KANI (1712-1791) Osmanlı Divan şairi. Yergi şiirleri ile tanınmıştır.
Ebubekir Kânî, Tokat’ta doğdu, İstanbul’da öldü. Tokat’ta öğrenim gördü. Mevlevi tarikatına girdi. Uzun yıllar kaldığı Tokat Mevlevihanesi’nde Abdülahad Dede’ye bağlandı. Trabzon valiliğinden üçüncü kez sadrazamlığa atanan Hekimoğlu Ali Paşa ile 1755’te İstanbul’a gitti, Divan Kalemi’ne girdi. Daha sonra Silistre valisinin divan katipliğinde bulundu. Eflak Voyvodası İskerletzade Konstantin Bey’in yanında çalıştı. Konstantin Bey’in isteği üzerine, yeğeni Alexandre Beyzade için Benâm-ı Havarîyyûn-i Bürûc-i Fünân adlı bir Türkçe öğrenme ve konuşma kitabı yazdı. Sadrazam Yeğen Mehmed Paşa’nın çağrısı ile 1782’de İstanbul’a döndü. Paşa’ya yazdığı mektuplar yüzünden idama mahkûm olma tehlikesi geçirip Limni Adası’na sürüldü. Bir süre sonra bağışlandı.
Kânî’nin Arapça, Farsça, Türkçe şiirleri Divan’ında toplanmıştır. Yergi şiirleri, mektupları Türk edebiyatının güzel örneklerindendir. Söylediği latifeler, nükteler, “Tekir binti Pamuk cariyeleri” imzası ile bir kedinin ağzından sahibine yazılmış Hirrenâme (Kedinâme), Münşeat’ında yergileri ve mektupları ile birliktedir. Kânî’nin söylediği “Kırk yıllık Kânî olur mu Yani” sözü günümüzde de kullanılır.
• YAPITLAR (başlıca): Benâm-ı Havarıyyün-i Bürûc-i Fünûn, (Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, Emanet Hâzinesi No. 1158); Divan, (Köprülü Kütüphanesi Asım Bey Bölümü No. 357/1); Münşeât-ı Kânî, (Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, Hazine No. 827).
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi