İBN CEBİROL (11-yy) Endülüslü Arap filozof. Tanrı’nın evrensel özdek ve biçim olduğunu ileri sürmüştür.
1021’de Malaga’da doğduğu, 1069’da Valentia’da öldüğü sanılmaktadır. Yahudi kökenli bir düşünür olan İbn Cebirol’un yaşamı konusunda ayrıntılı bilgi yoktur. Yapıtlarının incelenmesinden Saragassa’da öğrenim gördüğü, şiir ve felsefeyle uğraştığı, kendinden önceki filozofları incelediği anlaşılmaktadır.
İbn Cebirol felsefeyle ilgili görüşlerini Yenbu’ul-Hayat (“Yaşamın Kaynağı”) adlı yapıtında açıklamıştır. Ele aldığı sorunlar felsefe ve tanrıbilimin geleneksel konularıdır. Bunlar da Tanrı, evren, insan, özdek, birey, töz, varlık, bilgi, biçim, ahlak, dirilik ve oluştur. Ona göre Tanrı evrensel özdek ve evrensel biçimdir. Bu niteliği dolayısıyla da ilk tözdür, bütün varlık türlerinin en yüksek aşamasında bulunur. Düşünce bu evrensel özdekten kurulmuştur, kendinden ayrılmayan birtakım özellikleri vardır. Bunlar ise varlık, kendi kendisiyle var olmak, özdeş olmak, türlülüğü içermek, her nesneye kendi özünü ve adını vermektir. Bu özellikler, ayrıca, var olan bütün nesnelerde bulunur. Onlarla ilgili bilgi de soyutlama yoluyla sağlanır.
Bilginin başlıca yöntemi görünenden yola çıkarak görünmeyeni kavramaktır. Bu da en aşağı varlıktan en yüksekte bulunana, Tanrı’ya doğru aşama aşama yükselmeyi sağlar. Evrensel özdek birdir, çokluk yalnız görünüş alanına yansıyan biçimdedir. Evrensel biçimin kavranması bütün varlık türlerinde bulunan özellikleriyle olur. Bu özellikler de, başka nesnelerde varlığını sürdürmek, içinde bulunduğu nesneye varlık kazandırmak, onda kendi özünü yitirmektir. Bu iki özellik de biçimle bağımlıdır. Özdekte de var olma özelliği bulunur, ancak bu gizil güç durumundadır, biçim ona eylemsel niteliğini kazandırır, onu eyleme dönüştürür.
Dört türlü özdek
İbn Cebirol’a göre canlıları ve madenleri oluşturan, biçimle özdektir. Kişi elinden çıkan, birer sanat ürünü sayılan varlıklar da özdek ile ona verilen biçimden oluşur. Canlılarda görülen üremeyi sağlayan, jkarşıt öğelerdir.Bütün tinsel varlıklarda biçim ve özdekten oluşur. Çünkü bütün özdek türlerinin kaynağı evrensel ve tinsel nitelik taşıyan başka bir özdektir. Duyularla ilgili nesnelerde dört türlü özdek bulunur. Bunların birincisi, sanat yapıtlarının ortaya konmasını sağlayan yapma özdek, örneğin bir yontunun yapımında kullanılan altındır. İkincisi öğelerin karışmasını sağlayan doğal-tikel özdektir. Üçüncüsü öğeleri oluşturan doğal-genel özdek, sonuncusu da gökvarlıklarımn özdeğidir. Öte yandan, gökle yeryüzünü kapsayan en genel bir nesne özdeği vardır, bu da tinsel tözle özdeksel töz arasında orta aşamadadır. Bu aşama türü birbirine bağımlı nesnelerin biçimlerinde de görülür. En tikel biçimden en genel biçime doğrudur. Bütün bu varlık biçimlerinin üstünde, bütün nesneleri bilgisi ile kapsayan ussal biçim bulunur. Onu oluşturan töz bütün nesnelere girebilecek nitelikte ve çok incedir. Us tözü, duyular da biçim ve rengi nicelikten ayırır. Oysa somut nesnelerde biçim, renk, nicelik bir bütündür, birbirinden ayrılmaz. Ayrıca biçimlerin birbiriyle olan bağlantısı sonucu, yavaş yavaş görünenden görünmeyene, duyu evreninden tinsel evrene geçilir. Bütün biçimlerin birbirini içermesi, taşıması nedeniyle, duyulur biçimler ussal biçimlerin birer gölgesi durumundadır. Kişinin görünen evrene dayanarak görünmeyen evrenle ilgili yargılarının kaynağı bu biçimler arasındaki ilişkidir. Böylece biçim ve renkten niceliğe, töze varılır. Töz yalındır, belli bir yerde değildir, niceliğin yerini ve uzayı oluşturur. Yalın tözler yalnız kendi nedenleriyle vardır, özdekle ilgili yerleri yoktur, hepsi Tanrı bilgisinde bulunur. Bu nedenle biri tinsel, öteki özdeksel olmak üzere iki uzay vardır. Bütün bileşik biçimleri oluşturan bu yalın tözlerdir. Yalın tözlerin ereksel nedeni Tanrı’dır.
İbn Cebirol varlık aşamalarının, ussal bilgide bulunan dört nesneye karşılık olduğunu ileri sürer. Bunlar nesneleri oluşturan yalın varlık, nesnenin ne olduğunu gösteren öz, nesnenin ne biçim ve türde olduğunu bildiren nitelik, son olarak da nesnenin niçin oluştuğunu anlamaya yarayan ereksel nedendir.
İbn Cebirol, geliştirdiği bu felsefe anlayışıyla; İslam tanrıbilimi üzerinde etkili olmuş, özellikle töz kavramına ve oluş sorununa getirdiği yorum tasavvufta büyük bir ilgiyle karşılanmıştır.
• YAPITLAR (başlıca): Yanbu’iil-Hayat, (ö.s.), 1962, (“Yaşamın Kaynağı”); Kitabu Islahu’l-Ahlak, (ö.s.), 1902, (“Ahlakı Düzeltme Kitabı”); Muhtaru’l-Cevahir, (ö.s.), 1925, (“Seçilmiş İnciler”).
• KAYNAKLAR: J.Guttmann, Die Philosophie des Salo-mon ibn Gabirol, 1889; D.Kauffmann, Studien über Salomon İbn Gabirol, 1899.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi