ECKARDT, Andre (1884-1974) Alman filozof ve kültür tarihçisi. Sözcük, düşünce ve yazının bir birlik oluşturduğunu, felsefenin bu üç öğeden kaynaklandığını ileri sürmüştür.
21 Evlüi İ884’te Münih’te doğdu, 8 Ocak 1974’te aynı yerde öldü. Ortaöğrenimini doğduğu ilde gördükten sonra, başta Münih Üniversitesi olmak üzere, Almanya’nın değişik üniversitelerinde kültür tarihi, felsefe, Uzakdoğu dilleri okudu. Bir süre Münih Üniversitesi’nde profesör olarak görev aldı, sonra Çin ve Kore’ye gitti, o ülkelerin değişik üniversitelerinde kültür tarihi ve dil felsefesi okuttu.
Eckardt’m felsefeyle ilgisi sözcük ve yazı arasında bir birlik-bütünlük bulunduğu düşüncesiyle başla-
mıştır. Kore ve Çin dillerinin yapısı, düzeni, ses uyumu üzerindeki uzun süreli çalışmalarından sonra, yazı ile düşünce arasında bir temel bağlantının bulunduğu görüşüne vardı. Ona göre bir ulusun bulduğu, geliştirdiği yazı ile düşüncesi özdeştir. Sözcüğü belli bir dizge içinde yansıtan yazının öğeleri (harfler) sese dayanan bir birlik oluşturur. Bu ses de sözcüğün anlamıyla bağlantılıdır. Bu nedenle sözcük-düşünce-yazı üçlüsü bir varlık bütünlüğü sağlar. Birey içinde yaşadığı, dilini konuştuğu, yazısını kullandığı toplumun düşünce yörüngesi dışına çıkamaz. Yazı bu toplumun düşüncesini sözcüklerle somutlaştıran, uzun süre kalmasını, başkalarına aktarılmasını, yayılmasını, gelişmesini sağlayan temel araçtır.
Felsefenin çözüm araması gereken sorunların sözcük, düşünce, yazı bağlantısı içinde bulunduğunu ileri süren Eckardt’a göre yazı yalnız bir kültür ürünü değil, onu bulan toplumun temel niteliğini içeren, varlık öğesidir. Eckardt, yazıya dayanarak geliştirdiği kurama, Evren-Anlam Yazısı (Welt-Sinnschrift) adını verir. Philosophıe der Scbrift (“Yazının Felsefesi”) adlı yapıtında en ince ayrıntılarına değin işlediği bu konunun özünü, Çin ve Kore dilleri ve yazıları üzerindeki çalışmalarından sağlanan birikim oluşturur. Eckardt yazı ile dili, dilin bütününü kuran sözcükleri birbirinden ayrı varlıklar olarak görmez. Ona göre bir ulusun diliyle yazısı felsefesinin de temelidir. Bu görüşten yola çıkarak, Zur Phaenomenologie, Struktur und Aesthetik der deutschen Sprache (“Alman Dilinin Estetiği, Yapısı ve Fenomenolojisi Üstüne”) adını verdiği yapıtında Alman diliyle doğan, gelişen uygarlık ürünlerinin yorumunu yapmaya çalışmıştır. Bu yapıtta incelenen Alman dili, felsefeyle di! bağlantısının hangi aşamada bulunduğunu göstermek için, seçilmiş bir konudur. Yazarın amacı bütün felsefe sorunlarını Alman dilinden türetmek değildir. Nitekim, Çin, Kore ve Japon düşünceleriyle ilgili çalışmasının odağını da dil, yazı arasındaki birliğin bir ürünü olan felsefe ve sanat oluşturur. Geschıchte und Kultur von China, Korea und Japan (“Çin, Kore ve Japon Kültürü ve Tarihi”) adını verdiği bu çalışma, Uzakdoğu uygarlığının, sözcük-düşünce-yazı üçlüsünün birliğinden kaynaklandığı görüşünü vurgular.
• YAPITLAR (başlıca): Geschichte der koreanischen Kunst, 1929, (“Kore Sanatı Tarihi”); Laotse, Buch von dergrossen Weisheit, 1951. (“Laotse, Büyük Bilgelik Kitabı”); Philo-sophie der Scbrift, 1965, (“Yazının Felsefesi”); Geschichte und Kultur von China, Korea und Japan, 1968, (“Çın, Kore ve Japon Kültürü ve Tarihi”); Zur Phaenomenologie, Struktur und Aesthetik der deutschen Sprache, 1972, (“Alman Dilinin Estetiği, Yapısı ve Fenomenolojisi üstüne”).
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi