António de Oliveira Salazar Kimdir, Hayatı, Dönemi, Hakkında Bilgi

SALAZAR, Antonio de Oliveira (1889-1970) Portekizli devlet adamı. 32 yıl süren başbakanlığı sırasında ülkeyi diktatörlükle yönetmiştir.

28 Nisan 1889’da Beira Alta Eyaleti’nde Santa Comba Dao yakınlarındaki Vimieiro’da doğdu, 27 Temmuz 1970’te Lizbon’da öldü. Geçimini çiftçilik yaparak ve küçük bir han işleterek sağlamaya çalışan yoksul bir köylü ailesinin beş çocuğundan en küçüğüydü. İyi bir öğrenim görmesini isteyen ailesi tarafından 1900’de Viseu yakınlarındaki bir din okuluna gönderildi. Sekiz yıl süren din öğrenimini tamamladıktan sonra papaz olmaktan vazgeçerek iktisat okumak üzere Coimbra Üniversitesi’ne girdi. 1914’te lisans öğrenimini tamamlayarak aynı üniversitede öğretim görevlisi oldu. 1916’da politik iktisat profesörlüğüne yükseltildi. Bu dalda kürsü sahibi olduğu 1918’de, hukuk doktoru derecesini de elde etti.

Bu sırada Portekiz’de büyük iktisadi güçlüklerden ve siyasi istikrarsızlıktan kaynaklanan derin bir bunalım yaşanıyordu. Bunalımın nedeninin kral II.Manuel’in (1889-1932) devrilmesinin ardından Haziran 1911’de kurulan parlamenter cumhuriyet yönetimi olduğu görüşünde olan Salazar, çözümü, halkın devlet organlarının denetimindeki sınıf dışı mesleki örgütler olan korporasyoıılara bölündüğü, parlamenter sistemin yerini korporasyon temsilciliğinin aldığı korporatif ve Katolik esaslara dayalı bir düzenin kurulmasında görüyordu. Bu görüşleri doğrultusundal918’de Portekiz Katolik Merkez Partisi’nin kuruluşunda etkin rol oynadı. 1921’de yapılan seçimlerde üç üyelik kazanabi-len bu partiden Cortes’e (meclis) seçildi. Ancak meclisteki yoğun siyasi tartışmalara duyduğu tepki nedeniyle, birkaç oturuma katıldıktan sonra yeniden üniversitedeki görevine döndü. Mayıs 1926’da askeri bir darbeyle yönetimi ele geçiren Gomes da Costa ve Antonio Carmona tarafından maliye bakanlığına getirildiyse de, yönetimden talep ettiği geniş yetkiler kendisine verilmeyince birkaç gün sofıra bu görevinden ayrıldı. Kısa bir süre sonra cunta içi bir darbeyle Gomes da Costa’yı tasfiye ederek denetimi ele geçiren Carmona’mn, Mart 1928’de cumhurbaşkanlığına seçilmesinin ardından, bu kez çok geniş yetkilerle donatılmış olarak aynı göreve getirildi.

Salazar 1854’ten beri sürekli olarak açık vermekte olan bütçeyi dengelemek için, öncelikle ithalatı sınırlama ve devlet harcamalarını kısma yoluna gitti. Askeri diktatörlüğün her türlü muhalefeti baskı altında tutmasından yararlanarak devlet gelirlerini artırmak üzere her tür mal, hizmet ve geliri kapsayan yeni bir vergi sistemi geliştirdi; çalışanların ücretlerini düşürdü. Portekiz’i dış dünyaya kapayan iktisat politikasıyla 1929 Dünya Bunalımı’nın ekonomi üzerinde yarattığı etkileri en aza indirdi ve dış borçları ödedi. 1930’da geçici olarak koloniler bakanlığını da üstlenerek Portekiz’in denizaşırı eyaletlerinin yönetimini düzenleyen sömürgeler yasasını hazırladı. Giderek rejimin en güçlü adamı durumuna gelen Salazar, 5 Temmuz 1932’de, o zamana değin Carmona’nın yürüttüğü başbakanlık görevini devraldı ve yeni bir anayasa için hazırlık çalışmalarına başladı.

“Yeni Devlet”
Salazar’ın kaleme aldığı ve Mart 1933’te yapılan bir referandumla onaylanarak yürürlüğe giren yeni anayasayla Portekiz’de, Mussolini İtalya’sıyla büyük benzerlikler gösteren Estodo novo (Yeni Devlet) olarak adlandırılan otoriter ve korporatif bir diktatörlük yönetimi kuruldu. Anayasaya göre, hiçbir makama karşı sorumlu olmayan devlet başkanının atadığı başbakan, hükümet üyelerini belirleme yetkisine sahipti. Hükümet üyeleri dört yılda bir yapılan ve yalnızca belli bir düzeyde eğitim görmüş aile reislerinin oy kullanabildikleri seçimlerle belirlenen Ulusal Meclis’e karşı sorumlu değildi. Özel hükümet görevlilerinin denetimi altındaki sendikaların, işveren örgütlerinin ve mesleki kuruluşların temsilcilerinden oluşan Korporatif Meclis yalnızca bir danışma organı niteliğini taşıyordu.

Anayasayla devletin resmi partisi olan Ulusal Birlik (Uniao Naçional) dışında kalan tüm siyasi partiler yasaklandığından Aralık 1934’te yapılan seçimler Ulusal Birlik’in gösterdiği adaylar arasında göstermelik bir yarış oldu. Ocak 1935’te yeni meclisin toplanmasının ardından Şubat’ta Carmona ikinci kez cumhurbaşkanlığına seçildi. Bu dönemde başbakanlık ve maliye bakanlığı görevlerini sürdüren Salazar’m izlediği vergi ve kredi politikalarıyla, tarımda küçük üreticilerin tasfiyesini hızlandıran hızlı bir kapitalistleşme süreci yaşanmaya başlandı. Öte yandan devlet sübvansiyonları ve ayrıcalıklar yoluyla büyük sermaye desteklendi. Özel girişimler sıkı bir devlet denetimi altına alınarak, sermayenin serbest rekabet sisteminin sağlayacağı tempodan çok daha hızlı bir tempoyla yoğunlaşması ve merkezileşmesi kolaylaştırıldı.

Dış politikası
1936’da diğer bakanlık görevlerine ek olarak savaş  ve dışişleri bakanlıklarını da üstlenen Salazar, dış politikada Mussolini İtalya’sıyla yakın ilişkiler kurdu. İspanya’da iç savaşın başlamasından hemen sonra general Franco’nun kurduğu ayaklanmacı hükümeti tanıdı. İç savaş boyunca ayaklanmacılara sürekli askeri ve mali yardımda bulundu. 17 Mart 1939’da Franco İspanya’sı ile bir dostluk ve saldırmazlık antlaşması imzaladı. II.Dünya Savaşı başladığında İngiltere ile daha önce imzalanmış olan antlaşmalar nedeniyle Mihver Devletleri’yle sıkı bir işbirliğine gitmekten kaçınmak zorunda kaldı. Bir süre tarafsızlık politikası izledikten sonra savaşın Mihver Devletleri aleyhine dönmeye başladığı 1943’te Müttefikler’e Azor Adaları’ndaki hava ve deniz üslerinden yararlanma izni verdi. Savaş sonrasında 1949’da Portekiz’i NATO’ya sokarak, ülkenin Birleşmiş Milletler’e kabul edilmesi için önemli bir destek elde etti. 1952’de Franco’yla, Sovyet saldırısına karşı Iberik Yarımadası ’nı korumak üzere siyasi ve askeri işbirliğini yoğunlaştırmayı öngören bir anlaşmaya vardı.

1940’ta rejimin temel dayanaklarından biri olan* Katolik Kilisesi’ne 1910 öncesinde sahip olduğu mülklerin çoğu geri verildi; devlet okullarında dinsel eğitim ve dinsel nikâh uygulaması yeniden başlatıldı. Ordu ve siyasi polis örgütü PİDE aracılığıyla ülkedeki muhalefeti bütünüyle sindiren Salazar, uluslararası koşulların da zorlamasıyla 1945’te serbest seçimlerin yapılmasına izin vermek zorunda kaldı. Ancak değişik muhalefet güçlerinin oluşturduğu MUD’nin (Movi-mento Unidade Democratica-Birleşik Demokratik Hareket) önemli bir desteğe sahip olması üzerine, üç yıl sonra komünist olduğu gerekçesiyle bu örgütü yasadışı ilan etti.

18 Nisan 1951’de Carmona’nm ölmesi üzerine bir süre devlet başkanlığına vekâlet eden Salazar, bu dönemde artan iktisadi güçlükler ve Angola ve Mozambik gibi sömürgelerde gelişmeye başlayan bağımsızlık hareketlerinin neden olduğu sorunlarla karşı karşıya kaldı. 1958’de muhalefetin adayı Humber-to Delgado’nun başkanlık seçimlerinde önemli ölçüde oy toplamasından sonra daha da yoğunlaştırdığı baskılara karşın rejime karşı muhalefet güçlenmeyi sürdürdü. 1968’de bir beyin kanaması geçirdikten sonra başbakanlığı, en yakın yardımcılarından olan Lizbon Üniversitesi’nin eski rektörü Marcelo Caetano’ya bırakan Salazar, iki yıl sonra öldü.

• YAPITLAR (başlıca): Doctrine and Action: Intemal and Foreign Policy of New Portugal, 1928-1929, (“Öğreti ve Eylem: Yeni Portekiz’in İç ve Dış Politikası”).

• KAYNAKLAR: C.Gamier, Salazar: An Intimate Portrait, 1954; L.Megebar, Le vrai Salazar, 1958; J.Ploncard d’Assac, Salazar, 1967; L.Teixeira, Profile of Salazar, 1944.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski