FRANCISCUS, [Assisi’li] (1182-1226) İtalyan din adamı. Fransisken Tarikatı’nın kurucusudur.
Orta İtalya’daki Assisi’de doğdu, 4 Ekim 1226’da aynı kentte öldü. Babası Pietro di Bernardone varlıklı bir kumaş tüccarıydı. Oldukça mutlu bir gençlik süren Franciscus, 1202’de Assisi ile Perugia arasındaki bir savaşa katıldı. 1205’te Kont Gentile’nin ordusunda II. Frederick’e karşı savaşırken, gördüğü bir düş nedeniyle Assisi’ye dönerek kendini dine adadı. Bir gün de San Damiano Kilisesi’nde dua ederken, bilinmeyen bir sesin ondan kiliseyi onarmasını istediği söylenir. Bunun üzerine babasının kumaşlarının bir bölümünü satarak parayı kilisenin rahibine verdi. Babası bu işe çok öfkelendi ve onu doğru yola getirmesi için piskoposa götürdü. Burada üstündeki tüm giysileri babasına veren Franciscus, artık bundan sonra yeryüzündeki değil, cennetteki “baba”sını tanıdığını söyledi ve ailesiyle bütün bağlarını kopardı. 1209’da da yoksul bir din havarisi olmaya karar verdi. Ölümünden iki yıl sonra 1228’de “Aziz’ler arasına alındı. Yaşamına ilişkin bilgilerin çoğu söylence niteliğindedir.
1209’dan sonra İsa’nın ve havarilerinin yolundan yürüyen Franciscus, yoksulluk içinde yaşadı. Türlü kiliseleri onardı. Doğayı Tanrı’nın bir yansıması olarak gördü. Bu nedenle her türlü varlığı kardeş tanıdı, izleyicileriyle birlikte 1209’da Papa III. Innocentius’a giderek tarikatının tüzüğünü sözlü olarak onaylattı. 1212’de Assisi’li Azize Clara’nın başkanlığında bir kadınlar tarikatı kurdu. 1221’de de Penance’de üçüncü bir tarikat kurdu. Franciscus’un izini süren bu üç tarikat, 29 Kasım 1223’te Papa III. Honorius tarafından onaylandı. Aynı yıl, Aziz Dominicus ile dost oldu. Bu nedenle Dominiken Tarikatı ile iyi ilişkiler kurdu.
1219’da Haçlılar ile birlikte Mısır’a giden Franciscus, burada Sultan El-Melikü’l Kâmil’i etkiledi ve Kutsal Topraklar’a gitmek için özel izin aldı. Ancak, İtalya’da tarikat içinde baş gösteren sorunlar nedeniyle Assisi’ye döndü. Bir süre sonra, yerine ilk izleyicilerinden Pietro Cattani’yi başrahip atayarak, vaizliğe döndü, 1224’te Alvernia Dağı’nda bir melek gördükten sonra Isa’nın çarmıha gerildiğinde aldığı yaraların benzerlerinin kendi gövdesinde belirdiği, ölümünden sonra da silinmediği söylenir. Yaşamının son yıllarında görme yetisini yitirmiştir.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi