COMTE, Auguste (1798-1857)
Fransız, felsefeci ve sosyolog. Sosyoloji biliminin kurucusudur.
19 Ocak 1798’de Montpellier’de doğdu, 5 Eylül 1857’de öldü. Babası bir vergi memuruydu. 1814-1816 arasında, devlet hizmetine en seçkin kişileri ayırmak amacıyla kurulan yüksekokulların birinde okudu. Ancak, 1816’da okulu bitirmek üzereyken öncülük ettiği bir öğrenci hareketi nedeniyle okulla ilişkisi kesildi. Okulun programında matematiğe ve fiziğe verilen önemin yetişmesinde büyük bir rolü oldu. Temel bilimlerdeki ilerlemelerin insanlara yeni olanaklar sağlayacağı genel bir sav olarak kabul edilmeye başlanmıştı.
Comte 1817’den sonra Saint-Simon’un özel sekreteri olarak çalışmaya başladı. 1824’te Saint-Simon’dan ayrıldı. 1832-1842 arasında Ecole Poly-technique sınavlarına girecek olanlara hazırlama kursları verdi. Daha sonra da sınav kurulu üyeliğine atandı. Fakat bir görüş ayrılığı nedeniyle bu işi bıraktı.
Yapıtları
İlk yapıtlarını, Saint-Simon’un sekreteri olduğu yıllarda Saint-Simon’la birlikte hazırladı. Birlikte çıkardıkları yapıtların birincisi süreli yayın niteliğinde broşürlerden oluşan L’industrie litteraire et scientifique liguee avec l’industrie commercia.le et manufacturiere (“Ticaret ve imalat Sanayiinin Edebi ve Bilimsel Sanayi ile ittifakı”) idi. Bu yayınlar Fransız sanayi ve banka çevrelerinin yardımıyla çıkıyordu ve yayınlarda “Yararlı eşyanın üretiminin, siyasetin tek mantıki ve olumlu amacı” olduğu belirtilmekteydi. Comte derginin 3. cildini ve 4. cildinin bir bölümünü tek başına hazırlamıştı. Daha sonra yine Saint-Simon’un bir yazısının devamı olan Plan de travaux necessaires pour reorganiser la societe’ yi (“Toplumu Yeniden Örgütlemek için Gerekli Çalışmalar Planı”) 1822’de çıkardı. 1826’da Saint-Simon’un aynı konuda çıkardığı bir kitaptan bir yıl sonra yayımlanan Consideration sur le pouvoir sprituel’de (“Manevi İktidar Üstüne Düşünceler”) dine daha sonra vereceği önemi ilk defa vurguladı.Bundan sonra Cours de philosophie positive (“Pozitif Felsefe Dersleri”) üzerinde çalışmaya başladı. Bu kitapta toplumun gelişmesini anlamaya yarayacak bir çerçeve çiziyordu. Comte’un ikinci büyük yapıtı, Systeme de politique positive’de (“Pozitif Yönetim Sistemi”) daha önceki bulgularının, toplumun “doğru” yönetilmesi için nasıl kullanılacağını anlatıyordu. Kitabın altbaşlığı “İnsanlık Dinini Kuran Sosyoloji Üzerine”dir.
Düşüncelerinin kaynakları
Saint-Simon’un düşüncelerinin yanı sıra Comte’ un düşüncelerinin önemli bir kaynağı da Batı Avrupa’nın Aydınlanma dönemi düşüncelerinde görünen Ampirizm’dir. Ancak, Comte’un toplumun bütünü konusundaki görüşleri kendisini bu kaynağa karşıt yönlere de götürmektedir. Düşüncelerinin bu iki zıt ekseni Comte’u yorumlayanların onun katkılarım iki ayrı vurguyla aktarmalarına yol açmıştır.
Ampirizm’in en önemli savı insan bilgilerinin doğruluğunun ancak deneyin eleğinden geçirilerek saptanabileceğidir.jBunun arkasında yatan düşüncede insanlarda dünya hakkında doğuştan (a priori) bir bilgi olmadığıdır. Ansiklopedistler adı verilen ve Fransız Devrimi’nin hazırlanmasına düşünsel katkıları olan düşünürler grubu Ampirizm’e özel bir anlam vermişlerdir. Onlara göre, kişinin yeryüzündeki mutluluğu böyle bir deney ortamıdır. Bu mutluluğu sağlayan siyasal rejim, deney ile sınanmış demektir. İnsanların günlük yaşamlarında sağladıkları fayda, toplum sisteminin iyi ya da kötü olmasının bir ölçütüdür. Ampirizm’in düşünce tarihine önemli katkılarından biri insanların deneylerinin eklemlenmesinden “bilim” adı verilen bilgi türünün ortaya çıktığıdır. Bu düşünceyi oluşturmakta Fransız filozof ve matematikçisi Condorcet, Comte’a öncülük yapmıştır. Daha 1783’te Condorcet, uzaydan gelecek olan bir kimsenin —bu dünyanın önyargılarını taşımayan bir kimsenin— fiziksel bilimlerde kullanılan yöntemleri toplum sistemlerini incelemek için kullanabileceğini belirtmişti. Yazdığı en son yapıt olan Esquisse d’un tableau historique des progres de l’esprit bumain’de (insan Zekâsının ilerlemeleri Üzerinde Tarihi BirTablo Taslağı) insanlık tarihinin gelişmesine bakarak geleceğin önceden kestirilebileceğini ve bu bilgilerin insan topluluklarını yöneltmek için kullanılabileceğini anlatmıştı. Fransız Devrimi’nin Fransa’da eğitim sisteminde temel bilimlere ağırlık vermesi bu genel tartışma ortamının bir sonucu sayılmalıdır. Auguste Comte’un yaşamında uzun süre yer alan Ecole Polytechnique, bu düşüncenin egemen olduğu bir eğitim kurumuydu.
Auguste Comte’un iki önemli tezi olan bilimlerin gelişme şeması ve toplumun “pozitif” yöntemle elde edilen “yasa”larla anlaşılabileceği savı bu ampirik geleneğe dayanır. “Fiziksel” ve “pozitif” kavramları bir yöntemle ilgilidir. Condorcet ve Comte, toplumsal mekanizmaların “maddi” bir ortama oturduğunu ileri sürmezler. Bunu en açık şekilde Auguste Comte’ un Uç Hal Yasası adı verilen bilim şemasında görmek mümkündür. Comte’un ifadesiyle “dünyayı idare eden veya onu kaosa iten düşüncelerdir, bütün toplumsal mekanizmalar, yargılar üzerine kuruludur”. Burada “yargı”, insanların tek tek düşünceleri değil, içinde yaşadıkları dünyayı simgeleyen genel düşünce biçimidir. Bu genel bakış açısı da zamanla bir evrim göstermiştir. Önceleri, metafizik evrede insanlar doğa ve toplum olaylarını bir ilahın gücüne bağlamışlardır, ikinci bir evrede insanlar “doğa” gibi imgeleri, görüşlerinin temel taşı olarak kullanmışlardır. Son olarak “pozitif” evrede insanlar fiziksel dünyada ve toplumsal olaylarda “yasa” aramaya başlamışlardır. Bu evre son evredir. Bütün bilimler, ayrı ayrı bu basamaklardan geçmiş fakat aynı hızla ilerlememişlerdir. Örneğin matematik daha önce son evreye varmıştır. Sosyoloji onu ilerde izleyecektir. Bu son evrede bilgi gözleme dayanır ve deneylerin sonuçlan “yasalar” biçiminde ortaya çıkar.
Comte’un düşüncelerinin bir ikinci yönü, Fransız Devrimi’nin, Avrupa sistemini temelinden sarstığı ve yıkıcı etkilerine oranla yapıcı önerilerinin yetersiz kaldığı noktasında toplanır. Saint-Simon’un düşüncelerinin etkisi en çok bu noktada görülür. Comte’un düşünce şemasında ‘Ampirizm’in rolü Cours de philosophie positive’de görülür, ikinci etki ise “Pozitif Yönetim Sistemi”nde ortaya çıkmaktadır. Comte’un Fransız Devrimi ve bu dönem düşünürleri hakkmdaki görüşleri olumsuzdur. Örneğin Aydınlanma dönemi filozoflarının tezlerini “vahşi bir anarşi” olarak nitelendirmiştir. Onun için önemli olan “özgürlük” düşüncesinin dayanıksız bir biçimde ortaya atılışı değil, toplumun örgütlenmesi birincil amaç olarak kabul edildiğinde “özgürlük”ün nelerden oluşacağıdır. Kendi cevabı açıktır: Fizik yasaları nasıl özgürlüğü değil de, aksine bir zorunluluğu ifade ediyorsa, toplum yasaları da bir zorunluluğu ifade eder. Özgürlük onlara uymaktır. Toplumun yeniden örgütlenmesinde dinsel bağlar birinci derecede önemli olduğu için toplumun dinsel bir çerçeveye oturtulması zorunludur. Bu çerçeve Katolik Kilisesi’nin çerçevesi olmayacak, bilimin önerdiği “insanlık dini” 1 Katoliklik’in yerine geçecektir.
Auguste Comte’un —bilim felsefesine getirdiği yeni sorunların dışında— en kalıcı etkisi “Tarihselci-lik” (Historisme) ve “Organisizm” adı verilebilecek iki noktada toplanır.
Tarihselcilik
Comte, Condorcet’yi “tarihsel gelişimi” anlamamış olmakla suçlamıştır. Comte’a göre, Aydınlanma dönemi düşünürleri kendilerinden önce gelen bütün tarihsel dönemlere “kötü” damgasını basmakla bu dönemlerin tarihsel bir gelişim olduklarını anlama fırsatı kaçırmışlardır. Ancak her tarihsel döneme
kendi değeri verilirse, insanlığın gelişme çizgisini anlamak mümkün olabilirdi. Bu yöntemi kullanmayan, örneğin, Uç Hal Yasası’nı bulamazdı. Comte kendi yöntemini uygularken, Batı’nın gelişmesiyle insanlığın geçirdiği evreleri bir tutmuştur. Comte uygarlık aşamalarından bahsettiği zaman belirli toplumlardan söz etmemekte, “Büyük Varlık İnsanlık” tan bahsetmektedir. Amacı tarihin bir Genel Plan’ını bulmaktır.
Organisizm
Aydınlanma dönemi filozofları, insanın birim olarak özelliklerini arayarak bundan topluluğun özelliklerini çıkarmaya çalışmışlardı. Comte’un yaklaşımı, bunun aksinedir: insanları anlamak için toplumsal çevreyi ve zorunlukları anlamak gerekir. Comte’a göre, toplum içinde yaşam bir eklemleme sonucu ortaya çıkmıştır, tarih içinde bir devamlılık vardır. Bu sürekliliğin beraberinde getirdiği özelliklerden biri, zaman geçtikçe ortaya çıkan toplum türlerinde toplum parçalarının birbiriyle daha çapraşık bir biçimde ilişkili olmalarıydı. Bu nedenle ileri topluluklarda “uyum” sorunu önceki evrelere göre daha çok önem kazanıyordu. Fakat, her toplum biçimi bu düşüncenin düşündürdüğü gibi “birimlerden oluşan” bir bütün ise, o zaman bütünün çalışması, parçaların tek tek niteliklerinin göstermediği özellikler gösterir. Bütünün bilimi, parçaların biliminden farklıdır. Başka bir deyişle sosyoloji, psikolojiye indirgenemez. Sosyoloji kendi kuralları olan ayrı bir bilim dalıdır.
Etkisi
Comte’un düşünceleri Fransız düşünce tarihinde kısa bir süre egemen olmuştur. Bu egemenliği de Türkiye için özel bir önem taşımıştır. Pozitivizm Türkiye’ye bazı Fransız düşünürlerinin etkisiyle girmiştir. Bunların arasında edebiyatı “pozitivist” yöntemlerle incelemeye çalışan Hypollite Taine (1828-1893) sayılabilir.
Kendi başına yeterli bir düşün hareketi olarak Pozitivizm 1880’lerden sonra gücünü gittikçe yitirmiştir. Buna rağmen, Jön Türkler’in Paris’te önderliğini yapan Ahmet Rıza Bey Pozitivizm’i düşüncelerinin çıkış noktası olarak almıştır. Daha sonra Türkiye’ nin Cumhuriyet tarihinin temel toplum felsefesini oluşturacak olan Dayanışmacılık, Durkheim yoluyla bazı pozitivist savları Türkiye’ye ikinci defa getirmiştir. Diğer yandan, Dayanışmacılık Güney Amerika’da da Türkiye’dekine benzer bir etki göstermiştir.
Comte’un 1850’lerden başlayarak Ingiltere’de etkisi John Stuart Mill’in kendisine verdiği önemle pekişmiştir. Mill’in A System of Logic (“Mantık Sistemi”) adlı yapıtı, Comte’un bilim konusundaki önerilerinin daha ayrıntılı bir biçimi sayılabilir. 19. yy’ın sonunda filozof ve matematikçi Erns Mach, Comte’un sorunsalını felsefe konusundaki düşünceleri açısından devam ettirmiştir. Mach’a göre felsefenin görevi bilimin mantıksal temellerini açıklamaktır. Bu tutum Comte’un sorunsalının, 20. yy’ın başında Viyana çevresi adı verilen ve Carnap, Scheick gibi düşünü-nürleri bir noktada birleştiren grup tarafından tekrar incelenmesine yol açmıştır.
Comte’un düşüncelerinin soyutluğu, bunların ilk bakışta mantıksal, fakat temelde ve anlatımda çelişik olması, ondan sonra gelen ve etkisinde kalan sosyologların bu etkileri zaman zaman inkâr etmeleriyle sonuçlanmıştır. Buna rağmen Ingiliz sosyologu Spencer Comte’un izinde yürümüştür. Gene aynı etkiyi Durkheim sosyolojisinin iki ana özelliğinde bulmak mümkündür: Toplum incelemelerinin kendi başına bir alan oluşturdukları, toplum içindeki olayların “şey”ler için kullanılan yöntemlerle incelenmesi gerektiği.
• YAPITLAR (başlıca): Introduction aux travaux scientifi-ques du XIX’ siecle, 1806-1807, (“19. Yüzyılın Bilimsel Çalışmalarına Giriş”); Separation generale entre les opi -riions et les desires, 1819, (“Fikirler veArzular Arasındaki Genel Ayrılma”); Sommaire appreciation de l’ensemble du passe moderne, 1820, (“Bugünkü Devrin Geçmişinin Bütünü Hakkında Toptan Değerlendirme”); Plan de travaux necessaires pour reorganiser la societe, 1822, (“Toplumu Yeniden Örgütlemek İçin Gerekli Çalışmalar Planı”); Considerationsphilosophiques sur les Sciences et les savants, 1825, (“Bilimler ve Bilim Adamları Hakkında Felsefi Düşünceler)); Considerations sur le pouvoir spritu-el, 1826, (“Manevi İktidar Üstüne Düşünceler”); Cours de philosophie positive, 1830-1842, (“Pozitif Felsefe Dersleri”) Systeme de politique positive, 4 cilt, 1851-1854, (“Pozitif Yönetim Sistemi”); L’industrie litteraire et scien-tifique liguee avec l’industrie commerciale et manufacturi-ere (St. Simon ile), (ty.), (“Ticari ve İmalat Sanayiinin Edebi ve Bilimsel Sanayi i\elttiiakı”);Catechisme positivis-te ou sommaire exposition de la religion üniverselle, 3. baskı, 1890, (Pozitivizm İlmihali, 1952).
• KAYNAKLAR: P. Arbousse-Bastide, La doctrine de l’education üniverselle dans la philosophie de Comte, 2 cilt, 1954; P. Arnaud, Auguste Comte, 1969; R. Fleteher, Auguste Comte and the Making of Sociology, 1966; H. Gouhier, La jeunesse d’Auguste Comte et la formation du positivisme, 3 cilt, 1933-1941; L. Kolakotvski, Positivist Philosophy, 1972; J. Lacroix, La sociologie d’Auguste Comte, 1956; C. Rutten, Essai sur la morale d’Auguste Comte, 1973.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi