Evren
Felsefe, evrenin kurucu ilkelerini konu edinen, bunlara us kurallarına göre yorumlar getiren düşünceyle başlamıştır. Her toplum, kendi çağına, bilgi ortamına, uygarlık aşamasına göre evrene, onun kapsadığı varlık türlerine, oluş sorununu gözönünde bulundurarak, bir çözüm aramış, bulduğu çözümü düşünce düzeninin odağı durumuna getirmiştir. Toplumlann buldukları çözümler arasında bilimsel verilere t dayananlar olduğu gibi dinden, salt felsefeden kaynaklananları da vardır. Kimi çözümlerde bilimle felsefe, kimi çözümlerde dinle felsefe, kimi çözümlerde de bilimle din iç içedir. Evrenin oluşu sorunu, din bakımından, çok eski çağlara, tarih öncesi dönemlere dayanır. Felsefenin evreni, dinlerin dışında kalarak, konu edinmesi ilkin Anadolu’da başlamıştır. Kendilerine “doğacı bilgeler” denen, bu ilk düşünürler, evreni kuran ilkelerin ne olduğunu bir sorun durumuna getirerek ortaya atmış, evreni “diri bir bütün ” olarak görmüşlerdir. Felsefe tarihinde, Thales’in “su” adını verdiği bu ilk kurucu ilke (arkhe), us kurallarına dayalı düşüncenin ilk ürünü sayılmıştır. Ondan sonra bu ilkenin “apeiron”, “nous”, “hava”, “ateş”, “toprak” gibi değişik nitelikte bir varlık olduğu, ayn bilgelerce ortaya atılmıştır. Felsefenin bu ilk dönemi, doğayı konu edinen düşünme çağıdır. Sonraları, doğa bütünü içinde, varlık türleri birer sorun durumuna getirilmiş, değişik düşünce çığırlarının doğmasına olanak sağlanmıştır. Tektanncı dinlerin ortaya çıkışıyla evren sorununa yeni bir çözüm aranmış, evren-Tanrı İkilisi birlikte düşünülmüşür. Kimi düşünürler evreni Tanrı’da, kimi düşünürler de Tann’yı evrende görmüşlerdir. Evreni Tann’da gören düşünce “yaratılış” olayını Tanrı özünden fışkırma (emanatio) olarak yorumlamış, Tann’yı evrende gören düşünce ise “birlikte oluş” diye açıklamıştır. Bu iki düşünce türünde de evren-Tanrı birliği ağırlık kazanmıştır. Özellikle gökbilimin, matematiğin, fiziğin gelişme sürecinde varlık sorununu ele alan düşünürler evren-Tanrı birliğinde iki ayrı görüş ileri sürerler. Kopemikus’un görüşüne göre Tann evrenin düzenleyicisi, yöneticisi, ondaki eşsiz uyumun sağlayıcısıdır. Evrende, insan usunun kavrayış gücünü aşan bir uyum, matematiksel bir düzen vardır. Kopemikus’un, evrenle ilgiliğörüşünden yola çıkan Bruno, Hıristiyan inançlanyla Platon>!’ felsefesini uzlaştırmaya çalışanPlotinos’un*düşüncelerinden de esinlenerek, yeni bir evren kuramı geliştirdi. Bu kurama göre evrenle Tann özdeştir, aynlık yalnız görünüştedir, bu nedenle evren Tanrı’da, Tanrı evrendedir.
Bruno’nun evren anlayışı, yalnız felsefe tarihinde değil, eski Doğu dinlerinde, özellikle Hint-Iran inançlannda çok geniş yer kaplayan bir görüştür. Yeni-Platonculuk, bir felsefe kuramı olarak, yeni sayılsa bile inanç bakımından çok eskilere, Platon’un düşüncelerini besleyen kaynaklara dek gider. Bruno bu eski inanca, gökbilim verilerinden kaynaklanan düşüncelerle, yeni ve bilimsel bir içerik kazandırmış, daha sonraki dönemlerde Tann’yı evrenin ruhu (evrensel ruh), tözü (evrensel töz) olarak niteleyen görüşlerin doğmasına olanak sağlamıştır. Descartes ’ın “ruh ”, Spinoza ’nın “töz ” kavramları, Hegel’in tin (Geist),Schelling ile Goethe ’nin evren anlayışları Bruno ’nun düşüncelerinden etkilenmiştir.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi