Küba, Kuzey ve Güney Amerika kıtaları arasında Karaib Denizi’nde bulunan Batı Hint Adaları’nın en büyüğüdür (yüzölçümü 111,500 km2. Nüfusu 10 milyon). Kristof Kolomb’un 1492’deki ilk seferinde keşfedilmiş ve bir İspanyol sömürgesi olmuştur. 1899’da sömürge yönetimi sona erince üç yıl ABD askeri yönetimi altında kalmıştır. 1902’de bağımsız bir cumhuriyet olmuştur. Buna rağmen, ABD yönetimi 1906, 1912 ve 1917 yıllarında başgösteren ayaklanmaları bastırmak için, aralarındaki antlaşmayı öne sürerek, adaya üç kez müdahale etmiştir. Küba’daki Guantanamo Amerikan askeri üssü, bu yüzyılın başından kalmadır. Küba Cumhuriyeti, bütün tarihi boyunca, hepsi de başlangıçta liberal ilkelerle ortaya çıkan bir dizi diktatör tarafından yönetilmiştir. 1934’te Çavuş Fulgenico Batista, “Kasap” namıyla tanınan Başkan Gerardo Machado y Morales ’i bir askeri darbeyle devirmiş ve kendisi on yıl süreyle Küba’nın güçlü adamı olmuştur. 1944-1952 arasında iktidardan uzaklaştırıldıktan sonra, generalliğe yükselen Batista 1952’de yeniden bir darbe yaparak başa geçmiştir.
Batista döneminde Fidel Castro liderliğindeki 1953 ve 1955 yıllarında Batista’ya bağlı birliklere önemli darbeler vurdu. 1 Ocak 1959’da diktatör Fulgencio Batista’nın Küba’yı terketmesinin ardından Fidel Castro’ya bağlı bin kişilik bir kuvvetin Havana’ya girmesiyle yeni bir yönetim başladı.
Küba, 1959’a değin, başta bir Amerikan meyve tekeli United Fruit olmak üzere, büyük Amerikan şirketlerinin egemenliği altında yaşayan, ekonomisi hemen hemen tek ürüne (şeker kamışı) dayanan bir ülkeydi.
İktidara geldikten sonra köklü toprak reformu gibi adımlarla geniş bir kesimin desteğini kazanan Fidel Castro, ittifak kurduğu Küba Sosyalist Halk Partisi ile birlikte yönetime ağırlığını koydu. Toprak kamulaştırmalarından zarar gören Amerika Birleşik Devletleri şirketlerinin baskısıyla Amerika Birleşik Devletleri yönetiminin uygulamaya başladığı iktisadi ambargo ve bunu izleyen Domuzlar Körfezi Çıkarması, Castro’nun SSCB ile yakın bir ilişkiye girerek sosyalist bir çizgiye yönelmesini hızlandırdı. Ertesi yıl Küba’ya yerleştirilen Sovyet füzeleri yüzünden patlak veren Ekim Füzeleri Bunalımı‘nda Sovyet lideri Nikita Kruşçev’in geri adım atması geri adım atması Küba’nın SSCB ile olan ilişkilerini bir ölçüde bozdu. 1960’larda ABD baskısı yüzünden artan askeri harcamalar ekonomide sarsıntıya yol açtı. Aynı dönemde Küba, Latin Amerika’daki devrimci hareketlere verdiği destekten dolayı diplomatik yalnızlığa itildi. 1990’da Doğu Bloku’nu saran değişim dalgası siyasi olarak Küba’yı etkilemedi.
Soğuk Savaş sonrasında kesilen Sovyet yardımı yüzünden iktisadi bir açmaza sürüklenen Küba, turizm yatırımlarına yöneldi ve kısıtlı da olsa özel yatırımlara izin verildi. Yine bu dönemde Amerika Birleşik Devletleri ile olan ilişkilerde kısıtlı bir iyileşme görüldü. 1990’ların sonlarından itibaren Çin Halk Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği’ne yakınlaşan Küba, Latin Amerika’da da (özellikle Venezuela ve Bolivya) yeni müttefikler buldu. 31 Temmuz 2006’da Fidel Castro başkanlik görevlerini kardeşi Raul Castro’ya devretti ve 19 Aralık 2007’de koltuğunu bıraktı. Küba, devrim sonrasında hızlı bir yapılanma dönemi geçirmiştir.