Arınma -Hint Felsefesinde, Buda'ya göre-

Arınma

Hint felsefesinin başlıca özelliği, insanın yetkinleşmesini, bir arınma olarak görmesidir. Arınma, insanın bütün dünya bağlarından sıyrılması, kendini salt istenç durumuna getirmesidir. insan bir özlem ve tutku varlığıdır. Yaşadığı çevrenin, tanıdığı kimselerin, sevdiklerinin, sevmediklerinin, umudun, korkunun etkisi altındadır. Bu olumlu-olumsuz etki kaynaklan insanın kendine dönmesini, kendi benliğini biçimlendiren tözü kavramasını önler, onu dışa-dönük, kendinden uzak bir varlık durumuna getirir. Bu durumda kişi gerçeği kavrayamaz, gerçeği kavraması için gereken olgunluk aşamasına varamaz, insan bütün engelleyici etkenlerden uzak kalmayı başarırsa kendini bilme kolaylığı kazanır. Hint düşüncesinde kendini bilme, bütün duygusal eğilimleri, dıştan gelen etkileri, gövdeyle ilgili devinimleri, eylemleri denetim altına almaya, salt bir istenç varlığı olarak ortaya çıkmaya bağlıdır.

Buddha’nın geliştirdiği “arınma”gövdeyle ilgili olanı istencin denetimi altına alarak yadsımadır. Kendi kendini yadsıyan insan “yoklukta varlık”a ulaşır. Bu yokluk gövdenin egemenliğinden kurtulma, ölümsüzlüğe ulaşmadır. Bu görüş, sonraları, bütün tasavvuf akımlarım etkilemiş, insanın bir istenç, bir ruh varlığı olarak tanımlanmasına olanak sağlamıştır. Gövde gelip geçicidir (fani), ruh ise kalıcıdır (bâkı), ölümsüzdür, tanrısaldır. Ruhun gövdenin tutsaklığından kurtulması, istencin etkisiyle tutkulardan, eğilimlerden, geçici olan nesnelere karşı özlem duymasından sıyrılmasına bağlıdır. Buddha’nın “arınma” olarak nitelediği bu duruma tasavvufta “kendini bulma”ya da “ölümden önce ölmek” denir. Buddha öğretisinde arman Nirvana’ya, tasavvufta ölümden önce ölen ölümsüzlüğe ulaşır. Ölümsüzlük tanrısal varlıkla özdeşleşmektir. Hint düşüncesinde ise Nirvana’nın varlığında yokolarak mutluluğa, sonsuzluğa ulaşmaktır.

Buddha’yagöre “arman insan” ermişliğe ulaşır, erer. Tasavvufta arman (ölümden önce ölen) insan tanrılaşır, iki düşünce arasında görülen bu benzerliğin kaynağı gene Buddha’nm ortaya attığı görüştür. Bu görüş Iran inançlarıyla karışmış, yeni bir biçime girmiş, sonradan bütün İslam ülkelerine yayılıp, Yeni-Platonculuk’la kaynaşarak tasavvuf akımını doğurmuştur.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski