CİHANŞAH (1405-1467)
Karakoyunlu hükümdarı. Karakoyunlu devletinin sınırlarını en geniş durumuna getirmiştir.
Muzaffereddin Cihanşah’m 1405’te Mardin’de doğduğu sanılmaktadır. 10 Kasım 1467’de Muş ovasında öldürüldü. Karakoyunlu hükümdarı Kara Yusuf’un altı oğlundan biridir. Önce Mardinşah adı verilmişken babası kent adlarının kız çocuklarına konduğu gerekçesiyle adını Cihanşah’a çevirdi.
Kara Yusuf, 1415’te İran’daki Sultaniye’yi aldıktan sonra küçük yaştaki Cihanşah’ı da buraya vali atadı. Kara Yusuf, Timur’un oğlu Şahruh ile savaşmaya giderken 13 Kasım 1420’de Tebriz yakınlarındaki Ucan yaylağında öldü. Cihanşah, bunun üzerine Sultaniye’den ayrılarak Bağdat valisi ağabeyi Şah Mehmed’in yanına gitti. Onun, Celayirliler’e karşı giriştiği savaşa katıldı. Ancak Celayirliler’den alman yerler kendisine verilmeyince, Bağdat’tan ayrılıp büyük ağabeyi İskender’in yanına gitti.
İskender, Cihanşah’a Karakoyunlular’ın asıl yurdu olan Van Gölü dolaylarında bazı kaleler verdi. Ancak kendisine daha fazla toprak verilmesi isteği kabul edilmeyince ayaklandı. Başarı gösteremeyip kaçarken yakalandı. Öldürülmesine karar verilmişken annesinin araya girmesiyle bağışlandı ve Van dolaylarındaki büyük kent ve kasabaların yönetimi kendisine verildi. Cihanşah, Şahruh’un ikinci Azerbaycan seferi sırasındaki Selmas meydan savaşında (14 Eylül 1429) kardeşinin ordusunun sol kanadına komuta etti.
Şahruh, savaşı kazanmasına karşın Karakoyunlu-lar’ı dağıtıp şehzadeleri ortadan kaldıramadı. Bu nedenle Kara Yusuf’un çocukları arasındaki anlaşmazlıktan yararlanmak istedi. İskender’in kardeşlerine, kendisine uymak koşuluyla bulundukları bölgelerde kalabileceklerini bildirdi. Kardeşlerden Ispend, Şahruh’a boyun eğdi. Hatta Bağdat’ı alarak ağabeyi Şah Mehmed’i öldürdü. Cihanşah’ı da bozguna uğrattı.
Şahruh, üçüncü kez İskender’le savaşmak için Azerbaycan üzerine yürüdü. Cihanşah’a da yardımcı güçler göndererek kardeşinin elindeki yerleri almasını istedi. Kendi adamlarının Cihanşah’m yanına geçtiğini, ayrıca Şahruh’un ordusuna karşı koyamayacağını anlayan İskender, Tokat’a giderek, Osmanlılar’a sığındı. Osmanlılar, kendisine yardım ettiler. Ancak, bir süre sonra bulunduğu yöreyi yağmaya başlayınca,
II. Murad onun üzerine ordu gönderdi. İskender, Erzurum üzerinden Sürmeli Çukur kışlağına geldi. 1438 baharında Tebriz’e doğru yola çıktı. Cihanşah’la savaşmak için Heft Çeşme’ye yürüdü. Ancak komutanlarından Piri Bey’in, kardeşinin yanma geçtiğini öğrenince Alıncak kalesine sığındı. İskender burada oğlu Şah Kubad tarafından öldürüldü. Cihanşah da Şah Kubad’ı, olaya karışanlarla birlikte öldürttü.
Cihanşah, 1440’ta Gürcistan’daki bazı kentleri yağmaladı. Kardeşi İspend 1445’de ölünce Bağdat’ı ele geçirdi. Şahruh, 1447’de ölünce bağımsızlığım ilan etti. Sultan ve hakan unvanlarını aldı.
Cihanşah döneminde Karakoyunlular Devleti’ nin sınırları Horasan’dan Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya kadar genişlemişti. Sınırlarını daha da genişletmek, kendi himayesini istemeyen Akkoyunlu Beyi Uzun Hasan’dan Erzincan yöresini de almak istiyordu. Bu amaçla bütün güçlerini Erciş’te topladıktan sonra Muş Ovası’na geldi. Kışın bastırması, buna hazırlıklı olmayan ordusunu güç duruma düşürdü. Orduyu kışlaklara gönderdi. Kendisi de Pasinler’e hareket etti. Uzun Haşan bunu fırsat bilerek altı bin atlıyla Cihanşah’ı izledi ve bir baskınla Cihanşah’m güçlerini dağıttı. Cihanşah atla kaçarken yakalanıp öldürüldü. Tutsak düşen çocuklarından Muhammedi de öldürüldü. Öbür oğlu Yusuf’un da gözleri kör edildi. Cihanşah’ın cesedi Tebriz’e taşınıp Muzafferiye medresesindeki türbeye gömüldü.
Karakoyunlular Şii ve Batıni idiler. Bu nedenle Memlukler, Akkoyunlular ve başka Sünni devletlerle sürekli savaşım içinde oldular.
Cihanşah, Tebriz’deki ünlü Gök Medrese’yi (Muzafferiye Medresesi) yaptırmıştır. Bu görkemli yapının yüzü mermer ve çiçekli çinilerle süslüdür. Ünlü bilgin Celaleddin Devvani yapıtlarını bu medresede yazmıştır. Cihanşah, Hakikî mahlasıyla Farsça ve Türkçe şiirler de yazmıştır. Şiirlerinin bulunduğu mecmuada (British Museum OR. 9493) 105 Farsça ve 87 Türkçe gazeli ile 32 Türkçe rubaisi vardır.
• KAYNAKLAR: Müneccimbaşı Ahmed Dede, Sahaifü’l-Ahbar, 1, 1868; V.Minorsky, “Kara Koyunlu Cihan Şah ve Şiirleri”, Selçuklu Araştırmaları Dergisi, II, 1970; F.Sümer, Karakoyunlular, I, 1967; İ.H.Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri, 1969.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi