Moskova Antlaşması Nedir, Önemi, Önemli Maddeleri, Hakkında Bilgi

MOSKOVA ANTLAŞMASI

Kurtuluş Savaşı başladıktan sonra TBMM Hükümeti’nin dostluk ilişkisi kurduğu İlk devlet Rusya oldu. O günün koşulları içinde, Sovyet Rusya’daki gelişmelerle, Anadolu’da başlatılan savaşın benzer yönleri ve bunun sonucu oıarak da iki devletin birleşen çıkarları vardı.

Bir kere, savaşılan düşman, her iki devlet için de, Avrupa’nın emperyalist güçleriydi. Ayrıca, Rusya ve Türkiye, coğrafî durumları nedeniyle, oiri diğerinin tamamen kuşatılmasına engel oluyordu.

Türkiye’nin, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı yürütebilmesi için dışardan yardım alması gerekiyordu. Bu yardımı da Rusya’dan sağlayabilirdi.

Emperyalist devletlere karşı harekette, Rusya ile işbirliği yapılabilirdi. Ataturk bu konuda şöyle diyordu: “Emperyalist hükümetler aleyhine harekâtı ve bunların tahakküm ve esareti altında bulunan mazlum insanların kurtuluşu gayesini güden Bolşevik Ruslar’la hareket ve çalışma işbirliğini kabul ediyoruz. Halen emperyalist ve kapitalist devletlerin ortaya attıkları yeni metotlar karşısında memleketlerimizin her zamankinden daha sıkı bir blok teşkil etme zorunda olduklarına inanıyorum: Rusya’nın birçok defalar bize yaptığı yardım bizce özel bir önem taşımaktadır”.

Rusya açısından ise Türkiye, emperyalizme karşı dövüşmekteydi ve bu bakımdan kendisine yardım edilebilirdi. Nitekim Lenin “Mustafa Kemal, elbette ki sosyalist değildir. Ama. iyi bir örgütçü, yetenekli bir lider olduğu görülüyor. Millî burjuva devrimini başarıyle yürütmektedir. İlerici, akıllı bir devlet adamıdır” demekteydi.

O  halde, iki devlet arasındaki işbirliği ve dayanışma, bolşevik devrimi fikirlerinin Türkiye’de yayılmasını önlemek; sosyalist devrimine karşı girişimlere ise Türkiye’de hoşgörü göstermemek suretiyle yürütülebilecekti.

Böylece Türkiye ile Sovyet Rusya arasındaki ilk antlaşma olan Türkiye Rusya Muha-denet Ahitnamesi 16 mart 1337 (1921) günü yapıldı.

Bu antlaşma Moskova’da, T.B.M.M. Hükümeti adına Yusuf Kemal (Tengirşenk) Bey, Rıza Nur Bey ve Ali Fuat (Cebesoy) Paşa, Sovyet Hükümeti adına da Çiçerin ve Celâl Korkmazof tarafından imzalandı.

T.B.M.M. bu antlaşmayı 21 temmuz 1921 gün ve 141 Sayılı kanunla kabul ederek onayladı. Antlaşmanın önemli olan hükümleri şunlardır;

Önsözde, her iki hükümetin “ulusların kardeşliği esasmı ve halkların kendi kaderlerini özgürce saptamak hakkını tanımakta görüş birliği içinde” oldukları; emperyalizme karşı savaşlarındaki dayanışmaları açıklanmaktadır.

Birinci madde ile Rusya Şûraları Federatif Sosyalist Cumhuriyeti Hükümeti, bir yanaan Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından tanınmamış, Türkiye’ye ilişkin hiç bir milletlerarası belgeyi tanımamayı kabul etmekte, öte yandan Misakı Millî ile saptanan sınırları kabul etmektedir. Gerçekten maddede, antlaşmada kullanılan “Türkiye” terimi ile Misakı Millî’-nin ihtiva ettiği arazinin kastedildiği belirtilmektedir.

Antlaşmanın beşinci maddesi, Tür’k Boğazları’na ilişkindir ve taraflar, Boğazlar’ın bütün ulusların ticaret gemilerinin geçişine açık tutulması esasında anlaşmaktadır. Bu konuda önemli bir hüküm her iki hükümetin “Karadeniz ve Boğazlar’ın bağlanacağı sözleşmenin kesin hazırlanması işini sahil devletleri temsilcilerinden kuru’u olarak İleride toplanacak bir konferansa sunmağa muvafakat” etmeleridir.

Ancak, bu konferansta alınacak kararlar Türkiye’nin kesin egemenliğine ve Türkiye ile hükümet merkezi olan İstanbul’un güvenliğine hiç bir şekilde zarar verecek nitelikte olmayacaktır.

Önemli bir başka hüküm, altıncı maddede yer aldı. Buna göre, taraflar, aralarında şimdiye kadar aktedilmiş antlaşmaların tümünün karşılıklı çıkarlarına uygun bulunmadığını tasdik etmekte ve bu nedenle de bunların hepsini feshetmektedirler. Ayrıca Rusya, Türkiye ile Çar Hükümeti arasında evvelce yapılmış milletlerarası belgelere dayanan malî ve benzeri her çeşit yükümden kendisine karşı Türkiye’nin arınmış olduğunu özellikle belirtmektedir.

Antlaşmanın yedinci maddesiyle Sovyet Rusya “kapitülasyonlar usulünün her memleketin ulusal gelişmesinin serbestçe cereyanı ve egemenlik hakkının tümünün kullanılmcsıyle bağdaşan bir usul olmadığını kabulle” Türkiye’deki kapitülasyonların tümünün ilgasını kabul etmektedir.

Sekizinci madde ile taraflar, kendi ülkeleri üzerinde diğerinin hükûmeritıl devirmek amacını güden teşekküllerin kurulmasına ve çalışmasına müsaade etmeme yükümü altına girmektedir.

Daha yeni Daha eski