SAFİYEDDİN URMEVÎ ( ? -1294) Azerbaycanlı Türk müzik bilgini. Türk müziğinin ilk büyük kuramcısıdır.
Bağdat ya da Güney Azerbaycan’daki Urmiye’de (bugün Rızaıye) doğdu, İsfahan’da öldü. Edebiyat, hat sanatı ve müziğin yanı sıra tarih, matematik ve fizik öğrenimi gördü. Bağdat’ta Abbasi Halifesi Mustâsım’ın (1242-1258) emrine girdi. Aynı zamanda, bu halifenin kurdurduğu kitaplığın da yöneticisi oldu. İlhanlı Hükümdarı Hülâgû, Abbasi Devleti ’ni yıkıp Bağdat’ı yağma ettiği zaman, Urmevî müzikteki ustalığıyla onu etkileyerek, malını mülkünü yağmadan kurtarmayı başardı. Bundan sonra da Hülâgû’nun emrine girdi. Moğol vezirlerinden Şemseddin Cüveynî’nin oğulları olan Bahaeddin Muhammed (?-1279) ile Şerefeddin Harun’un (?-1286) özel öğretmeni oldu. Bu iki kardeş sanata büyük değer veriyorlardı. Urmevî kısaca Şerefiye diye de anılan, müzikle ilgili ünlü kitabını Şerefeddin’e adadı. Bağdat’ta “divan-ı inşa”da görev aldı. Irak-ı Acem valisi olan Bahaeddin’le daha sonra İsfahan’a gitti. Cüveynî ailesinin maddi gücünü yitirmesi sonucu geçim sıkıntısına düştü. Bir borcunu ödeyemeyince hapse mahkûm oldu; hapishanede öldü.
Safiyeddin Urmevî, İslam kaynaklarında olduğu kadar, Doğu müziği üzerinde çalışan Batılı araştırmacıların kitap ve yazılarında da Orta ve Yakın Doğu’nun en önde gelen birkaç kuramcısından biri olarak değerlendirilmiş, bazı Doğulu kuramcılar ise, onu İslam dünyasının en önemli müzik bilgini saymışlardır. Yapıtları için yazılmış birçok şerh vardır. 20.yy’da Türkiye’de çağdaş kuramsal müzik çalışmaları başladığında da, onun kitapları Türk müziğinin ses sistemi açısından en önemli kuramsal kaynaklardan biri olarak ele alınmıştır.
Kendisinden önceki müzik bilginleri ya da müzikle de uğraşmış olan düşünürler, genellikle eski Yunan müziği kuramlarını yorumlayıp İslam dünyasına aktarma yoluna gittikleri halde, Urmevî bununla yetinmemiş, başlıbaşına bir değer taşıyan, tam anlamıyla özgün bir yapıt ortaya koymuştur. Gam’ın (skala) aralıklarını yeniden belirlemek üzere doğadaki sesleri bir ses fizikçisi titizliğiyle incelediği anlaşılmaktadır. Çalışmaları Eski Yunan’dan Orta Çağ’a kadarki dönemlerde ortaya atılan müzik kuramlarına oranla çok ileri bir adımdır. Kendinden öncekilerin yanılgılarını da düzeltme amacıyla oluşturduğu kurama göre, bir sekizli oktavda 17 aralığa karşılık 18 perde vardır. Bu kuram, eski kuramlardakiiere oranla daha zengin bir perde sistemi ortaya koyar. Türk müziğinin aralıkları ve perdeleri konusunda girişilen çalışmalarda, araştırmacılar onun dizisine büyük önem vermişlerdir.
Urmevî ud çalardı, İsfahan’dayken, santur ya da kanuna benzeyen “nüzhe” ve lavtaya benzeyen “mugnî” adlarında iki tane de saz icat etmişti. Kitabul-Edvâr’dz, remel usulünde, nevruz makamındaki bestesini ebced notasıyla yazmıştır. Bu beste, 13.yy’dan günümüze ulaşabilen yapıtlar arasında bilinen en eski Türk müziği örneğidir.
• YAPITLAR (başlıca): Risaletü’s-Şerefıye fi’n-Nisâbi’t Telîfiye, Topkapı Sarayı Müzesi, Kütüphanesi III. Ahmed
Bölümü No.3460; Kitabü’l-Edvâr, Bodleian Library, I, 1026; British Museum, Or. 136, 1660.
• KAYNAKLAR: Abdülkadir Merâgî, Şerhül-Kitâbül-Edvâr, Nuruosmaniye Kütüphanesi No.3651; H.Yenigün, “Safiyyüddîn-i Urmevî”), Musiki Mecmuası,(101-102),1956.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi