülvâdîler (Zeyyânîler) (1235-1550) ve Merînîler (1195-1470) arasında paylaşıldı. Üç asır kadar Kuzey Afrika’da hüküm süren bu hanedanlar bölgede İslâm medeniyetinin gelişmesinde, şehirlerin imar ve iskânında Önemli rol oynadılar. XVI. yüzyılın ortalarından sonra Kuzey Afrika’da hâkimiyet Osmanlılar’ın eline geçti.
İslâm dünyasında erken dönemde başlayan siyasî kargaşalıklar sebebiyle ortaya çıkan bazı aşırı siyasî-dinî akımlar, iktidar merkezlerinde yaşama imkânı bulamadıklarından başşehirden uzak bölgelere kaymış ve bu arada Kuzey Afrika Hâricîler’le İbâzîler’in ve Şiîler’in sığındıkları bir yer haline gelmiştir. Bölgede Hâricîlik uzun zaman yaşamışsa da zamanla Sünnîlik içerisinde eriyip gitmiştir. Fâtımîler zamanında bölgeye yayılan Şiîliğin de geniş bir etkisi olmamıştır. Esas itibarıyla Kuzey Afrika’da Mâlikî mezhebi yaygın olmakla birlikte bölgenin Osmanlı hâkimiyetine girmesinden sonra idarecilerin bulunduğu merkezlerde Hanefîlik de güçlenmiştir. Fransa’nın Kuzey Afrika’yı işgal etmesinden sonra ise bölgede Hıristiyanlığın etkisini artırmak için büyük gayret gösterilmiş, fakat bütün çabalara rağmen halk İslâm’ı bırakıp Hıristiyanlığa geçmemiştir. Uzun yıllar Fransa’nın sömürgesi olarak kalan Mağrib’de halk dinî bakımdan muhafazakâr, reformist ve modernist eğitimlere sahip gruplar halindedir. Özellikle Batı’da yetişenler laik ve reformist düşünceyi temsil ederken halkın büyük çoğunluğu mukafazakârdır. Son yıllarda Batı etkisine ve laik uygulamalara karşı ümmetçi-siyasî hareketlerin geliştiği gözlenmektedir.
- Afrika’da Din
- Afrika’da İslamiyet
- Kuzey Afrika’da İslamiyet
- Batı ve Orta Afrika’da İslamiyet
- Doğu Afrika’da İslamiyet
TDV İslâm Ansiklopedisi