Asya Sineması
Japonya’nın yanında, sinema sanatına katkısıyla Asya’da öne çıkan, ikinci ülke Hindistan’dır. Çin Halk Cumhuriyeti, İran, Filipinler ve Hongkong da Asya sineması denince ilk akla gelen öbür ülkelerdir.
Hindistan dünyanın en çok film üreten ülkesidir. Tamil ve Telugu dillerinde yapılan filmler dışında 1980’de Hindistan’da 720 film gösterime çıkmıştır. Ancak bu filmlerin çoğu Hindu dilinde müzikal melodramlardır. Aslında Hindistan eski bir sinema geçmişine sahiptir. İlk film gösterisi 1896’da Bombay’da yapılmış, ilk Hint filmi ise 1913’te çekilmiştir. 1930’ların başlarında Hollyıvood’a benzer bir biçimde, Bombay’ın güneyinde ve Kalküta’da modem stüdyolar kurulmuş, bunlarda oldukça nitelikli filmler üretilmiştir. 1937’de Damle ve Fatehlal’ in yönettikleri Sant Tukaram (“Ermiş Tukaram”) adlı film Venedik Film Şenliği’nde ödül kazanmıştır. 1930’lann sonuna doğru ise savaşın yarattığı enflasyonist iktisadi büyüme, sinemada star sisteminin oluşmasına yol açmıştır. 1947’de Hindistan’ın bağımsızlığını kazanmasından sonra bir süre durgunluk geçiren Hint sineması, kalabalık korolu ve klasik dansa çokça yer veren filmlerle yeniden canlanmış, bu ticari çizgisini iniş çıkışlarla bugüne değin sürdürmüştür. Aynı dönemde Bimal Roy, KAAbbas gibi yönetmenlerin çabalarıyla, toplumsal temalara eğilen ve sanatsal açıdan da başarılı olan filmler yapma amacı güden yeni bir akım gelişmeye başlamıştır. 1955’te ilk filmini çeken Sarajit Ray ise yapıtlarıyla Hint sinemasının simgesi olmuş, bu sinemayı tüm dünyaya tanıtmıştır. 1960’larda bir süre duraklama geçiren Hint sineması, 1970’ten sonra Mrinal Sen, Syham Benegal, Pattabhi Rama Reddy, Giriş Kamad, Said Mirza gibi Yeni Dalga yönetmenlerinin yapıtlarıyla ikinci bir yükseliş dönemi yaşamaya başlamıştır.
Çin’de ilk filmin 1896’da gösterilmiş olmasına karşın, bu ülkenin sineması 1922’den sonra kimlik kazanmaya başlamıştır. Bu
dönemde toplumsal konulara değinen birkaç ilginç Jilm yapılmış, ancak daha sonra sinema üretimi büyük bir bunalıma girmiş ve Çin pazarına ABD filmleri egemen olmuştur. 1932’de Çin Komünist Partisinin kurduğu stüdyoda film üretimine başlanmıştır. Bu filmler, Amerikan sinemasının güldürü ve dram üslubu ile katı bir toplumcu gerçekçi tutumu birleştiren nitelikleriyle ügi görmüştür. 1946’da başlayan İç Savaş döneminde, Koumintang’ca sansür edilen ve ancak Devrim’den sonra gösterilebilen Vuya yu makue (“Kargalar ve Kırlangıçlar”) başta olmak üzere nitelikli filmler üretilmiştir. Devrim’den sonra sinema siyasal propagandanın basit bir aracı olarak görülmüş, ancak 1956-1957yıllarında sürdürülen “yüz çiçek açsın, yüz düşünce akımı yarışsın” kampanyası sırasında birkaç özgün film yapılabilmiştir. Kültür Devrimi ise katı şemalarla sınırlanmış birkaç opera ve baleden başka Çin’deki tüm sanat etkinliğini sona erdirmiştir. Bugün Çin Halk Cumhuriyeti’nde şematik ve sığ olmayan, özgün filmler yapmak için çaba harcanmaktadır.
Film üretimine 1921’de başlanan Hongkong uzun süre Çin sinemasından etkilendikten sonra, “karate filmleri” olarak adlandırılan yapımlarla Uzakdoğu’nun en büyük sinema merkezlerinden biri durumuna gelmiştir. Savaş ve döğüş sanatlarına çokça yer veren bu şiddet filmlerinin yanı sıra, özellikle 1970’lerden başlayarak, bazılarında ünlü oyuncu Bruce Lee’nin (1941-1973) rol aldığı, nitelikli filmler de üretilmiştir.
Asya’da sinemanın erken girdiği ülkelerden biri de İran’dır. Bu ülke sineması 1972’den sonra düzenlenen Tahran Film Şenliği ile bir kendini yenileme süreci yaşamıştır. Devletten destek gören sinemacılar, katı sansüre karşın özgün yapıtlar vermişlerdir. Mesud Kimayevi, Daryüs Mercuhi, Behram Beyza gibi yönetmenlerin öne çıktığı İran sineması, Humeyni rejimiyle birlikte bir durgunluk dönemine girmiştir.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi