ROUS, Francis Peyton (1879-1970) ABD’li patoloji ve viroloji uzmanı. Virüslerin tavuklarda kansere yol açabileceğini göstererek virüs kökenli kanser kuramının doğuşunu hazırlamıştır.
5 Ekim 1879’da Maryland Eyaleti’nin Baltimore kentinde doğdu, 16 Şubat 1970’te New York’ta öldü. 1905’te Baltimore’daki Johns Hopkins Üniversitesi’nden tıp diplomasını alıp, bu üniversiteye bağlı hastanede stajını tamamladıktan sonra 1906-1908 arası Michigan Üniversitesi’nde patoloji alanında uzmanlaştı. 1909’da araştırmacı olarak çalışmaya başladığı, 1920’de Patoloji ve Bakteriyoloji Bölümünü’nün başkanlığına getirildiği New York’taki Rockefeller Tıbbi Araştırmalar Enstitüsü’nden (bugün Rockefeller Üniversitesi), 1945’te emekli olmasına karşın, ölünceye değin ayrılmayan ve meslek yaşamının altmış yılını bu enstitüye adayan Rous, 1940’ta Londra’daki Royal Society’nin yabancı üyeliğine seçilmiş, ülkesinde kanser araştırmalarıyla ilgili birçok kuruluşun danışmanlığını üstlenmiş ve kanser ile virüsler arasındaki ilişkiyi açığa çıkaran öncü çalışmaları nedeniyle 1966 Nobel Fizyoloji ve Tıp Ödülü’nü Huggins ile bölüşmüştür.
Düzensiz ve aşırı çoğalan anormal hücrelerin dokularda oluşturduğu, sürekli büyüme ve yayılma eğilimindeki urlarla (tümörler) gelişen kanserin nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte, çoğu kez bazı kimyasal maddelere ya da İyonlaştırıcı ışınımlar gibi fiziksel etkenlere bağlanmış ve kanserli hücreleri alıp aşılamadıkça bir hayvandaki kanserin başka bir hayvana geçmeyeceğine inanılmıştı. Yalnız kimyasal ya da fiziksel etkenlerin değil virüslerin de kanser nedeni olabileceğini gösteren ve kanserli dokuyu aşılamaksızın doğrudan doğruya virüsler aracılığıyla sağlıklı bir hayvanda kanser oluşturulabileceğini deneysel yoldan kanıtlayan ilk araştırmacı Rous’tur. 1911’de, incelemesi için Rockefeller Enstitüsü’ndeki laboratuvarma getirilen hasta bir tavuğun göğsündeki yumrunun, bağdoku-sunda gelişen ve “sarkom” denilen kötü huylu (habis) bir ur olduğunu anlayan Rous, bu urdan aldığı dokuyu bir tuz çözeltisinde ezip, virüsler dışında hiçbir mikroorganizmayı geçirmeyen bir filtreden süzdükten sonra, bu “hücresiz süzüntü”yü aynı türden sağlıklı tavuklara aşıladığında kanser oluşumuna yol açtığını gördü. Kanserin nedenlerine ilişkin tüm geçerli varsayımlara aykırı düşen bu sonuç bilim çevrelerinde hiç ciddiye alınmadığı gibi, Rous bile ilk raporunda, filtreden süzülmüş kanser yapıcı etkenin bir virüs olduğunu açıkça savunamamıştı. Ancak 1950’lerde, virolojinin yeterince gelişmesinden ve bugün Rous’un adıyla anılan “tavuk sarkomu virüsü”nün elektron mikroskopuyla gözlemlenebilmesinden sonra virüs kökenli kanser savı geçerlik kazandı ve kansere neden olan ya da başlamış bir kanserin gelişmesini hızlandıran etkenler arasında virüslere yer verildi. Nitekim 1960’lara gelindiğinde, çok basit organizmalar dışında hayvanların hemen hemen her türünde kansere neden olabilen 100’ü aşkın virüs bulunmuştu. Kanser araştırmalarına yeni bir boyut kazandıran ve virüs kökenli kanserlere karşı aşılama yoluyla bağışıklık yaratabileceği yolunda bir umut ışığı yakarak bu yöndeki araştırmalara ortam hazırlayan Rous’un öncü çalışmaları, elli beş yıl sonra önem kazanarak Nobel Ödülü’ne değer görüldü. 1966 Nobel Fizyoloji ve Tıp Ödülü’nün yarısı da, sentez yoluyla üretilmiş dişi cinsiyet hormonu östrojeni erkeklerdeki prostat kanserinin tedavisinde başarıyla uygulayan, Chicago Üniversitesi’nin cerrahi profesörlerinden ve aynı üniversiteye bağlı Ben May Kanser Araştırmaları Laboratuvarı’nın yöneticisi Kanada asıllı ABD’li cerrah Charles Brenton Huggins’e (1901) verildi.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi