ÇİÇERİN, Boris Nikolayeviç (1828-1904)
Rus, düşünür. Ülkesinde Hegelci felsefenin önde gelen temsilcilerinden biri olmuştur.
1828’de doğdu, 1904’te öldü. Moskova Üniversitesinde öğrenim gördü. 1868’den sonra Moskova Üniversitesi’nde anayasa ve idari hukuk profesörlüğü yaptı. Bir süre çarlık ailesine öğretmen olarak hizmet etti. 1881-1883 arasında Moskova belediye başkanı olarak görev yaptı.
Çiçerin yaklaşık yarım yüzyıl boyunca Rusya’da Hegelci felsefenin en önemli temsilcilerinden biri olmuştur. Rus idari ve hukuki tarihi, Avrupa siyasi düşünce tarihi ve felsefe konularında yaptığı çalışmaları, Hegelci yaklaşımla ele almıştır. Çiçerin, Hegel’in ünlü tez-antitez-sentez üçlemesindeki diyalektik hareketi dört aşamada gerçekleşen bir süreç olarak açıklamıştır. Tez iki antitez tarafından yadsınır ve sonuçta senteze varılır. Böylece varlık ve düşüncenin ilk baştaki bütünlüğü, ilişki ve birliği içeren bir ara aşamadan geçerek, sonuçta çoklukta ifadesini bulur.
Çiçerin’e göre, diyalektik sürecin en yüksek aşaması-Hegel’in felsefesinde olduğu gibi din ve sanatta ifadesini bulan “mutlak fikir” değil ancak özgür iradenin ahlaki egemenliğini temsil eden “objektif fikir”dir. Çiçerin, Hegel’in objektivizmi ile Kant’taki pratik aklın özerkliği görüşünü birleştirmeye çalışmıştır. Ahlaki bireyciliği savunması açısından Kant’m görüşlerine yakın olmakla birlikte, mantık, ontoloji ve tarih felsefesi konularında Hegelci yaklaşımı benimsemiştir. Bir yandan, büyük insanları evrensel fikrin basit araçları olarak değerlendirirken, öte yandan, insanın rasyonel bir varlık olarak kendi içinde bir amaca şahip olduğunu ileri sürmüştür.
Kant’ın etkisi Çiçerin’in toplumsal ahlak ile ilgili görüşlerine de yansımıştır. Ona göre bir topluluk amacını ancak bireyler aracılığı ile gerçekleştirebilir. Düşünen, hisseden ve arzu eden toplum değil insanlardır. Çiçerin toplumun, işlevi insanı zincirler içine koyarak onu mutlu etmeyi amaçlayan, her şeyi kendi içinde eriten yüksek bir organizma olduğu anlayışına karşı çıkar. Ona göre, bireyler kurumlar için değil, kurumlar bireyler için vardır. Tüm sosyal yapının temel taşı olan birey tek bir tinsel öz olarak akıl ve özgür iradeye, dolayısıyla ahlaki bir kıymete ve saygınlığa sahiptir. Çiçerin’in ahlaki bireycilik görüşü onu, sınırlandırılmamış bir bireysel mülkiyet anlayışını savunmaya ve toplumun güçsüz üyelerine yardım için devletin müdahalesine karşı çıkmaya götürmüştür.
Çiçerin aynı zamanda Hukuk Okulu ya da Devlet Okulu adıyla bilinen ve Hegel’in devlet görüşünü kendine temel alan düşünce akımının kurucusudur. Bu okula göre, toplumdaki çıkarları bir bütün olarak savunan sınıflarüstü devlet tarihteki temel güçtür. Çiçerin, devletin Rusya tarihindeki mutlak rolünü doğal koşullardan yola çıkarak açıklar. Ona göre Rusya’nın coğrafi koşulları istikrarlı toplumlarm oluşumunu engellemektedir. Geniş istepler (bozkır)
içinde insanlar dağınık olarak, tek tek bireyler biçiminde varolabilmektedir. Devlet insanların toplu halde yaşayabilecekleri örgütlenmeler kurarak ve bunları kamu çıkarma bağımlı kılarak etkin bir görev üstlenmektedir. Çiçerin toplumdaki değişikliklerin ancak devlet yoluyla gerçekleştirilebileceğine inanır.
• YAPITLAR (başlıca): Oblastniya uchrezdeniya Rossii v 17 veke, 1856, (“17.yy’da Rusya’da Yerel Yönetim”); Opitipo istorii russkago pravo, 1858, (“Rus Hukuk Tarihi Çalışmaları”); Polozhitelnaya Filosofiya: Yedinstvo Nau-ki, 1892, (“Pozitif Felsefe ve Bilimin Birliği”); Osnovaniya Logiki; Metafiziki, 1894, (“Mantık ve Metafiziğin Temelleri”); Filosofiya Prava, 1900, (“Hukuk Felsefesi”).
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi