RANK, Otto (1884-1939)
Avusturyalı psikanalist. “Doğum travması” kuramıyla tanınmıştır.
22 Nisan 1884’te Viyana’da doğdu, 31 Ekim 1939’da ABD’nin New York kentinde öldü. Orta sınıftan bir Yahudi aileden gelen ve asıl soyadı Rosenfeld olan Rank’ ın, çocukluğu ve gençliği sıkıntılar içinde geçti. Bir teknik meslek okulunda öğrenim gördü. 1904’te Freud’un yapıtlarını okuyarak çok etkilendi. O yıllarda yazdığı, sanatçının yaratıcılığının ve edebiyatın psikanalitik yorumlarını yaptığı Der Künstler (“Sanatçı”) adlı kitabını okuyan A.Adler, onu Freud’la tanıştırdı. Freud’un beğenisini kazanan Rank, onun evinde yapılan ünlü Çarşamba Toplantıları’na katılmaya başladı. 1906’da Viyana Psikanaliz Demeği’nin sekreterliğine getirildi. Aynı zamanda Freud’un özel sekreterliğini üstlenerek bu işi yaklaşık yirmi yıl sürdürdü. 1907’de yeniden gözden geçirdiği Der Künstler’i yayımladı. Freud’un ısrarıyla Viyana Üniversitesi’nde Alman dili ve edebiyatı bölümünde okumaya başladı. 1909’da yayımladığı Der Mythus von der Geburt des Heldens (“Kahramanın Doğuşu Söylencesi”) ile psikanaliz çevrelerinde ün kazandı. Yazılarında kullandığı Rank adını aynı yıl yasal olarak aldı. 1912’de Avrupa’daki ilk psikanaliz dergileri olan Imago ve Internationale Zeitschrift für Psychoanalyse ’nin yayın kurullarında yer alarak, o sıralarda psikanaliz hareketini sarsan Jung ve Adler’in eleştirilerine karşı Freud’un görüşlerini savundu. Aynı yıl Lohengrin söylencesi üzerine teziyle doktorasını aldı. Kısa süre sonra tezini Das Inzest-Motiv in Dichtung und Sage (“Şiir ve Söylencede Ensest Motifi”) adıyla genişleterek yayımladı.
I.Dünya Savaşı’nın başlamasından sonra 1915’te, Krakovi’ye giderek 1918’e değin kaldıktan sonra Viyana’ya döndü. Mozart’ın Don Giovannioperasından etkilenen Rank, tarih boyunca çeşitli sanat yapıtlarında, halk öykülerinde ortaya çıktığı haliyle Don Juan söylencesini, Oedipus kompleksi açısından yorumladığı ünlü yapıtı Die Don Juan-Gestalf 1 (“Don Juan Tipi”) yayımladı. 1924’te büyük gürültü koparan, tartışmalara ve sert eleştirilere hedef olan Trauma der Geburt (“Doğum Travması”) adlı kitabı yayımlandı. Aynı yılın Nisan ayında ABD’ye gitti; New York’ta konferanslar verdi, hastalara psikanaliz uyguladı ve sonbaharda Viyana’ya döndü. 1925’te ABD’ye iki gezi daha yapan Rank, kitabına gösterilen sen tepkinin de etkisiyle Viyana’daki çevresini bırakarak 1926’da Paris’e yerleşti ve zamanla psikanalizden koparak farklı bir psikoloji anlayışı geliştirmeye çalıştı. 1927-1929 arası üç ciltlik Grundzüge einer gene-tischen Psychologie yi (“Bir Genetik Psikolojinin Ana-hatları”) yayımladı. 1934’te ABD’ye yerleşti. New York ve Philadelphia’da seminerler düzenledi.
Doğum travması
Rank “doğum travması “(çocuğun anneden kopup, dış dünya ile karşılaşmasının yarattığı ruhsal incinme, yaralanma) kavramıyla psikanaliz geleneğinde yeni bir yaklaşımı başlatmıştır. Bireyin zihinsel gelişiminde en önemli öğenin doğum olayında bebeğin annenin koruyucu döl-yatağından atılması, annenin bedeninden ayrılması olduğunu savunmaktadır. Bu ayrılmanın yol açtığı ve “temel kaygı” olarak adlandırdığı durum tüm nevrozların kaynağıdır. Rank’ın bu yaklaşımı belli ölçüde, modem psikanalizde önemli bir yer tutan ‘ ‘iyi-kötü anne’ ’, “ilk sevgi”, “dölyatağına geri dönüş fantezileri”, “ayrılık kaygısı” gibi kavramlara öncülük etmiştir. Ama önce Fre-ud’un çevresindekiler, daha sonra Freud, cinsellik ve Oe-dipus kompleksini geri plana iten bu yaklaşıma sert biçimde karşı çıkmışlar, Freud 1926’da yayımladığı Hem-mung, Sympton und Ang s t’ da (“Ketvurma, Belirti ve Endişe”) Rank’ın savını ele alarak çürütmeye çalışmıştır. Rank analiz ve tedavi anlayışını da doğum travması savı üzerine kurmuştur. Ona göre psikanaliz hastalarca bir doğum gibi simgeleştiriliyordu; psikanalistle konuşurken hastanın üzerine uzandığı kanepe, bir bakıma döl-yatağıydı. Bu nedenle her analiz seansının bitimi, hastanın anneden ilk ayrılışının yeniden yaşanması oluyor, dolayısıyla hasta psikanalizin bitmesine direnç gösteriyordu. Rank’a göre babaya düşmanlık, babanın anne ile olan ilişkilerinden değil, babanın, çocuğun anneye geri dönüşünü engellemesinden kaynaklanır; cinsellik doğum travmasının acılı anısını bastırma girişimidir.
Rank yaşamının son yıllarında kültür, sanat ve sanatçıyı psikolojik açıdan irdeledi. 1932’de yayımladığı Art and Artist’ât {“Samı ve Sanatçı”) sanatın, tıpkı din gibi, insanın ölümsüzlük arzusunun bir ifadesi olarak anlaşılması gerektiğini, bu isteğin sanatta daha bireysel, daha özsever (narsist), daha az toplumsal bir biçimde ortaya çıktığını ileri sürdü.
• YAPITLAR (başlıca): DerKünstler, 1907, (‘ ‘Sanatçı’’); Der Mythus von der Geburt de s Heldens, 1909, (“Kahramanın Doğuşu Söylencesi”); DasInzest-Motiv inDıehtung undSa-ge, 1912, (“Şiir ve Söylencede Ensest Motifi); Dıe Don Juan-Gestalt, 1924, (“Don Juan Tipi”); Trauma der Geburt-, 1924, (“Doğum Travması”); Grundziige einergenetisehen Psycho-logie, 1927-1929, (“Bir Genetik Psikolojinin Anahatları”); Art and Artist: Creative Urge and Personality Development, 1932, (“Sanat ve Sanatçı: Yaratıcı Dürtü ve Kişilik Gelişimi”); Beyond Psychology. (ö.s.),1941, (“Psikolojinin Ötesi”).
. KAYNAKLAR: Fay. B.Karpf, The Psychology and Psycho-therapy of Otto Rank,lc)‘A>\J.J.Taft, Otto Rank: A Biogra-phical Study, 1958.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi