CURİE, Pierre (1859-1906)
Fransız fizik bilgini. Piezoelektrik olayını, bakışımın fizikteki önemini ve manyetizmanın sıcaklıkla değişme biçimini keşfetmiş, karısı Marie Curie ile birlikte doğal radyoaktiflik olgusunu gözlemlemiştir.
15 Mayıs 1859’da Paris’te doğdu. 19 Nisan 1906’da aynı kentte öldü. Aydın ve özgür düşünceli bir hekimin ikinci oğluydu. Kuralcı ve sistemli çalışmaya uyum sağlayamadığından okula gönderilmedi; önce babasının, sonra bir matematik öğretmeninin gözetiminde özel eğitim gördü. On beş yaşındayken Sorbonne Fen Fakültesi’nde öğrenime başladı ve iki yıl içinde lisans diplomasını aldı. Ertesi yıl da Desains’in aynı üniversitedeki ders laboratuvarma asistan oldu. O dönemde, metalürji enstitüsünde kimya asistanı olan ağabeyisi Jacques Curie ile birlikte kristaller üzerindeki ilk araştırmalarına başlayan Pierre Curie, 1882’de, yeni kurulan Paris Belediyesi Fizik ve Kimya Okulu’nda laboratuvar öğretmenliğine kabul edildi. Ağabeyisinin başka bir kente atanması üzerine araştırmalarım tek başına sürdürerek, 1895’te bakışım ve manyetizma konulu doktora tezini hazırladı. O yılın Temmuz ayında da, bir yıl önce tanıştığı, Sorbonne’da fizik ve matematik okumak için Fransa’ya gelmiş Polonyalı bir genç kızla, Marie (Maria) Sklodowska ile evlendi. 1898’de, ilk kızları Irene’in (irene Joliot-Curie) doğumundan bir yıl sonra Pierre Curie, Sorbonne’da boşalan bir fizik kürsüsüne profesörlük görevi için başvurdu. Böylece, Becquerel ışınlarının niteliğini açıklayabilmek için Fizik Okulu’nun bahçesindeki eski bir barakada karısıyla birlikte sürdürdükleri araştırmaların giderini karşılayabilecek, en önemlisi de daha iyi bir laboratu-vara kavuşabileceklerdi. Başvurusu kabul edilmeyen ve Fransa’da daha iyi çalışma koşullan bulmaktan umudunu kesen Pierre Curie, 1900’de Cenevre Uni-versitesi’nden gelen fizik profesörlüğü çağrısına uyarak İsviçre’ye gitmek üzereyken, Poincare’nin önerisiyle Sorbonne’daki F.K.B. (fizik, kimya, biyoloji hazırlık dersleri) öğrencilerine ders vermekle görevlendirildi. Ancak, istedikleri laboratuvar verilmediği için araştırmalarını gene aynı barakada sürdürdüler ve Fizik Okulu’nda 22 yıl boyunca ders veren Pierre Curie, ancak 1904’te, Nobel Fizik Odülü’nü kazandıktan bir yıl sonra Sorbonne’da kendisi için kurulan kürsüde fizik profesörlüğüne atandı. Aynı yıl, 1902’deki başvurusunu kabul etmeyen Fransız Bilimler Akademisi’ne üye seçildi. 19 Nisan 1906’da, Paris’in işlek caddelerinden birinde bir at arabası altında kalarak öldüğünde henüz 47 yaşındaydı.
Piezoelektrik olgusu ve uygulamadan
İlk araştırmalarına birlikte başlayan Pierre ve Jacques Curie, kristallerin ısıyla elektriklenme (piroe-lektrik) özelliklerini incelerken, bu olgunun kristal yapısındaki bakışım özelliklerinin bozulmasından ileri geldiğini düşünmüşlerdi. Buradan yola çıkarak, başka bir dış etkenin, örneğin basıncın da aynı sonucu doğurabileceğini tasarlayan iki kardeş, “piezoelek- trik” dedikleri bu olguyu da kısa zamanda gözlemlemeyi başardılar. Daha sonra, böyle bir olayın ters yönde de gelişebileceği önerisini değerlendirerek, elektrik alanı uyguladıkları bir kuvars kristalinde büzülme ve genleşme olduğunu gösterdikten sonra, bu ilkeye dayanan çok duyarlı (10 ~12 amper) bir ölçü aleti yaptılar. Kısa sürede, piezoelektrik olgusu geniş bir uygulama alanı bulmuştu. Günümüzde, sualtında sesle yer saptama yöntemlerinden her tür maddenin akustik özelliklerinin incelenmesine, cisimler içindeki yapı kusurlarının belirlenmesinden mikrofon ve gramofona, tıpta hastalık tanısından elektronik aygıtlarda zaman düzenlemesine varıncaya dek çok çeşitli alanlarda bu yöntemden yararlanılır.
Pierre Curie’nin kristallerde en çok ilgisini çeken konu, kristalli yapılarda görülen bakışım özellikleriydi. Bu özelliklerin yalnızca geometrik bir rastlantı olmadığına inanıyor, fiziksel olaylarda bakışımın önemli bir rol oynadığını düşünüyordu. Deneysel ve kuramsal çalışmalarına ışık tutan bu düşüncelerini, “belirli etkiler belirli sonuçlara yol açtığında, etkilere ilişkin bakışımlar bütünüyle sonuçlarda da görülecek, eğer etkide bir bakışımsızlık varsa, aynı olgu zorunlu olarak sonuçta da ortaya çıkacaktır” ilkesiyle özetlenebilecek “Curie bakışım yasaları” ile açıkladı.
Manyetizma yasaları ve “Curie noktası”
Mıknatıslanmaya yönelik araştırmalarında da çeşitli maddelerin çok geniş manyetik alan şiddeti ve sıcaklık aralıklarındaki mıknatıslanmalarını büyük bir duyarlılıkla ölçen Pierre Curie’nin bu çalışmalarından mıknatıslanmanın temel yasaları doğmuştur. Buna göre, her madde temel (atom) yapısı bakımından “diyamanyetik”tir (uygulanan manyetik alanın yönüne karşıt, zayıf bir mıknatıslanma gösterir); atomların topluca ve birbirine yakın olarak bulunduğu katı ya da sıvılarda ise, bu toplaşmanın yapısına bağlı olarak “paramanyetik” (alan yönünde, zayıf mıknatıslanma) ya da “ferromanyetik” (alan yönünde, çok güçlü mıknatıslanma) özellikler ortaya çıkar. Ferromanye-tizmanın sıcaklıkla azaldığını, hatta her ferromanyetik madde için belirli bir sıcaklığın (“Curie noktası”) üstünde zayıf bir paramanyetizmaya dönüştüğünü, paramanyetizmamn şiddetinin ise mutlak sıcaklıkla ters orantılı olduğunu ilk saptayan da Pierre Curie’ dir. Bu olgunun kuramsal açıklamasını öğrencisi Paul Langevin ileriki yıllarda yapacaktır.
Radyoaktif yarılanma süresinin ölçümü
Karısı Marie Curie’ye yardım amacıyla “geçici” olarak başladığı radyoaktiflik üzerindeki araştırmalarını ölümüne değin sürdüren Pierre Curie, radyoaktif ışınların ve bu ışınları salan elementlerin çeşitli fiziksel özelliklerini tanımlayarak inceledi. Radyumun radyoaktif dönüşümünden doğan radon gazının havadaki yayınım hızım ve yarılanma süresini (yarı yaşamım), radyumun bozunmasıyla açığa çıkan enerjinin değerini ölçtü. 16 Mart 1903’te, bir gram radyumun saatte 22.500 kalorilik (bir litre suyun sıcaklığını 22,5°C artıracak kadar) ısı enerjisi oluşturduğunu ve bunun alışılmış enerji kaynaklarına göre olağanüstü güçlü olduğunu açıkladı. Böylece ilk kez bir fizikçi, atom (daha doğrusu çekirdek) enerjisine dikkati çekiyordu.
Pierre Curie ayrıca, her radyoaktif elementin yarılanma süresinin değişik olması nedeniyle arkeolojik ve jeolojik zaman belirlemesinde radyoelementler-den yararlanılabileceğini önerdi. Radyoaktif ışınların fizyolojik etkilerini kendi vücudunda deneyerek, kanserli urların tedavisinde bu ışınlardan nasıl yararlanılabileceğini araştırdı.
Pierre Curie, deneysel ve kuramsal başarılarının yanı sıra, duyarlı ölçü aletlerinin yapımında da ustaydı; gerek kendi araştırmalarının, gerek Marie Curie ile ortak deneylerinin başarısında bu aletlerin katkısı büyük olmuştur. Lord Kelvin’in elektrometresini çok daha hızlı ölçüm yapacak biçimde geliştirmesi ve bugünkü duyarlı terazilerin öncüsü olan piezoelektrik mikro-tartı’yı tasarlaması bu çalışmalarının birer örneğidir.
İnsanlık hizmetinde karşılıksız kullanılabilmesi için hiçbir buluşunun patentini almayan, kendisine sunulan Legion d’honneur nişanını bilimsel amaçla kurulmamış olduğu gerekçesiyle kabul etmeyen Pierre Curie, ölümünden bir yıl önce, Stockholm’da yaptığı konuşmayı şöyle bitirmişti: “…kötü niyetli ellerde radyum tehlikeli olabilir… insanlık doğanın gizemlerinden yararlanmayı becerebilecek, bunları kendi hizmetine koşabilecek kadar olgun mu bilmiyorum… Ama ben, insanlığın yeni buluşlardan kötülükten çok iyilik yaratacağına, Alfred Nobel gibi inananlardanım”.
• KAYNAKLAR: M.Curıe, Pierre Curie, 1923.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi