Marco Polo Kimdir, Hayatı, Eserleri, Keşifleri, Hakkında Bilgi

Marco Polo (1254-1324), Venedikli bir tüccar, kaşif ve yazardır. Orta Çağ'da Asya'nın büyük bir kısmını gezerek ve deneyimlerini yazıya dökerek ünlü olmuştur. Polo'nun seyahatleri, Asya'nın Batı'da daha iyi tanınmasına katkıda bulunmuştur.

Hayatı

Marco Polo, 1254 yılında Venedik'te doğdu. Babası Niccolò ve amcası Maffeo Polo, tüccar ailelerinden geliyordu ve Marco'nun doğumundan önce Asya'ya uzun bir seyahat yapmışlardı. Marco Polo, babası ve amcasıyla birlikte 1271 yılında Asya'ya doğru yola çıktı ve 24 yıl boyunca burada kaldı. Polo ailesi, Kubilay Han'ın yönetimindeki Yuan Hanedanlığı'nın başkenti olan Hanbalık (günümüz Pekin'i) başta olmak üzere Çin'de birçok yeri ziyaret etti.


Seyahatler ve Keşifler

Polo ailesi, Orta Asya üzerinden İpek Yolu'nu takip ederek Çin'e ulaştı. Marco Polo, Kubilay Han'ın hizmetine girdi ve Han tarafından birçok diplomatik görevle görevlendirildi. Seyahatleri sırasında Hindistan, Myanmar, İran, Japonya ve diğer birçok Asya ülkesini ziyaret etti.

Polo, seyahatlerinde Asya'nın kültürü, ekonomisi, ticareti, ve coğrafyası hakkında geniş bilgi topladı. Marco Polo'nun gezdiği ve tarif ettiği yerler arasında şu bölgeler bulunur:

  • Çin: Çin'in birçok bölgesini ve özellikle Yuan Hanedanlığı'nı detaylı olarak tarif etti.
  • Hindistan: Güney Asya'nın ticaret yolları ve kültürel zenginlikleri hakkında bilgiler verdi.
  • Orta Asya: Özellikle İpek Yolu üzerindeki şehirler ve ticaret noktaları hakkında ayrıntılı bilgiler sağladı.
  • Persia (İran): Bu bölgenin ticaret ve kültürel hayatına dair gözlemler yaptı.

Eserleri

Marco Polo'nun seyahatlerini kaleme aldığı eser, "Il Milione" ya da "Marco Polo'nun Seyahatleri" olarak bilinir. Bu eser, Rustichello da Pisa tarafından Polo'nun hapishanede geçirdiği süre zarfında yazılmıştır. Kitap, Orta Çağ Avrupası'nda büyük ilgi gördü ve birçok dile çevrildi.

"Il Milione" isimli eseri, o dönemin Asya'sı hakkında geniş bilgi sunar ve Batı'nın Asya hakkındaki anlayışını büyük ölçüde genişletmiştir. Eserde, Polo'nun Asya'nın çeşitli bölgeleri ve kültürleri hakkındaki gözlemleri yer almaktadır.

Hakkında Bilgi

Marco Polo, 1295 yılında Venedik'e geri döndü. Hayatının geri kalanını Venedik'te tüccarlık yaparak geçirdi ve 1324 yılında burada öldü. Seyahatleri ve yazdığı eser, Batı dünyasının Doğu'ya olan ilgisini artırmış ve gelecekteki kaşiflere ilham kaynağı olmuştur. Polo'nun seyahatleri, özellikle Kristof Kolomb gibi kaşifler üzerinde derin bir etki bırakmıştır.

Önemli Noktalar:

  • Marco Polo'nun seyahatleri ve gözlemleri, Batı dünyasında Doğu'ya olan ilgiyi artırdı.
  • "Il Milione" adlı eseri, Asya'nın kültürü, ekonomisi ve coğrafyası hakkında kapsamlı bilgiler sunar.
  • Polo'nun Asya'daki deneyimleri, gelecekteki kaşifler için ilham kaynağı oldu.

Sonuç

Marco Polo, tarihin en ünlü kaşiflerinden biri olarak kabul edilir ve seyahatleri, dünya tarihine önemli katkılarda bulunmuştur. Onun maceraları, Batı'nın Doğu'yu keşfetme arzusunu körüklemiş ve dünya ticaretinin gelişiminde önemli bir rol oynamıştır.

Venedik’te doğdu, aynı kentte öldü. Cumhuriyetçi geleneklere sahip ve önemli bir ticaret merkezi olan bu kente ll.yy’da yerleşen zengin bir Dalmaçya kökenli tüccar ailenin oğluydu. Marco bir yaşındayken evden ayrılan babası Niccolo ve amcası Maffeo, İstanbul’da bulundukları 1260 yılında bütün servetlerini mücevherata çevirerek Karadeniz üzerinden Kı-fım’a gittiler.Moğol İmparatorluğu’na bağlı Berke Han yönetimindeki Volga kıyılarında yaptıkları alışverişle servetlerini daha da artırdılar. Bölgedeki karışıklıklar nedeniyle geldikleri yoldan dönemeyince Buhara Çölü’nü aşıp İran’a geçtiler. Kubilay Han’ın elçileriyle karşılaştıktan sonra dönmekten vazgeçip uzun bir yolculuk yaparak 1265’te Han’ın yazlık sarayı Şang-tu’ya vardılar. Burada geniş bilgi ve görgüleriyle ilgisini çektikleri Kubilay Han tarafından Papa’ya elçi olarak gönderildiler. Papa’dan ülkesine Hıristiyaniık’ı öğretecek bilgili misyonerler göndermesini isteyen Kubilay Han’ın mektubuyla 1269’da Venedik’e döndüler. Ancak Papa’nın kısa bir süre önce ölmüş olduğunu öğrendiler ve bekledikleri ilgiyi bulamadılar.

Asya gezisi
Çocukluk yılları hakkında kesin bilgiler olmamakla birlikte akrabalarının yanında yetiştiği ve pek az Latince öğrenebildiği anlaşılan Marco Polo, iki yıllık bir bekleyişten sonra yeniden yola çıkan babası ve amcası ile birlikte 1271 ’de Akkâ’ya gitti. Burada papalık elçisi Teobaldo’dan aldıkları mektuplarla karadan yolculuğa başladıktan birkaç gün sonra Teobaldo’nun X.Gregorius adıyla papa seçildiğini öğrenerek geri döndüler. Resmi papalık yazısı ile Kubilay Han’ın istediği kutsal yağın yanı sıra iki rahibi de yanlarına alarak yolculuklarını sürdürdüler. Rahiplerin korkarak kaçmasından sonra tek “başlarına İskenderun Körfezi’nde Ayaş’a (bugünkü Yumurtalık) vardılar. Erzurum ve Tebriz kentlerine uğradıktan sonra 1272’de Hürmüz Körfezi’ne ulaştılar. Burada deniz yolculuğunun tehlikeli olacağını düşünerek daha güvenli olan İpek Yolu’nu izlemeye karar verdiler. Önce kuzeye sonra güneye yönelerek Afganistan’da Belh’e geldiler. Yolda tutuldukları bir hastalıktan dolayı burada kaldıkları bir yıl içinde Marco, güneyde kalan bölgeleri de görme ya da tanıma olanağı boldu. Pamir Yaylası’nın vadilerini izleyerek Kaşgar’a varan Pololar, Takla Makan Çölü’nün vahalarını geçip sonunda değişik uygarlık yapısıyla kendilerini büyüleyen Çin’in sınır eyaleti Kansu’ya ulaştılar. Bundan sonra Çin topraklarında ilerleyerek yaklaşık 1275’te (Japon araştırmacı M.Otogi’ye göre 1274’te) Şang-tu’daki yazlık sarayında Kubilay Han’ ın huzuruna çıktılar.

Buddhacılık’ın etkisini başka bir dinle dengelemek düşüncesine sahip olan ve Çinliler’e güvenmediğinden yönetim işlerinde yabancıları kullanma siyasetini izleyen Kubilay Han tarafından iyi karşılanan Pololar, danışman olarak saray hizmetine girip burada kaldıkları 16 yıl boyunca geniş Moğol İmparator-luğu’nun birçok yöresini gezip görme olanağını buldular. Yolculuğu sırasında Doğu Asya’da konuşulan çeşitli dilleri öğrenmiş olan Marco Polo, olağanüstü gözlem gücüyle etkilediği Kubilay Han’ın özel araştırmacısı olarak değişik yörelerin yaşam biçimleri, gelenekleri ve özellikleri üzerine değerli bilgiler derleme fırsatını buldu. Sonradan kitabının temelini oluşturan raporlarıyla Kubilay Han’ın imparatorluğun içişlerini düzenlemesine yardımcı oldu. Bu kitapta anlattıklarına göre Çin’in güney eyaletlerine, Hindistan ve Burma’ya kadar gitti ve üç yıl süreyle Yang-çou (bugün Çangtö) kentinde valilik yaptı. Bu arada Pololar Han’ın himayesi altında ticari işlerini de geliştirip büyük bir servet biriktirdiler. Ancak Venedik’e dönme istekleri Kubilay Han tarafından geri çevrildi. Bu sırada İran Hükümdarı Argon Han, Çin’e bir heyet yollayarak kendisine bir eş gönderilmesini istemişti. Kubilay Han, Pololar’ın Argon Han’a gönderilen Moğol prensesine tehlikeli deniz yolculuğunda eşlik etmelerine izin verdi.

Dönüş yolculuğu
Pololar 1292’de (Otogi’ye göre 1290’da) 14 gemiden oluşan bir filoyla Zaitun (bugün Fukyen Eyaleti’nde Çiançov) limanından güneye doğru hareket ettiler. Çhamba (bugünkü Vietnam) ve Malakka Yarımadası’nın kıyılarını izleyerek yol aldılar. Fırtınaya tutulmamak için beş ay kadar Cava Adası’nda kaldılar. Daha sonra Nikobar Adaları’nın yanından geçerek Seylan’da yeniden karaya çıktılar. Hindistan’ ın batı kıyıları ve İran’ın güneyi boyunca ilerleyip sonunda Hürmüz kentinde demirlediler. Altı yüze yakın adamın ölümüne yol açan ve iki yıl süren bu deniz yolculuğundan sonra karadan Horasan’a vardılar. Prensesi Argon Han’ın ölümü üzerine yerine geçen oğlu Gazan Han’a teslim ettiler. Avrupa’ya dönerken Tebriz’de birkaç ay kaldılar. Bu arada Kubilay Han’ın öldüğünü öğrendiler. Trabzon’da servetlerinin büyük bir bölümünü çaldıran Pololar bazı gecikmelerden sonra 1295’te İstanbul üzerinden Venedik’e ulaştılar.

Pololar döndüğü sırada denizlerdeki en büyük rakipleri olan Cenevizliler ile savaşa tutuşmuş olan
Venedikliler, Polo ailesinden bir kadırganın donatımını üstlenmelerini istediler. Bu kadırganın komutanı olarak savaşa katılan Marco Polo, bir çarpışmada yakalanıp tutsak edildi. Cenova hapishanesinde on yıldan beri tutuklu bulunan Pizalı yazar Rusticiano (Rustichello) ile tanışarak ona başından geçenleri anlattı. Böylece II Milione adıyla bilinen ünlü kitap doğmuş oldu. Ertesi yıl serbest bırakılarak Venedik’e döndükten sonra Donata adlı bir soylu kızla evlendi. Resmi kayıtlardan anlaşıldığına göre yaşamının kalan yıllarını özel işleriyle uğraşarak geçirdi. 9 Ocak 1324’te vasiyetini açıkladıktan kısa bir süre sonra öldü. Ölüm döşeğinde uydurduğu “masallar”dan vazgeçmesi için yapılan çağrıya gerçekte görmüş olduklarının ancak yarısını anlattığı biçiminde yanıt verdiği söylenmektedir.

İl Milione adlı kitabının etkileri
Marco Polo birinci elden gözlemlere dayalı bir evrenbilim çalışması olarak tasarladığı kitabına “Divisament dou monde” (Dünyanın Tasviri) adını verdi. Ancak bu ad sonradan “uzun öykü” anlamına geldiği ya da Polo ailesinin lakabı olan Aemilione’un (Büyük Emil) bozulmuş bir biçimi olduğu sanılan II Milione olarak değişti. Başından geçen olayları bir seyahatname üslubu içinde anlatan Marco Polo, kişisel konumunu arka planda tutarak geniş bir bakış açısıyla bir panorama çizmeye çalışır. Bu yüzden çoğu yerlerde mesafe ve zaman gibi ayrıntıları bir yana bırakır. Bu arada yer yer konudan uzaklaşarak çevresinden duyduklarından hareketle Mezopotamya, Sibirya, Japonya, Hindistan, Etiyopya ve Madagaskar gibi görmediği yerleri de anlatmaya koyulur. Öte yanda Avrupa’nın pek bilmediği petrol, asbest, kömür ve yakut gibi konular üzerinde açıklayıcı bilgiler verir. Us olarak kullandığı Alamut (Kartal Yuvası) Kalesi’nden devlet yöneticilerine karşı suikastler düzenleyen Ala-addin Muhammed’in Haşhaşin örgütünün öyküsünü aktarır. Kubilay Han’ın görüşlerine yer vererek bu ülkede gördüğü kâğıt para ve düzenli posta yolları gibi yenilikleri açıklamaya çalışır. Kubilay’ın kardeşi Mangu yönetimindeki göçmen Moğollar’ın yaşam biçimlerini ayrıntılı biçimde gözler önüne serer.

II Milione ilk ortaya çıktığında daha çok Kubilay Han ve Kaday ülkesinin (Kuzey Çin) kral Arthur ve efsanevi şövalyeler ülkesi ile özdeşleştirilmesinden dolayı halkın büyük ölçüde ilgisini çekti. O sırada henüz matbaa bulunmadığından ve kitapta çok sayıda yabancı ad geçtiğinden el yazması kopyalar, başıboş çeviriler ve uyarlamalar zamanın geçerli yazı dili olan Fransızca-Italyanca karması bir dil ile yazılmış olan kitabın özünde önemli değişikliklere yol açtı. Asıl metin kaybolduğu gibi ortaya 140 kadar değişik el yazması çıktı. Marco’nun kendisi de çeşitli kopyalar üzerinde eklemeler ve düzeltmeler yaptı. Öte yandan birtakım yazarlar dinsizliğe yol açacağı gerekçesiyle bazı bölümleri metinden çıkarma yoluna gittiler. Bütün bunların sonucunda tartışmalı bir özellik kazanan II Milione ve Marco Polo zaman içinde çok değişik yorumlarla karşılaştı. Bu yüzden Marco Polo’ yu müthiş bir hafızaya sahip dürüst bir gözlemci ve başarılı bir diplomat olarak değerlendirenlerin yanı sıra onu liman ve pazar yerlerindeki tacir dedikodularını satmaya kalkan kültürsüz bir insan olarak niteleyenler de ortaya çıktı. Ancak kitabın asıl metnini oluşturmaya yönelik çalışmalar ve bilimsel incelemeler, bazı yerlerde masalımsı bir anlatıma saplanmakla birlikte Marco’nun temelde gördüklerini ve duyduklarını dürüst bir biçimde aktardığını ve bu bilgilerin büyük ölçüde gerçeğe uyduğunu ortaya çıkarmış bulunmaktadır.

Marco Polo’nun tarihteki önemi uzun ve serüven dolu bir Asya gezisi yapmasından çok 25 yıllık gezisi içinde edindiği bilgileri zengin bir yazılı belge haline getirmesinde yatmaktadır. Ondan önceki gezginler uzun yıllar birbirinden habersiz gelişen Avrupa ve Uzakdoğu uygarlıkları arasındaki kalın duvarları bir ölçüde yıkmakla birlikte, seslerini geniş bir kitleye duyuramamışlardı. Oysa Marco Polo’nun öyküsü büyük yankılar uyandırarak önemli toplumsal sonuçlar doğurdu. Yabancı bir uygarlığa ilişkin bilgiler Orta Çağ düşüncesi üzerindeki sislerin dağılmasına önemli ölçüde yardımcı oldu. İlk başta inanılmaz gibi görünen bu öykü Batı dünyasının düşünce ufku genişledikçe ciddi araştırmalara konu olmaya başladı. Marco’nun Cipango ya da kendi deyimiyle “Zipangu” (bugünkü Japonya) üzerine anlattıkları Kristof Kolomb’un batıya doğru giderek Uzakdoğu’ya varma girişimi için bir hareket noktası oldu. Baharatın yetiştiği yerlere ilişkin belirlemeleri Batılı tacirleri bu yolları aramaya yönelterek Araplar’ın bu alandaki tekelini kırdı.

Marco Polo’nun coğrafi bilgilerinin haritalara geçirilmesi ise son derece yavaş olmuştur. Bunun nedeni haritacıların Marco’nun getirdiği bilgileri uzun süre benimsemeyip bilim dışı bulmalarıdır. Marco Polo’nun etkisini taşıyan ilk harita 1375 yılma ait bir Katalan Atlası’dır. Bu atlasta Orta Asya ve Uzakdoğu’nun topoğrafyası Marco Polo’nun kitabına uygun olarak verilmiştir. Polo’nun verdiği bilgiler ancak 15.yy’ın sonlarında başlayan büyük deniz yolculukları döneminde yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Daha yeni Daha eski