CAVOUR, Camillo (1810-1861)
İtalyan devlet adamı. İtalyan Birliği’ nin kurulmasında başrolü oynamıştır.
10 Ağustos 1810’da Torino’da doğdu, 6 Haziran 1861’de aynı kentte öldü. 10 yaşındayken Torino Askeri Akademisi’ne girdi, 1826’da istihkâm asteğmeni oiarak mezun oldu. Önce Ventimille’ye, sonra Exilles’e, oradan da İ830’da Cenova’ya atandı. Cavour, Cenova’dayken, Fransa’da 1830 Devrimi sonucunda Loüis Philıppe’in anayasalı monarşinin başına getirilişini coşkuyla karşıladı. Fransa’da Restorasyon Dönemi’nden sonra 1830 Devrimi’nin gerçekleşmesi, onda insanlığın sürekli, daha ileri ve yeni amaçlara yöneldiği inancını güçlendirdi, İtalya için amaç Avusturya boyunduruğundan kurtularak birliğin sağlan-masıydı. Bu dönemde Jacoben fikirler edinen ve görüşlerini dile getirmekten çekinmeyen Cavour, askeri otoriteleri rahatsız etmeye başladı. Onun Carbonari Derneği üyesi olduğu söylentileri de çıkınca, kuzeyde Bard kalesine atandı. Oradaki yalnızlığı siyasa! sorunlara olan ilgisinin bilincipe varmasına yardımcı oldu ve askerlikten ayrılmayı düşünmesine yol açtı. Nitekim 1831’de ordudan ayrıldı.
Kral Alberto Carlo’nun (Charles Aibert) yönettiği Piyemonte’de Cavour gibi düşünen bir kişinin politika vapması olanaksızdı. Bu yüzden Cavour, Leri’deki topraklarına çekildi. Burada bir yandan modern tarımcılık yaparak, Torino Bankası’nm kuruluşuna katılarak iş yaşamıyla ilgilenirken, öte yandan kendisini yetiştirmeye önem verdi. Bu arada Fransa ve Ingiltere’ye geziier yaptı. Eğitiminde onu en fazla etkileyen Ingiliz Klasik iktisat Okulu’nun liberalizmi ve Fransız Aydınlanma Felsefesi’dır. Ayrıca, annesinin İsviçreli ve Calvinci oluşu, soylu bir ailenin küçük oğlu olan Kont Cavour’un liberal ve kilise karşıtı tutumunun kaynağı olarak gösterilir.
Gençlik yılları
1826 ve 1833’te bir süre Cenevre’de kaldı. Cenevre’nin Protestan havası yanında, yüzyılın en radikal düşüncesini diie getirdiğine inandığı Rousse-au’nunda Cavour üzerinde büyük etkisi oldu. 1833’te bir makalesinde, onun kadar insan onurunu yüceltmeye çalışmış başka bir kimseye rastlamadığını belirtmektedir. Burjuvazinin geiiştiği ülkelerin gerçekleştirdiklerine hayrandı. Öte yandan, Fransız usçuluğunun yanında Ingiliz deneyciliğinden de etkilendi.
Cavour, 1835’te artık olgunlaştığını, radikal Jacobinizm’i bırakarak, toparlayıcı, uzlaştırıcı bir politika benimsediğini yazmaktadır. Ona göre bu poiitika aklın doğru biidığı gerçekleri, günün koşuliarı içinde
gerçekleştirebilmek, parti gürültülerine ve anarşik tutkulara değer vermemektir. 1845’te yazdığı bir makalede, Ingiltere’de başarıyla uygulanışından esinlenerek, serbest ticaretten yana olduğunu açıklıyordu. Cavour 1844’ten, 1847’ye kadar tarım, ticaret ve sanayileşme konularında çeşidi makale ve denemeler yazdı. 1842’de Torino’da kurduğu Tarım Derneği, sadece Piyemonteliler’e değil, katılmak isteyen bütün Italyanlar’a açıktı, böylece dernek siyasal bir nitelik de kazandı. Cavour’a siyasete atılma fırsatım 1848 Devrimi sağladı. Kraiın daha önce basm yasasım yumuşatmasından yararlanan Cavour, 1847’de bir gazete çıkarmaya başladı. 11 Risorgimento (Yeniden Doğuş) adiı bu gazetede liberal reformlar etrafında birleşen prenslerin ve halkların Italyan Biriiği’ni sağlayacakları görüşü savunuluyordu.
İtalyan Birliği’ne ilişkin görüşleri
1848 Devrimi özellikle Fransa’da bir işçi hareketine dönüşmesine karşın, öbür Avrupa ülkelerindeki ayaklanmalar, burjuva ve milli birlikçi nitelikteydi. Italya’dakinin de amacı milli birliği kurmaktı. Milli birlik ancak Avusturya’ya karşı savaşılarak kazamia-bilirdi. Avusturya’da 1848’de ayaklanmalar başlayınca Metternich, hükümetten çekildiği gibi ülkeden de kaçtı. Bu, Itaiyanlar’ı umutlandıran bir olaydı. İtalya’ da milli birlik düşüncesi 1815’ten beri gizli Carbonari Derneği tarafından savunulmakta, ancak birliğin sağlanması bakımından çeşitli görüşler ileri sürülmekteydi. Miiiiyetler ilkesinin savunucusu Mazzim, merkezi Roma olan bir İtalyan Cumhuriyettim savunurken başına papanın getirileceği bir Federal İtalya ve Piyemonte Kralı’nın etrafında toplanan meşrutiyetçi bir krallık seçenekleri de tartışılıyordu.
Piyemonte, Avusturya’da çıkan karışıklıklardan yararlanarak iki kez Avusturya’yla savaşarak birliği sağlamayı denedi, ama ikisinde de, Custazzo ve Novaro savaşlarında yenildi. Napoli kraiı ve papa başlangıçta halkın baskısıyla Piyemonte’ye yapmak zorunda kaldıkları yardımı durdurunca, Papa’nın yönettiği bölgede çıkan ayaklanma sonucu cumhuriyet ilan edildi. Napoli halkı da ayaklandı. Toscana’daki ayaklanma sonucunda da cumhuriyet iian edildiyse de, Piyemonte, Novaro’da Avusturya’ya yenilince, İtalya’da durum eskiye döndü. Böylece İtalyan Birliği’nın ancak Avusturya’nın yenilgisiyle gerçekleşebileceği, bunun da dışarıdan yardım gerektireceği anlaşılmış oluyordu.
1848 seçimler
Italyan prenslerinin bir araya gelmesini, Italvan Biriiği davasına Avrupa devletlerinin yakınlık duymasını ve İtalyan halkının birlikten yana ağırlığını koymasını sağlamak için, Cavour’un önerdiği toparlayıcı ve uzlaştırıcı program, ılımlılara fazla cesur, demokratlara da fazla tutucu geliyordu. Cavour yeni anayasaya göre yapıian Nisan 1848 seçimlerini kaza-namadıysa da Haziran’da yapılan seçimlerde paria-menıoya girdi. İ850’de Azeglio hükümetinde carım, sanavi ve ticaret bakam oldu. Devletin modernleştirilmesi ve kilise mahkemelerinin ve kiliselere tanınan sığınma hakkının kaldırılması için çaba harcadı. 19 Nisan 1851 ’de maliye bakanlığına getirildi.
Bu sırada Fransa’da III.Napoleon’un Aralık 1851’de gerçekleştirdiği hükümet darbesi, Avrupa’da demokratik ve radikal akımların yenilgisi olarak değerlendiriliyordu. Buna karşı Başbakan Azeglio’ nun gerici tutumunu önlemek amacıyla Cavour, Şubat 1852’de merkez sağ ile Urbain Rattazzi’nin yönettiği merkez solun anlaşmalarım sağladı. Bu ittifak, burjuvazinin siyasi ağırlığının artmasına yol açtı. Cavour’un, başbakandan ve bakan arkadaşlarından gizii oîarak, büyük bir ustalıkla gerçekleştirdiği bu uzlaşma, ona başbakanlık yolunu açmış oldu.
Başbakanlık dönemi
Böylece Cavour, 1852’de 42 yaşında, Piyemonte tahtına yeni çıkan II. Vittorio Emanuele’in başbakanı oluyordu. Cavour’a göre Italyan Birliği’ni gerçekleştirmekte, Piyemonte başrolü oynamalıydı. Bunu sağlamak içinse İtalya’daki öbür devletlerle şu ya da bu biçimde ilişki kuruimasıgerekiyordu.Itaiya’da, kuzeyde, Piyemonte Krallığı ve Avusturya’nın yerleşmiş olduğu Lombardiya ve Veneto bölgesinden başka, Orta İtalya’da Parma, Modena, Toscana prenslikleri ve Papalık Devletleri, güneyde de iki Sicilya Krallığı bulunuyordu.
Piyemonte ’nin güçlendirilmesi
Öte yandan, Cavour’a göre, Italyan Biriiği’ni gerçekleştirmek için dış yardıma da gereksinim vardı. Cavour işe Piyemonte’yi kalkındırmak ve güçlendirmekle başladı. Burjuvaziye yeni olanaklar sağlayarak ticaretin gelişmesine çalıştı, demiryolları yapımına önem verdi. Tarım ve maiiye alanlarında reformlar yaptı. Devletin gelirini artırdı. Piyemonte’yi olanakları ölçüsünde güçlü bir devlet durumuna getirdi. Katolik örgütler çıkarları gereği Italyan Birliği’ne karşıydılar. Bu nedenle Cavour, Cizvitler’i ülkeden kovdu, birçok manastır kapatıldı.
Başbakan Cavour maliye ve dış politikayı kendi uzmanlık alanı sayıyor ve doğrudan kendisi yönetiyordu. Dış politikada ilk gösterisi 1835’te Milano’da, Mazzini yandaşlarının başkaldırısından sonra Avusturya’nın, Piyemonte uyruğuna geçmiş bazı Lombar-diyaiılar’m mallarına el konulmasına karşı, Avusturya’yla diplomatik ilişkilerini kesmesidir.
Dış politikada attığı ikinci önemli adım kralın ve kendi hükümetinin karşı koymasını hiçe sayarak Piyemonte’nin Kırım Savaşı’na katılmasını sağlamak olmuştur. Anayasah liberal bir monarşiyle yönetilmekte olan Piyemonte, Avrupa’da sesini duyurmak, kendine yandaş sağlamak zorundaydı. O güne kadar yakın ilişki içinde olduğu iki devlet vardı: Avusturya ve Fransa. Ancak Italyan Birliği’nin sağlanması Avusturya’nın Orta İtalya’daki etkisinin önlenmesi ve Kuzey İtalya’daki topraklardan çekilmesiyle, bunun gerçekleşmesiyse Fransa’nın desteğiyle mümkündü. Kaldı ki Kırım Savaşı’na katılırsa Ingiltere’nin de sempatisi kazanılır, asıl önemlisi, savaş başarıyla sonuçlanırsa, savaştan sonra toplanacak olan kongre veya konferansta Italyan Biriiği davası dile getirilebilirdi. Cavour, içerdeki karşıkoynıalarm üstesinden gelerek, Ocak 1855’te Rusya’ya karşı Ingiltere-Fransa ittifakına girdi.
Piyemonte Kırım Savaşı’na General Marmora komutasında 15.000 kişilik bir birlik yolladı. Ne var ki Piyemonte biriiği savaşa katılmadan, savaş sona erdi. Ülkede pek çok kişi boşuna gayret ve masrafı eleştirdi. Cavour savaştan sonra Paris’te topianan kongrede ödül olarak Parma ya da Madena’nın topraklarına katılmasına göz yumulacağını sanıyordu. Ama yalnızca Piyemonte’nin İtalya’nın önderi olduğu kabul edildi. Ingiltere Dışişleri Bakanı Clarendon, papanın ve iki Sicilya Kralı II. Ferdinand’ın otoriter yönetimini kınadı. Avusturya’nın İtalya’da neden olduğu durumu eleştiren Clarendon’a, Fransız Dışişleri Bakanı Kont Walevski de katıldı. Sonuçta, Cavour’un istediği gerçekleşti. Avusturya Avrupa’da yalnız bir devlet durumuna düştü.
Paris Kongresi
Cavour’un Paris Kongresi’ne katılması, orada İtalya’nın süregelen statüsünün büyük devletler tarafından eleştirilmesi, özellikle III.Napoleon’un Italyan Birliği’ne sempati göstermesi ve Paris Kongresi’nde Cavour’a barışın uzun sürmeyeceğini sandığını belirtmesi İtalya’da yurtseverlerin Piyemonte etrafında toplanıp Cavour’u desteklemelerini sağladı. Şimdi yapılması gereken Fransa’nın desteğini sağlamaktı.
Fransa’da iktidarda oian III.Napoleon, Katolik-lik’i ve miiliyetler ilkesini, dış politikasının temeli olarak belirtmeye özen gösteriyordu. Zaman zaman Latin devletleri arasında birlik kurma düşüncesi kafasını kurcalıyor, ayrıca İtalya’ya özel bir sempati besliyordu. Gençliğini İtalya’da geçirmiş, ıhtilalci-miliiyetçi bir dernek olan Carbonari Derneği’ne girmiş, bu yöndeki eylemlere karışmıştı. İtalya için bir şeyler yapmak istediğini etrafındakilere birçok kez açıklamıştı. Bu özellikleri ve genel tutumu, Cavour’ un amacına ulaşabilmesi için III.Napoleon’u yanma çekmesini kolaylaştırıyordu. Ne var ki doğal görünen bu ittifak, çeşitli olayların araya girmesinden sonra ve oldukça zor gerçekleşebildi.
Cavour-III.Napolyon görüşmesi
Öte yandan Cavour’un amacı bütün Avrupa’yı Avusturya’ya karşı kullanmaktı. Ingiltere’nin bu isteğe uymayacağım anlayınca, III.NapoleonTa ilişki kurmanın yollarını aradı. Sonunda 21-22 Temmuz 1858’de Fransa’da III.NapoleonTa buluştu. Yapılan görüşmelerde kurulacak bir ittifakın temelleri atılmaya çalışıldı. İki taraf Avusturya’ya karşı bir askeri ittifak projesi üzerinde anlaşmaya vardılar. İtalya’yı Kuzey İtalya Krallığı, Orta İtalya Krallığı, Roma’ya bağlı Papa Devletleri ve iki Sicilya (Napoli) Krallığı olmak üzere dört devlet içinde toplamayı tasarladılar. Daha doğrusu III.Napoleon’un tasarısına o günkü koşullar içinde Cavour boyun eğmek zorunluluğunu duydu. Bu devletler papanın başkanlığında bir konfederasyon meydana getireceklerdi. Kararlaştırılan başka bir husus da sağlanacak destek karşılığında Nice ve Savoie’nın Fransa’ya bırakılmasıydı.
Bu görüşmeler sıras nda III.Napoleon fazla ödün vermemeye, Ingiltere’yi kızdıracak taahhütler altına girmemeye çalıştı. Cavour ise, Nice sorununda olumlu yanıt verirken zorlandı.
26 Ocak 1859’da Plombieres’de bir antlaşma imzalandı. Ne var ki ittifakın gerçekleşmesinden sonra taraflar Avusturya’ya karşı farklı davranışlarını sürdürdüler. III.Napoleon, Avusturya’yla savaş çıkmasını önlemeye çalışırken, Cavour savaş çıkmasını hızlandırmak için çaba gösterdi. Fransız kamuoyu barıştan yanaydı, Katolikler ise İtalya’daki statünün bozulmamasını istiyorlardı. Yüksek rütbeli Fransız subayları da Piyomenteii meslektaşlarıyla yaptıkları çeşitli görüşmelerden sonra savaşa karşı bir tutum içine girdiler.
Avusturya – Piyemonte savaşı
Cavour ise, bir yandan askeri hazırlıklara hız verirken, öte yandan Avusturya’nın işgali altındaki bölgelerde başkaldırı kışkırtıcılığı yapıyor, Macar milliyetçileriyle ilişkiler kuruyordu. Savaşa girmekten kaçınan İli.Napoleon sonunda Ingiltere’nin de baskısıyla sorunun bir milletlerarası kongrede görüşülmesi düşüncesine yanaştı. Cavour Piyemonte’nin tek başına Avusturya’yı İtalya’dan kovmaya gücünün yetmeyeceğini bildiğinden çaresizlik içindeydi. Sonunda Cavour’un isteksizce kabul etmek zorunda kaldığı bu durumdan onu kurtaran düşmanı Avusturya İmparatoru Franz joseph oidu. Peşinden bütün Alman prenslerini sürükleyeceğini sanan, iç politika sorunlarım unutturma gereksinimini duyan ve kişisel başarı peşinde koşan Franz Joseph, 23 Nisan 1859’da Cavour’a bir ültimatom yollayarak üç gün içinde Piyemonte ordusunun terhis edilmesini istedi. Ültimatom geri çevrildi. Böylece savaşı Avusturya başlatmış oidu.
4 Haziran’da Magenta’da Avusturyaiılar’a karşı kazanılan zafer, Lombardiya’nm kurtuluşunu sağladı. 24 Haziran’da Fransa-Pivemonte birlikleri Sollerine’ de önemii, fakat büyük kayıplara mal oian bir zafer daha kazandılar. Lornbardiya’yı kurtaran müttefik orduları tam Veneto bölgesine girecekken 8 Temmuz’ da III.NapoleonTa Franz Joseph, Villafranca’da ateşkes imzaladılar.
Villafranca ateşkesi
III. Napoleon’u böyle davranmaya zorlayan etkenlerin başında Cavour’un Avusturya’nın yenilgisinden yararlanarak Italyan Birliği’ni Piyemonte’nin egemenliğinde kurma çabası gelmekteydi. Savaşia birlikte Toscana, Parma, Modena, Floransa ve Papalık Devletleri’nde başkaldırılar olmuş, Cavour buralara komiserler yollamış, yeni hükümetler kurdurarak bu bölgelerin Piyemonte’ye katılmalarını sağlamaya çalışmıştır. IH.Napoleon, Piombieres görüşmelerinde kararlaştırılan ilkeleri aşan bu gelişmeler karşısında savaşı durdurdu. Ayrıca Avrupa’da her tür ihtilalci eyleme karşıçıkan Rusya’yı hesaba katmak zorundaydı. Kaldı ki savaş uzarsa, sadece Po kıyılarında değil, aynı zamanda Ren kıyılarında da dövüşmekten çekiniyordu. III.Napoieon’a göre Cavour, fazla ileri gitmekte, Piyemonte Krallığı lehine, halkı yönetici prenslere ve papaya karsı kışkırtmaktaydı. Ne var ki Cavour’un solunda da Cumhuriyetçi Mazzini’nin görüşlerine ve halka dayanarak Italyan Cumhuriyeti’ ni gerçekleştirmeye çalışan Garibaidi vardı. Orta yolcu ve toparlayıcı Cavour, bu iki gücü de kullanarak amacına uiaşmava çalışmaktaydı.
Oysa Villafranca ateşkesinde alman kararlar Cavour’un amaçlarına uygun düşmüyordu. Yalnızca Lombardiya Piyemonte’ye katılıyor,Veneto Avusturya’da kalıyor, Toscana ve Modena’da yeniden eski duruma dönülüyordu. Konfederasyonun başına geçecek olan papadan da kendi devletlerinde reformlar yapması isteniyordu. Cavour, ateşkes koşullarını kabul etmemesi için kralı zorladı, başarılı olamayınca da başbakanlıktan istila etti. Ama politikasını var gücüvie savunmayı sürdürdü. Bu arada Nice ve Savoie hâlâ Piyemonte’nin elindeydi. Öte yandan Ingiltere, Fransa ve Avusturya’nın Italyan despotlan korumak için yapacakları müdahalelere karşı sessiz kalmayacağını bildiriyordu. Cavour Piyemonte’yi İtalya’nın en güçlü aynı zamanda en liberal devleti durumuna getirmişti. Ocak 1860’ta yeniden başbakan olunca Fransa’yla pazarlığa oturdu. Cavour, yapılacak halk oyiamaları sonucunda Nice ve Savoie’mn Fransa’ya verilmesi karşılığında, yine halk oylaması koşuluyla Piyemonte’nin serbest bırakılmasını istiyordu. III.Napoleon sonunda razı oldu.
Paris Antlaşması 12 Mart 1860’ta imzalanan Paris Antlaşması halk oylaması koşuluyla Nice ve Savoie’nın Fransa’ya; Parma, Modena, Toscana ve Papa Devletlerinden Romagna’ nin Piyemonte’ye verilmesini öngörüyordu. Halk oylamaları daha önce saptanan katılmalar yönünde sonuçlandı. Halk oylamaları Milletlerarası Flukuk’ta yeni bir çığır açıyor, halklar kendi istekleriyle bir devletin uyruğu olmayı kabul ediyorlar, sınır değişiklikleri demokratik yoldan gerçekleştirilmiş oluyordu. Cavour bu çözümü kendi parlamentosuna kabu! ettirmekte büyük güçlük çekti. Piyemonte topraklarının bir bölümünün Fransa’ya bırakılmasının nedenlerini kabul edecek bir çoğunluk sağlayabilmek için hayli uğraştı. Sonunda başardı ama Nice doğumlu olan Garibaldi, bu yüzden Cavour’u asla affetmedi.
III.Napoleon bu olaydan sonra sahneden çekilirken Cavour birliği tamamlayabilmek için, Garibaldi’ yle savaşmak zorunda kalacaktı. Bundan sonraki aşamada İtalya’nın güneyini birliğe katmak söz konusuydu. Bu aşamada Mazziniciler ve Garibaldi önemli rol oynadılar. Ne var ki, Cavour III.Napoleon’u amacını gerçekleştirmek için kullandığı gibi, onları da kullanmasını bildi. Nisan 1860’ta Sicilya’da yoksul köylüler ayaklandı. İki Sicilya Kralı II. François’nm birlikleri, ayaklanmayı kan dökerek bastırdı. Garibaldi, Nice’in Fransa’ya bırakılmasından sonra yeniden cumhuriyeti savunur olmuştu. Kırmızı gömlekli ve gönüllü 1.000 kişilik bir kuvvetle ayaklananların yardımına koştu. Bu harekete Torino hükümeti de yardımcı oldu ve onu destekledi. Garibaldi 11 Mayıs 1860’ta Marsala’ya çıktı. 27 Mayıs’ta Palermo’yu ele geçirdi ve cumhuriyet ilan etmeye hazırlandı. Cavour için cumhuriyet ilanı, İtalya’nın ikiye bölünmesi anlamına geliyordu. İtalyan Birliği ancak güneyde yapılacak askeri müdahale sonucu sağlanabilirdi. Bu da Garibaldi’yle çatışmayı göze almak demekti. Ayrıca güneye gidebilmek için Piyemonte ordusunun Papa devletlerinden geçmesi, kuzeyle güneyin birleşmesi için de aradaki Umbria ve Marche’ııı birliğe katılmaları sağlanmalıydı. Ayrıca Katolik Avrupa’nın tepkisini önlemek için III.Napoleon’un diplomatik desteği gerekiyordu. Cavour imparatora iki özel görevli yolladı, III.Napoleon’un yanıtı, “Ne yapacaksanız çabuk yapın” oldu.
Piyemonte ordusu, Eylül-186C’ta iç karışıklıkları bahane ederek Umbria ve Marche’a girdi. Fransız generali Lamoricieere’in komutasındaki papa ordusunu dağıtarak Napoli üzerine yürüdü. Garibaldi önce dövüşmeyi düşündüysc de sonunda başeğmeyi yeğledi. Il.Vittorio Emmanuele’i İtalya kralı olarak selamladı ve kralla birlikte Napoli’ye girdi.
İlk Italyan parlamentosu
Napoli’nin, Sicilya’nın, Umbria ve Marche’ın Piyemonte’ye katılması da halk oylamasıyla gerçekleşti. İlk İtalyan Parlamentosu 18 Şubat 1861’de Torino’da toplandı ve Il.Vittorio Emmanuele’i İtalya kralı ilan etti. 1848 Piyemonte Anayasası da İtalya Anayasası olarak kabul edildi. İtalya kurulmuştu ama Venedik’i de içine alan Veneto bölgesiyle Roma bunun dışında kalmıştı. Bıkmadan ve yorulmadan Italyan Birliği için çaiışan Cavour bu kez Roma sorununu Papa IX. Pius’un cismani iktidarını terke razı ederek çözebileceğim sanıyordu. Çabalan boşa gitti, papayı razı edemedi. Veneto, 1866’da, Roma da 1870’te İtalyan Biriiği’ne katılacak ama papa cismani iktidarından ancak 1929 Latran Antlaşması’yla vazgeçecektir. Cavour, bu kez birliğin yarattığı iç sorunların çözümüne yöneldi, bu konuda çeşitli komisyonlar kurdu. Ticaret özgürlüğü adına güneyde liberal bir rejim uygulanmasını sağladı. Bu, o zamana kadar himayeci bir poiitikayla geliştirilmeye çalışılan güneyde, tek tük kurulan fabrikaların iflas etmesine yol açtı. Cavour, özgürlüğün, liberalizmin bu yaraları zamanla iyileştireceğine inananlardandı.
Cayour, İ9.yy’m en önemli politikacılarından biridir. O ve Bismarck, milliyetçilik akımının ve burjuvazinin birliğe yönelttiği iki büyük Avrupa devletinin doğmasını sağlamışlardır. Cavour, Italyan Birliği’ni gerçekleştirirken bir öğretiye bağlı kalmamış, önüne çıkan her türlü olanaktan sonuna kadar yararlanmaya çalışmıştır.
• KAYNAKLAR: E.Cadogan, The Life of Cavour, 1907; P.Matter, Cavour et L’unite halterine, 3 cilt, 1922-1927; M.Paleologüe, Un Grand Realiste: Cavour, 1926.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi