KAVAFİS, Konstantinos (1863-1933) Yunanlı şair. Yunan şiir geleneğinin dışında kendine özgü bir şiir yaratmıştır.
İskenderiye’de doğdu. 29 Nisan 1933’te aynı kentte öldü. İstanbul’un varlıklı ailelerinden gelen Pedros Kavafis’in dokuzuncu çocuğuydu. Babası 1850’de aile şirketinin temsilciliğini açmak için İskenderiye’ye gitti. Mısır’ın sayılı işadamlarından biri haline geldiyse de, 1870’te arkasında hiçbir şey bırakmadan öldü. Eşi çocuklarını alıp Londra’ya gitti. Ama aile şirketi dağılınca yedi yıl aradan sonra İskenderiye’ye dönmek zorunda kaldılar. Konstantinos Kavafis on altı yaşında Hermes adlı ticaret lisesine yazıldı. 1882 Haziran’ında İngilizler İskenderiye’yi işgal edince aile topluca İstanbul’a göçtü. Ama 1885’te gene İskenderiye’ye döndüler. Savaş kenti değiştirmiş, Rum toplumunun ticari etkinliği silinmiş, İngilizler’in kesin egemenliği başlamıştı. Konstantinos Kavafis 1892’de Su İşleri Dairesi’ne memur olarak girdi. 1922’ye değin burada çalıştı. Bir yandan da İskenderiye Borsası’nda simsarlık etti. 1899’da annesini, arkasından üç kardeşini yitirdi. Öbür iki kardeşi de kentten göçünce ömrünün son yıllarım yalnız başına geçirdi. 1932’de gırtlak kanserine yakalandı ve ertesi yıl öldü.
İlk şiirleri
Kavafis’in ilk şiirleri 1903’te Yunanistan’da yayımlanmaya başladı. Bir yıl sonra on dört şiirden oluşan ilk kitabı çıktı. Kavafis 1907’de Nea zoe adlı edebiyat dergisinin çevresinde toplanan genç bir grupla ilişki kurdu. Bu grup özellikle halk dilinin kullanılmasını savunuyordu. Aynı görüşü paylaşan Kavafis dergide yazmayı sürdürdü. 1911’den sonra sürekli olarak şiir yayımladı. Geriye yüz elli dört şiir bıraktıysa da sağlığında şiirlerini toplu olarak bastırmamıştı. Yapıtlarının tümü ölümünden iki yıl sonra 1935’te yayımlandı, asıl kapsamlı baskıysa 1963’te yapıldı.
Tarihsel şiirleri
Kavafis’in yaşamı ve bu yaşamdan ayrı düşünülemeyecek şiiri, ona dünya şairleri arasında kendine özgü bir yer sağlar. Yunan diliyle yazan, ama Mısır’da yaşayan şairi, geleneksel Yunan şiiri içinde ele almak olanaksızdır. Kavafis’in klasik Yunan kültürüyle ve mitolojisiyle ilgilenmediği, gözlerinin bütün Doğu Akdeniz’e yayılmış bulunan Helenistik dünyanın birikimine, Yunan dilinin yayılma alanına dönük olduğu şiirlerinde apaçık gözükür. Kavafis’i asıl ilgilendiren Roma, Bizans ve Helenistik dönemlerin bilinen tarihi değil, uydu krallıklar, boş gösteriler, fırsatçılıklar, zorbalıklar, sürgün şairlerle çizilen gizli bir tarihtir. Onun, ünlü kahramanları değil de, önemsiz kişileri kendi ahlak anlayışının dile getiricileri olarak seçmesinin bir nedeni de budur. Kavafis için tarih bir soluk alma alanı,güncele yeniden bakabilmesini sağlayan bir yabancılaşma aracıdır. Bir bakıma Kavafis ne tarihle, ne de güncelle doğrudan doğruya bir bağ kurar. Asıl yakalamak istediği “evrensel gerçek”i tarihten güncele, güncelden tarihe gidiş-gelişlerle dile getirmeye çalışır. Bununla birlikte, Yunan dili, soylu davranışlar, içsel derinlikler, yiğitçe davranışlar çok hoşlandığı temalardır. Kimi şiirlerinde tümüyle olaya dışardan bakıyor izlenimini verirken, kimilerinde de duygularını açıkça belli ediyor gibidir.
Tarihsel olmayan şiirleri
Kavafis’in tarihsel konulardan yola çıkmayan, doğrudan kişisel deneyimine dayanan güncellikte şiirleri de vardır. Bu şiirlerde zaman, duyumlar, aşk, ortak bir deneyi oluşturur. Bunlar bir bakıma Kavafis’in kendi tarihine bakışının şiirleridir. Hüznün tutkuyu zamanla sarıp yumuşattığı bu şiirlerde, yaşanan bir anı, bir deneyimi sonsuzlaştırma isteği görülür. Kaçırılmış fırsatlar, geçmişin yeniden yaratılmaya çalışılması, tensel hazlar, her şeyi anlamış bilge bir ruhun ağzından şiire dönüştürülür.
Kavafis’in şiirinde imge yoktur denebilir. Onun şiirini bir bütün, bu bütünü de bir tek imge olarak görmek olanaklıdır. Pek ender eğretilemeye ve dolaylı anlatıma başvurur. Şiirle düzyazının sınırında duran bir şiir kurmuştur. Geri planlardan duyulan alaylı bir sesin eşliğinde dramatik bir anlatımı vardır.
Kavafis İstanbul’da bulunduğu dönemde Rum halk türkülerini, halkın dilini yakından inceleme olanağını bulmuştur. Demotikos denilen günlük konuşma diliyle, gerek ailesinden gelen, gerekse kitaplardan bellediği geleneksel Yunanca’yı şiirlerinde birleştirerek büyük bir şiir kurmuştur. Kimi zaman iambik ölçülerle, kimi zaman ölçüsüz yazdığı şiirle-
rinde sürekli olarak yalın bir anlatımı sürdürmüştür. Şiirlerinin bazıları Türkçe’ye de çevrilerek kitap olarak yayımlanmıştır.
• YAPITLAR (başlıca): Poiemata, (ö.s.), 1952, (“Şiirler”).
• KAYNAKLAR: C. M. Bowra, “Constantine P. Cavafy”, The Creative Experiment, 1949; T.Griva, Poemes de C.P. Cavafis, 1947; G. Papoutsakis, Poemes de C.P. Cavafy, 1958.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi