KROPOTKİN, Petr Alekseyeviç (1842-1921) Rus, siyasi düşünür ve coğrafyacı. Anarşizm’in önde gelen kuramcılarındandır.
9 Aralık 1842’de Moskova’da doğdu, 8 Şubat 1921’de Moskova yakınlarında Dmitrov’da öldü. Eski bir soylu ailesinden geliyordu. Emekli bir general olan babasının çeşitli malikânelerinde 1200 serfi vardı. Alman, Fransız ve Rus özel öğretmenlerden başlıca Batı dillerini öğrendi. 16 yaşında, St.Petersburg’daki Corps des Pages adlı soylu çocuklarına özgü askeri okula girdi. Yirmi yaşında okulunu bitirdiğinde, Herzen’in yurt dışında yayımladığı Ko-lokol (Çan) gibi yasadışı yayınları okumuş Rusya’daki çarlık otokrasisine karşı gizliden gizliye gelişen özgürlük ve devrimcilik akımlarından oldukça etkilenmişti.
1861’de II. Aleksandr’m toprak köleliğini (serfliği) kaldırması, bir yıl yaverliğini yaptığı bu çara büyük bir çoşkuyla bağlanmasına neden oldu; ancak, II. Aleksandr’ın gerici eğilimlerinin ortaya çıkması onu düş kırıklığına uğrattı. Okul birincisi ve çavuşu olduğundan dilediği seçkin askeri birliğe subay olarak atanabilecekken, bu duygularla, Amur’da yeni kurulan Atlı Kazaklar Alayı’na atanmayı istedi. Orada önce komutanın, çok geçmeden de Doğu Sibirya genel valisinin emir subayı oldu. Sibirya’da mahkûm ve sürgünlerin acı yaşamını yakından gördü. Bunlardan biri olan ozan Mikhailov’un kendisine Proudhon’ un yapıtlarını tanıtmasından sonra Anarşizm’e eğilim duymaya başladı.
Coğrafya çalışmaları
Bilime ilgi duyan bir kişi olan Kropotkin, Sibırya’da coğrafyayla ilgilendi. Mançurya ve Doğu Sibirya’da toplamı 80.000 km’ye varan keşif gezileri yaptı. O zamana değin bu büyük alandaki dağ oluşumlarına ilişkin olarak ileri sürülen görüşlerin yanlış olduğunu anladı. Asya’nın temel yapı çizgilerinin güneybatıdan kuzeydoğuya uzandığım saptadı.
Sibirya’da beş yıl kaldıktan sonra 1867’de askerlikten istifa ederek St.Petersburg’a döndü. St.Peters-burg Üniversitesi’nin Fizik ve Matematik Fakültesi’ ne girdi; aynı zamanda Rus Coğrafya Derneği’nin fiziki coğrafya bölümüne sekreter seçildi. Kuzey Buz Denizi’nin altında kara olduğuna ilişkin savları iki yıl sonra kanıtlandı. 1871’de Finlandiya’daki buzul kalıntılarıyla ilgili araştırmalar yaparken milyonlarca insanın yoksulluk içinde kıvrandığı bir dönemde bilimle uğraşmanın “lüks” olduğu kanısına vardı. Bir süre sonra öteki Rus radikallerinin yaptığı gibi o da İsviçre’ye gitti.
İsviçre’de bulabildiği her türlü sosyalist yayını okudu; I.Enternasyonal’in yerel kesimlerinin yayınlarını izledi. Jura’da karşılıklı dayanışmayı sürdüren saatçilerin yaşamından etkilenerek I.Enternasyonalin Bakuninci anarşist kanadına katıldıktan sonra, kendi halkını bilinçlendirmeye çalışmak için Rusya’ya döndü. St.Petersburg’ta, Narodnik (Rus Halkçısı) bir grup olan ve üyelerinin çoğunu ılımlı anayasacılarm . oluşturduğu Çaykovski çevresine katıldı. Aralarındaki tek anarşist, Kropotkin’di. O da, henüz kendine özgü görüşlerini geliştirememişti. Savunduğu düşüncelerden, para yerine emek çekleri konulması ve tüketici ve üretici kooperatifleri kurulması Proudhon’ un, işçi ve köylü birliklerinin toprak ve fabrikaları yönetmesi ise Bakunin’in etkisini yansıtmaktaydı.
Kol emeğini evrensel bir ödev saymakta, devleti reddetmekte, devrimin ancak şiddet yoluyla yapılabileceğine inanmamaktaydı. Ona göre, devrimcinin işlevi, hoşnutsuz halk kitlelerine yol göstermekle sınırlıydı.
Tutukluluk ve sürgün yılları
Kropotkin, 1874’te işçiler arasında devrimci propaganda çalışmaları yaparken yakalandı ve ünlü Petro Pavlovsk Kalesi’ne hapsedildi. Orada iki yıl geçirdikten sonra sağlığı bozuldu ve kentteki askeri hastanenin hapishane bölümüne nakledildi. Arkadaş ve akrabalarının yardımıyla 1876’da hapisten kaçmayı ve yurt dışına çıkmayı başaran Kropotkin, Rusya’ya bir daha ancak 41 yıl sonra dönebilecekti.
İngiltere’de geçirdiği 1876-1877 yıllarında British Museum’da bilimsel araştırmalar yaptı. Kıta buzullaşması döneminde dev buzulların Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika’ya yayıldığım kanıtladı. 1877 sonunda İsviçre’ye yerleşti. Fransız Anarşistleri’yie işbirliği yapmaya başladı. Ertesi yıl Cenevre’de tanıştığı bir Rus kızıyla evlendi. Cenevre’de Le Revolte (Ayaklanmacı) adında, etkili bir Fransızca gazete çıkarmaya başladı. 1881 yazında, Rus elçisinin baskısıyla İsviçre’ den sınır dışı edilince, Fransa’ya geçti. 1883’te, 53 Anarşist’le birlikte ayaklanmaya teşvik suçundan tutuklandı. Sanıkların suçları kamtlanamaymca, savcı onları I.Enternasyonal gibi yasadışı bir örgüte üye olmakla suçladı. LEnternasyonal’in dağılmış olmasına karşın Kropotkin ve diğer üç Anarşist önder, beşer yıl hapse mahkûm edildiler.
Clairvaux’daki eski bir manastır olan hapishanede Kropotkin’le arkadaşlarına bazı ayrıcalıklar tanındı. Kropotkin, oradaki mahkûmlara yabancı dil, fizik, geometri, kozmografya dersleri verdi; bahçede yoğun tarım deneyleri yaptı. Öte yandan da, The Nineteenth Century and After (Ondokuzuncu Yüzyıl ve Sonrası), La Revue socialiste (Sosyalist Dergi), Encyclopae-dia Britannica ve Geographie üniverselle (Evrensel Coğrafya) gibi dergi ve ansiklopedilere Rusya ile ilgili yazılar yazdı. Kamuoyunun artan baskısı nedeniyle hapiste üç yılım doldurunca, özel yetkisini kullanan Fransa cumhurbaşkanı tarafından affedilerek serbest bırakıldı.
Kropotkin, 1886 Mart’ında otuz yıldan fazla yaşayacağı Ingiltere’ye gitti. Artık ne kâşif, ne de militan bir devrimciydi. Daha çok kuramsal çalışmalar yaptı. Anarşizm’i bilimle uzlaştırmaya çalıştı. Ayrıca, Rus edebiyatı ve Fransız Devrimi gibi Anarşizmle doğrudan ilgisi olmayan konularda da çalışmalar yaptı. Yaşlandıkça sağlığı bozuluyordu. I.Dünya Savaşı’nm çıkması, onu, hemen hemen hepsi anti-militarist geleneklerine sadık kalarak savaşa karşı çıkan Anarşistler’den ayırdı. Kropotkin ise Alman düşmanlığından ötürü, Müttefikler’i destekliyordu.
Rusya’da 1917 Şubat Devrimi, 75 yaşındaki Kropotkin’i çok sevindirdi. 1917 yazında Petrograd’a gitti. Kerenski’nin kendisine yaptığı eğitim bakanı olma önerisini, bunun Anarşizm ilkeleriyle bağdaşmayacağını düşündüğünden reddetti. Ancak Rusya’nın Müttefikler’in yanında savaşı sürdürmesini istediğinden Geçici Hükümet’i destekledi, aynı nedenle Lenin’le arası açıldı. Bolşevikler’in “Bütün iktidar Sovyetlere” sloganım, merkezi devlet gücünün kaldırılması yönünde bir vaat sayan Rusya’ daki Anarşist Dernekler Federasyonu ise Geçici Hükümet’e karşı Bolşevikler’le işbirliği yapıyordu. Anarşistler, 1917 Ekim Devrimi’ne etkin olarak katıldılar. Devrimden sonra da tutumunu değiştirmeyen Kropotkin ise, yeni hükümete karşı olmayı sürdürdü.
1918 yılı içinde, eskiden Bolşevikler’i destekleyen öteki Anarşistler de hükümete cephe aldılar. Böylece, Kropotkin dört yıldır arasının açık olduğu Anarşistler’le barıştı. 1921 Kronstadt A yaklanması’n-dan sonra SSCB’de bir siyasi akım olan Anarşizm yasaklandı. Kropotkin öldüğünde, onun cenaze törenine katılmaları için, hapisteki tüm Anarşistler’e bir günlük izin verildi.
Anarşizm kuramı
Kropotkin, Anarşizm’i pozitivist bir bilimsel temele oturtmak istemiştir. Ona göre, Danvin’in evrim kuramındaki, sağ kalmak için mücadele ve en güçlünün yaşaması ilkeleri tek yanlıdır. Yardımlaşmanın hayvan yaşamında önemli bir yeri olduğu gibi, insanlık tarihinde de büyük bir işlevi vardır. Bu ilkeden kaynaklanan gönüllü işbirliği, doğada da insan toplumunda da istisna değil, kuraldır. Yardımlaşma, tarih boyunca ilkel kavimlerde, köylerde, eski kent-devletlerinde, Orta Çağ komünlerinde bir evrim geçirmiştir. Avrupa’da 16. yy’da ortaya çıkan, kiliseyle ve özel mülkiyet kurumuyla ittifak kuran çağdaş devletin içinde bile, sendikalar, bilim dernekleri ve Kızıl Haç gibi yardımlaşma kurumlan yaşamaktadır. Tarihin gelişmesi, hükümdarların, rahiplerin ve askerlerin olmadığı, merkezilikten uzaklaşmış, siyasetten arınmış, kooperatif toplumlar yönündedir.
Kropotkin’e göre, çağdaş toplumda, geniş halk kitlelerini umursamayan bireyci bir ahlak anlayışı egemendir. Devletin her türlü toplumsal işlevi üstlenmesi zorunlu olarak dizginsiz ve dar kafalı bir bireyciliğin gelişmesi sonucunu doğurmuştur. Bu, bireyin kendisini “hem sermayenin hem de devletin tiranlığı”ndan koruma çabalarının doğal sonucudur. Devlete karşı yükümlülükleri çoğaldığı oranda, bireylerin birbirlerine karşı yükümlülükleri azalmaktadır. Oysa asıl önemli olan özgürlüktür ve özgür bir çeşitlilikten doğan yarışma, ilerlemenin en sağlam güvencesidir. “Sermayenin tiranlığı”na karşı çıkan sosyalistler, bu soruna gerçek bir çözüm getirememişlerdir; çünkü onlar da, birey üstündeki tiranlığm bir başka biçim altında “devletin tiranlığı” olarak sürmesine varacak önerilerde bulunmaktadırlar. Bu açıdan, sosyalizmin parlamenter olmasıyla, proletarya diktatörlüğü yolundan gerçekleşmesi arasında bir fark yoktur.
Kropotkin için, Anarşizm, sosyalizm ya da komünizmin en ileri biçimidir. Çünkü Anarşizm, tahakkümsüz bir toplumda ürünleri bireylerin gereksinimlerine göre dağıtarak, insanları “sermayenin ve devletin tiranlığı”ndan kurtarır. Anarşist komünizm aşamasında, mal ve hizmetlerin parasız dağıtımı, özel mülkiyetin ve eşitsiz gelirlerin yerine geçecek, ücret sistemi ortadan kalkacak ve katkısına bakılmaksızın herkesin kendi belirleyeceği gereksinimlerini ortak depolardan alması kabul edilecektir. Bu çerçevede kol işçisiyle kafa işçisi ayrımı olmayacak, herkes yirmi yaşının başından kırk yaşının sonuna değin, günde 4-5 saat süreyle her iki tür işi yapacaktır. Her türlü karar, bu karardan etkilenecek herkes tarafından ortaklaşa alınacaktır. Küçük ve kendi kendine yeterli birimlerin giderek büyüyen federasyonları, genel toplumu oluşturacaktır. Kendi deneylerine dayanarak, hapishanelerin öne sürüldüğü gibi ıslah kuramları değil, tersine “suçluluk okulları” olduğunu saptayan Kropotkin’e göre, anarşist aşamada suçlar anlayışla karşılanacak ve toplumun manevi baskısıyla önlenecektir.
Kropotkin’e göre, “baskısız toplum”a devrimci düşüncelerle donanmış kitlelerin yaratıcı eylemleri sonucu ulaşılacaktır. Ancak bu toplumun nasıl gerçekleştirileceği ve nasıl işletilebileceği konularında birçok şeyi halkın iyi niyeti gibi öznel etmenlere bağlayan Kropotkin, İngiltere ve Rusya’daki Anarşist hareketlerin kurucusu sayılır. Ayrıca Fransa, Belçika ve İsviçre’deki anarşist hareketler üzerinde de etkili olmuştur.
• YAPITLAR (başlıca): Paroles d’un revolte, 1885, (“Bir Başkaldırıcının Sözleri”); In Russian and Frencb Prisons, 1887, (“Rus ve Fransız Hapishanelerinde”); La conquete du pain, 1892, (“Ekmeğin Fethi”); Anarchism: Its Philo-sophy, Its ideal, 1895, (“Anarşizm: Felsefesi, İdeali”); The State, Its Part in History, 1898, (“Devlet, Tarihteki Rolü”); Fields, Factories and Workshops, 1899, (“Tarlalar, Fabrikalar ve İşlikler”); Memoirs of a Revolutionary, 1899, (“Bir Devrimcinin Anıları”); Mutual Aid, A Factor of Evolution, 1902, (“Karşılıklı Yardımlaşma, Bir Evrim Etkeni”); Modern Science and Anarchism, 1903, (“Çağdaş Bilim ve Anarşizm”); La grande revolution, 1789-1793, 1909, (“1789-1793 Büyük Devrimi”); Ideals and Realities in Russian Literatüre, 1915, (“Rus Edebiyatında İdealler ve Gerçekler”); Ethics, Origin and Development, (ö.s.), 1924, (Etika, Ahlakın Kaynağı ve Açılması, 1935).
• KAYNAKLAR: P.Avrich, The Russian Anarchists, 1967; G.Woodcock, Anarşizm, 1967; G.Woodcock, I.Avaku-movic, The Anarchist Prince, 1950.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi