SADREDDİN ŞİRAZİ (1573-1640) Iranlı filozof. Gerçeğin bir ışık niteliğinde, içedoğuşla kavranabileceği görüşünü geliştirmiştir.
Şiraz’da doğdu, Basra’da öldü. Gerçek adı Sadreddin Muhammed b. İbrahim’dir. Babası Fars valilerinden bilgili ve etkili bir kimseydi. Evinde özel öğrenim gördükten sonra, bir süre Kum ilinin dağlık yörelerinde, topluluktan uzak, kendi içine kapalı bir yaşam sürmeye başladı. İran’ın değişik illerini dolaştı, İsfahan’a gitti, orada dönemin ünlü mutasavvıflarından Seyyid Ebulkasım Fendereski’nin önerisi üzerine Şeyh Bahai ile Muhammed Bakır Damad gibi bilginlerin öğrencisi oldu. Öğrenimini bitirdikten sonra tasavvuf, felsefe, mantık, tanrıbilim konularında çalışmaya başladı. Kısa sürede büyük bir üne kavuşunca Fars Valisi Allahverdi Han’ın Şiraz’da yaptırdığı medreseye hoca olarak atandı. Bu görevi sürdürdüğü yıllarda Arabistan’ ın değişik illerini de gezdi, Mekke, Medine ve Basra’ya gitti.
Sadreddin Şirazi Kuran, fıkıh, kelâm, Hadis, tasavvuf, tanrıbilim, felsefe ve mantık konularını kapsayan bir çalışma alanı oluşturmuş, yöntem olarak da İşrakılık öğretisinin kurucusu Şahabeddin Sührever-di ile mutasavvıf Muhyiddin Arabi’nin görüşlerini benimsemiştir. Çalışmalarının çok geniş bir alanı içermesine karşın, üzerinde durup çözüm aradığı sorunlar İslam düşüncesinin geleneksel konularıdır. Bunlar da Tanrı, evren, insan, töz, yaratılış, varlık, tin, bilgi, ölüm ve ölümsüzlüktür. Sadreddin’e göre Tanrı gerçektir, önsüz-sonsuzdur, yalnız kendi kendisiyle var
olan bir tözdür. Evrenin kaynağı tanrısal varlıktır, bu nedenle yaratılmıştır. Evrenin içerdiği varlık türleri de yaratılmıştır. İnsan, bütün varlık türleri içinde, en üstün oluş aşamasında bulunur. İnsanda özdek (cisim),’ öz (nefs) ve tin (us) olmak üzere üç gerçek vardır. Öz, özdeğe dirilik kazandırır, tin ise bilgi edinmeye, düşünmeye, usavurmaya yarar. İnsan gerçeği bir içedoğuş olarak kavrayabilir. Özdek geçicidir, bu nedenle gövde ölümlüdür. Yaratılış ise tanrısal istencin özgür bir eylemidir. Ölümden sonra dirilme vardır.
Sadreddin Şirazi’nin Yeni-Platonculuk’tan kaynaklanan düşünceleri, felsefeden çok tasavvufun gelişmesine katkıda bulunmuştur.
• YAPITLAR (başlıca): Kitabu’l-Esfarul-Erbaatui-Akliye, (ö.s.), 4 cilt, 1962, (“Usun Dört Aşaması Konusunda Sorular Kitabı”).
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi