DANTE ALIGHIERI (1265-1321)
İtalyan, şair. Geçmişin kültür mirasıyla çağının felsefesini özümleyerek, Divina Commedia adlı yapıtıyla Hıristiyanlık öğretisinin edebiyat alanındaki en parlak örneğini vermiştir.
Floransa’da doğdu, 14 Eylül 1321’de Ravenna’da öldü. O yıllarda Floransa, öbür İtalyan kenderi gibi Guelfler ve Ghibellinler diye bilinen iki siyasal parti arasındaki çatışmalara sahne oluyordu. Guelfler Pa-pa’yı Ghibellinler’se İtalya’nın siyasal bakımdan bağlı olduğu Germen İmparatoru’nu tutuyorlardı. Her biri kendi yasalarıyla yönetilen bu kentlerin zaman zaman Germen İmparatorluğu’na karşı bağımsızlık savaşlarınagirdikleri görülüyordu. Ancak Dante’ nin çocukluk- ve gençlik yıllarını en çok etkileyen savaşlar, aynı kentte yaşayan karşıt partiler arasındaki bu kanlı çatışmalar oldu. Kendisi de soylu bir Guelf ailesinden gelen Dante, Ghibellinler’in son kalesi olan Arezzo kentine karşı 1289’da açılan Campaldino Savaşı’na katıldı ve Guelfler’in kesin zaferiyle sonuçlanan bu savaştan sonra kentin yönetiminde sorumlu bir görev almak için siyasal yaşama atıldı.
Kent yönetimine katılışı
Floransa’da yapılan yasal düzenlemelerle meslek loncalarına bağlı kimselere yönetime katılma hakkı tanınınca, Dante de bilim ve felsefeyle uğraşan başka yurttaşlar gibi hekim ve eczacılar loncasına girdi. 1295’ten 1296’ya kadar Halk Özel Meclisi’nde, daha sonra da mesleki birlik başkanlarım seçen mecliste üyelik yaptı. 1296’dan 1297’ye kadar Yüzler Meclisi’nde çalıştı. 1300’de Toscana’daki Guelf kentleri arasında önceden yapılmış bir antlaşmayı yenilemek üzere San Gimignano’ ya gönderildi. Aynı yılın 15 Haziranı’nda Floransa’nın en yüksek yöneticilik görevi olan “Priore”liğe yükseltildi.
Bütün bu etkinlikleriyle tam bir eylem adamı olan Dante, gerçekte, bir düşünür ve sanatçı olarak yetişmişti. Unlü yapıtı Divina Commedia’mn üçüncü bölümü olan Paradiso’da ailesinin kökenini açıklayan şair, babası ve annesi hakkında fazla bilgi vermiyor. Başka kaynaklara göre, annesinin erken ölümünden sonra babası yeniden evlenmiş. Dante on iki yaşma geldiğinde, ailesi onu Manetto Donati’nin kızı Gemma’yla evlendirmeye karar verdi. Bu evlenme daha sonra, kesin olarak bilinmeyen bir tarihte gerçekleşti. Dante’nin yazdıklarından aile kurumuna büyük bir saygı duyduğu anlaşılmakla birlikte, kendisi aile yaşamıyla ilgili herhangi bir açıklama yapmıyor.
Ancak bu evlilikten Jacopo ve Piero adlı iki oğluyla Antonia adlı bir kızı olduğu biliniyor. Buna karşılık, 1274’te, daha dokuz yaşındayken bir kez gördüğü Beatrice adlı bir kızr daha sonra yazdığı yapıtlarının çoğunda aşırı bir coşkuyla yücelten Dante, onu gerçek bir insan olarak değil, tanrısal bir varlık olarak betimlemiştir. Dante, Beatrice’yi ikinci kez dokuz yıl sonra yeniden gördü ve ona âşık oldu. Bu aşkın öyküsünü 1292-1293 yıllarında yazdığı Vita Nova (“Gençlik Yaşamı”) adlı kitabında anlattı. Beatrice’ nin 1290’da ölmesi ise Dante için büyük bir darbe oldu. Şairin bu olay üzerine kendisini felsefe çalışmalarına adaması ve Floransa’daki çeşitli dershanelere ve manastırlara giderek bu alanda yetişmiş olması büyük bir olasılıktır. Dante’nin gençlik yıllarında o dönemin ünlü bilgini Brunetto Latini’den de gerçek bilim aşkını, eski Latin şairlerini ve nazım biçimlerini öğrendiği bilinir.
Çağının şiir anlayışı
Dante’nin yetiştiği yıllarda İtalyan şiiri gerçek kimliğini tam olarak bulmuş değildi. İtalyan dilinde yazılan ilk şiirler 10.yy’da. San Francesco’nun Laudes Creaturarum (“Tanrı’nın Yaratıklarına Övgüler”) başlıklı yalın bir şiirinden esinlenmişti. Gene bu yıllarda, Sicilya’da II.Fredrik’in sarayında toplanan şairler buranın uluslararası bir kültür merkezi olmasını sağlamışlardı. Bu çevrenin şairleri de 11.yy’ın ikinci yarısından 13.yy’ın başlarına kadar süren Provençal şiir akımının etkisi altındaydılar. Feodal prenslerin ve kralların saraylarında kalan ve trubadur diye anılan bu şairler yeni bir aşk şiiri geleneği yaratmışlardı. Bu geleneğe göre sevgi, şairin karşılık beklemeksizin hayran olduğu güzele sunduğu bir armağandı. Böyle bir geleneğin belirgin özelliği ise, büyük şair yerine koşuk dilini iyi kullanan söz ustaları yetiştirmesiydi. Bu nedenle Sicilya okulunda yetişen şairler de inceliklere önem veren, süslü bir dil kullanan dize ustaları olmaktan ileri gidemediler. Sicilya okulundan çıkan Toscana okulu da başlangıçta bu geleneği sürdürdü.
Dante de bu süslü, fakat cansız şiir ortamında yetişti. Ama daha ilk kitabı Vita Nova’yh kendi kişisel yaratıcılığını gösterdi, Toscana okulunun yapmacıklı ve kalıplaşmış anlatımını aşmayı başardı.
Toscana okulunun eski şairlerine karşı gerçekleştirilen bu beğeni devrimi Dante’yle birlikte Guido Guinizzelli ve Guido Cavalcanti’nin çabalarıyla gerçekleşti. Bu şairlerle olgunlaşan yeni şiir anlayışım Guinizzelli’nin “Aşk her zaman soylu yüreklere sığınır” şiiri özetliyordu. Bu yeni okula eleştirmenler daha sonra Dante’nin bir deyimini benimseyerek “Dölce Stil Nova” (Güzel Yeni Üslup) adını verdiler. Bu “yeni üslup”un en belirgin özelliği Provençal şiirindeki soylu aşk anlayışını Hıristiyan öğretisine uygun manevi bir düzeye yüceltmesiydi. Böylece trubadurların şiirlerindeki acımasız sevgili Tanrı’nın bir meleğine dönüşmüş oluyordu.
Dante şiir alanında olgunlaşırken, bir yandan da siyasal yaşamındaki görevlerini sürdürüyordu. 1266’da BeneventoSavaşı’ndan sonra Ghibellinler Floransa’dan kovulunca Guelfler kente egemen olmuşlardı. Ama çok geçmeden onlar da “Beyazlar”, “Siyahlar” diye iki partiye bölündüler. Beyazlar Vieri de Cerchi, Siyahlar da Corso Donati’nin çevresinde toplandılar. Barışçı ve yurtsever bir insan olan Dante daha ılımlı bir siyaset güden Beyazlar’ı tuttu. Toscana toprakları üstünde siyasal egemenlik kurmak isteyen Papa VIII. Bonifatius kendisine karşı Floransa’nın bağımsızlığını korumak isteyen Beyazlar’dan gizli olarak Siyahlar’la işbirliği yapıyordu. Dante kent yöneticiliği sırasında çıkan karışıklıklar sırasında tarafsız tutumunu her iki partinin ileri gelenlerini sürgüne göndererek kanıtladı. Cezalandırılanlar arasında Dante’nin en yakın arkadaşı şair Guido Caval-canti de vardı.
Sürgün yıllarının başlaması
1301’de, Dante’nin “Yüzler Kurulu”nda yeniden üyelik yaptığı sırada, Papa, Floransa’daki çekişmelere bir son vermek amacıyla Siyahlar’a gizlice Charles de Valois komutasında bir barış gücünü çağırmalarını önerdi. Beyazlar bu girişimi önlemek için aralarında Dante’nin de bulunduğu bir elçilik heyetini Papa’ya gönderdiler. Papa özellikle Dante’yi etkisiz kılmak için kendisini uzun süre Roma’da alıkoydu. Kısa bir süre sonra Charles de Valois karşılaştığı silahlı direnişe rağmen birlikleriyle Floransa’ya girdi. Sürgündeki Siyahlar Floransa’ya dönerek Beyazlar’ı yargıladılar.
Bu yargılamada Dante iki yıl sürgüne, yaşamı boyunca (amu görevlerinden uzak kalmaya ve 5000 florinlik para cezasına çarptırıldı. Dante saçma bulduğu bu suçlamaların hiçbirine karşı kendini savunmadı. Charles de Valois’nın Floransa’ya girişinden sonra oraya dönüp verilen cezaya uymadığı için de 27 Ocak 1302 tarihli bu ilk karardan bir buçuk ay sonra Floransa’ya ayak basarsa diri diri yakılmasına karar verildi. Böylece Dante yaşam boyu sürgüne mahkûm edilmiş oluyordu.
Dante bu karara karşı kendisi gibi sürgünde olan öbür Beyazlar ve Ghibellinler’le birleşerek Floransa’ ya zorla girmenin yollarını aradı. Bu girişimlerin başarısızlıkla sonuçlanması üzerine tam bir umutsuzluk içinde yalnızlığına çekildi. Yirmi yıla yakın bir süre içinde kentten kente, saraydan saraya giderek oralarda saygın bir konuk olarak ağırlandı. 1304-1307 arasında İtalyanca üzerine çalışarak De vulgari eloqu-entia (“Halk Dili Üstüne”) adlı yapıtını Latince olarak yazdı. Kendisini ağırlayan soylu aileler arasında Mugello’da Ubaldini, Forli’de Scarpetta Ordelaffi ve Verona’da Bartolemeo della Scala gibi ileri gelen Ghibellinler vardı. Şiirlerinin bir yorumlaması olarak yazdığı Convivio (“Şölen”) da gene bu dönemde tasarlanmış bir yapıttır.
1310’da Luxemburg hanedanından VII. Henri’ nin imparator olması üzerine Dante’nin Floransa’ya dönme umudu yeniden canlandı. VII. Henri’nin yeni bir düzen vereceğine inanan Dante bir yandan Impa-
rator’un böyle bir birliği sağlamak için benimsemesi gereken politikayı De Monarchia (“Monarşi Üstüne”) adlı yapıtında açıklarken, öbür yandan da biri İtalya’ daki prens hükümdarlara, biri Henri’ye karşı direnen Floransalılar’a, üçüncüsü de Imparator’un kendisine olmak üzere Latince üç mektup yazdı. Ancak VII. Henri’nin ordusu Floransa’nm yardımına gelen Napoli Kralı Robert d’Anjou’nun birlikleri karşısında bir varlık gösteremedi. İmparator da 1313’te Siena yakınlarında ölünce, Dante’nin Floransa’ya dönme umudu bir kez daha boşa çıktı. İmparator’la işbirliği yaptığı gerekçesiyle Floransa yöneticilerinin sürgündeki yurttaşları için çıkardığı aftan da yararlanamadı.
1315’te Floransa’nın Luca’ya karşı açtığı savaşta bozguna uğraması üzerine, daha önce ölüm cezasına çarptırılan Floransalılar’ın cezaları koşullu sürgüne çevrildi. Dante isteseydi bu durumdan yararlanıp Floransa’ya dönebilirdi. Ama o bu koşulları onur kırıcı bulduğunu Floransak bir dostuna yazdığı mektupta açıkladı. Bu mektuptan sonra Dante, bu kez çocuklarıyla birlikte, isyancılıkla suçlanarak ölüme mahkûm edildi.
Dante’nin son yıllarını 1307’de yazmaya başladığı başyapıtı Divina Commedia’yı tamamlamaya adadığı sanılıyor. Bu dönemde bir süre Verona’da daha önce kendisini ağırlamış olan Can Grande della Scala’nm konuğu olmuş olabilir. 1318’den sonra ise Ravenna’da Ghibellin ileri gelenlerinden Guido No-vello da Polenta’nm yanında kaldığı biliniyor. Bu yıllarda Commedia’nm tamamlanmış bölümleri Dan-te’ye büyük bir ün kazandırdığı için, kırgın şair bu başarısının bir gün ona Floransa’ya dönme olanağını sağlayacağına inanıyordu. Ancak elçi olarak gönderildiği Venedik’ten dönüşünde bu düşünü gerçekleştiremeden Ravenna’da öldü.
İlahi Komedya
Dante dünya edebiyatındaki yerini kendisinin Commedia adını verdiği, daha sonraki kuşakların Divina Commedia adıyla andıkları Inferno (Cehennem), Purgatorio (Araf) ve Paradiso (Cennet) bölümlerinden oluşan yapıtına borçludur. Dante’nin yapıtına bu adı vermesinin nedeni trajik konular içirt kullanılan Latince yerine halk dili olan İtalyanca’yı kullanması ve şiirin karanlık bir yerde başlayıp günahlardan arındırılmış, Tanrı’nın ışığıyla aydınlanmış bir noktada bitmesidir. Commedia her bölümü 33 kantodan oluşan ve giriş kantosuyla birlikte 100 kantoyla tamamlanan uzun bir şiirdir. Dante’nin kendisine kılavuz olarak seçtiği Latin şair Vergilius’la birlikte çıktığı bir yolculuğu anlatan bu şiirde Cennet bölümüne gelindiğinde kılavuzluğu Beatrice alır. Şiir tamamlandığında insanın bu dünyadaki yaşamının anlamı ile öteki dünyadaki yazgısı kapsamlı bir biçimde açıklanmış olur. Vergilius bu dünyayla ilgili bilgeliğin, Beatrice ise tanrıbilimin birer simgesidirler. Dante’nin bu geniş kapsamlı şiirinde gerçekçi ayrıntılarla coşkulu gizemcilik arasında değişen zengin bir anlatımla bütün bir Orta Çağ Hıristiyanlık kültürünü eşsiz bir kavrayışla sergilediği görülür. Şairin inancına göre, Tanrı insanlık için bu dünyada geçici bir mutluluktan sonra öteki dünyada onun keremiyle sonsuz mutluluğa erişeceği bir yol çizmiştir. Oysa insanlık bozulmamış bir Kilisenin önderliğinde izlemesi gereken bu doğru yoldan sapmış, insanlar da bu yüzden kişisel ve evrensel bir trajediyle karşı karşıya gelmişlerdir. Commedia’yı dört değişik anlam düzeyinde ele almak gerekir. Bunlardan birincisi, şiirin gerçek anlamı, yani anlatılan olayların gerçek anlamı; İkincisi, alegorik anlamı, yani gerçek anlamın altında gizlenen anlamı; üçüncüsü, ahlaksal anlamı, yani yapıttan alınması gereken ahlak dersi ve dördüncüsü, anagojik anlamı, yani şiirin tanrısal yaşantıyla yorumlandığı zaman ortaya çıkan anlamı. Dante’nin Com-media’yı 1307’de yazmaya başladığı ve ölümünden kısa bir süre önce bitirdiği sanılıyor.
Dante’nin öbür yapıtlarından Vita Nova 1293’te tamamladığı koşuk ve düzyazı bölümlerden oluşan bir özyaşamöyküsüdür. Şair bu yapıtında Beatrice’yi görüp âşık olduktan sonra nasıl yeni bir yaşama başladığını, sevgilisinin dünyanın ekseni oluşunu, ona duyduğu sevginin kendisini nasıl değiştirip olgunlaştırdığını anlatır. Şiir diliyle açıkladığı bu yoğun yaşantılarının yanı sıra düzyazı bölümlerde de şiirini çağının eleştirel anlayışına göre inceler. 1304-1308 arasında yazdığı Corıvivio (“Şölen”) ise Dante’nin 15 bölüm olarak tasarlayıp ancak dördünü yazabildiği bir ahlak ve felsefe denemesidir. Bu yapıtın her bölümü bir şiir içerir ve Dante bu şiirlerini dize dize yorumlarken Orta Çağ’a özgü bir felsefe ansiklopedisinin yarım kalmış bir örneğini verir. Aynı dönemde kaleme aldığı De vulgari eloquentia da 1304-1305’te dört kitap olarak tasarlanmış ancak ikinci kitabın on dördüncü bölümü tamamlanmadan yarıda kalmıştı. Dante Latince olarak yazdığı bu incelemesinde Fransa’da, Fransa’nın güneyindeki Provence’da ve İtalya’ da konuşulan halk dillerini ele alarak bu dilleri yazı diline dönüştürmenin olanaklarını araştırıyordu. Özellikle İtalyanca’nın Sicilya ve Toscana okullarının incelenmesi ve değişik üslupların tanımlanması onun Commedia’da benimseyeceği estetik anlayışı belirlemesi bakımından önemlidir. De Monarchia’mn yazılış tarihi kesin olarak bilinmiyor. Siyaset felsefesi konusunda Latince olarak kaleme alman bu üç kitaplık yapıtında Dante devlet yönetimiyle ilgili görüşlerini açıklar. Şaire göre yetkisini kiliseye bağlı olmadan, doğrudan doğruya Tanrı’dan alan “imparator” gene de “papa”ya saygılı olmalıdır. Bunların dışında Dante’nin Epistole başlığı altında toplanmış Latince mektupları, Rime (“Dizeler”) ve Egloghe (“Pastoral Şiirler”) başlıkları altında bir araya getirilen şiirleri vardır.
• YAPITLAR (başlıca): Vita Nova, 1293, (“Gençlik Yaşamı”); Divina Commedia, 1307-1321, (İlahi Komedi); De vulgari elocjuentia, 1304-1305, (“Halk Dili Üstüne”); Convivio, 1304-1308, (“Şölen”); De Monarchia, 1300-1317, (“Monarşi Üstüne”); Epistole, ykş 1320, (“Mektuplar”); Egloghe, 1320-1321, (“Pastoral Şiirler”).
• KAYNAKLAR: E.Auerbach,£Ljnte.’ Poet of the Secular World, 1961; G.Işık-V.Sabatelli, Yeni Çağın Eşiğinde Dante, 1966; P.Milano, “Introduction”, The Portable Dante, 1969.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi