I. Constantinus Kimdir, Hayatı, Dönemi, Hakkında Bilgi

CONSTANTINUS I ( ? – 337)

Roma imparatoru. Hıristiyanlık’ı resmi din haline getirmiş, İstanbul’u başkent yapmıştır.

Flavius Valeris Constantinus, 274-280 arasında Naissus’da (günümüzde Sırbistan, Niş) doğdu. 22 Mayıs 337’de Nicomedia (İzmit) yakınında öldü. Constantinopolis’de (İstanbul) Apostles Kilisesi’ne gömüldü. Constantinus Magnus (Büyük Constantinus) olarak da anılır. Babası Constantius Chlorus, 3. yy sonunda imparatorluğun yönetiminde etkin bir yeri olan orduda subaydı. Annesi Helena ise halktan bir kadındı.

Roma İmparatorluğu 284’te Diocletianus’un getirdiği yeni bir sistemle iki augustus tarafından yönetiliyordu ve augustus’lar kendilerine birer caesar (imparator halefi) seçiyorlardı. Bu tarihten beri Doğu’nun augustus’u Dıocletianus, Batı’mn augustus’u Maximianus’tu. Constantinus’un babası Constantius Chlorus, 293’te Maximianus’un kızıyla evlendi ve caesar oldu. Oğlu Constantinus’u da Diocletianus’un sarayına gönderdi. Constantinus burada Latin kültürünün etkisi altında yetişti. Bir yandan da yoğun baskı altında tutulmasına karşın hızla yayılan Hıristiyanlık’ı tanıma olanağı buldu. Doğu Roma ordusunda subay olduktan sonra Aşağı Tuna’ya yapılan bir seferde kendini gösterdi.

Diocletianus ve Maximianus 305’te tahttan çekildiler. Constantius Chlorus Batı’nın augustus’u, Gale-rius ise Doğu’nun augustus’xx olarak tahta geçti. Yeni imparatorlar Maximinus Daia’yı Doğu’ya, Flavius Valerius Severus’u Batı’ya caesar olarak atadılar. Galerius, babası augustus oian Constantinus’un imparatorluk konusunda talepleri olabileceği korkusuyla onu Doğu’daki sarayda rehin tuttu. Constantinus, 306’da Galerius’un sarayından kaçarak babasının yanma gitti ve onun Kuzey Britanya’ya yaptığı sefere katıldı. Aynı yılm sonunda babasının ölümü üzerine ordu Constantinus’u augustus ilan etti. Constantinus, Galerius’a bir mektup göndererek kendisini tanımasını istedi. Galerius ise, Severus’u Batı’mn augustus’luğuna yükseltti. Constantinus’u ise caesar yaptı.

Constantinus’un caesar olmasıyla birlikte bir dizi iç savaşın yaşandığı bir dönem başladı. Maximianus’ un oğlu Maxentius, caesar olma konusunda en az Constantinus kadar hak sahibi olduğunu düşünerek İtalya’da ayaklandı. Babasının desteğiyle kendisini augustus ilan ettikten sonra Afrika’yı denetimi altına aldı. Maxentius’un üzerine yürüyen Batı’nm augustus’ u Severus yenildi ve bir süre sonra öldürüldü. Severus’un ölümünden sonra Licinius, augustus’\wgz. yükseldi. Maximianus ise oğlunun durumunu güçlendirmek amacıyla Constantinus’la işbirliği yapma yoluna gitti. 307’de kızı Fausta’yla Constantinus’u evlendirdi. Constantinus’u augustus olarak tanıyarak onun da oğlunu tanımasını istedi. Ama bir süre sonra Maximianus ile Maxentius’un arası açıldı ve Maximia-nus kendini yeniden augustus ilan etti.

307-310 arasında augustus olduğunu iddia eden altı kişi vardı: Galerius, Licinius, Maximianus,Max-entius, Doğu’nun caesar’ı Maxıminus Daia ve Constantinus. Maximianus’un 310’da, Galerius’un da 3îl’de ölümünden sonra iktidarı paylaşmak isteyenlerin sayısı dörde düştü. Constantinus ve Licinius ittifak içine girdiler. Constantinus 312’de İtalya’yı işgal etti. Maxentius Roma yakınında Milvian Köprüsü Savaşı’nda Constantinus karşısında yenildi ve öldü. Licinius.ise 313’te Maximinus Daia’ya saldırdı. Yenilen Maximinus Daia, Ağustos 313’te öldü. Bu tarihten sonra imparatorluk Constantinus ve Licinius’a kaldı. Licinius Constantinus’un üvey kızkardeşi ile evlenerek birliklerini pekiştirdi.

Ancak, Constantinus’la Licinius’un ittifakı uzun süreli olmadı. Licmius’unHıristiyanlık’ı diğer dinlerle eşit tutan Milano Buyruğu’na uymayarak Hıristiyan-lar üzerinde baskı uygulaması ve caesar seçimi konusunda anlaşamamaları aralarının bozulmasına yol açtı. Constantinus 316’da Licinius’un Balkanlar’daki topraklarına saldırdı. 323’teki ikinci saldırısında i Licini-us’u Hadrianapolis (Edime),Chrysopolis (Üsküdar) ve Nicomedia’da (İzmit) art arda yendi. Önce hayatı bağışlanan Licinius, 325’te devlete ihanetle suçlanarak ölüme mahkûm edildi. Constantinus bu tarihten 337’de ölümüne dek imparatorluğu tek başına yönetti.

326’da Constantinus’un augustus oluşunun yirminci, oğuliarıCrispus ve Constantinus’un caesar’lığa yükselişlerinin onuncu yılı törenlerle kutlandı. Batı’ da da yinelenecek törenlere katılmak için Roma’ya giden Constantinus’un, burada çok tanrılı dinlerin törenlerine katılmayı reddetmesi, önemli bir siyasi bunalıma yol açtı. Constantinus bir daha dönmemek üzere Roma’dan ayrıldı ve Bizans’ın (İstanbul) Doğu’ nun sürekli başkenti haline getirilmesi için çalışmalar başlattı. Yeniden kurulan kent Mayıs 330’da kutsanarak açıldı. Bu, Doğu-Batı arasındaki ayrılığı hızlandıran bir olay oldu. Constantinus, imparatorluğu döneminde Franklar’a, Sarmatianlar’a ve Gotlar’a akınlar düzenledi. Kuzey sınırları, Ren bölgesi ve Tuna boylarında egemenliğini pekiştirerek uzun süreli bir barış sağladı. 337’de Pers kralı il. Şapur beş eyaletin geri verilmesini isteyerek Mezopotamya’ya saldırdı. Constantinus savaşa hazırlanırken hastalandı ve Nicomedia (İzmit) yakınlarında öldü.

Constantinus döneminin en önemli özelliği toplumsal ve kültürel alanda sağlanan gelişmelerdir. Constantinus, Diocletianus döneminde başlayan askeri ve idari reformları sürdürdü. Askeri ve sivil yönetimin birbirinden ayrılmasına ve güçlü bir sivil yönetim örgütü kurulmasına önem verdi. Memurları yaptıkları işe göre sınıflandırdı. Smır birliklerini sayıca artırdı. Büyük, merkezi ve hareketli bir ordu kurdu. Hem bürokrasinin, hem ordunun sayıca artması, bayındırlık çalışmaları, Hıristiyanlık’m resmi bir din haline dönüşmesi sonucu bağışların kiliseye yönelmesiyle birleşince imparatorluk için ağır bir mali yük ortaya çıktı. Constantinus gelirlerin giderleri karşılayamaması ve sürekli açıklar meydanagelmesi nedeniyle ek vergiler koydu. Tüccar ve zanaatçılara beş yılda bir ödenmesi gereken yeni bir vergi getirdi. Topraktan ve gümrükten alman vergileri artırdı.

Roma İmparatorluğu’nda Constantinus dönemine dek bölgelere göre farklı paralar kullanılıyordu. 312’de imparatorluk Constantinus ve Licinius arasında bölündüğünde, Licinius, Diocletianus döneminde kullanılan paralan kullanmayı sürdürmüş, Constantinus ise yeni altın sikkeler bastırmıştı.. 324’te tüm darphanelerin tek tip altın sikke basmasını kararlaştırdı. Böylece para değişimindeki güçlükler ortadan kalktı ve Constantinus döneminde bastırılan altın sikkeler 11. yy’a dek geçerli kaldı.

Constantinus 313’te vergilerin toplanmasıyla yükümlü yerel senatörler görevlendirdi. Bu kurum bir süre sonra babadan oğula geçer duruma geldi. Kentlere yiyecek taşıyan gemi kaptanlarının parasal açıdan tatmin edici bulmayarak görevlerinden ayrılmalarım yasakladı. 332’de ortakçı köylüler bölgelerini değiştirirlerse köle yapılmak tehdidiyle karşı karşıya bırakıldılar. Böylece tarımda çalışanların yavaş yavaş toprağa bağımlı olarak köleleştiği bir süreç başladı. Roma vatandaşları doğuştan yere ve mesleğe bağımlı hale geldiler.

Contantinus döneminde Hıristiyanlık resmi bir din haline geldi. Hıristiyanlık’m serbest bırakılması doğrultusundaki ilk adım, Galerius’un ölümünden kısa bir süre önce yayımladığı Hıristiyanlar’a serbest ibadet hakkı veren bildiriydi. Hıristiyanlık’m resmi bir din haline dönüşmesi ise 313 yılı başlarında Constantinus ve Licinius’un Milano’da bir araya geldikten sonra yayımladıkları Milano Buyruğu’nun sonucuydu. Bu buyrukla herkese din seçme özgürlüğü tanınıyor, Hıristiyanlar’m ve kiliselerin el konulmuş mallarının geri verilmesi öngörülüyordu. Buyruk yalnızca Hıristiyanlık’a yaşama hakkı vermiyor, aynı zamanda bu dini devletin koruyuculuğu altına alıyordu

Milano Buyruğu’nu izleyen dönemde kiliselere bağış yapılması serbest bırakıldı. Piskoposlara kölelerine özgürlüklerini bağışlama izni verildi. Kiliseye Hıristiyanlar arasındaki davalara bakma yetkisi tanındı. Hıristiyanlık’ın Roma împaratorluğu’nun resmi dini haline gelmesi ise Büyük Theodosios döneminde oldu.

Constantinus’un Hıristiyanlık’ı ne zaman kabul ettiği konusunda kesin bilgiler yoktur. Milvian Köprüsü zaferini Hıristiyan tanrısının yardımıyla kazandığı söylenen Constantinus’un, güneş tanrısına da bağlılığını sürdürdüğü, hatta bir süre Isa’yla Güneş’i özdeş tuttuğu bilinmektedir. Ölümünden çok kısa bir süre önce vaftiz edildiği sanılmaktadır. Buna karşm Hıristiyanlık’ın yayılması için elinden geleni yapmış, oğullarının eğitimiyle Hıristiyan öğretmenleri görevlendirmiş, yüksek düzeyli memurluklara Hıristiyan-lar’ı yerleştirmiş, ordusu sefere çıkarken ibadete ayrılmış özel bir çadırı da birlikte götürmüştür. Constantinopolis’te, Roma’da, Anadolu’da, Filistin’ de birçok kilise yaptırmıştır.

Constantinus, Hıristiyanlık içindeki hizipleşmeyi ortadan kaldırmak için de çaba harcadı. Hizipleşmenin şeytanın yarattığı delice ve anlamsız bir davranış olduğunu savunuyor, bölünmüş bir kilisenin Hıristiyan tanrısını kızdıracağını, Roma İmparatorlu-ğu’ndan ve Constantinus’dan öc almasına yol açacağını düşünüyordu. Hıristiyanlar arasındaki ayrılıkları gidermek için çeşitli hiziplerin sözcülerini 325’te İznik’te toplantıya çağırdı. İznik Konsili olarak bilinen bu toplantı, Hıristiyanlık içinde kilise-devlet işbirliğinin ve dinsel çatışmalarda devletin taraf olmasının ilk örneğiydi. Konsil’de, Constantinus’un da baskısıyla temel olarak Isa’nın hem tanrı hem de tanrının oğlu olamayacağını savunan Ariusçuluk kınandı. Tanrı ile Tanrı-oğul İsa’nın birliğini öngören Omonsios ilkesi benimsendi. Ama, İznik Konsili, Ariusçuluğun ortadan kaldırılmasında etkili olamadı. Bunun üzerine Constantinus, Arius’un yeniden kiliseye kabulünü istediyse de Arius yandaşlarıyla İznik Konsili kararını benimseyenler arasındaki çatışma sürdü.

Constantinus döneminde Hıristiyanlık’ın resmi din haline gelmesi önemli siyasi ve kültürel gelişmelere yol açmış, klasik kültürün yanı sıra Hıristiyan kültürü de yerleşmeye başlamış, ayrıca üst düzeyde yönetici kesimin Hıristiyanlaşması, bu dinin konumunu sağlamlaştırmıştır.

• KAYNAKLAR:A. Alföldi, The Conversion of Constanti-ne and Pagan Rome, 1948; L.B. Hoisapple, Constantine the’ Great, 1942; A.H.M. Jones, Constantine and the Conversion of Europe, 1948; J.H. Smith, Constantine the Great, 1971.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski