SHELLEY, Percy Bysshe (1792-1822) İngiliz, şair. Ülkesindeki romantik şiir akımının en tanınmış temsilcilerindendir.
4 Ağustos 1792’de Sussex yakınlarında Horsham’ da doğdu, 8 Temmuz 1822’de İtalya’da öldü. Soylu bir ailenin oğluydu, babası Muhafazakâr Parti’den parlamento üyesiydi. Shelley 1804’te varlıklı ailelerin çocuklarının gittiği Eton’da ortaöğrenimine başladı.
Burada sağlam bir klasik eğitim edindi. Platon’u okudu. Eton’u bitirmeden önce ilk yapıtı olan Zas-trozzi: A Romance’ı (“Zastrozzi: Bir Romans”) yayımladı. 1810’da Oxford Üniversitesi’ndeki University College’a girdi. Burada Lucretius gibi Latin şairlerinin yanı sıra astronomi ve fizik gibi doğa bilimleriyle de ilgilendi. Bu süre içinde, Aydınlanma dönemi Fransız filozoflarının ve reformcu İngiliz yazar William Godwin’in etkisiyle radikal bir tutum Gençlik benimsedi. Dini sorgulamaya girişti ve 181 l’de The dönemi Necessity of Atheism (“Tanrıtanımazlığın Zorunluluğu”) adlı bir broşür yazarak Oxford veCambridge üniversitelerindeki hocalara ve piskoposlara gönderdi. Bu olay okuldan ve evden atılmasına neden oldu.
Londra’ya yerleşen Shelley, içine düştüğü boşluk duygusundan, varlıklı bir lokanta sahibinin kızı olan Harriet Westbrook ile tanışınca kurtuldu. İkisi Edin-burgh’a kaçarak evlendiler. 1811-1812 yılları Shelley’ nin en üretken dönemlerinden biri oldu. Bir yandan karısıyla birlikte Katolik İrlanda’nın kurtuluşu ve Galler’deki bataklıkların kurutulması gibi reform projelerine yandaş kazanmaya çalışırken, bir yandan da ilk önemli yapıtı Queen Mab’ı (“Kraliçe Mab”) yazdı. Dokuz kantodan oluşan bu uzun şiirde geçmiş ve gelecekle ilgili düşüncelerini, Hıristiyanlık’a, evliliğe Ve insan doğasını bozan siyasal kurumlara karşı eleştirilerini, bilimsel görüşlerini ve vejeteryenliğe duyduğu hayranlığı anlatıyordu. Düşüncelerinin çoğu özgün olmamakla birlikte üslubu ateşli ve şiddetli bir tondaydı.
Shelley 1814’te William Godtvin’in kızı Mary ile tanıştı. Onu, bütün yaşamı boyunca sürecek “zihinsel güzellik” temasının simgesi olarak görmeye başladı. Aynı yıl birlikte Paris’e kaçtılar. Shelley için yeni bir mutluluk dönemi başlamıştı. 1816’da karısının Hyde Park’ta gölde boğulmuş olarak bulunmasından sonra Mary ile evlendi.
1817’de Shelley The Revolt of İslam (“İslam’ın İsyanı”) adlı 12 kantoluk bir uzun şiir yazdı. Bu yapıtta, Laon ile Cythna adlı sevgililerin aşkından doğan bir dünya cenneti düşüncesi dile getiriliyordu. Aynı yıl Shelley, John Keats ile dostluk kurdu.
1818’de Mary ve iki çocuğunu da yanına alarak İtalya’ya gitti. Akdeniz iklimi, bozulmakta olan sağlığına iyi gelmişti, ama çocukları hastalanarak öldüler. Shelley İtalya’da Byron’ı da tanıdı. Byron’ın sürdüğü tüketici, aşırılıklarla dolu yaşam onu hem büyülüyor, hem de üzüyordu.
Bu arada “ Stanzas, Written in Dejection, near Naples”(“Napoli Yakınlarında Keder İçinde Yazılmış Kıtalar”) “Ode to the West Wind” (“Batı Rüzgârına Od”) gibi kısa şiirlerini, “The Mask of Anarchy” (“Anarşinin Maskesi”) adlı uzun şiirini, The Cenü ve Prometheus Unbound (“Zincirlerinden Kurtulmuş Prometheus”) adlı manzum oyunlarını yazdı. İtalya’ da çocuklarının ölümü gibi kederli olaylarla karşılaşmıştı. “Ode to the West Wind” de bu bağlam içinde zamanın geçip gidişinin, gençliğin ve canlılığın yitiğinin şiiriydi. Ama batı rüzgârıyla savrulan kurumuş sonbahar yaprakları imgesi, kederin içinden yeni bir güçle yükselen bir gelecek duygusunu simgeliyordu.
Siyaset ve şiir kuramı
Shelley siyasal görüşlerini düzyazıyla açıklamayı da sürdürdü, ilk kez 1920’de yayımlanan “A Philosophıcal Vıew of Reform “da (“Reforma Felsefi Bir Bakış”) adlı yazısında devrimden kaçınmanın tek yolunun derece derece değişme olduğunu söylüyordu. Ertesi yıl yayımlanan A Defence of Poetry (“Bir Şiir Savunması”) Shelley’nin şiirsel bildirgesiydi. Burada, bilimin sanattan bağımsız ve daha hızla ilerlemesi halinde insanların denetleyemeyecekleri bir güçle karşılaşmaları tehlikesine işaret ediyordu. Son önemli şiirleri, bedensel ve zihinsel güzellik simgesi olan kadın temasına döndüğü Epipsychidion, Keats’in ölümü üzerine yazdığı Adonais ve tamamlanmadan kalan The Triumph of Life (“Yaşamın Zaferi”) oldu. Toskana kıyılarında, bindiği kayığın fırtınada batması sonucunda boğularak öldü. Cesedi, aynı kıyıda, Byron’ın da bulunduğu bir törenle yakıldı.
Prometheus Unbound
Prometheus Unbound, Shelley’nin başyapıtıdır. Daha önce broşürlerde ve Queen Mab gibi şiirlerinde parça parça tamamlanmamış bir biçimde dile getirdiği düşüncelerine burada bir bütünlük ve zenginlik kazandırmıştır. Tanrılar’dan ateşi çalarak insanlara verdiği için Tanrı Zeus tarafından cezalandırılan Prometheus miti, Sanayi Devrimi’ne tanık olmuş 19.yy başı Avrupa düşüncesini en çok ilgilendiren temalardan biridir. Shelley bu dört perdelik şiirsel oyunda, Prometheus mitine alışılmışın dışında bir yorum getirmiştir. Tanrılar’la Prometheus, eski Yunan tiyatrosunda olduğu gibi sonunda uzlaşmazlar. Shelley’de Prometheus’un zaferi ve insanlığın kurtuluşu, sonsuzluğun ve zorunluluğun gücüne bağlanmıştır. Shelley’nin Lucretius ve Platon’dan kaynaklanan kurtarıcı ve besleyici sevgi kavramını, ilerlemeye olan inancını, bilimle duygu arasındaki karşıtlığı giderme isteğini hem şiddetli imgelerle, hem de sağlam bir dramatik yapı içinde veren bu yapıt, 1820’de yayımlandığında İngiliz eleştirmenlerce pek olumlu karşılanmadı. Hem “ilerleme” kavramı yüzyılın ortalarında kazanacağı saygınlığa daha kavuşmamıştı, hem de özellikle İngiltere’de Fransız Devrimi’nin ve Napoleon savaşlarının doğurduğu yeni düşüncelerin yarattığı ürküntü henüz geçmemişti. Oysa Shelley artık eskisi gibi ateşli bir radikal değildi. 1819’da Manchester’daki bir mitingde işçilere ateş açılmasına duyduğu tepkinin ürünü olan “The Mask of Anarchy” bile, öfkeli bir tarzda yazılmış, olmakla birlikte ılımlı bir reform çağrısıydı.
Shelley şair olarak çeşitli dönemlerde değişik biçimlerde değerlendirilmiştir. Sağlığında, düşüncelerinin radikalliğinden ve yoğun felsefi içeriğinden ötürü pek benimsenmemiştir. Ama 19.yy’ın akışı içinde demokratik hareket ve devrimler geliştikçe ve onun önerdiği reformların bir bölümü Victoria dönemi İngiltere’sinde gerçekleştikçe, en popüler şairlerden biri haline gelmiştir. 20.yy’ın başlarında ise T.S.Eliot ve Ezra Pound gibi şairlerin geliştirdikleri yenilikçi şiir ve eleştiri dikkatleri Shelley’deki kusur ve eksikliklere yöneltmiştir. Shelley birçok şiirini, düzyazıyla da dile getirilebilecek bir düşünceyi daha iyi anlatmak için yazmıştır. Onda şiir, düşünceyi izler. Bu yüzden çoğu zaman fazla yüksek sesli, zaman zaman da oldukça gösterişlidir. Gene de düşünsel genişlikle duygusal inceliği bütünleştirebilmiş az sayıdaki romantik şairden biri olmuş, W.B.Ye-ats gibi yenilikçi şiirin bazı temsilcilerini etkilemiştir.
• YAPITLAR (başlıca): Şiir: Queen Mab: A Philosophical Poem, 1812, (“Kraliçe Mab: Felsefi Bir Şiir”); Alastor; or The Spirit of Solitude, 1816, (“Alastor ya da Yalnızlığın Ruhu”); The Revolt of İslam, 1818, (“İslam’ın İsyanı”); Rosalind and Helen, A Modern Eclogue: With other Poems, 1819, (“Rosalind ve Helen, Modern Bir Eklog ve Başka Şiirler”); Prometheus Unbound, A Lyrical Drama, in Four Acts, 1820, (“Zincirlerinden Kurtulmuş Prometheus, Dört’Perdelik Bir Lirik Oyun”); Epipsychidion, Verses Adressed to the Noble and Unfortunate Lady Emilia V, 1821, (“Epipsychidion: Soylu ve Talihsiz Lady V.Emilia’ ya Adanmış Dizeler”); Adonais, An Elegy on the Death of John Keats, 1821, (“Adonais: John Keats’in Ölümü Üzerine Bir Ağıt”). Deneme: The Necessity of Atheism, 1811, (“Tanrıtanımazlığın Zorunluluğu”); A Defence of Poetry, 1821, (“Şiirin Savunması”).
• KAYNAKLAR: H.Bloom, Shelley’s Myihmaking, 1959; G.Bornstein, Yeats andShelley, 1970; K.N.Cameron, Young Shelley.The Genesis of a Radical, 1950; C.Grabo, The Magic Plant: The Growth of Shelley’s Thought, 1936; J.P.Guin, Shelley’s Political Thought, 1969; D.Hele, Shelley: His Thought and Work, 1960; G.MacNiece, Shelley and the Revolutionary Idea, 1969.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi