ROEMER, Ole Christensen (1644-1710) Danimarkalı astronomi bilgini. Işığın sonlu bir hıza sahip olduğunun ilk bilimsel kanıtını bulmuştur.
25 Eylül 1644’te Aarhus’ta doğdu, 19 Eylül 1710’da Kopenhag’da öldü. Doğduğu kentte tamamladığı ortaöğreniminin ardından 1662 ’de Kopenhag Üniversitesi’ ne girdi. Bu üniversitede dostluğunu kazandığı, asistanlığını yaptığı ve öğrenimi sonrasında evinde yaşamaya başladığı Erasmus Bartholin’in etkisiyle astronomiye yöneldi ve Tycho Brahe’nin el yazmalarını basıma hazırlama çalışmalarına girişti. 1671’de Fransız Bilimler Akademisi tarafından Tycho Brahe’nin Hven Adası’ndaki gözlemevinin konumunu belirlemek üzere Danimarka’ya gönderilen Jean Picard ile tanıştı ve sekiz ay süreyle Pi-card’ın yardımcılığını yaptı. Gözlemevinin konumunu belirlemenin yanı sırajüpiter’in ilk uydusunun tutulmalarıyla ilgili gözlemler de içeren çalışmaları sırasında hayranlığını kazandığı Picard tarafından 1672’de Paris’e götürüldü. Kraliyet Gözlemevi’nde görev aldığı Paris’te yaşadığı dokuz yıl boyunca pek çok gözlem yaptı, astronomik gözlem araçları geliştirdi ve ışığın sonlu bir hıza sahip olduğunun ilk bilimsel kanıtını buldu. 1681’de ülkesine döndükten sonra kraliyet astronomluğu, Kopenhag Üniversitesi’nin astronomi profesörlüğü ve Kopenhag Gözlemevi’nin yöneticiliğinin yanı sıra çeşitli konularda teknik danışmanlık yaptı. Bu dönemde de pek çok gözlem yapan ve duyarlı gözlem araçları geliştiren, 1704’te Kopenhag ile Roskilde arasındaki Tusculaneum’ da yeni bir gözlemevinin kurulmasını sağlayan Roemer, kral tarafından birçok idari göreve de getirilmiş, 1705’te Kopenhag belediye başkanlığına ve senatörlüğe, 1707’de devlet konseyi başkanlığına atanmıştır.
Roemer’in ışığın hızına ilişkin önemli buluşuyla sonuçlanan araştırmalarının başlamasına neden olan problem Jüpiter’in uydularının, özellikle de ilk uydusu olan Io’nun tutulmaları arasında geçen zaman aralıklarının saptanmasıydı. Roemer’in Picard ile birlikte çalıştığı yıl karşılaştığı bu problemin çözümüyle görevlendirilen ünlü Fransız astronomu Cassini, 1675’te akademiye sunduğu araştırmasında tutulmalar arası zaman aralıklarında düzensizlikler bulunduğunu ve Jüpiter’in yörüngesinin dış-merkezliliğiyle açıkladığı bu düzensizliklerin Yer ile Jüpiter’in birbirlerine göre konumlarına da bağlı olduğunu belirtti. Aynı çalışmada bu düzensizliklerin ışığın sonlu bir hızla yol almasından kaynaklanması olasılığından da söz etmiş ancak bu görüşün yanlış olduğu sonucuna varmıştı. Antik çağlardan bu yana ışığın hızının sonsuz olduğuna, başka bir deyişle, bir noktadan öbürüne gitmek için zamana gereksinimi olmadığına inanılıyordu. Zaman zaman, iki tepeye yerleştirilmiş aynalar yardımıyla ışığın hızını ölçmeye çalışan Galileo gibi, ışığın belirli bir hızı olabileceğini düşünen bilim adamları çıkmışsa da hiçbiri görüşlerini destekleyen deneysel bir kanıt bulmayı başaramamışlardı.
Cassini’nin bulgularını ve kuramsal öngörülerini kendi ölçümleriyle birleştiren Roemer için ışığın hızının sonlu olduğuna ilişkin kanıtı bulmak ve ışığın hızını hesaplamak pek güç olmadı. Tutulmalar arasındaki sürenin ,Yer ile Jüpiter birbirlerinden uzaklaştıkça arttığını gören ve bu artışı iki gezegen arasındaki uzaklık arttıkça ışığın Yer’e ulaşması için geçecek olan sürenin uzamasıyla açıklayan Roemer, 9 Kasım 1676’da gerçekleşecek olan tutulmanın, beklenenden on dakika daha geç gözlenebileceğini öne sürdü. Bu savının doğru çıkması üzerine de ışığın yaklaşık olarak saniyede 225.000 km’lik bir hızla yol aldığını gösteren hesaplamalarını akademiye sundu. Güneş ile Yer arasındaki uzaklığı on bir dakikada aldığını hesapladığı ışığın hızı için, bugün bilinen 300.000 km/sn’lik hızdan oldukça farklı da olsa bilinen ilk bilimsel değeri elde etmeyi başarmıştı.
Geçişleri izlemekte kullanılan ve bir gökcisminin devinimini yeni ayarlamalara gerek kalmadan izleme olanağı sağlayan meridyen çemberi de aralarında olmak üzere geliştirdiği yeni gözlem araçlarıyla astronominin olanaklarını zenginleştiren Roemer, termometre yapımında sabit iki noktanın seçilmesi gerektiğini gören ve suyun kaynama noktasıyla karın erime noktasını temel alarak bir sıcaklık ölçeği geliştiren ilk bilim adamı olmuş, bu alandaki çalışmalarıyla Fahrenheit’a ışık tuttmuştur.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi