Gustav Radbruch (1878-1949)
Alman, hukukçu. Hukuk felsefesinin temel İlkelerini konu edinen çalışmalarıyla tanınmıştır.
21 Kasım 1878’de Lübeck’te doğdu, 23 Kasım 1949’da Heidelberg’de öldü. Doğduğu kentte orta öğrenimini bitirdikten sonra Heidelberg Üniversitesi’nde felsefe, hukuk ve tarih okudu. I. Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya Sosyal Demokrat Partisi’ne katıldı. 1920-1924 arasında bu partinin temsilcisi olarak parlamentoda yer aldı. 1921-1922 ve 1923 yıllarında K.Joseph Wirth ve Gustav Stresemann hükümetlerinde adalet bakanlığı yaptı. 1910’da başlayarak çeşitli zamanlarda Heidelberg, Königsberg, Kiel üniversitelerinde ders veren ve 1926’da Heidelberg Üniversitesi’nde hukuk felsefesi profesörü olan Radbruch, 1933 ’te Hitler’in iktidara gelmesinden sonra üniversiteden uzaklaştırıldı.
Radbruch’un çalışmaları hukuk felsefesi ve kültür tarihi alanlarında yoğunlaşmaktadır. Ona göre bir toplumun kültürünü oluşturan öğelerin, o toplumun ortaya koyduğu, yarattığı her şeyde bulunması doğaldır. Arkadaşı filozof ve hukukçu P.Tİllich ile birlikte yazdığı Religionsphilosophie als Kultur (“Kültür Olarak Din Felsefesi”) adlı yapıtında din, felsefe ve kültür bağlantısını incelemiş, bu üç alanın da aynı kaynaklardan beslendiğini, bu nedenle birbirinden ayrı değil, birlikte ele alınması gerektiğini ileri sürmüştür. Ona göre bir toplumun diniyle felsefesi aynı gelişim doğrultusundadır, kültür bu iki varlık alanının bütünlüğünü sağlayan bir ürünler birikimidir.
Radbruch hukuk felsefesinin konusunu bir kültür değeri olan hukukun gözlemlenmesi, incelenmesi olarak görür. Bu bakış açısı altında Doğal Hukuk Okulu’nun iki bin yıldan fazla süren egemenliği sırasında bu okul içinde ortaya çıkan düşünsel eğilimlerin niteliklerini ortaya koyar. Hukuk kültürün bir parçası olduğundan, hukuk konusundaki çeşitli görüşler de o dönemin egemen dünya görüşünden bağımsız değildir. Eski Çağ’da doğa felsefesinin egemen olduğu dönemde doğa ile düzen, tanrısal egemenliğin önem kazandığı Orta Çağ’da ilahi hukukla beşeri hukuk, Aydınlanma Düşüncesi’nin etkisindeki Yeni Çağ’da ise hukuksal zor ve bireysel akıl yürütme arasındaki fark ve karşıtlıklar doğal hukuka konu olmuş, bunlar geliştirilen öğretilerin odak noktasında yer almıştır. İlk Çağ’da şeylerin kendilerine özgü doğası, Orta Çağ’da tanrısal esin, Yeni Çağ’da akıl, pozitif hukuktan tümüyle bağımsız hukuk kaynakları olarak görülmüştür.
• YAPITLAR (başlıca): Einführung in die Rechtsuiissenchafl, 1907, (“Hukuk Bilimine Giriş”); Grundzüge der Rechts-philosophie, 1914,(‘‘HukukFelsefesininTemel Çizgileri”),- Re-ligiotısphilosophie als Kultur (P.Tİllich ile), 1920, (“Kültür Olarak Din Felsefesi”)\Kulturlehre des Sozialismus, 1922, (“Sosyalizmin Kültür Öğretisi”); DerGeist des englischen Rechts, 1947, (“İngiliz Hukukunun Özü”)\Derinnere lVeg, (ö.s.) 1951, (“İç Yol”) otobiyografi.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi