Frederic Joliot-Curie Kimdir, Hayatı, Çalışmaları, Hakkında Bilgi

JOLIOT-CURIE, Frederic (1900-1958) Fransız fizik bilgini. Yapay radyoaktifliğin keşfi ve zincirleme çekirdek tepkimelerinin gerçekleştirilmesiyle sonuçlanan bilimsel çalışmalarının yanı sıra, ülkesinin Alman işgaline karşı direnişinde ve dünya barışının korunmasında büyük etkinlik göstermiştir.

Jean Frederic Joliot 19 Mart 1900’de Paris’te doğdu, 14 Ağustos 1958’de aynı kentte öldü. Pierre ve Marie Curie’nin kızı irene ile evlendiğinde, bu iki büyük fizikçiye duyduğu derin saygı ve bağlılığın bir göstergesi olarak karısının soyadını da kendi soyadına eklediğinden Joliot-Curie adıyla tanınır. 1871’de işçi çevrelerince örgütlenen Paris Komünü’nün birliklerine katılıp, hükümet kuvvetleriyle girişilen kanlı çarpışmalarda komüncülerin yenilmesi üzerine Belçika’ ya sığınan ve uzun yıllar sonra ülkesine dönerek Paris’te bir demir işçiliği atölyesi açan eski bir maden işçisinin oğluydu. Babasının ölümünden sonra içine düştükleri geçim sıkıntısı, ailenin altıncı ve en küçük çocuğu olan Frederic Joliot’nun eğitimini de etkiledi. On yaşındayken verildiği yatılı okuldan alınarak lise öğrenimini parasız bir okulda tamamladıktan sonra, 1920’de, gene parasız bir yükseköğretim kurumu olan Fizik ve Kimya Yüksek Okulu’na yazıldı. Sanayinin gereksinimleri doğrultusunda uygulamalı öğretime ağırlık vererek fizik ve kimya mühendisleri yetiştiren bu okul Joliot’nun deneysel yeteneğini geliştirdiği gibi, 22 yıl boyunca bu okulda Pierre Curie’nin verdiği fizik derslerini üstlenmiş olan Paul Langevin de, öğrencisinin gelecekte atom enerjisinin yalnızca insanlık yararına kullanılması yolundaki kararlı tutumuna varıncaya dek tüm bilimsel kişiliğinin oluşmasını ve salt bilimsel araştırmaya yönelmesini büyük ölçüde etkilemiştir.

Nitekim, 1924’te fizik mühendisliği diplomasını alan Joliot, bir sanayi kuruluşunda çalışmak yerine laboratuvar araştırmacısı olmayı yeğlediğinden, Langevin’in desteğiyle ve üç yıllık Curie araştırma bursuyla, ertesi yıl Paris Radyum Enstitüsü’nde Marie Curie’nin özel asistanı olarak çalışmaya başladı. 1926 Ekim’inde de, Marie Curie’nin büyük kızı irene Curie ile evlendi. Otuz yıl sonra irene Joliot-Curie’nin ölümüyle sona eren bu mutlu ve dingin evlilik, bilim tarihine, tıpkı Marie ve Pierre Curie gibi aynı alanda birlikte çalışan, hemen hemen tüm araştırmalarını ortak imzayla yayımlayan, birlikte Nobel Ödülü kazanan, bilim adamının siyasal ve toplumsal bilinciyle barış ve insan hakları uğruna birlikte savaşan yeni bir çift kazandırmıştı. Joliot-Curie’lerin aile geleneğini sürdürerek bilimsel araştırmaya yönelen ve ilgi alanlarım eşleriyle bölüşen iki çocukları oldu. 1927’de doğan ve 1949’da Paul Langevin’in torunuyla evlenerek Curie’lerin üçüncü kuşağında Fransa’nın üç büyük fizikçi ailesinin adını birlikte yaşatan kızları Helene annesiyle babası gibi nükleer fiziği seçerken, 1932’de doğan oğulları Pierre biyoloji bilimlerine duyduğu eğilimle biyofizik alanında uzmanlaşacaktı.

Frederic Joliot-Curie, Radyum Enstitüsü’nde Marie Curie’nin yönlendirmesi ve irene Curie’nin yardımlarıyla radyoaktiflik konusunda ilk deneyimlerini kazanırken, aile bütçesine katkıda bulunabilmek için bir yandan bir teknik okulda ders veriyor, bir yandan da Paris Universitesi’nde öğrenimini sürdürüyordu. 1927’de fen dalında lisans derecesini, 1930’da da radyoaktif elementlerin elektrokimyasal özelliklerine ilişkin teziyle doktora derecesini aldı. O tarihten sonra, yapay radyoaktifliğin keşfi ve zincirleme çekirdek tepkimelerinin gerçekleştirilmesiyle doruğuna varan verimli bir bilimsel çalışma ile II.Dünya Savaşı’nın yarattığı siyasal ortamda Fransa’nın Faşizm’e ve Nazi işgaline karşı direnişinin ardından dünya barışının simgesi olan yoğun savaşım, Frederic Joliot-Curie’nin yaşamında ayrılmaz bir bütün oldu. 1934’te, Frederic Joliot-Curie’nin Sorbonne’da öğretim görevlisi olduğu yıl, Joliot-Curie’ler ilk yapay radyoaktif elementi sentez yoluyla elde ettiklerini Fransız Bilimler Akademisi’ne bir bildiriyle açıkladılar. Aynı yıl Fransız Sosyalist Partisi’ne üye oldular, ertesi yıl da Fransa’da giderek tırmanan Faşizm’e karşı savaşmak üzere kurulan Comite de Vigilance des Intellectuels Antifascistes’e (Antifaşist Aydınların Tetikte Bekleme Komitesi) katıldılar. O yıl Nobel Ödülü Komitesi yapay radyoaktifliğin keşfi ve yeni radyoaktif elementlerin sentezi nedeniyle 1935 Kimya Ödülü’nün Joliot-Curie’lere verilmesini kararlaştırdı. 1936’da başlayan İspanya İç Savaşı’nda Cumhuriyetçilerini desteklenmesinden yana olan ve bu konudaki çekimser tutumunu onaylamadığı için Sosyalist Parti’ den ayrılan Joliot-Curie, 1937’de Coliege de France’a profesör olarak atandı. Birkaç yıl, öğretim görevinden arta kalan tüm zamanını, yeni örgütlenen CNRS’ye (Centre National de la Recherche Scientifique/Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi) bağlı bir nükleer fizik laboratuvarımn kurulmasına ve atom araştırmaları için gerekli çağdaş araçlarla donatılmasına ayırdı ve Coliege de France’a 7 milyon elektron voltluk bir siklotron kazandırdı. Böylece Fransa, SSCB’den sonra, bu tür tanecik hızlandırıcısına kavuşan ikinci ülke oluyordu.

Zincirleme çekirdek tepkimeleri
1939 yılı, ilkin Almanya’da Hahn ve Strassmann tarafından uranyum çekirdeğinin bölünmesine, ardından Fransa’da Joliot-Curie ve çalışma arkadaşlarınca ilk zincirleme çekirdek tepkimelerinin gerçekleştirilmesine tanık oldu. Kuşkusuz birçok fizikçinin öncü çalışmasından yola çıkarak Joliot-Curie’nin vardığı bu büyük başarı, bilinen enerji kaynaklarının hiçbiriyle karşılaştırılamayacak kadar güçlü olan çekirdek enerjisini insanlığın kullanımına sunacak nükleer reaktörlerin yapılabilmesi yolunda atılmış en önemli adımdı. Ne var ki, 1939 yılı yalnız çekirdek enerjisi çağının değil, II.Dünya Savaşı’nm da başlangıcı olduğundan, Joliot-Curie’ler ilk kez ilkelerini çiğneyerek bu buluşlarını gizlemek zorunda kaldılar. Zincirleme tepkimelerin başlatılması ve denetim altında tutulmasıyla nükleer reaktörlerin çalışma ilkelerini açıkladıkları ve bu bilgilerin yayılmasında sakınca kalmayacağı ana değin saklı tutulması isteğiyle mühürlü bir zarf içinde Fransız Bilimler Akademisi’ne sundukları 30 Ekim 1939 tarihli, ortak imzalı belge, gerçekten de 1949’a değin öylece korundu. Bu arada Joliot-Curie, nükleer reaktörün yapımı için gerekli olan uranyum oksiti Belçika Kongosu’ndaki (Kongo-Kinşasa) Katanga maden yataklarından sağlayarak Fransa’ya getirtmiş, reaktörde yavaşlatıcı olarak kullanılan ve yalnız Norveç’te üretilen ağır suyun (döteryum oksit) da tüm stokuyla satın alınmasını sağlamıştı. Avrupa içlerinde ilerleyen Almanlar’ın eline geçmemesi için yaklaşık 6 tonluk uranyum filizi Toulouse yakınlarında toprağa gömüldü. 130 litrelik ağır su da 1940 Haziran’ında Almanya’nın Fransa’yı işgalinden kısa süre önce Joliot-Curie’nin çalışma arkadaşları Hans von Halban ve Lew Kowarski tarafından İngiltere’ye kaçırıldı.

Ulusal direniş yılları
Joliot-Curie’ler ise, tüm önerilere karşın Fransa’dan ayrılmayı reddederek işgal yıllarında Paris’te kaldılar. O yıllarda, atom bombası yapımına yarayacak bilgileri Naziler’den saklamak kaygısıyla atom enerjisine ilişkin tüm çalışmalarını durduran ve Coliege de France’taki laboratuvarında Aimanlar’m denetimi altında yalnızca radyoaktif izotopların tıptaki kullanımlarını araştıran Frederic Joliot-Curie, direniş hareketinin örgütlenmesinde büyük bir görev üstlendi. 194Î Haziran’mda Ulusal Direniş Cephesi’ nin özellikle üniversite ve aydınlar komitesini örgütleyerek Yönetim Komitesi’nin başkanlığına getirildi, 1942 Mayıs’ında da yasadışı Fransız Komünist Parti-si’ne üye oldu. Üniversitedeki laboratuvarında direnişçiler için patlayıcı madde üreten ve 1944’te karısıyla çocuklarını İsviçre’ye kaçırarak bir süre takma adla Paris’te gizlenen Joliot-Curie, Fransa’nın Nazi işgalinden kurtuluşundan sonra Coliege de France’taki öğretim görevine dönerek Fransa’da bilimsel araştırma ve eğitimin yeniden örgütlenmesi için çalıştı. CNRS’nin yönetimini üstlenerek nükleer reaktör çalışmalarına hız verdi. 1945 Ekim’inde de Irene’in ve kendisinin çabalarıyla kurulan Atom Enerjisi Ko-misyonu’nun başkanlığına getirildi. Üç yıl sonra da 15 Aralık 1948’de Fransa’nın ilk reaktörü çalışmaya başladı. “Zoe” adı verilen bu reaktörün gücü çok düşüktü ama, Fransa’yı dünyanın atom reaktörlü ilk dört ülkesi araşma katmıştı. Hemen ardından Paris yakınlarındaki Saclay’de büyük bir nükleer araştırma merkezinin kurulması için çalışmalara başlayan Joliot-Curie, 1950 Nisan’ında siyasal nedenlerle Atom Enerjisi Komisyonu başkanlığından alındı, birkaç ay sonra da irene Joliot-Curie’nin görevine son verildi. Coliege de France’taki öğretim görevine dönen Joliot-Curie, bilim adamlarının dayanışmasını sağlamak ve atom enerjisinin silah olarak kullanımım engellemek amacıyla yürüttüğü çalışmalarını son yıllarına değin sürdürdü. 1946’da uluslararası Dünya Bilim işçileri Federasyonu’nun kurucu başkanlığını üstlenmiş, Birleşmiş Milletler Atom Enerjisi Komisyonu’na Fransa delegesi olarak katılmıştı; 1949’da Dünya Barış Hareketi’nin örgütleyicisi, 1950’de Dünya Barış Konseyi’nin kurucu üyesi ve başkanı olarak dünya ülkelerini nükleer silahsızlanmaya ve barışa çağıran toplantılar düzenledi, 500 milyonu aşkın kişinin imzaladığı ünlü “Stockholm Çağrısı”nı yayımladı.

1956’da Fransız Komünist Partisi’nin Merkez Komitesi üyeliğine seçilen, aynı yıl irene Joliot-Curie’nin ölümüyle derinden sarsılan Joliot-Curie, Coliege de France’taki görevine ek olarak karısının Sorbonne’daki derslerini ve Radyum Enstitüsü’nün yönetmenliğini üstlendiyse de bu boşluğu ancak iki yıl doldurabildi. İ958’de, yıllardır çektiği ilerlemiş karaciğer iltihabından öldüğünde devlet töreniyle gömüldü.

1935’te Nobel Kimya Ödülü’nü irene Joliot-Curie ile bölüşen, Ulusal Direniş Cephesi’nin başkanı olarak gösterdiği yararlıklar nedeniyle savaştan sonra Legion d’honneur nişanının en yüksek askeri rütbesi ve “Croix de guerre” savaş madalyasıyla ödüllendirilen, dünya barışma katkıları nedeniyle 1951’de Lenin Barış Ödülü’nü alan Joliot-Curie, Fransız Tıp Akademisi (1943) ve Fransız Bilimler Akademisi’nin (1944) yanı sıra pek çok ülkedeki bilim akademilerinin de üyesiydi.

Paris Radyum Enstitüsü’nde atom çekirdeğinin yapısını araştırmaya başlayan Joliot-Curie’lerin adı her ne kadar nötronun bulucuları olarak bilim tarihine geçmediyse de, bu alandaki katkıları yadsınamaz. 1930’da Bothe ve öğrencisi Becker Almanya’da, berilyum gibi hafif element atomlarının çekirdeğini alfa parçacıklarıyla bombardıman ettiklerinde, maddeye girim gücü çok yüksek bir ışınım elde etmiş, ancak bu ışınların niteliğini tam olarak açıklayamamışlardı. Ertesi yıl bir Wiison sis odasında bu ışınımları incelemeye başlayan Joliot-Curie’lerin 1932 başlarında yayımladıkları sonuçlar, nükleer fizikte yeni bir araştırma alanı açacak nitelikteydi. Hidrojen atomundan protonları koparacak denli güçlü olan bu ışınım, ne fotonlardan, ne de elektron ya da proton gibi bilinen yüklü parçacıklardan oluşuyordu. Joliot-Curie’nin deney yeteneğinin en güzel ürünlerinden biri olan bu gözlemden bir ay sonra, Rutherford’un yıllar önce varsayımsal olarak öngördüğü elektrik yükü taşımayan, kütlesi ise protonunkine çok yakın olan bu yeni parçacığı (nötron) bulma başarısı Chad-wick’in oldu. Aynı yıl Joliot-Curie’ler, ince bir alüminyum tabakasının alfa parçacıklarıyla bombardımanı sırasında elektronun karşı parçacığı olan artı yüklü elektronu buldularsa da, “pozitron” diye adlandırılan bu parçacığı bilim tarihine yazdırma onuru da Anderson’a kaldı.

Yapay radyoaktifliğin bulunması
1934’te,  alfa parçacıklarıyla bombardıman edilen alüminyumun saldığı pozitronlara ilişkin deneyini yineleyen Joliot-Curie, alfa parçacıklarını yayan polonyumu sis odasının ağzına kapattığı ince alüminyum yaprağa doğru tuttuğunda beklediği gibi pozitron yayımı başlıyor, ancak polonyumu çektikten sonra pozitron akımı hemen durmuyordu. Bu hiç beklenmedik olguyu bir Geiger sayacıyla sınayan Joliot-Curie’ler alfa ışınlarına tutulan alüminyumda, yarı ömrü üç dakikadan biraz daha kısa olan radyoaktif atomların oluştuğunu saptadılar. Radyoaktif olmayan alüminyum, o güne değin bilinmeyen radyoaktif bir elemente dönüşüyordu; üstelik doğal radyoaktif elementlerden farklı olarak pozitif elektron yaydığına göre, bu radyoaktif element doğada da bulunmuyordu. Bu elementin fosforun kararsız, radyoaktif bir izotopu (fosfor:30) olduğunu anlayan Joliot-Curie’ ler aynı deneyi bor atomlarıyla deneyerek radyoaktif bir azot izotopu elde ettiler ve bilim dünyasında büyük coşkuyla karşılanan buluşlarını 15 Ocak 1934 tarihli bir bildiriyle açıkladılar. Yapay radyoaktifliğin bulunmasından kısa bir süre sonra birçok ülkede hızla radyoaktif izotop üretimine geçildi ve alfa parçacıklarından daha etkili olan nötron bombardımanı yöntemiyle pek çok radyoizotop elde edildi. Doğada çok az bulunduğu için araştırmacıların kolay kolay erişemeyeceği kadar pahalı olan doğal radyoaktif elementlerin yerini alarak çekirdek fiziği araştırmalarına hız kazandıran yapay radyoaktif izotopların günümüzde özellikle sanayi ve tıpta çok geniş bir uygulama alanı vardır.

Yapay radyoaktif izotopları ve çekirdek enerjisini insanlığın kullanımına sunan Joliot-Curie çağımızın en büyük fizikçilerinden biri olduğu kadar, insan yaşamını ve barışı yok etmeye yönelik bilime baş kaldırmış en inançlı bilim adamlarından da biridir.

• YAPITLAR (başlıca): Textes choisis,(ö.s.), 1959, (“Seçilmiş Metinler”); Oeuvres scientifiques completes, (ö.s.), 1961, (“Toplu Bilimsel Yapıtları”).

• KAYNAKLAR: P.Biquard, Frederic Joliot-Curie, 1961; L.de Broglie, La vie et l’oeuvre de Frederic Joliot, 1959; F.Cotton, Les Curies, 1963; G.Gönenç, Hep Aranızda Olacağım, 1983.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski