RICHARDS, Dickinson Woodruff (1895-1973)
ABD’li hekim, fizyoloji ve kardiyoloji uzmanı. Dolaşım sistemi hastalıklarının tanı ve tedavisinde çığır açan “kalp kateterizasyonu” yönteminin geliştirilmesine katkıda bulunmuştur.
30 Ekim 1895’te Nervjersey Eyaleti’nin Orange kentinde doğdu, 23 Şubat 1973’te Connecticut Eyaleti’ndeki Lakeville’de öldü. 1917’de Yale Üniversitesi’nden diplomasını, 1922’de Columbia Üniversitesi’nden fizyoloji dalında lisansüstü derecesini, 1923’te de doktorasını aldı. 1927’ye değin New York’taki Presbiteryen Hastanesinde çalıştıktan sonra, Columbia Üniversitesi’nin araştırma bursuyla İngiltere’ye giderek, bir yıl süreyle Londra’daki Ulusal Tıp Araştırmaları Enstitüsü’ nde araştırmalar yaptı. 1928’de ülkesine dönünce, Columbia Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde önce öğretim üyesi, ardından klinik tıp doçenti, 1947’de de Lambert Kürsüsü tıp profesörü olarak 196l’e değin akademik görevini sürdürdü. Ayrıca, 1945-1961 arası, New York’taki Bellevue Hastanesinde yeni kurulan Columbia Üniversitesi Tıp Bölümü’nün yöneticiliğini ve Presbiteryen Hastanesi’ndeki klinik hekimliğini de birlikte yürüten Richatds, ülkesindeki birçok tıp ve sağlık kuruluşunun üyeliğine seçilmiş, 1956 Nobel Fizyoloji ve Tıp Ödülü’nü Forssmann ve Cournand ile bölüşmüştür.
Kalp ve akciğer fizyolojisi alanında uzmanlaşan Richards’ın, tıbba çok değerli bir tanı yöntemi, kendisine de Nobel Ödülü kazandıran en önemli çalışması, Bellevue Hastanesi’nde tanışıp işbirliği yaptığı Cournand ile birlikte kateter yöntemini geliştirmesidir. 1929’da, toplardamarların içine, kateter ya da sonda denilen ince ve esnek bir boru sokarak kalbin kulakçıklarına ulaşılabileceğini gösteren Forssmann’ın deneylerinden sonra aynı konu üzerinde çalışmaya başlayan Richards ve Cournand, önce hayvanlar, sonra insanlar üzerinde yaptıkları deneylerle Forssmann’ın tekniğini geliştirip, başarıyla uygulanan bir klinik yöntemine dönüştürdüler. İki araştırmacının çalışmalarıyla, genel anesteziye gerek göstermeksizin ve iç organları zedelemeksizin, toplardamar yoluyla kalbin kulakçık ve karıncıklarına, sonraları akciğere, hatta kan akışının ters yönde olduğu atardamarlara salınabi-len ve saydam bir maddeden yapıldığı için X ışınlarıyla kolayca izlenebilen sonda, kalp-damar hastalıklarının ve dolaşım sistemi bozukluklarının tanısında büyük gelişmelere yol açtı. Özellikle, bebeklerde görülen ve “mavi kalp hastalığı” denilen doğuştan gelme kalp bozukluklarının cerrahi yoluyla tedavisini olanaklı kılarak ölüm oranını büyük ölçüde azalttı.
• YAPITLAR (başlıca): Circulation of the Blood: Men and Ideas (A.P.Fishman ile), 1964, (“Kan Dolaşımı: İnsanlar ve Buluşlar”).
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi