Jan Evangelista Purkinje Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi

PURKİNJE, Jan Evangelista (1787-1869)

Çek fizyoloji, histoloji ve embriyoloji bilgini. Kendi adıyla anılan çeşitli anatomik yapıları ve fizyolojik olguları tanımlamıştır.

17 Aralık 1787’de Bohemya’daki Libochovice’de (bugün Çek Cumhuriyeti’nde) doğdu, 28 Temmuz 1869’da Prag’da öldü. Asıl adı olan Purkyne’yi, o zamanlar Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun sınırlan içindeki Bohemya’nın egemen dili olan Almanca’da doğru okunabilmesi için Purkinje biçiminde değiştirdiğinden bu adla tanınır. Küçük yaşta yetim kalınca, bakımını ve ilk eğitimini Güney Moravya’daki bir manastınn rahipleri üstlendi. Bu manastırın bağlı olduğu Katolik tarikatının okullarında Almanca, Latince ve felsefe öğrenimi görerek din adamı olmaya hazırlanırken, çağdaş filozofların, özellikle Fichte’nin etkisinde kalıp rahip olmaktan vazgeçti ve 1807’de Prag’a giderek önce felsefe öğrenimini tamamladı, ardından Goethe’nin dostluğunu ve yakın ilgisini kazanmasına neden olan, “görmenin öznel yanları” konulu bitirme teziyle 1818’de tıp diplomasını aldı. Aynı yıl Prag Üniversitesi’nde anatomi asistanı olarak göreve başladıysa da, liberal görüşleri nedeniyle bu çevrede uzun süre barınamadı ve Goethe, Rudolphi gibi etkili bilim adamlarının desteğiyle 1823’te Breslau (bugün Polonya’da Wroclaw) Üniversitesi’nde fizyoloji profesörlüğüne atandı. Başlangıçta bu atamaya şiddetle karşı çıkan Breslau Tıp Fakültesi’nde kısa sürede değerini kabul ettiren ve 1839’da üniversiteye bağlı ilk fizyoloji Araştırmaları Enstitüsünü kuran Purkinje, 1850’de kendisini fizyoloji profesörü olarak göreve çağıran Prag Üniversitesi’ne geçti ve ölünceye değin bu üniversitede öğretim görevini sürdürdü.

Yaşadığı dönemde çok ateşli bir Çek milliyetçisi olarak tanınan Purkinje, Çekçe’nin Prag Üniversitesi’nde öğretim dili olması, ülkesinde bilim adamlarının yetişmesi ve ulusal bir akademi kurulması için çalışmış, Goethe ve Schiller’in yapıtlarını ilk kez Çekçe’ye kazandırmıştır. Oğlu Karel Purkyne (1834-1868) de, özellikle Cervantes’in Don Kişot’u için yaptığı resimlemelerle tanınan ünlü bir ressam ve sanat eleştirmenidir.

Çok yönlü bir araştırmacı olan Purkiııje’nin ilgilendiği başlıca konular deneysel fizyoloji, özellikle duyu fizyolojisi, histoloji, embriyoloji, deneysel farmakoloji, fiziksel antropoloji ve fonetiktir. Temel ilgi alanı olarak seçtiği ve gözleme, deneye dayanan bir bilim dalı olarak kabul ettiği fizyoloji alanındaki ilk çalışmaları görme fizyolojisine ilişkindir. Daha çok kendi üzerinde yaptığı deneylerle, algı kusurları, fiziksel etkiler ile bu etkilerden doğan duyumlar arasındaki uyumsuzluk gibi olayların gözün ve görme sinirinin yapısal ve işlevsel özelliklerine ya da uyarıların olağandışı etkilerine bağlı olduğunu açıkladı. Öznel duyumlara doğa yasalarının sapması olarak bakmamak, bu ayrıksı olayları da fizyolojik temellere oturtmak gerektiğine inanan Purkinje, her öznel duyuya, ilgili duyu organında oluşan nesnel bir fizyolojik sürecin karşılık geldiğini öne sürdü. Gözün güçlü bir ışıkla ya da pil akımıyla aralıklı olarak uyarılması, göz kapaklarına bastırılması gibi etkiler sonucunda ortaya çıkan görsel duyumlan inceledi ve gözün parlak yüzeylerinden yansıyan ışığın saydam tabakada, göz billurunun iç ve dış yüzeylerinde oluşturduğu görüntüleri (Purkinje görüntüleri) tanımladı. Görme fizyolojisindeki en önemli çalışması, 1825’te tanımladığı “Purkinje olgusu” ya da “Purkinje kayması”dır. Renklerin görünür bağıl parlaklığının gündüz ışığında ve alaca karanlıkta değişmesi biçiminde açıkladığı bu olguya göre, zayıf ışıkta gözün algılama yetisi maviden kırmızıya doğru azalır. Purkinje aynca, ağtabakanın çevrel bölümlerinin renkleri algılayamadığına dikkati çekmiş, görme alanı ölçümü, gözün ön bölümünün eğik ışıkla incelenmesi ve göz dibinin incelenmesinde içbükey mercek (oftalmoskop) kullanımı gibi sonradan uygulamaya konulacak olan çeşitli önerilerde bulunmuştur.

1820-1827 arasında denge, vücudun duruşu ve baş dönmesi (vertigo) üzerinde çalışan Purkinje, belli bir yöne döndükten sonra birden bire duran bir kişinin, çevresindekileri sağa ya da sola dönüyormuş gibi görmesinin, başın dönme sırasındaki konumuna göre değiştiğini açıklamış, ayrıca bu durumda görülen göz kaymasının (nistagmus) da gene başın konumuna bağlı olduğunu belirtmiş ve bu olayların beyincikle ilintisini vurgulamıştır.

Hayvanlarda ve bitkilerde üremeyi ve embriyon gelişmesini incelerken, 1837’de hayvanlarda da bitkilerdeki gibi çekirdekli yapılar (hücreler) bulunduğunu gözlemleyerek, Schwann’m geliştireceği hücre kuramının öncüsü olmuştur. Sinir sistemini incelerken de, bir çekirdeği ve bir uzântısı olan hücresel oluşumlara dikkat çeken Purkinje’nin adı, beyincik kabuğunda bulunan, armut biçimindeki büyük “Purkinje hücreleri” ve kalp karıncığının iç yüzeyinde gözlemlediği, sonradan uyarıların iletiminde önemli rolü olduğu anlaşılan “Purkinje telleri” ile de tıp tarihine geçmiştir.

• YAPITLAR (başlıca): Opera omnia, (ö.s.), 12 cilt, 1919-1973, (“Toplu Yapıtlar”).

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski