HOPKINS, Frederick Gowland (1861-1947) İngiliz, biyokimyacı. Aminoasitlere ilişkin buluşları ve vitaminlerin keşfine temel oluşturan çalışmalarıyla tanınmıştır.
20 Haziran 1861’de Eastbourne’da doğdu, 16 Mayıs 1947’de Cambridge’de öldü. Londra Üniversitesi’nde kimya öğrenimi gördüğü sırada 1888’de Guy’s Hospital’da tıp öğrenimine başlayan Hopkins, 1898’de Cambridge Üniversitesi’nde kimyasal fizyoloji okutmanı olarak görev aldı. 1914’te bu kurumdaki ilk biyokimya profesörü olan Hopkins, emekli olduğu 1943 yılına değin Cambridge’de görev yaptı. 1925’te “Sir” unvanı alan, 1926’da Royal Society’nin Copley Madalyası’yla ödüllendirilen Hopkins, sağlığın korunmasında önemli olan ve bugün “vitamin” olarak bilinen temel besleyici öğelere ilişkin çalışmaları nedeniyle C.Eijkman ile birlikte 1929 Nobel Fizyoloji ve Tıp Ödülü’nü paylaştı. 1931’de de Royal Society’nin başkanlığına getirildi.
İlk çalışmalarında ürik asit üretimini araştıran ve 1901’de S.W.Cole ile birlikte bir aminoasit olan triptofanı bulan Hopkins, triptofan ve bazı aminoasitleri bazı hayvanların aldıkları besinlerden üreteme-diklerini, dolayısıyla besinde doğrudan verilmeleri gerektiğini ileri sürdü. Böylelikle temel aminoasitler kavramı konusunda önemli bir adım atan Hopkins, yapay sütle beslenen sıçanlarda görülen büyüme geriliğinin günlük beslenmelerine bir miktar inek sütünün katılmasıyla ortadan kalktığı ve büyümenin hızlandığı gözleminden yola çıkarak, hayvanların beslenmesinde yalnızca saf protein, yağ, karbonhidrat ve tuz karışımının yeterli olmadığını ileri sürdü, inek sütünde bulunan ve daha sonra “vitamin” olarak adlandırılacak “yardımcı besin öğeleri”ni tanımladı. Bu konudaki çalışmaları başka araştırmacıların bulgularıyla tümüyle desteklenmemekle birlikte, Hopkins’ in beslenmeye ilişkin incelemeleri vitaminlerin keşfine temel oluşturmuştur.
Hopkins’in 1907’de Walter Fletcher’le (1873-1933) birlikte kas kasılması ile laktik asit birikimi ilişkisi üstüne yaptığı çalışma, kaslarda karbonhidrat metabolizması üstüne çalışmalarının başlangıcı olurken bir yandan da ilgisinin giderek biyokimyasal tepkimelerde katalizör işlevi gören enzimlere yönelmesine neden oldu. Proteinlerin kükürt içeren bölümleri üzerinde yaptığı çalışmalar sonunda bir tripeptit olan glutathionu elde eden Hopkins, bu maddenin indirgenmiş ve oksitlenmiş halde olmak üzere iki biçimde var olabileceğini, koenzim adını verdiği biçiminin oksijen taşıyıcısı, oksitlenmiş disülfit biçiminin ise hidrojen alıcı olarak işlev gördüğünü göstererek hücrenin oksijen kullanımındaki önemini vurguladı.
• KAYNAKLAR: E.Bakhvin, Gomland Hopkins, 1961.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi