KERSCHENSTEINER, Georg (1854-1932) Alman, eğitimci. Okullara ilişkin reformlarıyla ve çağdaş anlamda meslek okullarının kurulmasına katkılarıyla tanınmıştır.
29 Temmuz 1854’te Münih’te doğdu, 15 Ocak 1932’de aynı yerde öldü. Mesleğine ilkokul öğretmeni olarak başladı. Öğrenimini daha üst düzeyde sürdürmek amacıyla 1877-1880 arasında matematik ve fizik okudu, daha sonra doktora yaptı. Kısa bir süre Münih’te Meteoroloji Merkez Enstitüsü’nde asistan olarak çalıştıktan sonra lise öğretmenliğine başladı. 1883’ten sonra Nümberg, Schweınfurt ve Münih’te öğretmenlik etti. 1895-1919 arasında Münih’te kent eğitim danışmam ve müfettiş olarak görev yaparken J.F.Herbart’ın (1776-1841) savunduğu metafizik okul sistemine karşı çıktı. Pestalozzi, Ernst Mach ve R.Avenarius’un görüşlerinden yararlanarak uygulamaya ve deneye ağırlık verilen bir eğitim programı üzerinde çalışmaya başladı. Bu doğrultuda öğrenci atölyeleri, öğrenci mutfakları ve bahçeleri kurulmasına ön ayak oldu. 1901’de Erfurt Bilimler Akademisi ödülünü aldı. 1908’de Zürich’te yaptığı bir konuşmada büyük yankı uyandıran “iş okulu” düşüncesini ortaya attı. Bundan sonra Avrupa ve ABD’de yaptığı inceleme gezileri, hem deneyimlerini, hem de ününü artırdı. 1912’de liberal-demokrat bir parti olan İlerici Halk Partisi adayı olarak katıldığı seçimleri kazandı ve 1918’e değin milletvekilliği yaptı. 1921’de profesör oldu.
Hem kuramsal olarak, hem de uygulamaya ilişkin pek çok ürün vermiş olan Kerschensteiner, yazılarında özellikle öğretim kavramı üzerinde durmuş, bu konuda kendine özgü kuramlar getirmiştir. Öğretimin ancak öğrencinin içinde bulunduğu gelişme aşamasına uygun düşen kültür ürünlerinin aracılığıyla başarılı olarak gerçekleştirilebileceğini savunmuştur. Ona göre okulda verilecek eğitimin en önemli hedeflerinden biri kişilik oluşturmaktır. Böylesi bir öğretimde mesleki eğitimin vazgeçilmez bir önemi vardır. Son hedef ise eğitim aracılığıyla eksiksiz bir yurttaş yetiştirmektir.
Kerschensteiner iyi bir yurttaş yetiştirmek ve bu konuda gençlere olanak sağlamak açısından özellikle iki kuruluş ve sistem üzerinde durmuştur. Bunlardan biri iş okulları, diğeri “bütünsel eğitim sistemi”dir.
İş okulu
İş okulunun ana ilkesi, öğrencinin kendi başına etkinlikte bulunabilmesidir. Böyle bir çalışma, eğitim ve öğretimin belirleyici öğesi olarak ele alınmalı ve uygulanacak yöntem açısından hep gözönünde tutulmalıdır. Kerschensteiner, bu yöntem içinde elle çalışmaya ek olarak kendi başına düşünsel etkinliği geliştirme öğesine de önem vermiştir. El işi, fizyolojik, psikolojik ve didaktik açıdan önem taşımaktadır. Çam ağacından yapılmış bir tahtayla bir lastik, bir deriyle ipek bir kumaş arasındaki fark, hiçbir zaman yalnızca bakarak, yani optik algılama yoluyla anlaşılamaz, en iyi sözlü açıklamalar bile yeterli değildir. Oysa bu maddeler ele alınırsa ve bunlarla çalışılırsa, aralarındaki farkları kavramak çok daha kolay olacaktır. Aynı durum, maddelerin esneklik, yumuşaklık, kayganlık gibi özelliklerini kolay kolay unutmayacak biçimde öğrenebilmek için de geçerlidir. Elle çalışmak, bir başka açıdan da öğrenme süreci içinde önemli bir yere sahiptir. Öğrenme durumunda olan insan elle çalışmak yoluyla çok yönlü anlatım alışkanlıkları edinebilir. El çalışması, bu durumda, konuşmak, çizmek, şarkı söylemek, resim yapmak ve ritmik hareketlerde bulunmak gibi etkinliklerle eşit değere sahiptir. El işiyle yapılan derslerde öğretmen de, zengin anlatım olanaklarına kavuşur, böylece öğrencinin aklından uzun süre çıkmayacak bir “yaşantı” gerçekleştirilebilir.
Kerschensteiner, tüm olumlu özelliklerine karşın, iş okulu kavramının elle çalışmayla sınıflandırılmasının, verimliliği düşürdüğünü görmüştür. A.Fisc-her ve H.Gaudik’le yaptığı tartışmalar sonucunda öğrencilerin kendi başlarına yürüttükleri etkinliklere yönelik kavramların ve yargıların oluşturulmasında el işinin yanı sıra belli bir düzeyde düşünsel etkinlik de gerektiği yargısına varmış, yöntemini fiziksel ya da düşünsel alanlardaki etkinliklerle öğrenmek olarak geliştirmiştir. Öğrenci, örneğin, genel bir tasarımdan yola çıkarak o tasarımla ilgili önemli karakteristik işaretleri elde edebilmelidir. Kavram oluşturmak, farklı yargılar için gerekli kavramlar arasında bağ kurmak, sonuçlar çıkarmak, deneyimlerden elde edilen bilgileri soyutlama düzeyine yükseltebilmek için öğrencinin ayrıca yönlendirilmesi zorunludur. İşte bu noktada, öğrencinin kendi başına düşünsel etkinliğe girmesi gerekir. Bu süreçte öğretmenden gelen sorular, öğrenciden gelen sorulara oranla arka plandadır; çünkü öğrencinin düşüncesini, akimdan geçenleri soru ya da ifade biçiminde dışa vurabilmesi için, önünde hiçbir engel bulunmamalıdır. Böyle bir derste, öğrencinin nesneleri ve olayları yakından izleyebilmesi ve gerektiğinde sık sık deneye başvurabilmesi için, elde bulunan malzemenin son derece zengin olması gerekmektedir. Bunun dışında öğrenciden olaylar ve nesnelerle ilgili deneyimlerini, bunlardan edindiği izlenimleri kâğıda dökmesi beklenir. Böylece
öğrenci kendi öğrenme sürecinin farklı aşamalarını sürekli olarak önünde bulma olanağına kavuşacaktır. Oluşturduğu kavramları, kurduğu bağlantıları ve çıkardığı sonuçları yeniden gözden geçirebilecek ve gerekirse soyutlama aşamasında yeniden bir değerlendirmeye girecektir.
Bütünsel eğitim sistemi
Kerschensteiner’in üzerinde yoğun olarak çalıştığı konulardan biri de bütünsel eğitim sistemidir. Bütünsel eğitimden anladığı, öğrencinin ilkokuldan, hatta anaokulundan başlayarak ortaöğrenim, meslek okulları vb. aşamalardan geçtikten sonra, yükseköğrenimin sonuna değin belli bir bütünsellik içinde eğitim ve öğretim gördüğü bir sistemdir.
Bütünsel eğitim sisteminin organik bir yapılanma içinde gerçekleştirilmesiyle ilgili görüşe kaynaklık eden düşünce, 18. ve 19.yy’larda Avrupa’da yaşanan tarihi-toplumsal gelişmelerle çok yakından bağlantılıdır. Kapitalizmin gelişmesiyle birlikte bu sistemin kaçınılmaz kıldığı toplumsal ve bireysel rekabet ortamında ayakta kalabilecek ve bu rekabete katılacak derecede yeteneklerini geliştirmiş insan tipinin yetiştirilmesi, aynı zamanda, yeni oluşmakta olan ulusal pazarla yakından ilgili olduğu için, ulusal birlik düşüncesinin halkın düşüncesinde de yer etmesi gerekliliği doğmuştur. Bütünsel eğitim sistemi, ulusal eğitimin birliği, halkın siyasi bütünlüğü ve toplumdaki gerilimlerin en alt düzeye indirilmesi kaygılarıyla çok yakından ilgilidir. Kerschensteiner de bu sistemi savunurken, öğrencinin bireyselliğini temel almış ve bütünsel eğitimde, düşünebilen her insanın en yüksek öğrenim aşamasına gelme olanağım görmüştür. Bu sistem, zamanına göre eskimiş anlayışlar karşısında, eğitimin demokratikleştirilmesi amacını taşımaktadır. Kerschensteiner, bütünsel eğitim sisteminin eksiksiz gerçekleştirilebilmesi için, öğretmenlerin de bütünsel bir eğitimden geçmesi gerektiğine inanmaktadır. Ancak bu eğitim, onların bireysel yaratıcılığını engellemek yerine geliştirici biçimde düzenlenmelidir.
Kerschensteiner “kitap okulu” yerine “iş okulu” düşüncesini geliştirirken 19.yy’da pazar ve tatil günleri gidilen bir okul türü olan genel mesleki ilerleme okuluna karşı çıkmıştır. Onun alternatif olarak geliştirdiği Münih’teki okulda gençleri mesleklere göre ayrılmış sınıflara dağıtmış, derslerin merkezine mesleki yönlendirmeyi koymuştur. İş okullarında uygulanan yöntem son derece olumlu sonuçlar vermiş, çeşitli çevrelerin dikkatini çekmiştir. Kerschensteiner, toplumsal eğitimin diğer olanaklarım da hesaba katmış, okul yaşamı, oyun, öğrencilerin yönetime katılmaları gibi uygulamaların yararını açık olarak belirtmiştir.
• YAPITLAR (başlıca): Die staatsbürgerliche Erziebung der deutschen Jugend, 1901, (“Alman Gençliğinin Yurttaşlık Eğitimi”); Grundfragen der Schulorganisation, 1907. (“Okul Örgütlenmesinin Temel Sorunları”); Begriff der staatsbürgerlichen Erziebung, 1910, (“Yurttaşlık Eğitimi Kavramı”); Begriff der Arbeitsschule, 1912, (“İş Okulu Kavramı”); Charakterbergriff und Charaktererziehung, 1912, (“Kişilik Kavramı ve Kişilik Eğitimi”); Wesen und Wert des naturıvissenschaftlichen Unterrichts, 1914, (“Fen Derslerinin Özü ve Değeri”) Autoritdt und Ereiheit als Bildungsgrundsatze, 1924 (“Öğretim. İlkeleri Olarak Otorite ve Özgürlük”); Theorie der Bildung, 1926, (“Öğretim Kuramı”).
• KAYNAKLAR: A.Fischer, Georg Kerschensteiners Leben und pcidagogische Werke, 1925; Gabriele Fernau-Kerschensteiner, G.Kerschensteiner oder die Revolution der Bildung, 1954; M.Kerschensteiner, Georg Kerschensteiner, 1954. H.Kirschbaum, Die Entsvicklung der theore-tischen Voraussetzungen von Kerschensteiners Padagogik, 1927.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi