KARAHİSARÎ (1469-1556) Türk, hattat. Abbasi hattatı Yâkût-i Musta’sımî üslubunun Türkiye’deki temsilcisi olmuştur.
Karahisarî, yazılarındaki üslup dolayısıyla Türk hattatları arasında yeni bir okulun temsilcisi sayılır. O dönemde yerleşmekte olan bir Türk üslubu varken, onun ayrı bir yazı üslubuna kaymasında, öğretmenleri etkili olmuştur. 13.yy’da, Abbasiler’in son döneminde saray hattatı olan Yâkût-i Musta’sımî ile gelişen sülüs ve nesih yazı üslubu, ideal bir yol olarak kabul edilmiş ve bütün İslam hattatlarınca benimsenmişti. Bu üslup İstanbul’da 15.yy’da II.Mehmed [Fatih] ve II.Bayezid zamanında Şeyh Hamdullah tarafından değiştirilip geliştirilerek ortaya bir Türk üslubu çıkartılmıştır. İran’da ise hattatlar, Yâkût’un yolunu sürdürdüler. Esadullah-i Kirmânî İranlı olduğu için, öğrencisi Karahisarî de doğal olarak onun etkisinde kaldı ve İstanbul’da Yâkût üslubunu sürdürdü. Ancak Yâkût’un bir taklitçisi olarak kalmadı, sanat alanında onu aştı.
Afyonkarahisar’da doğdu, İstanbul’da öldü. Doğum tarihi kesin değildir. Asıl adı Ahmed Şemsed-din’dir. Doğum yerinden ötürü Karahisarî olarak anılır. Küçük yaşta İstanbul’a giderek öğrenim gördü. Arapça, Farsça öğrendi. Şiir de yazardı. Hat konusunda ilk öğretmeninin kim olduğu bilinmiyor. Ancak yapıtlarının altına kendi adıyla birlikte Esadullah-i Kirmânî’nin adını yazmasından, onun da öğrencisi olduğu varsayılır. Kendisi için diktiği bir gömleğin ek yerlerini terzilerin bulmakta zorluk çekmesi, el becerilerinde çok usta olduğunu göstermektedir.
Aklâm-ı sitte (altı çeşit yazı) ile sayısız yapıtlar veren Karahisarî’nin yazıları kütüphanelerde ve özel koleksiyonlardadır. Bunların en ünlüsü I.Süleyman [Kanunî] için yazdığı ve Topkapı Sarayı Kütüphane-si’nde bulunan büyük boydaki Kuran’dır. Bu yapıtta birçok istif (kompozisyon) yenilikleri göstermiştir. Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde bulunan büyük boydaki Enam’ı da en önemli yapıtlarındandır. Bu kitapta çeşitli türden yazılar kullanmış ve onlara kendi sanat anlayışına göre yorumlar getirmiştir. Bazı yazılarım altınla yazmış, sonra bunların kenarlarını siyah mürekkeple çevrelemiştir. Bazen de yazıların içini çok ince süslerle doldurmuştur. Bundan dolayı onun tezhib (süsleme) ile de uğraştığı sanılmaktadır.
Karahisarî’nin üslubu uzun süre devam etmemiş, yolunu izleyen öğrencilerinin ölümünden sonra ortadan kalkmıştır. Daha sonraki hattatlar Şeyh Hamdullah’ın kurduğu klasik Türk üslubunda yürümekte devam etmişlerdir.
Karahisarî’nin bilinen yedi öğrencisi vardır. Bunlardan İbrahim el-Hasenî, el-Kâtib, Muhyiddin Halife ve Süleyman el-Hicazî üstüne adlarından başka bilgi yoktur. Öbür öğrencilerinden, Mimar Sinan’ın Büyükçekmece Köprüsü’nün yazıtını yazan Derviş Mehmed, Süleymaniye Camii’nin yazıtı ile Edirne’deki Selimiye Camii nin yazılarını yazan Haşan Çelebi çok ünlüdür. Yazdığı Kuranlar’h ün yapan Vezir Ferhad Paşa da özellikle nesih yazıda usta bir sanatçı olarak tanınır.
• KAYNAKLAR: A.Süheyl Ünver, Hattat Ahmet Karahisarî, 1964.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi