SAND, George (1804-1876) Fransız, yazar. Gerek yaşama biçimi, gerek yapıtlarıyla kadınların eşitliğini savunmuştur.
1 Temmuz 1804’te Paris’te doğdu, 8 Haziran 1876’da Nohant’da öldü. Asıl adı, Armandine Lucie Aurore Dupin’dir. Yüksek rütbeli bir asker olan babasının 1808’de kaza sonucu ölmesinden sonra, babaannesinin Nohant’daki malikânesinde yaşadı. 1817’de Paris’te bir manastıra girdi. İki yıl sonra babaannesi ölünce Nohant’a döndü. 1822’de baron Casimir Dudevant ile evlendi. İki çocuğu olmasına ve başlangıçta mutlu bir yaşam sürmesine karşın,bu evlilik ona yaşamdan beklediklerini veremiyordu. 1831’de evinden ayrılıp Paris’e gitti ve tam anlamıyla özgür bir kadın olarak birbiri ardına girdiği ilişkilerle gözleri üstüne çekti. Yazar ve gazeteci Jules Sandeau (1811-1883) ile birlikte yaşadığı sırada Jules Sand takma adıyla ilk romanım yazdı ve bundan sonra da yazarlığı meslek olarak kabul etti. İzleyen yıllarda A. de Musset ve Chopin ile sürdürdüğü beraberlikler gerek onu, gerek bu ünlü sanatçıları derinden etkilemiştir.
Sand, özgür ve eşit bir toplum konusundaki düşüncelerini gerçekleştirebilmek için siyasete de atıldı. Düşünür ve yazar dostu Pierre Leroux (1797-1871) ile birlikte, 1841’de La Revue Independante, 1845’te de La Revue Sociale adlı dergileri kurdu. 1848 Devrimi’ni, sol kanat siyaset adamlarından Ledru-Rollin’in (1807-1874) saflarından destekledi. Ancak, Haziran olaylarından sonra, bu konuda umutlarını yitirmiş olarak siyaseti bıraktıve Nohant’daki malikânesine çekildi. Yazmayı ölene değin sürdürdü.
Sand, Romantik dönem Fransız yazarlarının en verimlilerinden sayılır. Kullandığı serbest üslup, çoğu kez titiz olmadığı gerekçesiyle eleştirilmişse de, bu onun popüler bir yazar olmasına gölge düşürmemiştir. Sand’ın
romanları, çoğunlukla kendi yaşadığı ilişkilerden kaynaklanan aşk öykülerini işler. Yaşamı boyunca, kadınların duygusal konularda en az erkekler kadar özgür olmalan gerektiğini savunan ve bu inancının karşısına dikilen toplum kurallarına karşı çıkan bir insan olduğundan, yıpıtları bu ideale adanmıştır. Gene yaşamına paralel olarak romanları önceleri yalnızca kadın özgürlüğünü ele alırken giderek siyasal bir nitelik kazanmıştır. Sand’a göre sanat yapıtı, yaşanan gerçekliği dile getirmekten çok, olması gerekenin peşine düşmelidir. Onun bu gerçekçilik anlayışı, Romantizm’den Gerçekçilik’e geçişin önemli yazarlanndan G.Flaubert üzerinde etkili olmuştur.
• YAPITLAR (başlıca): Rose et blanche (J.Sardeau ile), 1831, (“Pembe ve Beyaz”); Indiana, 1832, (Indiana); Lelia, 1833, (Lelia, 1962); Mauprat, 1837; Spiridion, 1839; Consuelo, 1842, (Consuelo, 1964); Le meunier d’Angibault, 1845, (“Angibault’lu Değirmenci”); La mare au diable, 1846, (Şeytanlı Göl, \946);Histoire de ma vie, (otobiyografi),1854-1855, (Hayatım), Impressions et souvenirs, (otobiyografi), 1873-1876, (“İzlenimler ve Anılar”); Contes d’une grand mere, 1873, (“Büyükanneden Öyküler”); Correspondance, 6 cilt, (ö.s.), 1882-1884, (“Mektuplaşmalar”).
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi