ROBESPIERRE, Maximilien de (1758-1794)
Fransız siyaset adamı. 1789 Fransız Devrimi’nin Jakoben kanadının önderidir.
Manimilien François Marie Isodore de Robespierre 6 Mayıs 1758’de Arras’da doğdu, 28 Temmuz 1794’te Paris’te öldü. Eski bir soylu ailesinden gelen ve avukat olan babası, çocuklarına karşı ilgisiz bir kişi olduğundan, annesinin ölümünden sonra, onun ve üç kardeşinin eğitimini büyükbabası üstlendi. 7 yaşındayken Arras’daki din okuluna başladı. Arras piskoposunun sağladığı bir bursla, 17ö9’da Paris’e giderek, College de Louis-le Grand’a girdi. Orada, aralarında ileride Fransız Devrimi’nin önderleri arasında yer alacak C.Desmoulins’in (1760-1794) de bulunduğu geniş bir arkadaş çevresi edindi; yapıtlarını okuduğu Aydınlanmam düşünürlerin, özellikle de J.J.Rousseau’nun görüşlerinden etkilendi. 1780’de Parlak bir dereceyle okulunu bitirdikten sonra, bir yıllık bir hukuk öğreniminin ardından Arras’ya dönerek avukatlık yapmaya başladı.
1782’de Arras Piskoposluk Mahkemesi’ne yargıç atanan Robespierre, başarılı çalışmaları ve halktan yana tutumuyla kısa zamanda “yoksulların avukatı” olarak ün yaptı. Bu dönemde, taşra yaşamının sıkıcılığını ve tekdüzeliğini aşmak için, 1783’te üyeliğine kabul edildiği Arras Akademisi’nde felsefe çalışmaları yürütmek, bu kuruluşun yönetiminde görev almak, düşüncelerini tüm incelikleriyle kavramaya çalıştığı J.J.Rousseau’nun yapıtlarını okumak, edebiyatla ilgilenmek gibi etkinliklerde bulundu. Arras’yı terketmeye hazırlandığı bir sırada, Mayıs 1789’da,XVI.Louis’nin Etats-Generaux’yu (kralın düzensiz olarak toplantıya çağırdığı danışma meclisi) toplayacağını öğrenince, bu kararından vazgeçererek, mecliste Arras’yı temsil edecek kişileri belirlemek için yapılan ön seçimlere thiers-etat için (üçüncü sınıf-burjuvalar, esnaf ve zanaatkârlar, kent ve köy emekçileri) adaylığını koydu. Seçimleri kazanmasıyla, ancak beş yıl sürecek, kısa ama yoğun siyasi yaşamı başlamış oldu.
Fransız Devrimi’nin başlaması
Mayıs başında Versailles’a giden Robespierre, çok geçmeden Etats-Generaux’nun Bretagne’lı üyelerinin kurduğu, içinde çok farklı eğilimlerden kişileri barındıran, ılımlı bir örgüt olan Breton Kulübü’ne girdi. Etats-Generaux’nun 5 Mayıs’taki ilk oturumunun hemen ertesinde, meclisin ruhban ve soylu sınıfları temsil eden üyeleri ile thiers-etat’yı temsil eden üyeleri arasında, oyların kişi başına mı, yoksa sınıf olarak mı verileceği konusunda doğan anlaşmazlık, thiers-etat temsilcilerinin 17 Haziran’da diğer iki sınıfın temsilcilerinden bağımsız olarak Ulusal Meclis’i kurduklarını açıklamalarıyla sonuçlandı. Robespierre, diğer sınıfların temsilcilerinin de bir süre sonra Ulusal Meclis’e katılmalarından ve 9 Temmuz’ da Kurucu Meclis’i resmen kurmalarından sonra, mecliste yaptığı çok sayıda etkileyici konuşmayla kısa sürede tanındı. Kumcu Meclis’in 4 Ağustos’ta aldığı feodal ayrıcalıklara ve haklara son verme kararını ve 26 Ağustos’ ta İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’ni kabul etmesini coşkuyla karşıladı.
Bu kararları onaylamayı reddeden XVI.Louis’nin ayaklanan Paris halkı tarafından 5-6 Ekim’de zorla Versailles’den Paris’e taşınmasından sonra, diğer meclis üyeleriyle birlikte Paris’e yerleşti. Aynı tarihte Paris’e taşınan Breton Kulübü de Anayasanın Dostları Derneği adını almış ve toplantılarını Paris’teki bir Dominiken (Jakoben) Manastırı’nin yemekhanesinde yaptığından, örgüt üyeleri Jakobenler (Jacobins) diye anılmaya başlamıştı. Robespierre, bu dönemde Kurucu Meclis içinde oluşan gruplaşmada, Monarşistler’in ve M.J.P. La Fayette, E.G.Sİeyes(1748-1836) ve Talleyrand-Perigord gibi Anayasal Monarşistler’in solunda yer alan sayıca en küçük grup olan Yurtseverler’in sözcülüğünü yapmaktaydı.
Jakobenler Kulübü’nün başkanlığa seçilmesi
31 Mart 1790’da Jakobenler Kulübü’nün başkanlığına seçilen Robepsierre, Ekim 1790’da Versailles Mahke-mesi’ne yargıç atanmasına karşın, zamanının büyük bölümünü meclis çalışmalarına ayırmayı sürdürdü. Mayıs 1791’de, yeni kurulacak olan Yasama Meclisi’nin halk iradesini daha iyi yansıtabilmesi için seçimle belirlenecek yeni üyelerden oluşması ve eski meclis üyelerinin seçimlere katılmaması yönünde bir karar alınmasına ön ayak oldu. Öte yandan, mecliste yürütülen anayasa tartışmaları sırasında, genel, eşit ve doğrudan oy hakkının tanınması, yalnızca medeni haklara sahip pasif vatandaşla, siyasi haklara da sahip olan aktif vatandaş ayrımının kaldırılması, eğitimin zorunlu ve parasız olması, tüm gelirlerden artan oranlı bir vergi alınması, tüm yurttaşlara dilekçe hakkı verilmesi, Ulusal Muhafızlar’a ve devlet görevlerine girişte tüm yurttaşların eşit olması, din ve ırk ayrımına son verilmesi, sömürgelerde köleciliğin kaldırılması gibi ilkelerin anayasada yer alması için yoğun bir mücadele yürüttü. Aynı dönemde ticaret ve sanayinin özgürlüğü adına loncalarla meslek düzenlemelerini kaldırırken, işçilerin meslek örgütleri kurmalarını ve grevleri yasaklayan bir yasayı onayladı.
Haziran 1791’de Seine Ceza Mahkemesi kamu savcılığına seçilen Robespierre, Nisan, 1792’ye değin sürdürdüğü bu görevi sırasında, Metz’e kaçmaya çalışırken 25 Haziran gecesi Varennes’de yakalanarak Paris’e geri getirilen XVI.Louis’nin mahkeme önüne çıkarılmasında ısrar ettiyse de, bu önerisi kabul edilmedi. G.Danton, J.P.Marat ve C.Desmoulins önderliğindeki cumhuriyetçi Kordölyeler (Cordeliers) Kulübü’nün kralın tahttan çekilmesini istemek için 17 Temmuz günü Champs de Mars alanında düzenlediği ve La Fayette komutasındaki Ulusal Muhafızlar’ın ateş açarak dağıttığı gösteriye etkin bir biçimde katıldı. Olayın ardından Paris’te sıkıyönetim ilan edilmesi ve bir sindirme kampanyası başlatılması üzerine Robespierre bir süre gizlenmek zorunda kaldı. La Fayette, Sieyesve P.J.M. Barnave (1761-1793) gibi burjuvazinin monarşiyi korumakta kararlı olan kesimiyle, J.P.Brissot (1754-1793), J.Petion(1756-1794) ve Robespierre önderliğindeki kralın devrilmesinden yana olan kesimi arasında anık uzlaşmanın olanaksız olduğunu gösteren bu olaydan hemen sonra, La Fayette önderliğindeki grup Jakobenler’den ayrılarak Föyyanlar (Feuillantsj Kulübü’nü kurdu. Geride kalanlar ise örgüte Özgürlüğün ve Eşitliğin Dostları Derneği adını verdi.
14 Eylül 1791’de, kralın yetkilerini sınırlamakla birlikte, halk kitlelerinin yönetime katılmalarını engelleyen, birey özgürlüklerini ve yasa önünde eşitliği sağlarken, toplumsal eşitliği sağlayacak hükümler içermeyen anayasanın kabul edilmesinden sonra, Kurucu Meclis yerini 1 Ekim’de toplanan Yasama Meclisi’ne bıraktı.
Yasama Meclisi sırasındaki etkinleri
Bu mecliste yer almayan Robespierre, çoğunlukla Föyyanlar Kulübü ’ne üye olan Anayasal Monarşistler’den ve ılımlı Cumhuriyetçiler’le Monarşistler’den oluşan gruptan sonra, mecliste üçüncü grubu oluşturan, Jakobenler’le Kordölyeler tarafından desteklenen ve çoğunlukla Gironde bölgesinden gelen milletvekillerinden oluştuğu için Jirondenler (Girondins) olarak anılan,Brissot ve Marqu-is de Condorcet (1743-1794)önderliğindeki grubun, savaş çağrılarına şiddetle karşı çıktı. Jirondenler’in savaştan yararlanarak iktidarı ele geçirme ve Avrupa’daki feodal mutiakiyetçi rejimlere son verme düşüncelerini serüvencilik olarak niteleyerek, içeride devrimin kazanınım-larını sağlamlaştırmadan, dışarıda karşıdevrimle baş edilemeyeceğini savundu. Savaş siyasetinin gerçekte devrimi boğmak isteyen kralcı çevreler tarafından kışkırtıldığını göstermeye çalıştı. Nisan 1792’de Fransa’nın Avusturya’ya savaş açmasının ardından, görüşlerini yaymak için Mayıs 1792 ’de Le Defenseur de la Constitution (Anayasanın Savunucusu) adlı haftalık bir siyasi dergi yayımlamaya başladı.
Savaşa hazırlıklı olmayan Fransız ordusunun birbirini izleyen yenilgilerinin ve XVI.Louis’nin Jironden bakanları azlederek yerlerine Föyyanlar’ ı atam asının harekete geçirdiği Paris’in yoksul tabakalarından gelen Yurtseverlerim, 20 Haziran 1792’deki ayaklanmasından sonra, krallığa son verilmesi ve Yasama Meclisi’nin dağıtılarak cumhuriyetin ilan edilmesi çağrısında bulundu. Ardından, kralın tahttan indirilmemesi durumunda, bu görevin halk tarafından yerine getirileceğini duyuran bir bildirinin meclise sunulmasına öncülük etti. Yasama Meclisi’nin harekete geçmemesi üzerine, ayaklanan ve alışılagelen külot yerine pantalon giydiklerinden Külotsuzlar (Sans-culottes) diye anılan Parisli Yurtseverler’in 10 Ağustos’ta Tuileries Sarayı’na bir baskın düzenleyerek kralı ve ailesini meclise sığınmak zorunda bıraktıkları eyleme doğrudan katılmadı. Ancak, hareketi yönetmek üzere kurulan komitelerin oluşturduğu devrimci Paris Komünü’ne üye seçildi.
1791 anayasasının pasif yurttaş olarak nitelediği esnaf ve zanaatkarlarla emekçi halkın, büyük burjuvazi karşısında elde ettiği bir siyasi zafer olan 10 Ağustos ayaklanmasının ardından Yasama Meclisi yeni anayasayı hazırlamak üzere genel ve eşit oyla seçilen bir Ulusal Kon-vansiyon’un toplanmasına karar verdi. Robespierre, Paris’ten adaylığını koyduğu seçimleri kazanarak, 5 Eylül 1793’te Ulusal Konvansiyon’a üye seçildi.
21 Eylül’de ilk toplantısını yapan Konvansiyon, ertesi gün Fransa’da krallık yönetimine son verdi ve cumhuriyeti ilan etti. Bu dönemde Konvansiyon’da, en kalabalık grubu oluşturan, taşradan gelen ılımlı ve aydın burjuvaları temsil eden ve iktidarın mülk sahibi sınıfların tekelinde kalması için mücadele eden Brissot önderliğindeki Jirondenler’le, ağırlıklı olarak Yurtseverler’in desteğine sahip olan, tüm toplumsal katmanların yönetime katılmasını savunan, meclisin en üst sıralarında oturduklarından Dağlılar (Montagnards) olarak anılan, Robespierre, Danton, Saint-Just, Marat, J.M.Collot d’Herbois (1750-1796) önderliğindeki Jakobenler arasında yoğun bir mücadele başladı.
Bu mücadele, krallığına son verilen XVI.Louis’nin geleceğinin belirlenmesi konusunda daha da şiddetlendi. Robespierre, 1791 anayasasına göre dokunulmaz olan kralın yargılanmasına şiddetle karşı çıkan Jirondenler’e karşı yoğun bir mücadele yürüterek, suçluluğu tartışma götürmeyen kralın yargılanıp ölüme mahkûm edilmesi gerektiğini savundu. Bu görüşleriyle etkilediği Konvansiyon 5 Aralık’ta kralın yargılanması kararını aldı.Robespierre XVI.Louis’nin 10 Aralık’ta başlayan duruşması sırasında Jirondenler’in kralı kurtarma girişimlerini engelleyerek 20 Ocak’ta, devletin genel güvenliğine ve kamu özgürlüğüne karşı komplo hazırlamaktan suçlu bulunarak ölüme mahkûm edilmesinde belirleyici rol oynadı. Kralın 21 Ocak 1793’te idam edilmesi, bir yandan Eski Rejim’e tüm geri dönüş yollarını kapayan devrimci Fransa ile feodal mutlakiyetçi Avrupa rejimleri, öte yandan devrimle, devrim düşmanları arasındaki çatışmayı artırdı.
Fransız birliklerinin 1793 ilkbaharından başlayarak mutlakiyetçi Avrupa devletlerinin kurdukları I.Koalisyon birlikleri-karşısında aldığı ağır yenilgilerin, Mart 1793’te Vendee’de başlayan kralcı ayaklanmanın, savaş harcamalarını karşılamak için artırılan kâğıt para basımının neden olduğu enflasyon ve hayat pahalılığının ve yiyecek kıtlıklarının yarattığı hoşnutsuzluk, Robespierre önderliğindeki Dağlılar’ın zorlamasıyla Konvansiyon’u bazı olağanüstü hal önlemleri almaya itti. Mart 1793’te devrim düşmanlarını yargılamak üzere Devrim Mahkeme-si’nin ve yabancıları göz altında bulundurmak ve şüpheli kişileri tutuklamak yetkilerine sahip Devrimci Gözetim Komiteleri’nin kurulmasının ardından, 6 Nisan’ da yürütmede Konvansiyon’un üzerinde yer alan dokuz üyeli Kamu Esenlik Komitesi (KEK) kuruldu. Robespierre bu dönemde Konvansiyon’a, mülkiyet hakkını kutsal bir hak olmaktan çıkarıp sınırlamaya yönelik bir yasa tasarısı sundu. Jirondenler’e karşı ittifak kuran Dağlılarda Ovalılar’ın (La Plaine) 4 Mayıs’ta tahıl taban fiyatlarını saptama ve gerekirse tahıla zorla el koyma kararlarını almasında etkili oldu.
Kamu Esenlik Komitesi’ne girişi ve Terör Dönemi
Bu kararlarla çıkarlarını tehlikeye düşüren Dağlılar’ı iktidardan uzaklaştırmak için harekete geçen Jirondenler’in, Paris Komünü’nün eylemlerini soruşturmak için, kurdukları On İkiler Komisyonu’nun 24 Mayıs’ta komün önderlerini tutuklaması üzerine, Robespierre, Paris halkını Jirondenler’e karşı ayaklanmaya çağırdı. Bu çağrıya uyan Yurtseverlerim 29 Mayıs ve 2 Haziran’da gerçekleştirdikleri ayaklanmalarla Jirondenler, Konvansiyon’ dan uzaklaştırıldı ve iktidar bütünüyle Robespierre önderliğindeki Dağlılar’ın eline geçti. Dağlılar, Yurtseverler’in büyük desteğiyle kazandıkları bu başarının ardından, bu kesimin yönetime doğrudan katılma taleplerini karşılamak için yeni bir anayasanın hazırlık çalışmalarına başladılar. Robespierre’in katkılarıyla hazırlanan ve tüm yurttaşlara genel oy, çalışma, ayaklanma haklarını tanıyan bu demokratik anayasa 11-24 Haziran 1793’te Konvansiyon tarafından kabul edildi. Ancak, dışta Koalisyon güçlerinin Fransız birlikleri karşısındaki başarıları ve birçok sınır bölgesinin işgali, içte Kralcılar’ın ardı ardına kazandıkları zaferler, yönetimden uzaklaştırılan Jirondenler’in çeşitli eyaletlerde başlattıkları ayaklanmalar ve derinleşen iktisadi somnlar gibi güçlükler nedeniyle, barışa değin askıya alman bu anayasa hiçbir zaman yürürlüğe giremedi. Danton’un 10 Temmuz 1793’te KEK’ ten uzaklaştırılmasından hemen sonra 27 Temmuz’da KEK’ye giren Robespierre, bu tarihten iktidardan uzaklaştırıldığı Temmuz 1794’ e değin, uygulamada yasama ve yürütme işlevlerini yerine getiren bu komitedeki üyeliğini koruyarak, alınan her türlü kararda birinci derecede söz sahibi oldu. Bu dönemde, 23 Ağustos’ta kabul edilen genel seferberlik yasasıyla güçlü bir ulusal ordunun kurularak Koalisyon güçleri karşısında üstünlük sağlanmasında, 29 Eylül’de yiyecek fiyatlarına tavan getiren ve ücretleri donduran bir yasanın yürürlüğe konmasında önemli rol oynadı. Aynı dönemde, karşıdevrimci etkinlikleri bastırmak için eyaletlere özel görevliler gönderme uygulamasının başlatılmasının ve 17 Eylül’de şüpheliler yasasının çıkarılmasının ardından, Paris’teki Devrim Mahkemesi’nin yetkilerinin artırılmasıyla, devrim düşmanı olarak nitelendirilen kişiler, üzerinde yoğun bir baskı kurularak, devrimin korunması anlamına gelen Terör Dönemi başladı. Bu dönemde aralarında XVI.Louis’nin karısı Marie Antoinette’in, birçok Jironden’in ve kralcının bulunduğu on binlerce kişi giyotinle idam edildi; hapishaneler sayıları yüz binleri aşan şüphelilerle dolduruldu.
Robespierre’in toplumsal ideali iktisadi olarak bağımsız küçük üreticilerden oluşan, yalnızca halk egemenliğine değil ahlaki ilkelere de dayanan bir cumhuriyet kurmaktı. Ona göre halk hükümetinin temel ilkesi erdemdi. Erdemsiz terör ölümcül, terörsüz erdem ise güçsüz olduğundan, devrim sırasında demokrasi ancak hem terör hem de erdemle başarıya ulaşabilirdi. Şubat-Mart 1794’te çıkarılmasına öncülük ettiği yasalarla şüpheli görülen kişilerin mallarına el konularak yoksullara dağıtılması ve bir tür toplumsal güvenlik sisteminin kurularak toplumsal eşitliğin sağlanması yönünde adımlar atıldı. Öte yandan Mart 1794’te, yönetimi karşıdevrimcilere ve spekülatörlere karşı daha radikal önlemler almaya zorlayan ve Katoliklik karşıtı uygulamalarda başı çeken Hebert ve yandaşlarından oluşan Öfkeliler’in (Enrages) başlıca önderlerinin, Nisan’da ise savaşa ve terör uygulamalarına son verilmesi için yönetime baskı yapan Danton önderliğindeki birçok Hoşgörülü’nün (Indulgents) idamıyla Fransız Devrimi tarihinde Robespierre’in kişisel diktatörlük yönetimi başladı.
Robespierre’in düşürülüşü ve Direktuvar yönetiminin kuruluşu
Özel çıkarlardan arınmış bir özveri ve yurt sevgisi ile belirlenen bir “erdem” anlayışına dayalı yeni bir uygarlık dini yaratmaya çalışan Robespierre, 4 Haziran’da büyük bir çoğunlukla Ulusal Konvansiyon’un başkanlığına seçilmesine karşın, Hebertciler’e ve Dantoncular’a karşı izlenen sindirme siyasetinden ürkerek eylemsizliğe itilen Parisli halkkitlelerinindesteğiniyitirmeyebaşladı.10 Haziran’da adaletin tüm güvencelerini ortadan kaldıran, mahkemelerde soruşturma aşamasında tanık dinlenmesine ve savunmaya son veren bir yasayı çıkarmasından sonra, yönetimine karşı muhalefet güçlendi. Bu sırada Fouche, Barras ve Tallien gibi Konvansiyon milletvekilleri tarafından yakın yardımcıları Couthon ve Saint-Just’le birlikte bir triumvirlik kurmaya çalışmakla suçlanmaya başlandı. Öteki muhalif unsurların da harekete geçmesiyle artan komplolara karşı etkili önlemler alamadığı gibi uzun bir süre Konvansiyon çalışmalarına da katılmadı ve Haziran sonunda KEK’den ayrıldı. Denetimi yeniden sağlamak için harekete geçtiği 27 Temmuz’da (9 Thermidor) Konvansiyon’da konuşmasına izin verilmeyerek yargılanmaksızın idamına karar verildi. Tutuklu bulunduğu hapishaneden ayaklanan Paris Komünü üyeleri tarafından kaçırılarak Hotel de Ville’e yerleştirildi. Ertesi gün Barras komutasındaki Ulusal Muhafızlar’ca buradan alınarak, 21 arkadaşıyla birlikte giyotinle idam edildi. Robespierre’in öldürülmesiyle demokratik cumhuriyet ve devrimci yönetim, yerini mülk sahiplerinin “Thermidor gericiliğine” ve Direktuvar yönetimine bıraktı.
İlkelerine bağlılığından dolayı halk tarafından “dürüstlük simgesi” olarak görülen Robespierre, temel olarak toplumsal demokrasiyle bütünlenen bir siyasi demokrasinin savunucusu olmuştur. Hareket noktası sınıf çatışmasından çok, yüksek ahlaki değerlere dayalı bir adalet anlayışı olmuş ve devlet müdahalesiyle bağımsız küçük üreticilere dayanan bir toplumsal düzen kurmayı amaçlamıştır. Ölümünden sonra muhafazakâr hatta liberal çevreler tarafından kanlı bir diktatör olarak gösterilmeye çalışılmış, Blanqui ve izleyicileri tarafından da yufka yürekli bir küçük burjuva olarak nitelendirilmiştir. Daha çok Babeuf ve izleyicileri tarafından sahip çıkılan anısı 19. yy’da yükselen demokratik hareketlerle birlikte yeniden canlılık kazanmıştır. Fransız tarihçi Albert Mathiez’in titiz araştırmaları Robespierre’in kişiliğinin ve yönetiminin gerçekçi bir yaklaşımla değerlendirilmesinde önemli bir rol oynamıştır.
• YAPITLAR (başlıca): Oeuvres completes, (ö.s), 10 cilt, 1910-1967, M.Bouloiseau, G.Lefebvre, A.Soboul (yay.), (“Toplu Yapıtlar”); Correspondance de tAaximilien et Au-gustine Robespierre, (ö.s.), 1926, (“Maximilien ve Augusti-ne Robespierre’in Yazışmaları”).
• KAYNAKLAR: E.Hamel, Histoire de Robespierre, 4 cilt, 1865-1867; A.Mathiez, Etudes Robespierristes, 2 cilt, 1917-1918; A.Mathiez, Autour de Robespierre, 1925; J.M.Thompson, Robespierre, 2 cilt, 1935.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi