DAUDET, Alphonse (1840-1897)
Fransız öykü, tiyatro, roman yazarı. Yumuşak, şiirsel, fantezili gerçekçiliğiyle Natüralizm’e karşıt bir anlayışın temsilcisi olmuştur.
13 Mayıs 1840’ta Güney Fransa’da Nîmes kentinde doğdu, 16 Aralık 1897’de Paris’te öldü. Lyon Lisesi’nde okudu. Bedence zayıf, alıngan yaradılışlı bir gençti. Ailesinin maddi durumu kötüydü. Genç yaşında Alais Koleji’nde belletici olarak çalışmaya başladı. Oldukça zorlandığı halde, iki yıl boyunca bu işi sürdürdü. Yazar olmaya bu dönemde karar verdi ve Paris’e yerleşti.
1858’de Les Amoureuses (“Sevdalı Kadınlar”) adlı bir şiir kitabıyla adını duyurdu. 1862-1864 arasında üç küçük oyun yazdı. 1866’da yayımlanan Les Lettres de mon Moulin (Değirmenimden Mektuplar) adlı öykü kitabı ile üne kavuştu.
Doğup büyüdüğü yerleri, Güney Fransa’nın ılık güneşini ve canlı doğasını dile getirdiği bu kitapta Daudet, gerçekçi yaklaşımlarını adeta “izlenimci” bir üslupla sunuyordu. Değirmenimden Mektuplar, onun daha sonraları kaleme alacağı Tartarin’ler dizisinin çekirdeğini oluşturdu.
Daudet 1868’de yayımlanan ilk romanı Le petit chose (Bir Çocuğun Hayatı) ile kendisini geniş okuyucu kitlesine iyiden iyiye sevdirdi. Bu dönemde, Le Fıgaro, Le Moniteur, l’Hlustration gibi gazete ve dergilerde de makaleler yazıyordu. Değirmenimden Mektuplar’m başarısı ve tiyatroya olan tutkusu, Daudet’yi üç perdelik bir dram yazmaya yöneltti. Kurgusu, söz konusu öykü kitabından kaynaklanan bu dram (L’Arlesienne), Georges Bizet’mm aynı adı taşıyan yapıtına da esin kaynağı oldu.
Bir süre Paris’ten uzaklaşarak Morny dükünün özel sekreterliğini yaptı. Duygusal yapısı Le petit chose’a oldukça yakın bir başka romanı, Jack’ı (1876) bu sırada kaleme aldı. Bir yandan da, Le Journal Officiel’m tiyatro eleştirmenliğini de sürdürdü. 1880’den sonraki yıllarda ise Paris yaşantısını dile getiren bir dizi roman yazdı. Ancak, Sapho ve L’Evangeliste dışında, bu romanlar onun başarılı yapıtları arasında yer alabilecek güçte değildirler.
Romanlarında, Goncourt kardeşlerin etkisiyle, araştırma ve belge derleme yönteminden yararlanan Daudet, Zola’nın Natüralizm’inden oldukça uzak bir çizgidedir. Daudet’nin gerçekçiliği, sert ve katı olmayan, fantezili bir gerçekçiliktir. Doğrudan doğruya yaşadıklarını ve gördüklerini hafif hoş bir üslupla aktarır. Yapıtları yaşadığı taşra kentlerini anlatan, doğadan izler taşıyan ürünlerdir. Ancak, saptadığı gerçeklerin çerçevesi içinde kalmak gibi bir endişesi de yoktur. Yaşamı aktarışı oldukça renklidir; şiirsel bir duyarlılıkla ince bir mizahı ustaca birleştirebilmiş-tir ve “gördüren, yaşatan, zevk veren” bir üslubu vardır. Bu yönleriyle, birçok eleştirmen onu Charles Dickens’a yakın bulur.
Yapıtlarının en uzun ömürlülerinden olan Tartarin üçlüsü (Tartarin de Tarascon, Tartarin sur les Alpes, Port Tarascon), dış gülünçlüğüne karşın iç dünyasının sevimliliğiyle insanı cezbeden unutulmaz bir kahraman yaratır. Edebiyat tarihçisi Guillemain’in deyimiyle, Tartarin “bir taşralı Don Kişot”tur.
Öyküleri ilk kez 1890’lı yıllarda Halit Ziya Uşaklıgil ve Ahmed İhsan tarafından Türkçe’ye kazandırılan Daudet’nin yapıtları, 1920-1966 arasında arka arkaya Türkiye’de yayımlanmış ve büyük ilgi uyandırmıştır.
• YAPITLAR (başlıca):’ Lettres de mon Moulin, 1866, (Değirmenimden Mektuplar); Le petit chose, 1868, (Bir Çocuğun Hayatı); Contes du Lundi, 1873, (Pazartesi Hikâyeleri); Fromont jeune et Risler aîne, 1874, (“Genç Fromont ile Büyük Kardeş Risler”);Jack, 1876, (Jack); Le Nabab, 1878, (“Karun”); Les Roıs en Exil, 1879, (“Sürgünde Krallar”); Sapho, 1884, (Sapho); L’Evangeliste, 1883, (“Havari”); Tartarin de Tarascon, 1872, (Tarasconlu Tartarın); Tartarin sur les Alpes, 1885, (“Tartarin Alpler’ de); Port Tarascon, 1890, (“Tarascon Limanı”).
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi