Felsefe Kavramları
Uygarlık tarihinde, din inançlarından bağımsız olarak, us ilkelerine dayanan ve evreni konu edinen, düşünce akımının kaynağı Anadolu’ dur. Eski Yunan diliyle ortaya konan düşünce ürünleri, daha sonraki çağlarda Yunanistan’da doğan felsefeyi beslemiş, yeni dizgelerin ortaya çıkmasına olanak sağlamıştır. IÖ 7. yy’dan başlayıp, gene IÖ 1. yy’a dek süren, çağın bilim, felsefe ve sanat dili olan Yunanca ile ortaya konan bütün uygarlık ürünleri, gelişme döneminde olan Roma düşüncesinin de temelini oluşturmuştur. Yunanca karşısında,felsefe ve bilim sorunlarını açıklamada, daha sınırlı bir nitelik taşıyan Latince yetersiz kalmıştır. Roma düşünce tarihinde,bu yetersizliği görerek, Latince’den yeni bir felsefe dili yaratma gereğini duyan ilk düşünür Cicero olmuştur. Cicero’nun anlayışına göre, özgün bir felsefenin doğması, gelişmesi onun gereksinimlerini karşılayacak kavramların varlığına bağlıdır. Felsefe ancak kavramlarla ortaya konabilir, başkalarına öğretilebilir. Özgün kavramları olmayan bir toplumun, özgün bir felsefesi de olamaz. Bu anlayıştan yola çıkan Cicero, Yunan diliyle yazılmış bütün felsefe yapıtlarını Latince’ye çevirmeye başlamış, her Yunanca kavramı bir Latince kavramla karşılama yoluna girmiştir. Cicero,felsefe kavramlarının Latince’leştirilmesinde, kaynak olarak kendi anadilinin söz kökenlerine dayanmış, onlardan birtakım yeni eklerle, kavramlar türetmiştir. Onun bu girişimi, sonraki dönemlerde, Yunanca’dan çeviri yapan bütün Latin yazarlarına örnek olmuştur.
1. ve 2. yy ortalarından başlayarak, bütün Roma ülkesinde, Latin diliyle ortaya konan felsefe, bilim ve sanat yapıtlarında yeni kavram türetme bir gelenek niteliği kazanmıştır. Roma Imparatorluğu’nun ikiye ayrılışından sonra, Batı Roma ülkesinde, bütün yapıtlar Latince yazılmış, din ve felsefe alanlarında tek geçerli dil Latince olmuştur. Bu durum, Avrupa’da Rönesans’a dek sürmüştür.
İslam ülkelerinde, Yunan-Roma uygarlığından etkilenme, 7. yy ortalarından başlamış, o dönemde bilinen Yunan ve Latin dilleriyle yazılmış felsefe yapıtlarının çoğu Arapça’ya çevrilmiştir. Arap aydınları da, Cicero’nun Latince’ de yaptığını, Arapça’da uygulamış, Yunanca ve Latince felsefe kavramlarına, kendi dillerinde, yeni karşılıklar bulmuşlardır. Bu ilk dönemde, genellikle Yunanca yapıtlar Arapça’ya çevrilmiş, Latince’lerle daha sonra ilgilenilmiştir. 11. ve 12. yy’lardan başlayarak, Arapça’ya aktarılan Yunanca yapıtların yeniden Latince’ye çevrilmeleri girişimi hızlanmıştır. Bu çalışmalar sonunda, Yunanca ve Latince’den Arapça’ya geçen, Arapça’laşan felsefe kavramlarında olduğu gibi, Arapça’dan Avrupa dillerine de birçok kavram geçmiştir.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi