Atom
Felsefeyle ilgili düşüncenin üzerinde yoğunlaştığı ilk ana konu evrenin kaynağı sorunudur. Bütün varlık türlerini kuşatan evren engin bir “bütün”dür. Bu bütünü kuran birtakım öğeler vardır. Felsefe, İlk Çağ Anadolusu’nda, evreni kuran öğelerin ne olduğu sorusunu sormakla, bu soruya çözüm aramakla başlamıştır. Çok değişik varlık türlerini kuşatan evrenin kurucu öğesi Thales’e göre “su”, Herakleitos’a”’göre “ateş”, Anaksimenes’e göre “hava”dır. Empedokles ise bu üç ilkeyi “toprak ”ı ekleyerek dörde çıkarmıştır.
Bu dört kurucu öğenin değişik oranlarda birleşmesinden varlık türleri oluşmuştur. Bu oluşma bir “bireşim”dir, bunun karşıtı da “ayrışım” olan çözülmedir. Bireşimi sağlayan ilkeye “sevgi”, ayrışıma neden olana da “tiksinme” diyen Empedokles, evrende ortaya çıkan bütün olayların bu ilkelerden kaynaklandığı görüşünü savunmuştur. Bu bireşim, kurucu öğeler arasındaki orana göre değişerek, varlık türlerini oluşturur. Anaksimandros kurucu öğenin “apeiron”, Anaksagoras ise “nous” olduğu görüşünü ortaya atmışlardır. Leukippos ’un kuramını benimseyen Demokritos ise kurucu öğenin “atom” olduğunu ileri sürmüştür. Eski Yunanca bölüm anlamına gelen “tomon” sözcüğü ile olumsuzluk öneki “a”dan oluşan “a-tomon, a-tomas-atom” kavramının gerçek anlamı, “daha ufak bölümlere ayrılamayan” demektir. Nesneleri kuran bu atomların biçimleri değişik olduğu gibi sayıları da sınırsızdır. Evreni, onun kuşattığı varlık türlerini kuran atom, “dolu”dur, bu nedenle “varlık”tır. Onun karşıtı ise “boş”tur, bu nedenle de “yokluk”tur. Atomcu kuram ikiye ayrılır; birine göre varlıkla yokluk “doluluk”, “boşluk” birbirinin karşıtı olmasına karşılık, birbirini gerektirir, biri olmadan öteki olamaz. Öteki kurama göre “boşluk” olarak nitelenen “yokluk ” söz konusu değildir, yalnız “varlık-doluluk” vardır “boşluk-yokluk”yoktur. Bu iki ayrı görüş uzay ve atomların devinimi sorununu yaratmıştır.
Bir kurama göre, atomlar boş uzayda “kendiliğinden” devinir, bu devinme bir yer değiştirmedir. Yer değiştirme ise, atomun boş yeri (uzayı) doldurmasıdır. Bu devinim sonucu ortaya çıkan “doldurma-boşaltma” olayı sonsuzdur. Başka bir kurama göre de devinim bir “çarpma” sonucudur, “uzay ” denen de gerçekte boş değil, atomlarla doludur. Bu iki karşıt görüş, felsefe tarihinde, hepsi de atomdan kaynaklanmasına karşın, değişik kuramların doğmasına olanak sağlamıştır. Özellikle Epikuros bu soruna yeni bir yorum getirmiştir. Atomlarla ilgili devinimleri “gerekimci”, “rastlantısal”, “mekanik” gibi kavramlarla açıklamaya çalışan bu kuramlar, daha sonraki çağlarda, fizik ve gökbilim alanlarında yeni sorunların ortaya çıkmasını sağlamıştır.
Fizik bilimlerinin gelişmesi, yeni deney araçlarının bulunması sonucu “bölünemez” diye nitelenen atomların da daha ufak öğelerden kurulu bir bütün olduğu anlaşılmıştır. Çağdaş fizikte atomun “proton”, “nötron”, “mezon”, “nükleon ” gibi, değişik etkiler yapan öğelerinin varlığı ortaya konmuştur.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi